24.04.2008

Endonezya'da yanardağ alarmı


Endonezya'da Sunda Boğazı ve Moluk adalarında iki yanardağda volkanik faaliyetlerin artması üzerine alarm seviyesinin yükseltildiği bildirildi.

Yetkililer, Sunda'da 1883 yılında Krakatau dağında meydana gelen büyük patlamadan sonra oluşan Anak Krakatau (Krakatau'nun Çocuğu) yanardağıyla Moluk adası Halmahera'daki İbu yanardağında bir hafta önce başlayan gürlemelerin ardından alarm seviyesinin yükseltildiğini söyledi.

Bandung kenti Volkanoloji Merkezi Başkanı Surono, Anak Krakatau'daki patlamaların çok güçlü olduğunu, insanlara dağa 2 kilometreden fazla yaklaşmamalarını söylediklerini ifade etti.
Anak Krakatau'yu izleyen bilim adamları ise volkanın tehlikeli olmadığını, ara sıra yanardağda faaliyetler olabileceğini kaydetti.

İbu volkanından püsküren küllerin 700 metreye kadar yükseldiği, ancak uçuşları etkilemediği belirtildi.
[CNN Turk]

Kuzey Buz Denizi sanılandan daha çabuk eriyor

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Kuzey Buz Denizi’nde buzulların öngörüldüğünden çok daha hızlı eridiği ve “geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıldığı” uyarısında bulundu.

WWF, Eylül 2007’de 2,9 milyon metreküp buz hacmine sahip olduğu tahmin edilen Grönland’da ve 4,4 milyon metreküp buz hacmine sahip olduğu sanılan Kuzey Buz Denizi’nde şimdiye dek en düşük seviyelerin gözlendiğini belirtti.

Vakfın raporunda, Kuzey Buz Denizi’ndeki yeni değişimlerin kutuplardaki buzul hareketini takip eden ACIA adlı uluslararası kuruluşun 2005’te ve hükümetlerarası İklim Uzmanları Grubu’nun (GIEC) 2007’de yayımladığı raporlarda belirtilenden çok hızlı meydana geldiği kaydedildi.

Erimenin bu bölgelerde “geri dönüşü olmayan bir noktaya” yaklaşıldığını gösterdiği uyarısında bulunan WWF’nin raporunda, Kuzey Buz Denizi’ndeki yeni değişimlere ilişkin bilimsel araştırmalar ayrıntılı incelendiğinde küresel ısınmanın etkisinin sanılandan fazla olduğunun görüldüğü vurgulandı.

Kutup ayılarının 3’te 2’sinin soylarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna da dikkat çeken araştırmacılar, daha önce yapılan araştırmaların Kutup ayılarının neslinin 2050’ye doğru tükeneceğini gösterdiğini ancak yeni bulguların bazı bölgelerde bu hayvanların neslinin daha çabuk tükenebileceğini gösterdiğini belirttiler.

Öte yandan Ulusal Okyanus ve Atmosfer idaresi (NOAA), sera etkisine neden olan gazların başında gelen karbondioksit birikiminin arttığı uyarısında bulundu.

Atmosferdeki karbondioksit birikiminin 2006’ya göre yüzde 0,6 yani 19 milyar ton arttığına dikkat çekildi.
[Ntvmsnbc]

16.04.2008

Petrol fiyatları 115 doları aştı!

Petrolde yükseliş hız kesmiyor. ABD ham petrolü bu sabah 115.21, Brent petrolü ise 112.83 dolar ile tarihi zirveye çıktı.

Doların uluslararası piyasalarda değer kaybetmesiyle petrol fiyatları rekorlar kırmaya devam ediyor. ABD ham petrolü 115.21, Brent petrolü ise 112.83 dolarla tarihin en yüksek düzeyine tırmandı. Yılbaşından bu yana yüzde 19 artan petrolün varil fiyatı ortalama 100 dolardan işlem görüyor.

Fiyatların yükselmesinde, arza yönelik kaygılar da rol oynuyor. Meksika, kötü hava koşulları nedeniyle ihracatının yüzde 80’ini gerçekleştirdiği Meksika Körfezi’ndeki üç ihracat limanını pazartesi gününden bu yana kapalı tutuyor.

Diğer yandan, ABD’de bu hafta açıklanacak haftalık petrol stokları verilerinin bir kez daha düşüşe işaret edeceği beklentisi fiyatlarda yukarı yönlü baskı yaratıyor.

ABD’de yaz aylarının gelmesiyle benzine olan talebin artacak olması ve doların değerinin düşük olmasının yatırımcıları mal alımına yöneltmesi de petrol fiyatlarını artıran diğer nedenler olarak gösteriliyor.

İNGİLTERE VE ABD’YE GÖRE OPEC SORUMLU

İngiltere ve ABD, küresel ekonominin yavaşlamasında önemli role sahip yüksek petrol fiyatlarından Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nü (OPEC) sorumlu tutuyor. Başbakanı Gordon Brown ve ABD Başkanı George Bush, petrol fiyatlarının düşmesine yardımcı olması için OPEC ülkelerine vanaları açması baskısı yapıyorlar.
Brown, Sky televizyonuna verdiği demeçte, “Biz yeteri kadar petrol üretmiyoruz ve petrol fiyatının gerilemesi için OPEC ve diğerlerini ikna etmek amacıyla birlikte hareket edebiliriz” dedi.

