31.01.2007

GLOBAL DISASTER 1 YILLIK DEĞERLENDİRME VE HATIRLATMA


Küresel felaketlerin kaydını tutmak yorumlamak ve üzerine düşünmek için sitemiz tam 1 yıl önce kuruldu. İlk 5 ayın sonunda yaptığım değerlendirme oldukça düşündürücü ve ürkütücüydü. Yıkıcı fırtınaların,depremlerin,volkanik faaliyetlerin sayısı artmış,seller ve kuraklık ciddi boyutlara ulaşmıştı.Endüstriyel sistemin doğayı sömürüsünün sonuçlarıda bizlere "küresel ısınma" olarak yansımış ve doğada bir çok canlı türünün neslinin tükenmesinin baş sorumlusu olmuştu... değerlendirmenin üzerinden 7 ay daha geçti, ilk değerlendirmeyi "artık çok geç sözleri" ile bitirmiştim 7 ay sonra hiçbirşey değğişmedi aksine daha da kötüleşti. Akademik çevreden de "artık çok geç" sesleri yükselmeye başladı.
Her ne kadar doğa bir takım devinimleri (kıta hareketliliği,presesyon,iklim değişimi) doğal olarak yaşasada bugün içinde bulunduğumuz bu vahim durumun en önemli sebebi Kapitalizm ve Uygarlıktır. Savaşların devam ettiği bir yılı geride bıraktık.Petrole bağımlılık 5 yıl içinde bitecek, bu sadece araçların durması anlamına gelmiyor petrole bağımlı bir çok sanayide çökecek demek, binlerce emekçi işsiz kalacak ve başka yerlere göç etmek zorunda kalacak, Global Disaster endüstriyel sistemin çöküşünden yanadır ancak bunun mümkün olduğunda daha az insanın acı çekeceği (mümkünse hiç) bir şekilde olmasını arzu eder... (petrol ve enerji ile ilgili olarak ayrıntılı inceleme için : http://www.dieoff.com/
BÜYÜK DEPREMLER

Ateş Çemberi denilen bölgede (Endonezya ve civarı) geçtiğimiz yıl bir sürü deprem yaşandı. Kıta hareketliliğinin en yoğun yılı yaşandı denilebilir. Türkiye'de 10 gün içinde 130 Depremin olduğu görüldü.17 günlük süre zarfında şiddeti 6.0 ile 7.2 arasında değişen büyük depremler pasifikte ve güney amerika kıyılarında yaşandı
Endonezya 7.7 ile sallandı 27 Ocak, 2006
Cezayir ve Endonezya'da Deprem 21 Mart 2006
İran'da 6 Büyüklüğünde Deprem 31 Mart 2006
Koryokia'da (Rusya)'da 7.6'lık Deprem 23 Nisan 2006
Pasifikte 8.1 Şiddetinde Deprem 3 Mayıs 2006
Avusturalya Plakası Hareketi Sürüyor 17 Mayıs 2006
Asya Sallanıyor 11 Haziran 2006
Endonezya'da 7.7'lik Deprem ve Tsunami 17 Temmuz 2006
Meksika Körfezinde Deprem 11 Eylül 2006
Endonezya'da 6.2'lik Deprem 18 Eylül 2006
Endonezya'da 5.7 Büyüklüğünde Deprem 26 Eylül 2006
Arjantin'de 5.7 Büyüklüğünde Deprem 26 Eylül 2006
Japonya'da 5.2 Büyüklüğünde Deprem 26 Eylül 2006
Büyük Okyanus'ta Deprem ve Tsunami 28 Eylül 2006
Trinidad'da 6 Büyüklüğünde Deprem 30 Eylül 2006
Peru'da 5.7'lik Deprem 30 Eylül 2006
Tayvan'da 5.2'lik Deprem 30 Eylül 2006
TONGO'DA 6.2 BÜYÜKLÜPÜNDE DEPREM 09 Ekim 2006
ŞİLİ'DE 5.8 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM 09 Ekim 2006
Havai'de 6.6'lık Deprem 16 Ekim 2006
Dünyanın Çılgın Haftası! (Vanuatu 6.2,Papua Yeni Gine 6.6,Hawai 6.7,Kuril Adaları 6.3,Şili 6.4,Tayvan 6.4,Tongo 6.2,Trinidad 6.0) 1 Ekim - 18 Ekim 2006
Japonya 6.8, Yunanistan 4.8, Endonezya 6.1 25 Ekim 2006
Peru 5.5 ve İtalya 5.6 27 Ekim 2006
Endonezya 6.2'lik Deprem 29 Kasım 2006
Endonezya'da 6.2'lik Deprem 14 Aralık 2006
Endonezya'da 5.8'lik Deprem 18 Aralık 2006
Tayvan'da İki Deprem : 7.2 ve 6.4 28 Aralık 2006
KASIRGALAR, TAYFUNLAR İKLİM DEĞİŞİMİ VE SEL FELAKETLERİ

28 Ağustos 2005'te Kapitalizmin insan hayatına verdiği önem bir kez daha gözler önüne serildi. New Orleans'ı vuran Katrina Kasırgası orada yaşayan siyah yoksul insanların kabusu oldu.Otomobili olanlar şehri terk ettiler, terk edemeyenler ise Superdome ve Kongre Merkezi’nde kendi kaderleriyle baş başa bırakıldılar. Yorumcuların kabul etmek zorunda kaldığı gibi, yoksul mahallelerdeki yıkım manzaraları, Galle ya da Banda Aceh’te filme alınmış görüntülere benziyordu. 2006 yılı içerisinde de özellikle Filipinler,Çin ve Japonya'yı şiddetli tayfunlar vurdu. Dünyanın Ateş Çemberinde Sel felaketleri eksik olmadı. Türkiye'nin doğusunda ilk defa büyük seller yaşandı:
Endonezya'da Sel Felaketi
Kasırga ABD'yi Yıkıp Geçti
Balkanlarda Fırtına
Avusturalyayı Kasırga Vurdu
Ortadoğu Sel Altında
Avrupa Sellere Teslim Oldu
ABD'de Kasırga Felaketi
Monica Kasırgası Avusturalyayı Vurdu
Filipinlerde Tayfun
ABD'de Alberto Fırtınası
Sağanak Karadeniz ve Doğuyu Vurdu
İklim Felaketleri Çin'i Vurdu
Etiyopya'da Sel Felaketi : 200 Ölü
Hindistan'da Sel : 350 Kişi Öldü,Binlerce Tahliye
Çin'de tropikal fırtına:31 ölü
Muson yağmurları 800 bin kişiyi evinden etti
Çinde Saomai Tayfunu : 214 Kişi öldü
Pakistan'da Sel Felaketi
Dünyanın İlk "İklim Mültecileri"
Türkiye,Yüzlerce Hektar Orman..Kül Oldu...
Akdeniz Tropikleşiyor
Somali ve Nepal'de Sel Felaketleri
Şanşan Tayfunu Japonya'yı Vurdu
Konya Ovası Alarm Veriyor
Şiddetli Sağanak Ege ve Trakya'yı Vurdu
Filipinlerde Tayfun : 48 Kişi Hayatını Kaybetti
Tropikal Fırtına Vietnam'ı Vurdu!
Aşırı "İklim Değişimi" Bekleniyor
Filipinlerde Cimaron Tayfunu
Türkiye Fırtına,Sel ve Yağışlarla Boğuşuyor
Türkiye : Sel Felaketinde Ölüm Sayısı 39'a Yükseldi
ABD'yi sel bastı somonlar yola taştı
Afrika'da Seller Can Alıyor
Filipinlerde "Süper Tayfun" Durian : 388 Kişi Öldü
Venedik Sular Altında
Filipinlerde 4 Tayfun : 1850 Ölü
Endonezya'da Sel Felaketi
Denizlerde Korku Veren Çekilmeler
Avrupa'da Fırtına : 40 Kişi Öldü
YANARDAĞ PATLAMALARI, VOLKANİK HAREKETLENMELER

Yanardağ Faaliyetlerinde artışta 2006 yılın önemli doğal(!) olaylarından birisi olarak gösterilebilir. Dünyada bulunan "süper volkan"ların patlaması ise küresel bir felaketin tetikleyicisi olacak. ABD'de Yellowstone (patlaması 21.000 yıl gecikti) Endonezya'da Krakatoa ve Toba yanardağları süper volkan olarak kabul ediliyor. Patlamaları ise "volkanik kış" adı verilen bir küresel durumu başlatıyor.
Üç Volkanda Hareket
Pasifik'te Yanardağ Patladı
Merapi Lav Püskürtüyor
Karthala Yanardağı Patladı
Japonya'da Yanardağ Patladı
Filipinler'de Bulusan Yanardağ Faaliyette
Ekvador'da Yanardağ Alarmı
Endonezya'da Talang Yanardağı Patladı
Papua Yeni Gine'de Tavurvur volkanı patladı
Etna Yanardağı Faaliyette!
Pasifikte Volkanik Ada Doğdu
Kongo'da Nyamulagira Yanardağı Patladı
Şiveluç yanardağı patladı
KÜRESEL ISINMA,BUZULLARIN ERİMESİ,HASTALIKLAR,EKOLOJİNİN BOZULMASI VE TÜRLERİN DAVRANIŞLARI

Geçtiğimiz sene Kuş Gribi küresel bir tehdit olarak ortaya çıktı (pandemi) ve korkulan oldu : Hastalık mutasyona uğradı! Bu sene yeni bir kuş gribi salgını bekleniyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak pandemik hastalıkların sayısında artış gözlendi.Buzulların erimesi ise küresel ısınmanın en önemli kanıtı olarak ortaya çıkıyor. Bir çok hayvan davranışı değişti, göçmen kuşlar göç etmemeye başladı, denizlerde istilalar görüldü,kırım kongo hastalığı başgösterdi,et yiyen örümcekler,deniz anaları olmaması gereken yerlerde görülmeye başlandı.Planktonların ve mercanların durumu gittikçe kötüye gidiyor.Kutup ayıları birbirlerine saldırmaya başladı ve ayıların kış uykusuna yatmadıkları saptandı.
Avrupa'da Kuş Gribi Hızla Yayılıyor
İnsandan insana geçen kuş gribi şüphesi
Kuş Gribi Mutasyona Uğradı!
Meçhul Virüs Hızla Yayılıyor
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
Kene Artışı Engellenemiyor
Angola'da Kolera 2 Bin Can Aldı
Et Yiyici Dev Örümcek Manisa'ya Sıçradı!
Avusturalya'da 'Örümcek Korkusu'
Denizanaları Akdeniz'i İstila Etti
Kuş Gribi Uyarısı / Endonezya'da 2 Kişi Daha Yaşamını Yitirdi
Denizlerde Denizanası İşgalleri - Hayvanlar Alarm mı Veriyor?
Büyük yokoluş kutuplardan çöllere artarak sürüyor
İklim Değişimi Yeni Hastalıklar Yarattı
Türkiye'de daha önce bulunmayan hayvanların varlığı artıyor
İngiltere'de Öldürücü Grip Alarmı
Hindistan'da Sivrisinek 71 kişiyi öldürdü!
Verem Avrupa'nın Kapısında!
Dünya Çöle Dönüyor
Toplu Balık Ölümleri (Eskişehir,Sakarya)
Aras'ın İran kıyılarında 2 bin kuş ölüsü bulundu
Eber Gölü de Kuruyor
Madagaskar Mercanları Tehlikede
Okyanuslarda 200 "Ölü" Bölge
Kuş Gribi Geri Döndü
YENİ KUŞ GRİBİ TÜRÜ BELİRLENDİ
Küresel Isınma Böcekleri Çoğaltacak
Makedonya'nın Vahşi Kedisi Tehlikede
Yeni Zellanda'da 77 Balina Karaya Vurdu
Hayvansal Virüslere 50 Milyon Hasta
Göçmen Kuşlar Göçten Vaz Geçti
Planktonlar Yeryüzünden Siliniyor
Hayvanlar sıcaktan yükseğe kaçıyor
Ebola Salgını Binlerce Gorili Öldürdü
'Gripten 62 milyon ölüm olabilir'
Anadolu balıkları alarm veriyor
Kiyamet, biyolojik istila ile gelecek
Küresel ısınma, ayıların davranışlarını bozdu
Tuz Gölü 35 yılda yarı yarıya küçüldü
Sulak alanların yarısı kurudu
Afrika ve Akdeniz Kelebekleri Avusturya Alplerinde
Avrupada Kuş Gribi Tehlikesi
Yabancı türler Beyaz Kıta’da
Küresel ısınma kuşları erken göçe zorluyor
Her yıl bir kuş türü yok oluyor
"Beyaz Kıta" Yok oluyor
Arjantin'de Buzul Paramparça
Canlılar Bering Boğazın'ndan kaçıyor
Denizlerin yükselmesi riski giderek artıyor
Antartika'dan Bir Kent Büyüklüğünde Buzul Koptu
Dünya’da 88 buzuldan 79’unda erime var!
Küresel Isınma Kutup Ayılarını Öldürüyor
Kutup Ayıları ve Su Aygırları'da Nesli Tükenen Hayvanlar Listesinde
Bush Reddediyor,Isınma Sürüyor
Dünyanın Çatısı Eriyor
Kilimanjaro karları Nil’e karışacak
Aç Kutup Ayıları Birbirlerini Yiyor
Afrika’nın yeraltı su kaynakları da kuruyor
Dünya son 400 yılın en sıcak dönemini yaşıyor
Grönland Tahminlerden Hızlı Eriyor
"Türkiye Kadar Buzul Kayboldu!!"
Buzulda 'Devasa' Kırık!!
Buzdağı Yeni Zellanda Kıyılarında
KUZEY KUTBUNDA TEHLİKE ÇANLARI
Yeni Zellanda'da Dev Buzullar
Nadir Afrika Buzulları Eriyor
Küresel Isınma İki Adayı Yuttu
Kutuptan dev buzul kütlesi koptu
Bilim Adamları : "Artık Korkmaya Başlayın"
En Ağır Küresel Isınma Raporu
KAPİTALİZM VE UYGARLIĞIN YARATTIĞI FELAKETLER