Bush ile görüşmek için yarın ABD’ye gidecek Brown, petrol fiyatlarının düşmesi için ortak plan geliştirmeyi istediğini de söyledi. da sık sık OPEC’e daha fazla petrol üretmesi çağrısında bulunuyor.

OPEC: PETROL ARZI YETERLİ

İngiltere ve ABD’nin tepkisine karşın OPEC, petrol arzının yeterli olduğunu bildirdi. OPEC’in aylık petrol piyasası raporunda, OPEC’in mevcut durumda günlük 32 milyon varilden fazla olan üretiminin talebi karşılamak ve stoklara katkıda bulunmak için yeterli olacağı ifade edildi.

Raporda, ABD ekonomisinin yavaşlayacağına ilişkin kaygıların artması ve yüksek benzin fiyatları yüzünden ikinci çeyrekte petrole olan talebin düşeceği belirtildi.
OPEC’e göre, petrol fiyatlarının yükselmesinde petrol arzının yeterli olmaması değil, doların değerinin düşük olması, spekülatif ticaret ve siyasi gerginlikler etkili oluyor.
[Ntvmsnbc]

Deniz suyu seviyesi 2100’de 1.5 m. yükselecek!


İngiliz araştırmacılar, bu yüzyılın sonunda deniz suyu seviyesinin tahmin edilenden 3 kat daha fazla yükseleceğini ve deniz seviyesinin 1.5 metre artacağını açıkladı.

İngiltere’deki Proudman Oşinografi Laboratuvarı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, buzulların erimesi, buz tabakalarının ortadan kalkması ve deniz suyunun ısınması, bu yüzyılın sonunda deniz suyu seviyesinin 1 buçuk metre yükselmesine neden olacak.

ÖNGÖRÜLENDEN 3 KAT DAHA FAZLA YÜKSELME
Viyana’daki Avrupa Yerbilimleri Birliği konferansında sunulan araştırma, deniz suyu seviyelerinde, BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin geçen yılki araştırmasında yer alandan üç kat daha fazla yükselmeyi öngörüyor.

Araştırmacı Svetlana Jevrejeva, geçmiş 2 bin yılda deniz suyu seviyelerinin istikrarlı olduğunu belirtirken, gelecek yüzyılda deniz suyu seviyelerindeki yükselmenin 80 santimetre ile 1 buçuk metre arasında olacağını ve bunun milyonlarca insanı yer yerlerinden edeceğini kaydetti.

HIZLI YÜKSELİŞ NEDENİ BUZULLARDAKİ ERİME
Jevrejeva, deniz suyu seviyelerindeki artışın 18’inci yüzyılda 2 santimetre, 19’uncu yüzyılda 6 santimetre ve geçen yüzyılda da 19 santimetre olduğunu ifade ederek, 20’nci yüzyılda bu hızlı yükselişe, buz tabakalarının erimesinin yol açtığını bildirdi.

72 MİLYON ÇİNLİ YERLERİNDEN OLACAK
Svetlana Jevrejeva, deniz suyu seviyesinin 1 metre yükselmesi halinde 72 milyon Çinli’nin ve Vietnam nüfusunun yüzde 10’unun yerlerinden olacağını sözlerine ekledi.

BM Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, deniz suyu seviyesinde 18 ila 59 santimetrelik bir artış öngörmüştü. Araştırmacılar, Panel’in araştırmasında, buz tabakalarının, erimeyle birlikte daha hızlı hareket etmesi, bunun yok olmalarını belirgin şekilde hızlandırması gibi etkenleri göz önünde bulundurmadığını savunuyor.
[Ntvmsnbc]

13 yaşındaki liseli NASA’nın hatasını buldu!! (Apophis Göktaşı)

Not : NTV'de göktaşı isminde hata yapmış :) Aphosis değil, Apophis olacak K.M.

NASA : http://neo.jpl.nasa.gov/apophis/

13 yaşındaki bir Alman genci, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA), dünyaya bir asteroidin çarpması ihtimaline ilişkin hesabını düzeltti, NASA da hatasını kabul etti.

Yerel bir Alman gazetesinin haberine göre, lise öğrencisi Nico Marquardt, Potsdam kentindeki astrofizik enstitüsünün teleskop gözlemlerinden yararlanarak, “Aphosis” [Apophis] adı verilen göktaşının dünyaya çarpma ihtimalinin 450’de 1 olduğunu hesapladı. Bu çarpışmaya 450 binde 1 ihtimal vermiş olan NASA yetkilileri de genç dahinin haklı olduğunu Avrupa Uzay Ajansı aracılığıyla bildirdi.

NASA da Nico da, çarpışma halinde 320 metre çapında ve 200 milyar ton ağırlığında bir iridyum-demir topunun Atlas Okyanusu’na düşeceğini düşünüyor.

Senaryo gerçekleşirse, çarpmanın etkisiyle meydana gelecek dev dalgalar kıyıları silip süpürecek, ayrıca atmosfere dağılan büyük miktardaki toz zerrecikleri de güneş ışınlarının bir kısmının yeryüzüne ulaşmasını bir süre engelleyecek.

Nico’nun, NASA’nın hesap hatasını, bir yarışma kapsamında yaptığı “Ölümcül Aphosis Asteroidi” adlı çalışması sırasında bulduğu belirtildi.

“Aphosis”, [Apophis] yörüngesinde değişiklik olmazsa 13 Nisan 2029’da dünyanın yakınlarından geçecek.

Yörüngede herhangi bir sebeple meydana gelebilecek sapma, çarpışmayı kaçınılmaz hale getirebilecek.
[NTVMSNBC]
MSNBC Haberi

14.04.2008

Tarım Bakanı: Birkaç gün pirinç almayın

Pirinçte spekülatif artış olduğuna dikkat çeken Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Elimizde pirinç ve çeltik var. Tüketicileri biraz daha dikkatli olmaya çağırıyoruz; gerekirse birkaç gün pirinç almasınlar” dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, “Atçılığın Dünya Ekonomisindeki Yeri” konulu seminerin kokteyline katılan Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye’de pirinç fiyatlarındaki artışa ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Neticede burası serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı bir yer” diyen Bakan Eker, bu durumun spekülasyondan kaynaklandığı söyledi.

“Bu fiyatların düşmesini bekliyor musunuz?” sorusuna Eker, şöyle cevap verdi: “Tabii ki biz bu konuda zaten tedbirleri aldık. Şu anda bizi hasada yetiştirecek kadar elimizde, piyasada pirinç ve çeltik var. Bir miktar eksiğimizle ilgili olarak ithalat bağlantımız var. Onlar da bu ay ve önümüzdeki ay içerisinde verilecek. bir sorun yok. Gerçek bir sorun değil, Dünyada buğday fiyatı 2,5 kat arttı, pirinçte de öyle. Ancak dünyadaki artış bizdeki artışla aynı değil. Bizde geçen Temmuz ayından şimdiye kadar buğdaydaki artış yüzde 50, pirinçteki artış spekülatif bir artış, elimizde, piyasada pirinç ve çeltik var.”

Bakan Eker, geçen hafta ellerindeki 31 bin ton çeltiği 77 firmaya sattıklarını, ancak 4 firma yazıldığını bunun doğru olmadığını söyledi.

Eker, ellerinde vatandaşa ait, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) depolarında, silolarında geçen yıldan beri emanete alınmış 30 bin tonun üzerinde stok bulunduğunu da ifade etti.

Bakan Eker, “Türkiye’nin aylık pirinç tüketimi 50 bin ton civarında. Yeni hasat Ağustos sonunda başlıyor. 4 aylık ihtiyaç var. Bu da 200 bin tonluk bir tüketim demek. Şu an elimizde hazır, en az 120 bin ton pirinç var. Kalanı için bağlantılar yapılmış. Şu an herhangi bir sorun yok, olmayacak” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin 2002 yılı dahil olmak üzere, bu tarih öncesinde en fazla 360 bin ton çeltik üretebildiğini belirten Eker, şu bilgileri verdi: “Bu yıl 650 bin ton çeltik ürettik. Türkiye son 4 yılda çeltik üretimini yüzde 90’lar oranında arttırdı. Şu an 400 bin ton pirinç karşılığı çeltik üretiyoruz. Türkiye’nin yıllık tüketimi 500-550 bin ton civarında.’ Piyasada yeterince pirinç bulunduğunu, bağlantılarının olduğunu vurgulayan Eker, “Bazıları biraz daha fazla kar elde etmek istiyor. Vatandaşları, tüketicileri buna karşı uyanık olmaya, biraz daha dikkatli olmaya çağırıyorum; gerekirse birkaç gün pirinç almasınlar” dedi.
[Ntvmsnbc]

Dünya ekmek derdine düştü

Dünya piyasalarında gıda fiyatlarında artış hız kesmiyor. BM, artışın kalıcı olduğunu belirterek, milyonlarca kişinin tehdit altında olduğu uyarısını yaptı. Açları doyurmak için acilen ihtiyaç duyulan paraysa sadece 500 milyon dolar.

Başta pirinç olmak üzere birçok üründe yaşanan fiyat artışları hız kesmiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) son raporuna göre, uluslararası pirinç fiyatları, Ocak ayından bugüne kadar ortalama yüzde 20 oranında arttı.

Yüksek kaliteli Tayland pirinci, Mart 2007’ye kıyasla yüzde 68 oranında artarken, Şubat 2008’e kıyasla yüksek kaliteli pirincin fiyatında yüzde 13 oranında artış görüldü. Uzmanlara göre, tonu 800 dolara yaklaşan pirincin fiyatı önümüzdeki üç ay içinde 1000 doları bulacak. Ancak fiyatları hızla artan tek ürün pirinç değil. FAO, gıda maliyetlerinin 2006’dan 2007 yılına kadar dünya genelinde yüzde 23 arttığını bildirdi. Bu dönemde tahıl fiyatları yüzde 42, yemeklik yağın fiyatı yüzde 50, süt ürünlerinin fiyatı ise yüzde 80 yükseldi.