Kapitalist sistemin ve insan uygarlığının dünyaya ve üzerinde yaşadığı canlılara verdiği zarar inanılmaz boyutlara ulaştı, Kapitalist şirketlerin açgözlü sömürüleri, devletlerin yarattığı savaşlar ve teknolojik uygarlığın verdiği tahribat 600 milyon yıllık dünya tarihinde ortalama seyreden karbondioksit emisyonunu tavan yaptırdı. Doğanın talan edilmesi bir yana insanların sistematik köleleştirilmesi ve uygarlığa tabi kılınması, dünyanın gidişatı karşısında suskun milyarları yarattı. Sistem "küresel ısınma ve küresel bir felaket sadece bir mittir" dedikçe, suçluluk duygumuzdan inkara katılmayı tercih ettik.Ama James Lovelock'un da dediği gibi "artık yapacak çok fazla bişey yok" çünkü gözlerimizi kapatmayı,kulaklarımızı tıkamayı konformist hayatlarımızın tatlı yumuşaklığını dünyanın yokoluşu pahasına tercih ettik. Sınırsız aptallığımız ve bencilliğimiz sebebiyle binlerce canlının yokolmasından birebir sorumluyuz! Şiddetin kol sürdüğü gezegenimizde televizyonlardan sessizce suça ortak olmayı sürdürüyoruz. İstatistiksel verilerden başka birşeymiş gibi gelmiyor artık insanların öldürülmeleri.Hala yapacak birşeyler olabilir diyorsanız Kapitalizmi öldürün o sizi öldürmeden
Dünyayı Bekleyen Su Savaşları
Küresel ısınmadan insan sorumlu
Küresel Isınma Doğal Bir Süreç Değil
Chomsky : Nükleer Savaş Tehditi Arttı
Nükleer Santrallere Karşı Eylemler
Uygarlığın Zehirli Varilleri!
Dilovası'nda Kimyasal Atık İddiası (Uygarlığın Zehri! 2)
İşte Bunu Sevmiyoruz! (Anti-McDonalds)
Küresel Zincirin Petrol Halkası Gevşiyor
Küresel Isınma Akdenize Sel Getirecek
Jared Diamond 'Çöküş' : Topraktaki Tuz
Küresel Besin Stoğu Kırılma Noktasına Yaklaşıyor!
Yatağan Santrali Yine Zehir Kusuyor!
ABD'nin Atom Bombası Telaşı
KFC Amazon'u Yok Ediyor!
Dilovası'nda Kapitalizm Kanser Ediyor
Küresel Isınma ve Kapitalizm
Stefan Hawking :'Dünya'nın Sonu Venüs Gibi Olur!'
İnsanlar kıyı yaşamını tehdit ediyor
Açlık Çeken Gezegen!
Petrol devlerinin masalları
Einstein'ın "İsrail'de Faşist Siyonizm Uyarısı" Mektubu -Türkçesi-
İsrail'in Yarattığı Çevre Felaketi!
Fırtına Vadisi'ne yeni tehdit
Şirketlerin Yeni Kâr Kapısı : SU!
Yeni Tehlike : Elektronik Çöp!
Enerji Krizi'nin Ardındaki Skandal : Kapitalizm!
Ortadoğu Yanıyor!
İsrail ve Ortadoğu Krizi
Disaster Capitalism: How to Make Money out of Misery Naomi Klein
Yoğun Kasırgaların Nedeni İnsan!
Yoksullara Kötü İlaç...
NATURE : "Bush Küresel Isınma Raporunu Engelledi"
Ozon tabakasında rekor kayıp
Hangi Ülkelerin Nükleer Silahı Var? İşte Liste...
300 Milyonluk ABD "Dünyayı" Tüketiyor
850 Milyon Kişi AÇ!
Yıldız Savaşlarında İkinci Perde
Yeni "Buzul Çağı" Başlıyor!
"Uygarlık, Felaketin Ta Kendisi"
James Lovelock : "Artık Yapacak Birşey Yok!"
Nükleer Bulut Dünyayı Kaplayacak
Çin'in ilk iklim değişimi raporu
Iowa besin mi yakıt mı ikilemiyle yüzleşiyor
Suriye'nin petrol üretimi düşüyor
Birleşik Devletlerin etanol hamlesi mısır stoklarının azalmasına sebep oldu

30.01.2007

Küresel Isınma Aç Bırakacak!


130 ülkeden 2 bin 500 bilim adamının katılımıyla BM tarafından oluşturulan “Hükümetlerarası İklim Değişimi Uzmanlar Grubu”nun hazırladığı rapora göre, küresel ısınma nedeniyle 2030’a kadar 7 milyon insan su baskınlarıyla karşı karşıya kalacak ve dünyanın en büyük organizması Büyük Resif de tamamen kaybolacak.
Paris’te devam eden toplantıda Cuma günü açıklanması beklenen ve Avustralya’da yayımlanan The Age gazetesinin ele geçirdiği rapora göre, 1900’den bu yana 0,7’den 0,8 dereceye ulaşan yeryüzünün sıcaklığı iki ila üç dereceye ulaşırsa, tüm Amazon ormanları da tehdit altında kalacak.
Ülkenin sıkıntısını çektiği kronik su yokluğundan ötürü hassas bir durumda bulunan Avustralya Alpleri’nin tamamen kaybolacağı uyarısı yapılan raporda, yeryüzündeki biyoçeşitliliğin büyük kayba uğrayacağına dikkat çekiliyor.
Raporda, küresel ısınmanın insani ve ekonomik bedelinin özellikle Afrika gibi en yoksul ülkelerde ve su kenarındaki Bangladeş ve Büyük Okyanus’taki adalar gibi yerlerde büyük olacağına işaret ediliyor.
[NTVMSNBC]
World Scientists Meet on Global Warming

Scientists from around the world gathered Monday in Paris to finalize a long-awaited, authoritative report on climate change, expected to give a grim warning of rising temperatures and sea levels worldwide
That debate may be central at this week's meetings at the UNESCO headquarters in Paris. After four days of closed-door, word-by-word editing involving more than 500 experts, they will release the first of four major global warming reports by the IPCC expected this year.
"We're hoping that it will convince people that climate change is real and that we have a responsibility for much of it, and that we really do have to make changes in how we live," said Kenneth Denman, one of the report's authors and senior scientist at the Canadian Centre for Climate Modelling and Analysis.
But in 2002, Antarctica's 1,255-square-mile Larsen B ice shelf broke off and disappeared in 35 days. And recent NASA data shows that Greenland is losing 53 cubic miles of ice each year - twice the rate it was losing in 1996.
Scientists are struggling with how to plug this information into their computer models.
Many fear this will mean the world's coastlines are swamped much earlier than most thought. Others believe the ice melt is temporary and won't play such a dramatic role.
In recent years, scientists have documented a dramatic retreat of the Arctic sea and the virtual collapse in mountain glaciers around the globe. They have found plants and animals closer than normal to the poles. They have recorded temperature records in many locations and shifts in atmospheric and oceanic circulation.
Indonesia's environment minister warned Monday that rising sea levels stand to inundate some 2,000 of his country's more than 18,000 islands by 2030.

Avrupada Kuş Gribi Tehlikesi


Geçen yıl dünyanın dört bir tarafında yüzlerce insanın ölümüne neden olan virüs, bu kış Avrupa’da ilk kez Macaristan’da görüldü.
Macar yetkililer duruma hemen müdahale ederek, ülkenin güney doğusunda hastalığa yakalanan hayvanları itlaf etti. AB Komisyonu ise tehlikenin geçmediği konusunda uyarıyor

Kuş gribi virüsü Avrupa’ya ulaştı. Bu kış şimdiye kadar sadece Macaristan’da görülen virüsün diğer ülkelere de geçmesi an meselesi. Macar yetkililer, virüsün görüldüğü ülkenin güney doğusunda gerekli önlemleri alarak, virüs bulaşan yaklaşık üç bin kanatlı hayvanı itlaf etti. AB Komisyonu, alınan güvenlik önlemlerinin insanlar için de tehlikeli olan virüsün yayılmasını engellemede etkili olduğunu görmenin sevindirici olduğunu açıkladı:
„Bu durum, gerekli önlemlerin alınarak, önemli kontrollerin sürekli olarak yapıldığının ayrıca şüpheli durumlarda da hemen müdahale edilebildiğinin bir göstergesidir.„
Geçen yıl da gündemdeydi
Tehlikeli kuş gribi virüsü geçtiğimiz yıl yine aynı dönemde, ilk kez Yunanistan’ın bir adasında ortaya çıktığı zaman, Brüksel günlerece bu konuya eğilmiş ve neticesinde Avrupa genelinde ortak mücedele konusunda anlaşmıştı. Buna göre; virüsün görüldüğü bölgenin etrafında üç kilometrelik bir güvenlik çemberi oluşturulacak ayrıca on kilometre çapındaki ikinci bölgedeyse sürekli olarak kontroller yapılacaktı. Ayrıca bu kontrol bölgelerinde kanatlıların açık alanlarda beslenmesine yasak getirilerek yalnızca kümeslerde bakılmasına karar verildi. Kanatlıların, bulundukları yerden kesim alanı haricinde başka bir bölgeye nakledilmesi de yasaklandı.
Tehlikeli H5N1 virüsü, tavuk ve diğer evcil kanatlılara, yabanıl göçebe kuşlardan bulaşıyor. AB Komisyonu’nun sağlıktan sorumlu üyesi Markus Kyprianou’nun sözcüsü Philipp Tod, kışın gelmesiyle kuş gribi tehlikesiyle yeniden karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunuyor:
„Tüm AB ülkelerini, konuyla ilgili dikkatli olmaya ayrıca son gelişmeler doğrultusunda risk analizlerini doğru bir şekilde oluşturmaya çağırıyoruz.„
İlk tepki Romanya’dan
Romanya, Macaristan’daki kuş gribi vakalarına ilk yanıtı veren ülke oldu. Buna göre, Macaristan’da kuş gribinin görüldüğü bölgenin on kilometre çevresindeki kontrol alanındaki tavukların Romanya’ya ithali yasaklandı. H5N1, insanlara virüsü taşıyan hayvanlarla yakın teması sayesinde geçiyor. Şimdiye kadar hastalığın insandan insana geçtiğine dair herhangi bir tespit yok.
Ancak uzmanlar, tehlikeli virüsün değişime uğrayarak büyük bir epidemiye yol açmasından endişe ediyor. AB’ye üye devletlerin hükümetleri geçtiğimiz yıl patlak veren hastalıkla mücadele kapsamında birçok grip ilacını stokladılar. Ancak hastalığın insandan insana bulaşması halinde, tedavisi için henüz bir ilaç geliştirilebilmiş değil. Deneme mahiyetindeki aşıların üretimiyse sürüyor.
[DW-World de]
Bird flu returns to EU in confirmed Hungarian outbreak

Five geese found dead in southeastern Hungary are being tested for suspected bird flu, an Agriculture Ministry official said on Monday.
The dead birds are being tested in Budapest and come from a large farm in the southeastern county of Csongrad where about 40 geese had fallen sick and some had died, Farming Ministry Secretary of State Fulop Benedek told national news agency MTI.
Veterinarians who saw the birds said the suspicion of bird flu was justified.
Hungarian authorities set up a protected zone around the farm and informed all international organisations concerned, Benedek said.
Hungary culled a million birds after the highly infectious H5N1 strain of bird flu was contracted by domestic poultry last year.

29.01.2007

En Ağır Küresel Isınma Raporu


Dünya iklim uzmanları, küresel ısınmayla ilgili rapora son şeklini vermek üzere Paris’te bir araya geliyor. Rapora göre, iklim değişikliği ve etkileri düşünülenden çok daha korkutucu boyutlarda.
BM gözetiminde düzenlenen ‘Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’, bugün Paris’te başlıyor. 4 gün sürecek toplantının ardından Cuma günü, 2001’den bu yana ilk iklim değişikliği raporu yayımlanacak.

İklim Değişikliği Panelinin raporunda, son 3 rapordan farklı olarak, küresel ısınmaya insan faaliyetlerinin de yol açtığı açık şekilde ifade edildi ve Dünya’nın iklim sisteminde gözle görülebilecek değişikler de sıralandı. Rapora göre;

* Avrupa’da 2003 yazında görülen sıcak dalgaları daha sık, yoğun ve uzun süreli olacak,
* Tropikal fırtınalar ve kasırgalar güçlenecek, bıraktığı yağış ve seller artacak,
* Kuzey kutbu, yazları buzlanmayacak, buzullarda erime sürekli hale gelecek,
* Karbondioksit oranı sabitlense bile, deniz seviyeleri yükselmeye devam edecek, 2100 yılına kadar yükselme 43 santimetreyi bulacak.

1988 yılında oluşturulan ‘Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’, 2001 yılındaki son raporunda petrol, doğalgaz ve kömür tüketiminin atmosferdeki karbondioksit oranını 420 bin yılın en yüksek düzeyine çıkarttığını bildirmişti.

28.01.2007

Küresel Isınma : Kısır Döngü


Ingiliz Independent gazetesinin bugünkü manşeti "Küresel Isınma : Kısır Döngü" (Global Warming : Vicious Circle) Hükümetlerarası İklim Değişimi Panelinde [Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC] bir araya gelen ikibinden fazla iklimbilimci,küresel ısınmada,iklim değişiminde ve karbon gazı emisyonunda insan faktörünü tartıştılar.
Habere göz atmak için : The Independent Global Warming : the vicious circle

Buz Dağı Korkutuyor

Kuzey kutbundaki 2 milyon tonluk bir buzdağının birkaç ay içinde harekete geçmesi bekleniyor. Şimdiden 50 km. batıya doğru ilerleyen buz dağının Kutup Denizi'ndeki nakliyat gemilerini ve petrol kulelerini tehdit etme ihtimali bilim insanlarını harekete geçirdi.
Kanada'nın Ellesmere Adası'nın 48 km. açığındaki buzdağı, NASA görüntüleriyle ortaya çıktı. Bilim insanları küresel ısınmayı suçluyor. Buzdağının Bofor Denizi'ndeki petrol kulelerine çarpma riski endişe yarattı. Ottawa Üniversitesi'nden Dr. Luke Copland "Çarpışmayı engelleyemeyebiliriz. Hava bombardımanıyla parçalamayı veya römorklarla oynatmayı deneyebiliriz ama bunun için de çok büyük" dedi.
[Radikal]
Ice island the size of London threatens rigs

An enormous iceberg the size of central London is causing alarm among scientists, who predict that it could be on the move in a matter of months, posing a potential threat to shipping and oil rigs in Arctic waters.
The two-million-ton, 25-square-mile block of ice is part of the Ayles ice shelf. Its existence only recently came to light thanks to satellite images from Nasa. Lying 30 miles off Canada's Ellesmere Island, it will be on the move in the summer, as temperatures rise and break up the surrounding pack ice.
"The potential issue here is that the ice island could go into the oil rigs in the Beaufort Sea," said Dr Luke Copland, a specialist in ice masses based at the University of Ottawa. "This hasn't happened in the past, but it could happen."
click to read more> The Independent

26.01.2007

Kedi, Kuş Gribi Riskini Arttırıyor


Bir araştırma, kuş gribi virüsünün kedi türlerinde tahmin edildiğinden çok daha çabuk mutasyona uğradığını ortaya koydu. Bu nedenle kedi besleyenlerde kuş gribi kapma riski daha yüksek.
Airlangga üniversitesinden Dr. Çiarul Enver Nidom, Endonezya’nın Cava adasındaki 4 bölgede kanatlı hayvan pazarları yakınında yaşayan 500 kadar kedinin kan örneklerini alarak inceledi. İnceleme sonunda her 5 kediden birinde kuş gribi virüsü antikoru bulundu. Sonucun, bu kedilerin bir şekilde virüsü aldıklarını gösterdiği belirtildi.
Rotterdam’daki Erasmus üniversitesinden Dr. Albert Osterhaus, 1918’deki salgının, insanlara muhtemelen, virüsün bedenlerinde mutasyona uğradığı domuzlardan geçen bir kuş gribi salgını olduğunu hatırlatarak, bir kuş gribi salgının ortaya çıkması durumunda, kedilerin kuşlardan ve kuş pisliklerinden uzak tutulması gerektiğini ifade etti.
Osterhaus, bu durumda kedilerin evden dışarı bırakılmaması ve hasta oldukları takdirde hemen kuş gribi testine tabi tutulmaları gerektiği uyarısında bulundu. 2004 yılındaki salgında Tayland’daki bir hayvanat bahçesinde, kedigillerden kaplanlar ve leoparlarla, Bagkok’ta bir evde beslenen kedilerin tümü telef olmuştu. Geçen yıl da Almanya’da kuş yiyen 3 kedi ölmüştü.
Aynı yıl yapılan bir araştırma, virüsün sadece kuş yiyerek değil, kediden kediye de bulaşabildiğini gösterdi. Bilim adamları, kedilerde mutasyona uğrayan virüsün, kedilerden insanlara ve nihayet insandan insana bulaşmasından endişe ediyor.
Cat bird flu risks 'overlooked'

It is vital to restrict the spread of bird flu in cats in order to protect human health, scientists warn.
Writing in Nature, scientists from Erasmus Medical Centre, Rotterdam, say the risk is being overlooked.
They say cats can contract the virus by eating infected chicken or through close contact with other cats - both new ways of mammals becoming infected.
However, animal health experts said there was a "limited risk" to humans from infected mammals with H5N1 flu.
Post-mortem examinations on three of the cats confirmed the presence of H5N1.
Since then, there have been deaths among cats in Indonesia, Thailand and Iraq, where H5N1 appears to be prevalent among poultry.
And the disease is common among cats in Indonesia.
A dead cat was also found in Germany in March after the H5N1 virus was found in wild birds.
There have been reports of big cats dying from the deadly H5N1 virus - including 147 tigers who died in a Thai zoo after eating infected chicken.

24.01.2007

Küresel Isınmada Kritik Eşik 2025

ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Tuncel, atmosferdeki karbondioksit oranının 2025 yılında kritik eşiğe ulaşabileceğini söyledi.
Tuncel, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, küresel ısınmanın, atmosferde bulunan kimyasalların kendi doğal miktarlarının üzerlerine çıkması nedeniyle meydana geldiğini anlattı.
Karbondioksit gazının en önemli küresel ısınma nedeni olduğunu vurgulayan Tuncel, gazın atmosferde fazla olması durumunda kırmızı ötesi ışınlar da tutulum yaşanacağını böylece ısınmanın artacağını ifade etti.
Karbondioksitin doğada zaten var olduğuna dikkati çeken Tuncel, "Bu dengeyi nasıl bozabilirsiniz, bu mümkün. Şöyle ki, dengeyi endüstrileşmeyle bozabilirsiniz. Zaten karbondioksit dengesi 2. Dünya Savaşından sonra hızla bozulmaya başladı" diye konuştu.
Prof. Dr. Tuncel, 2. Dünya Savaşı’nın ardından fosil türevli yakıtların tüketiminin arttığına dikkati çekerek, bu süreçte karbondioksit değerlerinin, endüstrileşme dönemine kadar olan değerlerin yüzde 20 fazlasına ulaştığını ifade etti. Tuncel, "Değerler, 1 milyon yıl süresince yaşanan artışın üzerine çıkmıştır" dedi.
Kısa sürede karbondioksit değerlerinde bu kadar artış olmasının dikkate değer olduğunu vurgulayan Tuncel, şöyle devam etti:
"Değerler, bu hızla artmaya devam ederse 21. yüzyıl sonuna doğru 600-900, yani maksimum değerlerine ulaşacak.Karbondioksitin doğadaki normal değeri 300...
Yazının devamını okumak için TIKLAYINIZ

Afrika ve Akdeniz Kelebekleri Avusturya Alplerinde

Kış ortasındaki olağanüstü sıcaklık Afrika ve Akdeniz kelebeklerini Avusturya Alplerine taşıdı.

Badem ağaçları ve çuha çiçekleri açarken, normalde kışı ılıman Akdeniz bölgesinde geçiren "Admiral" gibi göçmen kelebekler, Batı Avrupa'nın en soğuk bölgelerinden sayılan Alplerde görülmeye başlandı.

Yaklaşık 4 bin kelebek türünün yaşadığı Avusturya'da son zamanlarda görülmeye başlanan değişik türler arasında, geçen yaz sonunda Tyrolean dağında rastlanan Afrika pervanesi de bulunuyor.

Tyrolean Devlet Müzesi'nden biyolog Peter Huemer, "Bazı görülmedik türlerle karşılaşıyoruz. Kışın burada yaşayamayacak olan, bizi şaşırtan türlerle..." dedi.

Huemer, değişen iklimin, Avusturya Alplerinin sert hava koşullarına yüzyıllardır adapte olmuş türler için tehlike arz ettiğini de söyledi.

Huemer, vadilerde yeni türler gördüklerini ancak bununla birlikte, yüksek irtifalarda yaşayan, bazıları buzul çağlarını geçirmiş türlerin gidecekleri yer bulunmadığını belirtti. Huemer, ısının 4-5 derece daha yükselmesi halinde bu türlerin yok olacağını söyledi.

Viyana'da ocak ayının ilk iki haftasında hava sıcaklığının normalden ortalama 8 derece yüksek olduğu belirtiliyor.
[Anadolu Ajansı]

Göksu'da Binlerce Balık Öldü

Mersin’in Silifke ilçesindeki Göksu Deltası kuş cennetinde su seviyesinin düşmesi balık ölümlerine yol açtı. Su çekildiği için çamurda kalan çok sayıda balık öldü.

1991 yılında özel çevre koruma alanı ilan edilen Silifke’deki Göksu deltası kuş cenneti, yaklaşık 350 tür kuşa ev sahipliği yapıyor. Birçok balıkçı da geçimini deltadaki Akgöl ile Paradeniz Gölü’nden balık avlayarak sağlıyor. Ancak göldeki su seviyesinin 1.5 metreye yakın düşmesi balıkların ölümüne yolaçtı. Balıkçılara göre, göl dibinde çamura saplanan yaklaşık 20 ton balık öldü.
Silifke Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Mehmet Kaplan, “Bu mevsimde göl seviyesi düşük olur. Havalar kurak, yağış alamıyor. Göller suyla beslenemiyor ve su seviyesi düşüyor. Sığ olan Paradeniz ve Akgöl’de çok balık ölüyor, tahminen 20 tonun üzerinde balık öldü”

Balık ölümüne engel olmak için 9 yıl önce 4 sulak alanı kapsayan proje hazırladıklarını belirten Silifke Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Kaplan, Tarım Bakanlığı’nın bu projeyle ilgilenmediğini söylüyor.