Pirinç fiyatları Türkiye’de dünya piyasalarının oldukça üzerinde yüzde 130’a varan oranlarda zam gördü. Yoksul yiyeceği olarak görülen bulgur fiyatı da Türkiye’de kuraklık gerekçe gösterilerek son 1 yılda yüzde 155 oranında arttı. Son haftalarda bulgur satışları önemli ölçüde artış gösterirken, pirinç satışlarında azalma yaşanıyor.

‘PİRİNÇ SATIŞLARI DURMA NOKTASINDA’
Karaman’da kurulu Duru Bulgur Satın Alma Müdürü Mehmet Ali Orduoğlu, baldo pirincin perakende fiyatının marketlerde 7,00 ile 7,50 YTL, bulgurun ise 2 ile 2,50 YTL civarında satıldığını belirterek, “Pirinç satışları adeta durma noktasına geldi. Bulgur eski cazibesine tekrar kavuştu. Pirinç satamıyoruz ancak bulgur satışlarımız çok iyi” diye konuştu.

FAO: FİYATLARDAKİ ARTIŞ KALICI
Gıda fiyatlarının geleceğine ilişkin senaryolar pek olumlu görünmüyor. FAO, küresel çapta kargaşayı tetikleyen gıda fiyatlarının tırmanmasının büyük olasılıkla kalıcı olduğunu ve dünya çapında günde bir dolar ve altında yaşayan milyonlarca kişiyi tehdit ettiğini belirtti.

Değişmeyen talep, stok azlığı ve yeni ihracat kısıtlamaları sonucu tahıl fiyatlarının arttığı kaydedilirken, yine de sıkı bir tedarik durumuyla sıkıntının azaltılabileceği ve dünyada tahıl üretiminin bu yıl yüzde 2.6 artırılarak rekor düzey olan 2.16 milyar tona çıkmasının beklendiği de belirtildi.

MISIR VE HAİTİ’DE 6 KİŞİ ÖLDÜ
Birleşmiş milletler, bu önlenemeyen artışın, dünya çapında siyasi istikrarsızlığa ve şiddet dalgasına yol açmak üzere olduğu uyarısında bulunuyor. Bazı ülkelerde yaşanan protestolar da BM’nin uyarısını haklı kılıyor.

Mısır’da hafta başındaki iki gün süren gösterilerde 1 kişi ölmüş, Haiti’de gıda fiyatlarındaki artışı protesto gösterilerinde yağmalamalar ve polisle çatışmalar olmuş ve 5 kişi hayatını kaybetmişti.

Tunus’un orta kesimlerinde Redeyef’te, hayat pahalılığı ve işsizliği protesto eylemlerinde polisle göstericiler arasında üç gündür çatışmalar meydana geldiği haber veriliyor.

ACİLEN 500 MİLYON DOLAR GEREK
Zengin ülkelere, krize müdahale etmeleri için çağrı üzerine çağrı yapılıyor. Açları doyurmak için acilen ihtiyaç duyulan paraysa 500 milyon dolar düzeyinde.

KİMİ BENZİN DERDİNDE, KİMİ...
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, son gelişmelerle ilgili olarak şunları söyledi: “Birçok kişi benzin depolarını doldurmanın derdine düşerken, birçok kişi de karınlarını doyurmak için uğraş veriyor. Bu her geçen gün zorlaşıyor. Son iki ayda pirincin fiyatı yüzde 75 yükseldi. Buğdayın fiyatı geçen yıl yüzde 120 arttı.”

FİYATLAR NEDEN ARTIYOR?
Özellikle Çin ve Hindistan’ın artan talebi, küresel ısınmanın etkileri, petrol fiyatındaki önlenemez yükseliş ve hububatın biyoyakıt üretimine hammadde yapılması, gıda fiyatındaki artışın temel nedenleri olarak sıralanıyor.
[Ntvmsnbc]

Dünya Bankası’ndan gıda alarmı

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarının hızla artması karşısında derhal harekete geçilmesini istedi.

Robert Zoellick zengin ülkelerin çabuk hareket ederek Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Gıda Programı’na, 500 milyon dolar aktarmaları gerektiğini söyledi. Zoellick, bu noktada “Yeni Düzen” benzeri bir plan uygulanması çağrısı yaptı.

“Yeni Düzen”, Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanlarından Franklin Roosevelt’in, ülkesini 1929 yılında patlak veren büyük ekonomik krizden kurtarma amacıyla aldığı bir dizi önlemi içeren reform paketinin adı.

100 MİLYON KİŞİYİ YOKSULLUĞA İTEBİLİR
Robert Zoellick son açıklamasında artan gıda fiyatlarının yoksul ülkelerde 100 milyon kişiyi daha yoksulluğa itebileceği uyarısında bulundu.

Robert Zoellick, Dünya Gıda Programı’nın, açlığa azaltmaya yönelik çalışmaları için yarım milyar dolara daha ihtiyaç duyduğunu vurguluyor.

Zoellick ayrıca önerdiği “Yeni Düzen” kapsamında önümüzdeki yıla kadar Afrikalı çiftçilere verilecek kredi miktarının da iki katına çıkarılmasını istedi.