Kaplan, “Hem Akgöl, hem Paradeniz gittikçe sağlaşıyor. 1998 yılında 4 sulak alanda; Adana Akyatan Dalyanı, Silifke Göksu Deltası, Edirne Enes ve Samsun Bafra Havzası’nda proje başlatıldı. Buraların projeleri yapılmış, fakat Tarım Köy İşleri Bakanlığı’nın tozlu raflarında beklemektedir. Bunların bir harekete geçirilip, buraların derinleştirilmesi gerekiyor. Yoksa balık ölümleri devam edecek” dedi.

Balıkçılar, çevrecilerin konuyla ilgilenmesini istiyor.
[Ntvmsnbc]

19.01.2007

Sulak alanların yarısı kurudu

Türkiye'nin, 40 yılda Van Gölü'nün 3 katı büyüklüğünde sulak alanını kurutma, doldurma ve su rejimine yapılan müdahaleler sonucu kaybettiği, önlem alınmadığı takdirde gelecek yıllarda önemli derecede su sıkıntısıyla karşı karşıya kalabileceği bildirildi.

Türkiye'nin, 40 yılda Van Gölü'nün 3 katı büyüklüğünde sulak alanını kurutma, doldurma ve su rejimine yapılan müdahaleler sonucu kaybettiği, önlem alınmadığı takdirde gelecek yıllarda önemli derecede su sıkıntısıyla karşı karşıya kalabileceği bildirildi.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye) Su Kaynakları Program Müdürü Buket Bahar Dıvrak, yaptığı açıklamada Türkiye'deki toplam 2,5 milyon hektarlık sulak alanın, 1 milyon 300 bin hektarının son 40 yılda kaybedildiğini söyledi.

'VAN GÖLÜ'NÜN 3 KATI BÜYÜKLÜĞÜNDE'

Kaybedilen alanın Van Gölü'nün 3 katı kadar olduğunu anlatan Dıvrak, bu alanların kurutma, doldurma ve su rejimine yapılan müdahaleler sonucunda ekolojik özelliklerini yitirdiklerini vurguladı.

Dıvrak, sulak alanların içme suyu sağlama, taşkın kontrolü, yer altı sularının beslenmesi, besin depolama, iklim değişikliğinin kontrolü, doğal arıtım, balıkçılık, saz kesimi, turizm ve rekreasyon olanakları sağlamak gibi hayati işlevleri bulunduğuna işaret ederek, Türkiye'nin bugüne kadar Amik ve Avlan gölleri, Kestel, Gavur, Yarma, Aynaz, Hotamış, Eşmekaya sazlıkları gibi sulak alanlarını kaybettiğini belirtti.

Dünyada iklim dengelerinin giderek değiştiğini, bunun sonucu Türkiye'de de son derece kurak bir kış mevsimi yaşandığına işeret eden Dıvrak, gerekli önlemler alınmazsa gelecek yıllarda sulak alanların yanı sıra özellikle Ege, Akdeniz ve orta Anadolu'daki yağışlarda önemli ölçüde azalma ve buna bağlı kuraklık yaşanacağını kaydetti.

Dıvrak, Türkiye'nin her bölgesinin iklim değişikliğinden aynı şekilde etkilenmeyeceğini dile getirerek, ''İklim değişikliği gibi bir sorun olmasa bile su yönetimi ve suya olan bakışı değiştirmezsek Türkiye 2030'lu yıllarda ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalacak'' diye konuştu.

ÖNEMLİ SULAK ALANLARIN DURUMU

Buket Bahar Dıvrak, Türkiye'deki önemli sulak alanların içinde bulundukları durumu şöyle özetledi:

''Konya Havzası Eşmekaya Sazlıkları: Eşmekaya Barajı yapılırken tamamen kuruyan, şu an ne baraj ne de sazlık bulunan bölge 2005 yılında doğal sit statüsünü kaybetti. Yine Konya Havzası'nda bulunan ve 1985 yılında yaklaşık 16 bin hektar olan alan Hotamış Sazlıkları, 1990 yılında 8 bin hektara düştü, bugün ise tamamen kurumuş durumda.

Ereğli Sazlıkları:
Alanı besleyen kaynaklar üzerine yapılan barajlar, tahliye kanalları ve yer altı sularının tarımsal sulama amacıyla aşırı derecede çekilmesiyle çok büyük ölçüde kurudu. Yaz aylarında tamamen kuruyan alanın tek su kaynağı ise Ereğli ilçesinin kanalizasyon kanalı.

Tuz Gölü:
Türkiye'nin ikinci büyük gölü ve en büyük Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Tuz Gölü, şu an olması gereken büyüklüğün yarısı kadar. Konya ve Aksaray şehirleriyle Kulu-Şereflikoçhisar-Cihanbeyli-Eskil ilçelerinin evsel ve endüstriyel atıkları ve ayrıca binlerce ton tarımsal atık, herhangi bir arıtıma tabi olmadan yıllardır Tuz Gölü'ne akıtılıyor.

Beyşehir Gölü:
Türkiye'nin en büyük tatlısu gölü ve milli park alanı olan göl, tarımsal sulama amacıyla su çekilmesi nedeniyle giderek küçülüyor ve sığlaşıyor. Küçülmenin yanı sıra kirlilik de Beyşehir için önemli bir sorun olarak kabul ediliyor.

Suğla Gölü: Doğal göl olma özelliğini kaybederek önemli ölçüde kurudu. Şimdi su depolama alanı olarka kullanılıyor.

Meke Gölü:
Konya Havzası'nın diğer sulak alanları gibi kuruma sürecinde ve parçalara ayrılmış durumda. Gölün küçülmesinde azalan yağışlardan daha çok havza bazında sürekli düşen yer altı su seviyesinin etkili olduğu bildiriliyor.Sultansazlığı: Sazlığı besleyen su kaynaklarının tarımsal amaçlı kullanımı için kesilmesi nedeniyle yüzde 90 oranında küçülmüş durumda.

Bafa Gölü:
Gölü besleyen Büyük Menderes Nehri ile göl arasına yapılan setler, barajlar ve Söke sulamasına verilen su gibi nedenlerle göl susuz ve oksijensiz kalmakta, küçülmekte ve toplu balık ölümleri yaşanmakta.

Manyas Gölü:
Sığırcı Deresi ile kuzeyden, yani Bandırma tarafından gelen kirlilik baskısı devam ediyor. Kuşların önemli barınma, kışlama ve üreme alanı olan bu deltada, geçmişte DSİ'nin gölün güney bölümüne etki eden baraj çalışması sonucu su seviyesi yükselmiş ve Avrupa Konseyi tarafından iyi korunan milli parklara verilen ''A'' sınıfı diploması geri alınmıştı. Manyas Gölü, alana yapılan su müdahalelerinin geri dönülmesi çok zor, pahalı ya da imkansız sorunlara yol açabildiğini gösteriyor.

Doğu Karadeniz Havzası:
Sahip olduğu bitki, kuş, memeli ve sürüngen türleri ile bu havza da taş ocakları, kirlilik, plansız altyapı, kontrolsüz turizm, yasadışı avlanma, toprak kayması gibi sorunlarla boğuşuyor.

(A.A)

Avrupa'da Fırtına : 40 Kişi Öldü


Avrupa çapında şiddetli fırtına ve yağış nedeniyle 40 kişi hayatını kaybederken, çok sayıda uçak ve tren seferi iptal edildi.

Avrupa'nın özellikle kuzeyinde etkili olan şiddetli fırtına ve yağmur sonucu:

* İngiltere'de 2 yaşındaki bir çocuğun da aralarında bulunduğu 12 kişi
* Almanya'da 10 kişi
* Hollanda'da 6 kişi
* Çek Cumhuriyeti'nde 3 kişi
* Belçika'da 2 kişi
* Fransa'da 1 kişi hayatını kaybetti.
* Polonya'da 6 kişi öldü, en az 20 kişi de yaralandı.
İngiltere:
İngiltere'de dün başlayan şiddetli fırtına devam ederken, sert hava koşullarının yol açtığı kazalar sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı 12'ye yükseldi. Fırtınanın yol açtığı maddi zarar ise milyonlarca sterlinle ifade ediliyor.
280 bin evin elektriksiz kalmasına yol açan fırtınada rüzgarın hızı zaman zaman saatte 160 km'ye kadar yükseldi. Meteoroloji uzmanları, iki gündür süren fırtınanın, son 20 yıldır İngiltere'de görülen en şiddetli fırtına olduğunu bildirdi.
Ülkenin kuzeyi ile İskoçya'nın güney bölümü ve kuzey İrlanda'da bugün de sürmesi beklenen şiddetli fırtına, ağaçların, otomobil ve kamyonların devrilmesine yol açtı. Görgü tanıkları, rüzgarın, en şiddetli estiği noktalarda park halindeki araçları sürüklediğini ve sokak lambalarının yerlerinden koptuğunu söyledi.
Polonya:
Polonya'da dün gece etkili olan şiddetli fırtına nedeniyle 6 kişi öldü, 20'den fazla kişi yaralandı. Ülkenin merkezi ve güneyinde etkili olduğu belirtilen fırtına nedeniyle karayollarında ulaşımın kesildiği, devrilen ağaçlar nedeniyle demiryollarında da sorunlar yaşandığı belirtildi.
İtfaiyecilerin, yola düşen ağaçlar ya da kaza yapan araçlar nedeniyle dün gece yaklaşık 5 bin 700 kez çağrı aldıkları, kurtarma çalışmaları sırasında 6 itfaiyecinin yaralandığı kaydedildi.
Hızı saatte 120 kilometreye ulaşan fırtınanın hatları koparması nedeniyle binlerce evin elektriksiz kaldığı, birçok tren seferi iptal edildi ya da ertelendi.
Hollanda:
Hollanda'da dün etkili olan şiddetli rüzgâr ve yağışların yol açtığı kazalarda ölenlerin sayısı altıya yükseldi.
Yetkililer, ölümle sonuçlanan kazaların daha çok rüzgârın etkisiyle ağaçların insanların üzerine devrilmesiyle meydana geldiğini belirtti. Kazalarda onlarca kişi de yaralandı.
Ülkede dün, yaşamı büyük ölçüde felce uğratan ve büyük kargaşaya yol açan şiddetli rüzgârın, yalnızca ev ve otomobillerde yol açtığı zarar 160 milyon euro dolayında tahmin ediliyor.
Şiddetli rüzgârın gece yarısından sonra etkisini yitirmesiyle günlük yaşamın bugünden itibaren normale dönmeye başladığı, Schiphol'dan uçakların normal uçuşlarını yapabildiği, gün içinde tren seferlerinin de normale dönmesinin beklendiği ifade edildi.
Deadly Strom in Europe

Poland and the Czech Republic are now taking the full force of a storm that has swept northern Europe leaving at least 33 people dead.
At least four people were reported killed in Poland as winds of more than 200km/h (124mph) were recorded.
Meanwhile Germany, Britain, Belgium and the Netherlands picked themselves up on Friday after the storm passed.
Some services were returning to normal, but thousands of travellers were still stranded and homes left without power.
A violent storm lashing northern Europe has hit the Netherlands and Germany after passing over Britain and France. At least 27 people have been killed, as the high winds have sent debris flying and brought down trees and power lines. Nine people were killed in Britain as rain and gusts of wind up to 99mph (159km/h) swept much of the country. The winds were THE HIGHEST RECORDED SINCE JANUARY 1990. In Germany, hurricane-force winds claimed at least seven lives. Meteorologists in Germany said the storm was THE WORST IN FIVE YEARS, with winds gusting up to 190km/h (118mph). The national rail company had to suspend all its services, leaving passengers stranded and the head of German railways said the situation was unprecedented. Other deaths were reported in France, Poland, the Czech Republic and the Netherlands. The Dutch weather service said the country had NOT SEEN SUCH A STORM FOR YEARS.

18.01.2007

Bilim Adamları KIYAMET SAATİNİ İleri Aldılar

Bilim insanları, ''Nükleer Armageddon''u simgeleyen ''Kıyamet Saati''ni 2 dakika ileri alarak, dünyanın sonunun yaklaştığı uyarısında bulundular.