FİYATLAR İKİ KATINA ÇIKTI
Dünyada geçtiğimiz yıl içinde buğday ve pirinç fiyatları iki katına çıkmıştı.Uzmanlar bu durumun birçok ülkede sosyal ve siyasi çalkantıları da beraberinde getirebileceği uyarısı yapmışlardı. Son dönemde Haiti, Filipinler ve Mısır’da bu yönde gelişmeler görülmüştü.

Dünya Bankası’nın bazı ülkelerin maliye ve kalkınma bakanlarından oluşan Kalkınma Komitesi ise Robert Zoellick’in “Yeni Düzen” çağrısını memnuniyetle karşıladı.

IMF DE UYARMIŞTI
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da daha önce dünyada yüz binlerce kişinin açlık riskiyle yüz yüze olduğunu söylemişti.
[Ntvmsnbc]

13.04.2008

Mad Max filmi gerçek oldu

Mahvolmuş bir dünyayı anlatan Mad Max filmindeki gibi, aç insanlar bir tas pirinç için ayaklandı. Petrol fiyatı yükseldi, nakliye masrafı arttı, gıdalara zam geldi. Zamlar yüzünden dünyada isyanlar başladı. Haiti kan gölü. Mısır ve Tunus'ta çatışmalar sürüyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin İnsani İşlerden Sorumlu Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü John Holmes, kısa bir süre önce kıtlık nedeniyle dünya genelinde isyanlarının çıkabileceği uyarısını yaptıktan sadece bir hafta sonra, birçok ülkede gıdalara zam geldi.

Amerika'da en çok pirinç fiyatları arttı. Tam yüzde 10. Dünya çapında pirinçte fiyat artışı yüzde 70'i aştı. Amerikalılar şaşkın. Ama başka ülkelerde gıda fiyatlarındaki artış tam anlamıyla iç savaş durumları yarattı. Aynen mahvolmuş bir dünyada, bir tas pirinç, bir parça ekmek için saldıran insanlar gibi, günümüzde de insanlar gıda için çatışmaya başladı.

ZİNCİRLEME İSYANLAR

İnsanlar zamları ve hayat pahalılığını protesto etmek için önce Mısır'da, ardından Haiti ve Tunus'ta isyan etti. Onbinlerce insan sokaklara döküldü ama protestocular her zamanki gibi güvenlik güçleri tarafından dağıtılamadı, çatışma çıktı. Çatışmalar iyice büyüdü. Bu isyanlar, dünyanın zenginlerinin gözünu de korkuttu.

Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde bir yardım konferansına katılan Holmes, "Gıda krizinin güvenliğe etkileri azımsanmamalı, bazı bölgelerden isyan haberleri gelmeye başladı" demişti.

Mısır'ın başkenti Kahire'nin 100 kilometre kuzeyindeki Mahal el Kübra'da yükselen gıda fiyatlarını protesto eden işçiler iki gün boyunca polisle çatıştı. Olaylarda yaralanan bir çocuk hayatını kaybetti.

Ardından, Haiti'den kıtlık nedeniyle ayaklanma çıktı. Ürdün'de ise BM çalışanları maaşlarının enflasyon karşısında eridiği gerekçesiyle greve gitti. Tam 7 bin BM görevlisi grev yaptı.

John Holmes, kıtlık nedeniyle fiyatların daha da yükselme eğiliminde olduğunu ifade ederek, son 1 yılda dünya pirinç fiyatlarının yüzde 40 oranında arttığını hatırlattı. BM yetkilisi, petrol fiyatlarının yükselmesi nedeniyle gıda nakliye masraflarının da arttığına dikkat çekti.

HAİTİ, ZAMLAR YÜZÜNDEN KAN GÖLÜ
Haiti'nin başkenti Port au Prince'de bir hafta önce başlayan açlığı ve fiyat artışlarını protesto olayları, önceki gün yağmaya dönüştü. Aç Haitililer Başkanlık Sarayı'na saldırdı, ancak sarayın çevresini kordon altına alan BM İstikrar Gücü'ne bağlı askerler, protestoculara göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Saraya yaklaşamayan halk, eli silahlı grupların öncülüğünde kent merkezindeki cadde ve dükkânları yağmalamaya başladı.

Giderek artan yağmalama ve şiddet olayları nedeniyle başkentte yaşam durdu. Yağmanın diğer kentlere sıçramasından çekinen BM askerleri, olayları havaya ateş ederek durdurmaya çalışıyor. Şiddet olayları sırasında birbiriyle de çatışan grupların cesetleri başkent sokaklarında.

TUNUS'TA DA HAYAT PAHALILIĞI YÜZÜNDEN ÇATIŞMA VAR

Tunus'un orta kesimlerinki Redeyef'te, hayat pahalılığı ve işsizliği protesto eylemlerinde polis ile göstericiler arasında üç gündür şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Reuters'in haberine göre, sendikal kaynaklar, Gafsa fosfat madenleri bölgesinde bulunan Redeyef'te çıkan olaylarda yaklaşık 20 kişinin gözaltına alındığını, bu kişilerden bir kısmının daha sonra serbest bırakıldığını söyledi.

Adını açıklamayan resmi bir kaynak da, gözaltına alınanlardan 8'i hakkında kamu düzenini bozmak ve kamu malına zarar vermek suçlarından dava açıldığını belirtti. Bu konuda, hükümetten henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Kuzey Afrika'nın en büyük orta sınıfına sahip olan Tunus'ta, ithal ürünlerin fiyatlarındaki artış halkın daha da yoksul hissetmesine yol açtı. Tunus'ta, şubat ayındaki enflasyon oranı yüzde 8,6 oldu.