Washington ve Londra'da eşzamanlı yapılan eylemle, atom bombası geliştirilmesine katılmış bilim insanlarının 1945'te Chicago'da kurduğu Nükleer Bilim İnsanları Bülteni adlı grubun projesi olan sembolik kıyamet saati, ''11.53''ten ''11.55''e ilerleyerek gece yarısına yaklaşmış oldu.

ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atmasından 2 yıl sonra, 1947'de kurulup çalıştırılan ''Kıyamet Saati''nin yeniden ayarlanması nedeniyle yapılan toplantıda konuşan bilim insanları, dünyanın ikinci bir nükleer çağın eşiğinde olduğunu belirterek, Kuzey Kore'nin son nükleer silah denemesine, İran'ın nükleer hırslarına, ABD'de 26 bin nükleer silahın varlığını sürdürmesine ve Rusya'nın dünyayı en mahvedici teknolojinin ortaya koyduğu sorunları çözmedeki yetersizlik belirtilerine dikkati çektiler.

Yeryüzünü tehdit eden bir başka tehlikeli unsura işaret eden ünlü fizikçi Stephen Hawking de konuşmasında, ''Eğer hükümetler ve bilim insanları, nükleer silahların ortadan kaldırılması ve küresel ısınmanın önlenmesi için şimdi çare bulamazlarsa, büyük bir tehlike olduğunu görüyoruz. Saat şimdi gece yarısına 5 var'' dedi.

Yayın kurulu ve sponsorları arasında şu anda 17 Nobel ödüllü kişi bulunan bülten tarafından bugüne dek 17 kez ileri-geri alınan saat, son olarak 2002'de ABD'nin anti-balistik füze anlaşmasından çekilmesi ve teröristlerin kitle imha silahı ele geçirmeye çalıştığı haberleri üzerine 2 dakika ileri alınmıştı. Böylece 11.53 olan saat, Soğuk Savaş'ın bitiminden beri en tehlikeli konuma ulaşmıştı.

Silahsızlanma anlaşmaları gibi gelişmeler kaydedildiğinde ise saat geri alınıyor.
[Net Haber]

"Küresel Isınma İnkar Edilemez"

Küresel ısınmanın ilk somut getirilerinin gelecek 10 yıl içinde görülmeye başlayacak. İlk etapta bazı hayvan türleri yeryüzünden silinecek.

NASA’nın önde gelen uzmanlarından James E. Hansen, meteorologları bir araya getiren Operation Sierra Storm toplantısında yaptığı bir konuşmada, küresel ısınmanın sonuçlarına dair uyarılar yaptı. Hansen, konuşmasında “Küresel ısınma şimdiden başladı ve artarak devam edecek. Küresel ısınmayla mücadele etmek için hala zamanımız var, ancak çabuk hareket etmeliyiz” ifadesini kullandı

Hansen, Dünya’nın son 30 yılda 1 santigrat derece’ye yakın ısındığını belirterek bugünkü sıcaklığı son 400.000 yılın en üst seviyesi olduğuna vurgu yapıyor. Hansen, yeryüzünün bu yüzyılda 3 santigrat derece daha ısınmasının felaket olacağını düşünüyor. Hansen, atmosfere salınan karbondioksidin kontrolünün tamamiyle insanların elinde olduğunu belirterek, “İnsanlar yeryüzünden silinmedikçe bir daha Buz Çağı olmayacak” diye konuştu.


Hansen’in vurgu yaptı bir konu da, son verilere göre Grönland buzullarının tahminlerden daha hızlı eridiği. Bu doğruysa, denizler her yıl 3.5 millimetre yükselecek. Bu senaryo gerçekleşirse, buzullar eriyecek, yeryüzündeki canlıların yarısına yakını yok olacak. Yükselen su seviyesi birçok kıyı kentini yutacak.
Ntvmsnbc

Bilim Adamları : "Artık Korkmaya Başlayın"

Bu ayın sıcaklık ortalaması, son 30 yılın istatistiklerini altüst etti. `Bahar gibi kış` yüzünden yağış miktarı azaldı, barajlardaki su seviyesi düştü. Bilim adamları uyardı artık korkmaya başlayın!


HAVA SICAKLIKLARI, MEVSİM NORMALLERİNİN 3 DERECE ÜZERİNE ÇIKTI

En Kızgın Ocak!
Bu ayın sıcaklık ortalaması, son 30 yılın istatistiklerini altüst etti. `Bahar gibi kış` yüzünden yağış miktarı azaldı, barajlardaki su seviyesi düştü. Kimi uzmanlar değişimi küresel ısınmaya, kimi de Pasafik`ten gelen El Nino`ya bağlıyor

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılki ocak ayı hava sıcaklıkları, "uzun yıllar" (30 yıl) ortalamasının 3 derece üzerinde çıktı.
Bazı uzmanlar tüm dünyada meydana gelen bu değişime neden olarak küresel ısınmayı, bazıları da 7-8 yılda bir Pasifik Okyanusu`ndan batıya yayılarak iklim dengelerini bozan El Nino`yu gösteriyor.
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü`nün ocak ayı değerlerine göre şu an batı bölgelerindeki sıcaklık mevsim normallerinin 1-3, iç bölgelerde ise 1-2 derece üzerinde... Doğu kesimlerinde ise özellikle gece sıcaklıkları mevsim normallerinin altında seyrediyor.
Küresel ısınma ve El Nino
Bu farklılık, yağış miktarında da kendini gösteriyor. Güney, iç ve batı kesimlerde, aralık ve ocak ayı yağış miktarında yüzde 50 oranında düşüş tespit edildi.
İstanbul`da yağış oranı aralık ayında yüzde 80 azalırken, metrekare başına ortalama 10.7 kilogram yağış düştü. Bu oran geçen yıl 17 kilogramdı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, bu farklılığın küresel ısınmadan kaynaklandığını, tüm dünyada aynı etkilerin görüldüğünü söyledi.
Kadıoğlu, "Sadece Türkiye`de olsa başka sebepler aranır, ancak şu anda Japonya`dan Kanada`ya kadar tüm dünyada aynı etkiler görülüyor. Alçak basınç, güneye inmeyerek kuzeyde kaldı. Bu belki şubat ayında güneye iner ve mevsim normalleri yaşanabilir" dedi.
Meteoroloji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Erhan Angı da, Pasifik Okyanusu`nda 7-8 yılda bir ortaya çıkarak batıya doğru etkisini gösteren El Nino iklim olayının, sıcaklık artışının nedeni olabileceğini, El Nino`nun son olarak 1998 yılında ortaya çıktığını söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Şükrü Ersoy da, sıcaklık artışı ve kuraklığın sebebini bilimsel olarak söylemek için henüz kesin bir veri olmadığını, hem küresel ısınma, hem de El Nino iklim olayının aynı anda etkili olmasının da söz konusu olabileceğini vurguladı.
Meteoroloji: Kış 1-2 derece sıcak geçecek
Meteoroloji yetkilileri, bu verilere göre Türkiye`de bu kışın 1-2 derece daha sıcak geçeceğini belirtiyor. Yetkililerin gelecek aylara ilişkin hava sıcaklıkları tahmini şöyle:
Ocak, şubat ve mart aylarında Ege, Marmara ve Karadeniz bölgelerinde ortalama olarak `uzun yıllar` mevsim normallerinden 1-2 derece, Akdeniz bölgesinde ise mevsim normallerinden 0-1 derece yüksek...
Şubat, mart ve nisan aylarında, Kuzey Ege, Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerinde mevsim normallerinden 1-2 derece yüksek, Akdeniz bölgesi ile Güney Ege`de de `uzun yıllar` mevsim normallerinden 0-1 derece daha yüksek....
Batıda arttı, doğuda düştü
Türkiye`nin bazı illerinde ocak ayının ilk 15 günü sıcaklık ortalamaları ve son 30 yılın ortalamaları şöyle:

İstanbul 8.1 5.7
İzmir 9.5 8.7
Antalya 8.8 9.8
Trabzon 7.7 7.2
Ankara 0.9 0.0
Adana 7.9 9.4
Erzurum -16.9 - 8.9
[Sismik Haber/Milliyet]

16.01.2007

Tsunami bir çeşit karete numarası mıdır?


Prof.Dr. Mikdat KADIOĞLU

Kendinizi Salacak'ta Boğaz'ın kıyısına oturmuş melül melül İstanbul'u seyrederken hayal edin. Birden "hişşşt" diye bir sesle Boğaz suları çekilirse ne yapardınız?

a) Ortaya saçılan derya kuzusu balıkları toplamaya başlardım.
b) "Hayırdır İnşallah!" deyip bunun arkasından hangi çapanoğlu çıkacak diye beklerdim.
c) "Canını seven kaçsın!" deyip Ayazma'ya doğru koştururdum.
d) Bir ibriği kaptığım gibi "haydin Kabe'ye!" diye bağırırdım.
Peki, tsunami nedir?
a) Bozulmuş suşidir.
b) Bir çeşit ton balığıdır.
c) Bir çeşit karate numarasıdır.
d) Deprem, heyelan, meteorit çarpması, vb. ile oluşabilen deniz dalgasıdır.

Aslında işin şaka kaldırır bir yanı yok! Güneydoğu Asya ülkelerine benzer bir şekilde biz de afetlere karşı henüz zihnen, bireysel ve kurumsal olarak yeterince bilgili ve hazır değiliz. Örneğin, bugünlerde Florida kıyılarındaki bir tayfunun görüntüsü, "tsunaminin uydudan çekilen resmi" diye e-posta listelerinde dolaşıyor! Halbuki bu tsunamiden dersler çıkartmalıyız. Bunun için tsunamiye ve geçmişte erken uyarı için yapılanlara bir bakalım:

22 Mayıs, 1960'da yıkıcı bir deprem Şile kıyılarını vurdu. Saatler sonra kıyı boyunca insanlar denizin hızla fakat tek bir kütle halinde en yüksek gel-git seviyesinden daha yüksek bir seviyeye yükseldiğini gördü. Daha sonra banyo küvetinden emilip giden suyunkine benzer dev bir ıslık sesiyle dalga kıyıya hamle yaptı. Suyun altında saklı olan batmış gemiler, sürüklenen balıklar ve diğer kalıntılar açığa çıktı. Sadece çılgınlar ve cahiller bunun ardından ne gelecek diye kıyıda bekledi.

20 dakika sonra sekiz metre yükseklikte bir tsunami dalgası 200 kilometre hızla kıyıya vurdu. Binaları kibrit çöpü gibi parçaladı. Sadece 20 saniye, 800 evin yerle bir olması için yetti. Bir saat sonra ikinci dalga geldi. Bu daha yavaştı fakat 10 metre yükselmişti. Daha sonra iki dalga daha kıyıya vurdu ama ortalıkta tahrip edecekleri bir şey kalmamıştı.

Her ne kadar tsunami, okyanusların tabanında çok hızlı hareket ediyorsa da havadan görülemez ve altlarından geçtikleri gemiler tarafından fark edilemezler. Böyle yıkıcı bir tsunami 1896 yılında Japon balıkçı gemilerinden oluşan bir filo tarafından fark edilememişti. 30 metre yükseklikteki tsunami dalgası Japon adasına vurunca yolu üzerindeki her şeyi yutup 27 bin kişiyi öldürmüştü. Japon balıkçılar adaya geri döndüklerinde köylerinin haritadan silindiğini ve her tarafı cesetlerin doldurduğunu görmüştü.

Yine Güney Asya'da 26 Ağustos 1883'te Endenozya'daki Krakatoa volkanının patlaması çok yıkıcı bir tsunamiye neden olmuştu. Oluşturduğu 30 metre yüksekliğindeki dalga, Sumatra ve Java adalarını etkilemişti. 26 Aralık 2004'te olduğu gibi dev dalgalar Sumatra adasında binlerce evi yıkmış, gemileri batırmış ve 36 bin cana mal olmuştu. Alaska'da Lituya Körfezi'nde, 9 Haziran 1958'deki tsunamiye, heyelanlar neden olmuştu. 90 milyon ton kaya 915 metreden körfeze akmış ve 530 metrelik dalga oluşmuştu. 10 kilometrekarelik bir alanda orman, altındaki çıplak kayalar ortaya çıkacak bir şekilde yok oldu.