[Hürriyet]

11.04.2008

Güney Pasifik’te 7,5’lik deprem

Güney Pasifik’te 7,5 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiği bildirildi.

Amerikan Jeoloji Enstitüsünden yapılan açıklamada, Loyalty Takımadaları’nın 175 kilometre kuzeydoğusunda ve Vanuatu’nun 85 kilometre güneybatısında meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre hasar oluşmadığı belirtildi.

Açıklamada, depremin 88 kilometre derinlikte olduğu kaydedildi.

Bu arada, Pasifik tsunami uyarı merkezi, hiçbir tsunami riskinin bulunmadığını açıkladı.
[Ntvmsnbc]

7.04.2008

IMF krize karşı hükümetleri göreve çağırdı

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, kredi kriziyle mücadele etmek için hükümetlerin küresel çapta eyleme geçmesi gerektiğini kaydetti.

Financial Times gazetesine konuşan Strauss-Kahn, özel sektörün bankaların sermaye yapısını düzeltememesi durumunda, kamu fonlarının devreye sokulmasının düşünülebileceğini belirtti.

Piyasalardaki karmaşanın küresel ekonomik büyüme hızını ciddi biçimde etkileyeceği uyarısında bulunan IMF Başkanı, şu an yaşanan krizin ABD’nin ötesine geçmiş bir sorun olduğunu ifade etti.

Krizin küresel bir hal aldığını vurgulayan Strauss-Kahn, ayrışma teorisinin tamamen yanıltıcı bir yaklaşım olduğunu, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin de krizden etkilendiğini söyledi.

Küresel ekonomiye ilişkin tahminlerin iyimser olmadığına dikkat çeken Strauss-Kahn, yüksek emtia fiyatlarının bankaların büyümeye yönelik risklerle mücadele etme gücünün azalmasına neden olduğunu kaydetti.

IMF, dünya ekonomisi için 2008 büyüme tahminini yüzde 4.1’den, yüzde 3.7’ye çekmişti.
[Ntvmsnbc]

'Bu yıl küresel sıcaklık düşecek'

Büyük Okyanus'taki La Nina akıntısının soğutucu etkisi nedeniyle bu yıl küresel sıcaklıkların 2007'e kıyasla daha düşük olacağı belirtildi.

Büyük Okyanus bu yıl La Nina'nın etkisi altında

Dünya Meteoroloji Örgütü'nün Genel Sekreteri Michel Jarraud, BBC'ye yaptığı açıklamada, La Nina akıntısının yazın da süreceğini söyledi.

La Nina ve El Nino, etkileri tüm dünyada hissedilen iki büyük su akıntısı.

İspanyolcada "Küçük Kız" demek olan La Nina'nın dünyayı soğutucu, "Küçük Oğlan" anlamına gelen "El Nino"nun da ısıtıcı etkisi var.

Bu yıl Büyük Okyanus La Nina'nın etkisi altında.

Akıntı, bu yıl Avustralya'daki şiddetli yağmurlara ve Çin'deki rekor soğuklara katkıda bulunmuştu.

Michel Jarraud, La Nina'nın etkisiyle sıcaklıkların bir derecinin altında bir oranda artacağını söyledi.

El Nino'nun dünyayı ısıttığı 1998'den bu yana küresel sıcaklıklar hiç artmadı.

Bir grup bilimadamı, bunu küresel ısınmada son noktaya gelinmesi olarak değerlendirip, dünyanın sera etkisi yapan gazlara karşı düşünülenden daha dirençli olduğununun ortaya çıktığını savunuyordu.

Fakat Michel Jarraud, bunun doğru olmadığını, 2008'de sıcaklığın yüzyıl ortalamasının yine de üstünde olacağını belirtti.

Bilimadamları önümüzdeki beş yıl içinde rekor sıcaklıklara ulaşılacağı beklentisinde.
[BBC Turkish]

4.04.2008

Rusya’dan Dünya İçin 2012’de ‘Ölü Yıldız’ Patlama Uyarısı

29 Mart 2008

Sorcha Faal

Rus Bilimler Akademisi Enstitüsü’nden çok garip bir rapor ve ünlü bilim adamı Boris Shustov’ın aktarımı, Dünyamızın son yıkımına yaklaşmış bir ‘ölümcül’ yıldızdan gelen ‘olması yakın tehlikede” olduğunu uyarıyor. Avustralya’nın Herald Sun Haber Servisi tarafından bildirilenler şöyle diyor;

“Dünya’dan sadece 8000 ışık yılı uzakta ışıldayan bir YILDIZ felaketsel bir patlama ile sonuçlanabilecek kendini – yıkım yolunda.

Kozmik sürede bize yakın olan -- istikrarsız yıldız, Sagittarius takımyıldızında WR104 olarak bilinen dönen bir fırıldak sisteminin parçasıdır. Uzmanlar, yıldız patladığı zaman Dünya’ya doğru yıkıcı gamma – ışını radyasyonu demetini gönderebileceğ inden korkuyor.