Yıkıcı bir tsunami 1946'da Hawaii'yi vurup 159 kişiyi öldürünce bir çeşit tsunami uyarı sistemine ihtiyaç olduğu düşünülmeye başladı. İki sene sonra Sismik Deniz-Dalga Uyarı Sistemi Honolulu'da uygulamaya girdi. Birkaç küçük tsunami tespit edildiyse de sistemin büyük bir tsunami tarafından test edilmesi için dört yıl beklendi. Tsunami 800 bin dolarlık zarara neden oldu ama hiç can kaybı olmadı. Erken uyarı sistemi işe yaramıştı.

Bugün Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi (PTWC), NOAA'nın Ulusal Meteoroloji Servisi tarafından işletilmekte. Tsunami tahmini için; depremin yeri ve şiddetini belirleyen sismograflar, dalgaları takip etmek için gel-git gözlem istasyonları, bilgileri toplamak ve iletmek için haberleşme uyduları kullanılmakta. Fakat bazen karalara yakın depremlerde uyarı yapmak mümkün olamamakta. Örneğin, 1964'te Alaska kıyılarında oluşan deprem 107 kişiyi öldürdü. Tsunami tahmin merkezi, tsunamiyi belirleyene kadar kıyı bölgesi tahrip olmuştu. Bundan sonra Alaska ve Hawaii'de iki hızlı bölgesel uyarı merkezi kuruldu.

Şimdi diyelim ki "9P/Tempel 1" isimli kuyruklu yıldızdan kopan bir göktaşı Mısır açıklarında Akdeniz'e düştü. CNN'den Mısır kıyılarını vuran tsunami dalgalarının yaptığı yıkımla ilgili haberleri izliyoruz. Akdeniz'de de tsunami uyarı sistemi yok. Ama TV'deki flaş haberden sonra, "aynı denizin kıyısındayız ve birkaç saat sonra bu dalgalar bizi de vurabilir" diye düşünebilir miyiz? Telefonu açıp polis karakoluna tsunami geliyor, halkı uyarın desek bir işe yarar mı? Ne yapacağını polise ve halka öğrettik mi?

Sel suları, ayak bileğimize kadar yükseldiğinde insanları ve dizimizin hizasına kadar yükseldiğinde de araçları alıp götürebilmektedir. Bu durumda Marmara Denizi'nde olası bir deprem ve heyelanların neden olacağı tsunaminin yüksekliğinin "3 ya da 6 metre mi?" olacağını kamuoyu önünde tartışmanın fazla bir anlamı ve kıymeti harbiyesi yoktur. Afetlere neden olanolaylar, öyle her gün, her ay, her yıl görülen sıradan ve alışık olduğumuz olaylardandeğildir. Marifet; beklenmeyene hep birlikte hazırolabilmektir!
[Hürriyet]

Tuz Gölü 35 yılda yarı yarıya küçüldü


Konya Kapalı Havzası’nda ‘vahşi sulama’ adıyla bilinen kontrolsüz su kullanımı nedeniyle, Tuz Gölü’nü besleyen kaynaklar birer birer kurudu,
göl 35 yılda yarı yarıya küçüldü. Kanalizasyon atıkları nedeniyle oluşan göldeki kirlenme ise artık tehlike sinyalleri veriyor.


Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi tarafından 6 aylık bir çalışma sonunda hazırlanan ‘Türkiye ve Konya Kapalı Havzası’ndaki Su Sorunları’ konulu rapor, Tuz Gölü’nün her geçen gün yok olmaya doğru gittiği gerçeğini gözler önüne serdi. 8 odanın da imzasını taşıyan rapora göre, Tuz Gölü’nü besleyen kaynakların tamamı bilinçsiz ve kontrolsüz su kullanımı nedeniyle kurudu.
Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Yrd.Doç.Dr. Tahir Nalbantçılar, “Son 10 yılda gölün doğal beslenmesini sağlayan kuzeydeki Peçeneközü Deresi, Güneydeki Sultanhanı Taşpınar kaynaklarının tamamı kontrolsüz sulama sonucu kurudu. Araştırmamıza göre çiftçiler denetimsizliği fırsat bilerek Konya Kapalı Havzası’na 30 bini kaçak 60 bin sulama kuyusu açtı. Kaynak ve yeraltı suları bilinçsiz şekilde yıllar yılı çekildi.
Böylece Akşehir Gölü’nde olduğu gibi Tuz Gölü’nü besleyen ve göl için hayati önem taşıyan besleme damarları da kurudu. Göl ne yazık ki, artık doğal kaynaklarından beslenemiyor. Türkiye’nin tuz ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayan Tuz Gölü’ne sadece havzalar arası büyük pompajlarla aktarılan Konya kanalizasyon atıkları akıtılıyor” dedi.
KİRLİLİK ALARMI
Konya’daki kanalizasyon atıklarının tamamının Tuz Gölü’ne akıtıldığını ancak gölün beslenme kaynaklarının kuruması nedeniyle havzasındaki atık suyu temizleme özelliğini de kaybetmeye başladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Nalbantçılar, “Göldeki su miktarı hızla azalıyor. Tespitlerimize göre Tuz Gölü son 35 yılda yarı yarıya küçüldü. Üstelik kirlenme de artık alarm seviyesine ulaştı. Göl suyu bu hızla azalır ve kirlilik aynı şekilde sürerse Tuz Gölü’nü yakın gelecekte tamamen kaybedebiliriz. Yetkililer artık önlem alarak göldeki kirlenmenin önüne geçmeli” dedi.
[Hürriyet]

Dünya Şaşkın...


Çevreciler ‘Küresel ısınma dünyanın sonu olacak’ derken kimse oralı olmadı, şimdi tüm dünya “Kış niye gelmiyor” diye soruyor

New Scientist ve Nature gibi dünyanın en saygın bilim dergileri, son 5 yıldır yayınlanan tüm baskılarında “Küresel ısınma felaketi geliyor! Eğer küresel ısınmayı önleyemezsek dünyanın sonu gelecek!” uyarılarını yapıyordu. Ancak küresel ısınma, çevreci gruplar haricinde birçok insan tarafından görmezden geliniyordu. Ancak dünya bu yıl felaketin kapıda olduğunu anladı. 2006 yılı dünya genelinde, meteoroloji kayıtlarının tutulduğu 17’inci yüzyıldan bu yana en sıcak 6’ncı yıl oldu. ABD, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de sıcaklıklar mevsim normallerinin ortalama 3-5 derece üzerinde seyretti; daha da kötüsü 2007 en sıcak yıl olacak. İşte dünyayı şaşkına çeviren ve “Kış nereye gitti?” sorusunu gündeme getiren gelişmeler:
HELİKOPTERLE KAR SERVİSİ
* Alpler’deki kayak merkezleri kar yağmayınca yapay karla idare etmek zorunda kaldı. Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre’de her yıl 240 milyon turistin kayak yaptığı tesislerde doluluk oranı yüzde 20... Kış Olimpiyatları ve Snowshoe Kayak Festivali’nde pistlere helikopterlerle kar taşınıyor.
MOSKOVA’DA PAPATYALAR
* Rusya’nın başkenti Moskova’da papatyalar ve menekşeler açtı. 40 yıl aradan sonra ilk kez yılbaşında Kremlin Meydanı’na kar yağmadı. Hava sıcaklığı 9 dereceyi buldu. Mevsim normallerine göre, Moskova’da Ocak sıcaklığı -5 derece....
AĞAÇLAR ÇİÇEK AÇIYOR
* Romanya ve Bulgaristan’da sıcaklıklar 15 dereceyi aştı. Fransa’nın Nice kentinde, İtalya’nın güneyinde, İspanya’da ve Yunanistan’da insanlar yeniden denize girmeye başladı. New York’ta sıcaklık 15 derece. Central Park’ta ağaçlar çiçek açtı.
KUZEY DENİZİ RIVIERA OLACAK
* AB Komisyonu’nun raporuna göre, Avrupa’nın kuzeyinde ılıman bir iklim olacak. Bu sayede tarım üretimi yüzde 70 artacak. Kuzey Denizi sahilleri yeni Riviera olacak. İsveç ve İngiltere gibi ülkeler, küresel ısınma nedeniyle avantajlı konuma geçecek.
BARAJLARDA SU % 25 AZALDI
* Geçen Ocak’ta İstanbul’daki 17 su kaynağının yüzde 81.3’ü doluydu. Bu yıl 11 Ocak rakamlarına göre ise doluluk oranı yüzde 56’ya düştü. Baraj ve diğer su kaynakların yüzde 44’ü yağmur beklerken, geçen yıla oranla yüzde 25’lik bir daralma yaşanıyor. Aralık 2005’te doluluk oranı yüzde 63.4 iken, Aralık 2006’da yüzde 58’e düştü. Geçen yıl şubat ve mart ayında gelen yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı yüzde 98’e çıkmıştı.
[Vatan Gazetesi]

Küresel ısınma, ayıların davranışlarını bozdu


Dünya üzerinde son zamanlarda etkisi daha çok hissedilen küresel ısınma, ayıların kış uykusunu da olumsuz etkiledi. Bursa'nın Karacabey İlçesi'ne bağlı Ovakorusu'ndaki koruma altında bulunan 50 ayıyla, Bursa Zoopark'taki 6 ayıya, yaz aylarındaki yoğun beslenmenin aksine kış aylarında minimum düzeyde besin verilmesine rağmen kış uykusuna yatmadı.

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimleri İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, her yıl en geç Aralık ayında kış uykusuna yatan Bursa Zoopark'taki ve Karacabey Ovakorusu'ndaki ayıların, Ocak ayı yarılanmış olmasına rağmen hala aktif hayatlarını devam ettirdiğini söyledi. Küresel ısınmanın dünya genelinde çevresel anlamda büyük hasarlar verdiğini, ayıların kış uykusuna geç yatmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Prof Aytuğ, ayıların kış uykusuna yatmasının özellikle son 5 yılda görüldüğünü, bunu önlemek için çeşitli çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

Prof.Dr. Aytuğ, "Küresel ısınmanın bir uzantısı, aslında sadece ayılarda görülmüyor. Bütün dünyada çevresel anlamda büyük hasarlara neden oluyor. Ayılar bunun önemli bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Normalde ayılar kış uykusuna Kasım'da yatıyor, Nisan-Mayıs'ta uyanıyorlar. Bu yıl hepsi hala gıda arayışı içerisinde. Bugüne kadar bırakın uykuya yatmayı, bazılarının davranışlarında mutlaka bir yavaşlama görülüyordu. Ama bu sene o da yok. Eski aktivitelerini koruyorlar. Havuzda oynayıp, eskisi gibi kavga ediyor, şakalaşıyorlar. Bu, alışık olduğumuz bir tablo değil" dedi.

Ayıların kış uykusuna yiyecek bulamadıkları zaman yattığını, bunu önlemek için yaklaşık 3 yıldır uzun soluklu bir çalışma oluşturduklarını, bu yılki iklim değişikliğinin Karacabey Ova Korusu'ndaki hayvanların psikolojilerini bozmasından korktuklarını söyleyen Prof.Dr. Nilüfer Aytuğ, "Bu sene ne Bursa Zoopark'taki ne de Karacabey Ova Korusu'ndaki ayılar kış uykusuna yatmadı. Onlar için uzun soluklu bir çalışma yaptık. Gıda alımlarını değiştirdik. Normalde ayılar kış uykusuna gıda bulamadıkları için yatarlar. Gıdalarını yazın artırdık, kışın indirime gittik. Mesela aylık kalori alımları, yaklaşık 18 bin kaloriyi buldu. Azalttığımız halde hiç hareket yok. Yaptığımız çalışmalar, son 3 yıldır Karacabey'de kısmen sonuç verdi. Karacabeydekilerin büyük kısmı kış uykusuna yattı. 2-3 ay süren uyku süreçleri oldu. Bazıları, haftada bir 10 günde bir gıda almaya geliyorlardı. Bu yılki iklim değişikliği, buradaki çalışmamızı da alt üst etti. Umarım psikolojileri alt üst olmamıştır. Davranış problemleri yaşayacağımızı düşünüyoruz. Agresif olabilirler. Düzen şuydu; yazın kalori alımı artıyor, kışın azalıyor. Kış uykusuna yatmaları için yapıyorduk, doğallık için. Çok fazla gıda arayışı içinde olmuyorlardı. Şimdi az veriyoruz, gıda arayışı içine giriyorlar. Arttırırsak, bu döngüyü bozmamız anlamını taşıyacak ve davranışsal döngüleri bozulacak" diye konuştu.
[Mynet Haber]

15.01.2007

Kuş gribine karşı teyakkuz çağrısı

WHO kuş gribi salgınının bu yıl da tüm dünyada görüleceği uyarısı yaptı. Yine ölüm haberleri geliyor

MANİLA - WHO Pasifik sözcüsü Peter Cordingley, Asya'da son zamanlarda görülen kuş gribi vakalarının, dünya çapında salgın habercisi olduğunu söyledi. Cordingley, "Yeni vakaların ortaya çıkma sebebi belli: Kuzey yarımkürede en soğuk aylara giriyoruz. Grip virüsü soğuğu seviyor. Bu dönemde yayılmaya daha meyilli" dedi.