Bu ‘ölü yıldızın’ daha ayrıntılı incelenmesi şunları ifade ediyor; “WR104 Dünyadan 8000 ışık yılı uzakta yerleşik bir Wolf-Rayet yıldızdır. İkili bir yıldızdır.

Yıldızlar 220 günlük bir yörünge periyoduna sahipler ve etkileşimleri 200 AU uzunluğunda spiral bir “fırıldak” dışarı akış modeli üretiyor. Spiral tozdan oluşuyor. İki büyük yıldızın etkileşmesinden oluşan yıldızsal rüzgarın olduğu bölge tozun oluşması için malzemeyi yeterince sıkıştırır ve sistemin dönüşü spiral – şekilli modele neden olur.

WR 104’ün dönüş ekseni Dünyanın 16° si içinde hizalıdır. Bu, WR 104’ün sonuçta süpernova etkilerinin potansiyel içeriklerine sahip olabilir, çünkü bu patlamalar dönüşsel kutuplarından jetler (fıskiyeler) oluştururlar. WR 104’ün gamma ışını patlaması üretmesi de olasıdır, bu zamanda kesin bir şekilde tahmin etmek mümkün değildir.”

Gezegenimize WR104’ten gelen tehlikelerin tam kapsamı, Dünya’nın astronomi topluluğunun en yüksek seviyelerinde tartışılmaktadır, bu rapor karşılaşabileceğ imiz en afetsel senaryoyu ayrıntılandırıyor ve geçen ay şimdiye dek görülen en büyük kozmik patlamadan alınan tamamlanmış hesaplamalara dayanıyor. AFP Haber Servisinin bildirdikleri:

“NASA şimdiye dek kaydedilen en parlak kozmik patlamayı belirledi – Dünya’dan çıplak gözle görülebilen 7,5 milyon ışık yılı uzaklıkta muazzam bir enerji patlaması, US uzay ajansı bildirdi.

Patlama, Dünyanın kendisinden daha yaşlı olan gamma ışını patlaması, National Aeronautics ve Space Administration' s Swift uydusu tarafından izlendi ve görsel yardım olmadan görülen en uzak mesafedeki nesne rekorunu kırdı.

NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezinden Swift ekip üyesi Stephen Holland “Herhangi başka bilinen nesne veya patlama türü bu kadar uzak mesafede çıplak gözle görülmedi” dedi.

Daha da ilginç olan, bu raporlarda Dünyamızın geçmişte bu tür başka ciddi tehlikeler ile karşı karşıya geldiği hipotezleri bulunuyor ve aslında Amerikan Astronomi Topluluğu dinozorların felaketsel yok oluşundan sorumlu olan şeyin bir asteroid değil bir gamma – ışını patlaması olduğu tartışmalarını işitti.

Ancak, bu raporlar öncelikle Japon bilim adamlarının güneş sistemimizde ‘Gezegen X’ adı verilen 10 uncu bir gezegenin yakın zamanda ‘ortaya çıkışı’ uyarıları ile ilgili yaptıkları hesapların doğru olduğunu ifade ederek bu teorileri yorumluyor. AFP Haber Servisi şöyle bildiriyor:

“Japon Üniversitesi’ndeki bilim adamları, Dünya’nın üçte ikisi büyüklüğünde başka bir gezegenin güneş sisteminin uzak bir yerinde dönmekte olduğuna inandıklarını söyledi. Kobe Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bilgisayar simülasyonu kullanarak yaptıkları hesapların, gizemli “X Gezegeni”nin bulunmasının sadece zaman konusu olduğu sonucuna varmalarına neden olduğunu söylediler.

Kobe Üniversitesi profesörü Tadashi Mukai anlattı;“Çok soğuk olması nedeniyle, bu gezegenin yüzeyi buz ile, buzlu amonyak ve metan ile kaplanmış olmalıdır”. Mukai ve araştırmacı Patryk Lykawka’nın çalışması Astronomi Dergisi’nin (ABD) Nisan sayısında yayınlanacak.

“Dünyanın kütlesinin yüzde 30 – 70 ine sahip henüz bilinmeyen, gezegen – sınıfı göksel bir nesnenin güneş sistemimizin dış kenarlarında mevcut olduğu yüksek bir olasılıktır. Eğer araştırma geniş bir ölçekte yapılırsa, gezegen muhtemelen 10 yıldan az bir sürede keşfedilir.”

Ekip, ‘Henüz bulunmadığı için X Gezegeni (Planet X) olarak adlandırılan gezegen uzunca eliptik bir yörüngeye sahip olacaktır ve güneş etrafında bin yılda bir dönecektir’ dedi.

Bu rapor şöyle devam ediyor; WR104’den gelen felaketsel gamma ışını patlamasının önemi, güneş sistemimizin içinde X gezegeninin yörüngesi sırasında artıyor; ve bu X Gezegeninin yörüngesi bu patlamanın büyük şoklarını, Dünyamıza erişen gamma – ışını patlamasının atomaltı parçacıklarını ‘absorbe ederek’ Dünyamız için bir çeşit ‘kalkan’ olmalı; X Gezegeninin kütlesinden geçtikten sonra, Amerikan Nobel ödüllü bilim adamı Richard Feynman tarafından kabul edilen teorilere dayanan karakterinde ‘antimadde’ olacaktır: Feynman antimaddenin zamanda geriye doğru giden madde olduğunu ifade ediyor.