Cordingley, geçen yılki gibi virüsün aniden çok faal hale geçerek salgının Avrupa'ya kadar yayılacağını sandıklarını belirtti. Ancak geçen yıl hazırlıksız yakalanan hükümetlerin bu yıl daha hazırlıklı olduklarını da söyledi.

İyi havalar virüsü önledi
Türkiye'de Sağlık Bakanlığı yetkilileri de WHO önerileri doğrultusunda gerekli önlemleri aldıklarını belirtti. Tarım Bakanlığı da göç eden kuşları takip ediyor. Sağlık Bakanlığı, havaların bu yıl iyi gitmesinden dolayı, virüsün aktif hale gelmediğini söylemişti.

Fakat kuş gribine son zamanlarda Asya'da yine rastlanıyor. Endonezya dün ve önceki gün iki kişinin öldüğünü açıkladı. Japonya güneyde görülen vakayı araştırıyor. Vietnam'ın güneyinde kuş gribi görüldü. Çin'de de bir kişiye daha grip bulaştığı açıklandı.

WHO verilerine göre, kuş gribi 2003 sonunda ortaya çıkalı beri Azerbaycan, Kamboçya, Çin, Mısır, Endonezya, Irak, Tayland, Türkiye ve Vietnam'da çoğu genç ve çocuk 159 kişinin ölümüne yol açtı. Dünyada 264 kişi virüsten etkilendi. Vietnam ve Endonezya, kuş gribinden en çok etkilenen ülkeler, iki ülkede toplam 101 kişi virüs yüzünden hayatını kaybetti.

1997'de kuştan insana bulaştı

H5N1 virüsü, bilim için yeni değil. 1959'da İskoçya'da bir salgın yaşanmıştı. Virüsün kuştan insana bulaşmasıysa ilk 1997'de, Hong Kong'da görüldü. 18 kişinin virüsten etkilendiği ve altısının öldüğü salgında hükümet, ülkedeki tüm kümes hayvanlarının itlaf edilmesini emretti.

H5N1'in pek çok farklı çeşidi var. Mesela 2003'te H7N7 salgınından etkilenen Hollanda, 30 milyon kümes hayvanı öldürdü. Belçika'da 2.7 milyon ve Almanya'da da 400 bin kümes hayvanı ve kuş virüsten etkilendikleri şüphesiyle öldürüldü. Hollanda'da, 89 kişi H7N7 virüsünden etkilendi ve bir veteriner hayatını kaybetti. İnsanda görülen kuş gribi belirtileri arasındaysa ateş, öksürük, boğaz ve kas ağrısı gibi tipik grip belirtileri ve zatürree, akut solunum rahatsızlığı, konjonktivit gibi hayatı tehdit eden ciddi rahatsızlıklar bulunuyor. (Yaşam Servisi)

[Radikal]

Birleşmiş Milletler: Karbondioksit artışı en yüksek ülkesiniz

Sık sık küresel ısınmaya karşı önlem almakta yetersiz kalmakla eleştirilen Birleşmiş Milletler'in (BM) 41 sanayileşmiş ülke arasında hazırladığı rapora göre,

Türkiye yüzde 72.6 ile 1990 ve 2004 yılları arasında atmosfere yaydığı CO2 (karbondioksit) en çok artan ülke oldu. Küresel ısınmanın en önemli nedeni olarak gösterilen CO2'nin artış sıralamasında Türkiye'yi yüzde 49'luk artışla İspanya, yüzde 41 ile Portekiz takip etti.

Küresel ısınmayı en çok tetikleyen ülke olan ABD'de bu oran yüzde 15.8 olarak belirlendi. Raporun en büyük açığı ise Çin, Hindistan gibi yeni sanayileşen Asya ülkelerinin sıralamaya katılmaması. BM, 2050 yılına kadar CO2 oranlarının yüzde 60-80 oranında azaltılması gerektiğini belirtti.

BM'ye göre, önümüzdeki yüzyıl petrola savaşları yerine su savaşları yaşanma ihtimali yüksek. Dünyada 263 nehir havzasının en az 2 ulus tarafından paylaşıldığına dikkat çeken BM, bu nedenle dünya nüfusunun yüzde 40'ının su nedeniyle çatışma yaşama olasılığına dikkat çekti.

BM ayrıca, iklim değişiminin önümüzdeki 10 yılda yaratacağı hasarın sigorta şirketlerine maliyetini 150 milyar dolar olarak hesapladığını açıkladı ve ekledi: "Küresel ısınmaya karşı hemen önlem alınmalı, aksi halde sonuçları çok pahalıya patlayacak!"

AB Komisyonu: Avrupa'da her yıl 90 bin kişi ölecek

Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı Küresel Isınma Raporu'na göre, Avrupa'da küresel ısınmanın etkileri açıkça görülmeye başlandı.

Tarihin en sıcak 10 yılının 1990'lı yıllardan günümüze kadar olan dönemde yaşandığına dikkat çekilen raporda, küresel ısınma önlenemezse hayvan ve bitki türlerinin doğal yaşam alanlarını değiştireceğini, tarımsal alanların kuruyacağı ve doğal felaketlerin yaşanacağı belirtildi.

Rapora göre, eğer 2071 yılında ortalama hava sıcaklıkları, küresel ısınma nedeniyle 1990 yılındaki seviyenin 3 derece üzerine çıkarsa, Avrupa genelinde her yıl 90 bin kişi can verecek, eğer 2071'te ortalama hava sıcaklığı 2.2 derece artış olursa, yıllık ölüm artışı 36 bin seviyesinde olacak.

Endüstriyel ülkelerde gaz emisyonlarının 2020 yılına kadar yüzde 15 ile 30 oranında aşağı çekilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda ayrıca, gerekli önlemlerin alınmaması halinde turistik ülke tanımının değişebileceği ve aşırı sıcak hale gelecek olan Akdeniz sahillerinin yerine Kuzey ve Baltık sahillerinin tercih edileceği vurgulandı.

Raporda, turist kaybının Akdeniz ülkelerine maliyetinin 100 milyar Euro'nun üzerinde olacağı ifade edildi. Rapor, Akdeniz bölgesinde orman yangınlarının artacağının altını çizdi. Rapor, küresel ısınmanın yıllık maliyetinin de 2020'de 4.5 milyar Euro, 2071'de ise 42 milyar Euro'ya kadar çıkacağını vurgluladı.

Amerika Karbondioksit Emisyonunun Dörtte birini Üretiyor

ÜLKELER.......KARBONDİOKSİT EMİSYONU

AMERİKA..........5,762,750
ÇİN.................3,473,600
RUSYA.............1,540,360
JAPONYA..........1,224,740
HİNDİSTAN.......1,007,980
ALMANYA............837,425
İNGİLTERE...........558,255
KANADA..............521,404
İTALYA...............446,596
MEKSİKA.............385,075
FRANSA..............363,484
UKRAYNA............348,357
G.AFRİKA............344,590
AVUSTURYA........332,377
BREZİLYA............327,858
İSPANYA.............304,882
POLONYA.............303,778
ENDONEZYA..........286,027
S.ARABİSTAN........266,083
TÜRKİYE...............223,862

[Sabah]

Karadeniz'de hamsi tükenecek, turist Baltık sahillerine akacak

Küresel ısınma nedeniyle Türkiye 2040'ta çölleşecek, Karadeniz'de çay yerine pamuk yetişecek. İlk susuz kalacak iller İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Ankara olacak. Turistler Akdeniz ülkeleri yerine serinlemek için Baltık ülkelerine akacak.

33 yıl sonra Türkiye'de hamsi kalmayacak

Küresel ısınma nedeniyle Türkiye 2040'ta çölleşecek, Karadeniz'de çay yerine pamuk yetişecek. İlk susuz kalacak iller İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Ankara olacak. Turistler Akdeniz ülkeleri yerine serinlemek için Baltık ülkelerine akacak.

Karadeniz'de hamsi tükenecek, turist Baltık sahillerine akacak

Küresel ısınma nedeniyle Türkiye 2040'ta çölleşecek, Karadeniz'de çay yerine pamuk yetişecek. İlk susuz kalacak iller İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Ankara olacak. Turistler Akdeniz ülkeleri yerine serinlemek için Baltık ülkelerine akacak.

Küresel ısınmayla ilgili hazırlanan raporlar, Türkiye'nin 2040 yılında çölleşeceğini, Karadeniz'de çay ve fındık yerine pamuk yetişeceğini ve hamsinin soyunun tükeneceğini ortaya koyuyor. Bilim adamlarının yıllardır dikkat çekmeye çalıştığı, ancak dünyanın ve Türkiye'nin gündemine bu yıl bir türlü gelmeyen kış nedeniyle oturan küresel ısınmaya ilişkin her gün yeni bir rapor açıklanıyor. Yıllardır soyut bir kavram gibi dillendirilen 'küresel ısınma'nın somut sonuçlarının belirlendiği bu raporlar, dünyanın geleceğine ilişkin ciddi endişelerin var olduğunu ortaya koyuyor. NASA, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi kurumlar küresel ısınmanın temel nedeninin başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkeler olduğunu vurgulayarak, bu konuda bir an önce önlem alınması gerektiğini belirtiyorlar. Zira, en belirgin nedeni atmosferdeki karbondioksit (CO2) oranı olan küresel ısınma, sadece canlı türlerinin yaşamlarını değil, küresel ekonominin de geleceğini belirleyecek. Raporlara göre, Türkiye 2040 yılına kadar çölleşecek, orman yangınları artacak, tarımsal hastalıklar artacak. 41 ülke içinde 1990 ve 2004 yılları arasında karbondioksit artışı en yüksek ülke olarak Türkiye görünüyor. Dünyaca ünlü bilim adamları tarafından hazırlanan raporlarda Türkiye ile ilgili bölümler de 'korkutucu bir tablo' çiziliyor. Buna göre küresel ısınma ile birlikte Türkiye'de her yıl sıcaklık 0.3 derece artacak. 100 yıl içinde ise ortalama sıcaklık 40 dereceyi bulacak. Tabi bu da Türkiye'nin tarımsal üretimine ağır bir darbe vuracak. Karadeniz'de çay ve fındık yerine pamuk üretilecek. Bu süreç ilk olarak Türkiye'nin en büyük illerini etkileyecek ve İstanbul, Kocaeli, İzmir, Ankara susuzluk ile karşı karşıya kalacak.

PALTOLAR VİTRİNDE

Küresel ısınma nedeniyle çizilen korkutucu tabloyu artık sokaktaki insan da bilir oldu. Ocak ayında bahar havası yaşayan birçok ülkede kış turizmi yapılamıyor, bu sektörde şimdiden binlerce insan işsizlik tehdidi altında çalışıyor. Tekstil sektörünün de gözü havada, çünkü paltolar, botlar gibi kalın kışlık ürünler vitrinde müşteri bekliyor. İşte bilim adamlarına göre küresel ısınma sonucunda dünyayı ve Türkiye'yi bekleyen tehlikeler:

TBSCD: Karadeniz'e çay yerine pamuk gelecek

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nin (TBSCD) hazırladığı rapora göre gıdada kendine yeterli olmasıyla övünen Türkiye, çölleşme başlamasından sonra gıda bakımından dışa bağımlı hale gelecek.

Bu senaryonun en başında Akdeniz Bölgesi'ndeki nehir ve barajların kurumasıyla azalan sulama imkanları pamuk üretimini düşürecek. Hatta Akdeniz Bölgesi'ndeki pamuk üretimi Karadeniz Bölgesi'ne kayacak. Karadeniz ısınırken pamuk üretimi artarken, çay ve fındık üretimi düşüşe geçecek. Ayrıca şeker pancarı üretiminde de düşüş beklenmesi küresel ısınmanın Türkiye'yi nasıl düşündürücü bir hal alacağını gözler önüne seriyor.

Rapora göre Karadeniz'deki hamsi, lüfer ve palamut balıklarının nesilleri tükenecek. Sanayi şehirleri İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Ankara susuzlukla ilk karşı karşıya kalacak iller olacak.

Nasa: Türkiye, 2040'ta çöl haline gelecek

Nasa'nın Ortadoğu hakkındaki hazırladığı rapora göre küresel ısınma önlenemediği takdirde Türkiye 2040 yılında büyük bir kısmı çölleşecek. Rapora göre Anadolu çölleşecek bölgeler arasında en tehlikeli yerler arasında. Kuru kesimlerde yüksek sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecek. Türkiye'de her sene sıcaklık 0.3 derece artacak. 100 yıl içinde ortalama 40 derece sıcaklık normal karşılanacak. Daha sık ve uzun süreli kuraklıklar olacak.

NASA'ya göre, 2030'da Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacak. Deniz seviyesinin 2030'da 30, 2050-2100 arasında da azami 100 santimetre yükselmesi bekleniyor. Denizlerin yükselmesinden en çok kıyı kesimler etkilenecek. Deniz seviyesinde yükselmelerle birlikte kıyı şeridi ve deltalardaki tarım alanları, plajlar ve yat limanları, kullanılamaz hale gelecek.

[Sabah]

Moskova sıcak Erzurum -30 derece

Moskova son 50 yılın en sıcak kışını yaşarken Doğu Anadolu'da kutup soğukları hakim. Bölgede en soğuk gece sıfırın altında 30 dereceyle Erzurum'da yaşandı.

Doğu Anadolu Bölgesi'nde aşırı soğuklar yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Bölgede en soğuk gece, sıfırın altında 30 dereceyle Erzurum'da yaşandı.
Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre, gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Erzurum'da 30, Iğdır'da 16, Kars'ta 25, Ardahan'da da 23 derece oldu.

Kar kalınlıklarının ise Ardahan'da 16, Kars'ta 10, Erzurum'da 13 santimetre
olduğu bildirildi.

MOSKOVA'DA KARSIZ KIŞ!

Öte yandan Moskova ve Merkez Rusya sıfırın üstünde seyreden havalarla sıcak ve karsız bir kış yaşıyor.

Kış mevsiminde dün artı 8 derece olarak ölçülen hava durumu ile son 50 yılın en sıcak günü yaşandığı belirtildi.

Moskova meteoroloji bürosundan yapılan açıklamada düzenli meteoroljik gözlemlerin yapıldığı son elli yıl içinde Ocak ayında artı sekiz derecenin daha önce belirlenmediği ifade edildi. Moskova Meteoroloji Bürosu Moskovalı'ların sihirli sıcak kış günlerini önümüzdeki on günde de yaşamaya devam edeceğini kaydetti. Büro güneyden gelen çok yüksek sıcak hava akımının başkenti etkisi altına aldığını, havaların bu sıcaklıkta on gün daha seyretmesinin beklendiği ifade etti.

Rusya'nın Nizhny Novgorod bölgesinde de 1971 yılından bu yana en yüksek hava sıcaklıklarının görüldüğünü açıklayan büro, 1971 yılında da sıcak geçen kış mevsiminde bölgede artı 3,4 derece sıcaklıklar tespit edilmişti. Bölgenin en soğuk ayı olması gereken Ocak'ta dün tespit edilen sıcaklık artı 3,9 derece idi.

Rusya'nın Avrupa bölgelerinde görülen ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar nedeni ile Kursk bölgesinde ağaçların çiçek açmaya başladığı belirtiliyor. Moskova Hava Tahmin Merkezi Başkan Yardımcısı Maria Polyokhina, Kursk bölgesinde 50 yıl önce yaşanan sıcak kış mevsiminde artı 0,5 derecenin ölçüldüğünü belirtti. Moskova'ya az da olsa kar yağdığını kaydeden Polyokhina, Kursk'a bu yıl hemen hemen hiç kar düşmediğini hatırlattı.

Güneyden gelen sıcak hava akımı sebebi ile sıcak bir kış yaşayan St. Petersburg'da da havalar mevsim normallerinin üstünde seyrediyor. St. Petersburg'da eriyen karların karıştığı Neva nehri şehrin İmparator Büyük Peter tarafından kurulduğu 1703 yılından bu yana ilk defa 2,2 metre yükselerek taşkınlara sebep oldu. Bir çok binanın zemin katlarının su altında kaldığı taşkınlarda Fontanka, Karpovka ve Angliiskaya sedlerinin sularla kaplı olduğu kaydediliyor.

Geçen yıl Rusya Ocak ayında mevsim normallerinin altında seyreden soğuk havalar sebebi ile Ocak ayında en şiddetli soğukları yaşamıştı. Moskova'da 19-20 Ocak 2006'da tespit edilen eksi 32 derece 1927 yılından bu yana ölçülen en düşük seviye olarak kayda geçmişti.

[Sabah]

14.01.2007

Birleşik Devletlerin etanol hamlesi mısır stoklarının azalmasına sebep oldu

WASHINGTON (Reuters) - Birleşik Devletler hükümeti, Cuma günü, yakıt etanol endüstrisinin mısıra olan aşırı açlığının bu yılın ekinlerinin hasat için hazır olduğunda ülkeyi yalnızca üç haftalık bir hububat stoğuyla bırakacağını açıkladı.

Tarım Bakanlığı, mısır fiyatları on yıldaki en yüksek seviyeye sürükleneceğini tahmin ediyor. Analistler azalan stok hububatın fiyat artışını bu yıl çok büyük miktarda ekin üretmiş çiftlikler için hayati kılacağını söyledi.

Etanol damıtıcılarının yenilenebilir yakıt üretmek için 2006'daki mısır ekininin %20'sini, veya 2.15 milyar kile mısırı kullanması bekleniyor. Ayrıca 2007 ekininin neredeyse %50 bir artışla, 3.1 milyar kilesinden daha fazlasını tüketebilecekleri bekleniyor.

Ürün verimine ve kullanımına aylık bir bakışta, Birleşik Devletler Tarım Bakanlığı (USDA) Ağustos ayında hububat ambarlarında 752 milyon kile (19.1 milyon ton) mısır olacağını hesapladı. Bu, 1996/1997'den beri en düşük ve üç haftalık stoğa eşdeğer bir rakam.

Özel danışman John Schnittker, "Bu hemen hemen hiçbir şey." dedi. Etanol üreticileri, çiftlik hayvanı besicileri, ihracatçılar ve besin üreticileri için yeterli miktarda mısır temin etmek için mısır ekiminin %10 arttırılmak zorunda olduğu tahminlerini aktardı.

Schnitter, "Mısır herşeyi götürüyor. Buğday ve soya fasulyesi için kullanılan arazilere sokuşturuluyor," dedi.

U.S. Emtia başkanı Don Roose, daha fazla ekimin gerekli olduğunu söyledi. "Hata marjinimiz çarpıcı bir şekilde küçüldü," dedi.

Daha fazla yenilenebilir yakıt kullanmak için federal bir gereksinimle kısmen körüklenmiş olan etanol hamlesi, hububat çiftçilerini memnun etti fakat aynı zamanda daha yüksek arazi kira bedeli oranlarını da getirdi. Çiftlik hayvanı besicileri oldukça yüksek yem fiyatlarıyla yüzleşiyorlar ve hububat için yüksek fiyat ödeyeceklerinden endişeliler. Bununla beraber, USDA bakkaliye ve lokanta fiyatlarının belirgin bir şekilde artmayacağını tahmin ediyor.

Şikago Ticaret Dairesinde mısırın gelecekteki fiyatları USDA tahminlerinin açıklanmasından sonra artarak günlük 20-cent seviyesine yükseldi. Mart'taki sevkiyat için mısır $3.96-1/2 cent kileye satıldı. Mart soya fasulyesi $7.11 kile, 36-3/4 centin üzerindeydi.

© Reuters 2007.

Suriye'nin petrol üretimi düşüyor

Suriye Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanı Sufian Alaw, Cuma günü, petrol üretiminin kademeli bir düşüşe şahit oldukça, ülkenin petrol endüstrisinin büyük zorluklarla yüzleşmekte olduğunu açıkladı.

Resmi SANA haber ajansı, Alaw'ın açıklamayı Suriye'deki petrol ve gaz şirketlerinin araştırma ve üretimleri üzerine olan üç günlük seminerin açılışında yaptığını bildirdi.

Bakan açıklamasında, "Suriye'deki petrol üretimi şuanda günde 400,000 varilken, 1996'da günde 600,000 varile ulaşmıştı." dedi.

Alaw, petrol üretiminde önümüzdeki yıllarda bir düşüşün "kademeli ve yavaş bir şekilde" beklenildiğini, bakanlığının mevcut petrol sahalarının geliştirileceğini ve yeni sahaların keşfedileceğini beyan ederek bu durgunluğa son vermek için büyük çabalar sarfettiğini söyledi.

Suriye'deki petrol verimi teknik problemler ve rezervlerin azalması sonucu azalmaya devam ediyor. Suriye, ülkenin on yıl içersinde bir petrol ithalâtçısı olabileceği olasılığından endişe duymaktadır.

Kaynak: Xinhua

12.01.2007

Barajlar yağmur bekliyor

İstanbul'a içme suyu sağlayan barajlarda geçen yıl ocak ayında doluluk oranı yüzde 81.34'tü, bugün yüzde 56.35'e düştü. Umut, şubat ve mart aylarındaki yağışlara kaldı

İstanbul'da ocak ayının yağışsız geçiyor olması, kentte yine su sıkıntısı yaşanacağı endişesine yol açtı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın İstanbul'un içme suyu için bir sorun olmadığını söylemesine karşın, barajlardaki su seviyesi dolması gereken bir ayda sürekli düşüyor. Geçen yıl ocak ayında barajlardaki doluluk oranı yüzde 81.34 olmasına karşın bugün doluluk oranı yüzde 56.35'e düştü.
İstanbul'a içme suyu sağlayan İSKİ'nin verilerine göre, 9 Ocak itibariyle barajlardaki kullanılabilir su miktarı 486 milyon 783 bin metreküp. Kente günde ortalama 2 milyon metreküp su veriliyor. Yeterli yağış düşmediği takdirde eylül ayında barajlar "0" seviyesine düşecek.

Topbaş: Şimdilik sorun yok

Barajlardaki doluluk oranı geçen yıl ile karşılaştırıldığında durumun ciddiyet kazanmaya başladığı görülüyor. Aralık 2005'te doluluk oranı yüzde 63.46 iken Ocak 2006'da gelen yağışlarla birlikte doluluk oranı yüzde 81.34'e ulaştı.
Aralık 2006'da yüzde 58.09 olan doluluk oranı 9 Ocak 2007 tarihi itibariyle 56.35'e düştü. Geçen yıl şubat ve mart ayında gelen yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı yüzde 98'e çıkmıştı. İstanbul'un umudu ocak, şubat ve mart aylarında beklenen yağışlar oldu.

Bir soru üzerine "Şu anda bir problem yok" diyerek umudunu koruyan Topbaş, şunları söyledi:
"Tabiatta hiçbir kaynak sınırsız değil. Tabii ki bir yıl boyunca yağmazsa sıkıntı olur. İstanbullulardan bütün kaynaklarını, suyu, doğalgazı, yakıtı, elektriği bilinçli kullanmalarını istiyorum. Hiçbir kaynak sonsuz değil."

17 su kaynağı var

İstanbul'a su, irili ufaklı 17 kaynaktan sağlanıyor. En büyük su kaynağı yıllık 235 milyon metreküp kapasite ile Ömerli Barajı. İkinci sırada yıllık 162 milyon metreküp kapasite ile İstanbul'un en eski barajı Terkos geliyor. Barajların yıllık toplam kapasitesi 1 milyar 170 milyon metreküp, İstanbul'un yıllık tükettiği su miktarı da 730 milyon metreküp.

İSKİ, yağışların mevsim normallerinde olması durumunda İstanbul'un 2025 yılına kadar su sıkıntısı çekmeyeceğini belirtiyor.

[Milliyet]
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...