Dünyamızın, kendi bütünlüğünde, bu tür antimadde patlaması ile ‘yıkanma’sının etkileri, şu andaki Dünyamızı şimdiye dek bildiğimiz her şeyin sona ermesine götürecektir ve insanlığı bir kaos zamanına fırlatacaktır.

İnsan varlıklar için böyle bir olay gerçekleşirse, bunların etkisi zihinlerimiz tarafından en çok tutulan neyse ona anında ‘tercüme edilirdi’. En düşük düşüncelere sahip olanlar daha alt boyutlara inerdi, yüksek düşüncelere sahip olanlar yüksek boyutlara itilirdi.

Ayrıca, bu hesaplar, insan varlıkları için yollarını geçmiş zamanlara ve de gelecek zamanlara doğru ‘itebilme’ potansiyelinin var olduğunu gösteriyor.

Ama, bu raporların en ilginç hesapları, eğer böyle bir olay gerçekleşirse, en olası tarihin 2012 yılında olmasıdır. Bu tarih, kadim Maya Takviminin Dünyamızın bu çağın bitişini 21 Aralık 2012’de göreceği uyarısı ile çakışıyor.

© March 29, 2008 EU and US all rights reserved.

http://www.whatdoesitmean.com/index1085.htm
Sorcha Faal
sorchafaal@fastmail.fm

(Ceviri; Saffet)

[Gizemciler Mail Grubundan Alınmıştır]

Fildişi Sahilleri ve Haiti: Artan yiyecek fiyatları karışıklığa neden oluyor


Abidjan, Fildişi Sahilleri - Çoğunluğunu gençlerin ve kadınların oluşturduğu söylenen kalabalık bir gösterici topluluğu, artan yiyecek fiyatlarına karşı iki gün süren şiddetli protestolarda yanan lastiklerle kurdukları barikatlarla yolları kapadılar. Polisin müdahalesi sonucu bir kişi ölürken, hükümet, ithal edilen temel yiyecek maddelerindeki vergileri düşürmek zorunda kaldı. NGO, güney yarım kürede çoğalan huzursuzlukları artan yiyecek fiyatlarına, bunu da Batı dünyasının artan biyoyakıt talebine bağladı.

Les Cayes, Haiti - Artan yiyecek fiyatlarına öfke gösteren yaklaşık 5000 gösterici, polisin çaresiz kalarak izlediği sırada kamyonlardan ve işyerlerinden yiyecek yağmalayıp, bir B.M. merkezini yakmayı denerken devlet karşıtı sloganlar attılar. Bir kişi ayağından vurulurken, B.M. çalışanları bölgeden tahliye edildi. "Kahrolsun pahalı yaşam!" duvar yazılarının Port-au-Prince boyunca görüldüğü bildirildi.

2.04.2008

Genetiği değiştirilmiş tohumlar yıllarca kalıyor

Bilim adamları bazı genetiği değiştirilmiş ekinlerin tohumlarının toprakta en az 10 yıl kalabildiğini tespit etti. Bu da genetiğiyle oynanmış organizmaların bir kez doğaya bırakıldıktan sonra kontrol altına alınamadığını gösteriyor.

İsveç’te 10 yıl önce deneysel amaçlı ekilen bir kolza tarlasında yapılan araştırmada, yıllarca tohumların çıkarılması için süren yoğun çabalara karşın, genetiği değiştirilmiş türlerin hala büyüdüğü görüldü.

Araştırmada, genetiği değiştirilmemiş tohumların bu kadar uzun süre dayanmadığı görülürken, bunun genetiğiyle oynanmış organizmaların bir kez doğaya bırakıldıktan sonra kontrol altına alınamadığını gösterdiği yorumu yapıldı.

Lund Üniversitesi’nden araştırmayı yürüten ekibin başkanı Tina D’Hertefeldt, 10 yıl önce başlattıkları gözlem sonucunda elde ettikleri verilere çok şaşırdıklarını belirtti.

Araştırma sonuçlarını Biology Letters dergisinde yayımlayan bilim adamları, genetiği değiştirilmiş kolza bitkisinin bulunduğu araziye, bitkileri öldüren kimyasallardan önemli miktarda püskürtüldüğünü, ardından bu bitkilerin tek tek bulunarak söküldüğünü ifade ederek, normal bir çiftçinin arazisinde yapılandan daha çok çaba ortaya konduğunu kaydettiler.

Ancak, 10 yıl sonra 15 genetiği değiştirilmiş ve bitki öldürücü kimyasala dayanıklı bitkinin tarlada büyümeye başladığının görüldüğünü belirten araştırmacılar, deneyde genetiği değiştirilmemiş başka bitkilerin de kullanıldığını ve bunlardan da bazılarının yaşadığını bildirdiler.

İsveçli bilim adamları, özellikle genetiği değiştirilmiş kolza bitkisinin bitki öldürücü kimyasallara karşı çok dayanıklı olduğunun altını çizdiler.
[Ntvmsnbc]

Karadeniz Hızla Kirleniyor

Karadeniz’e, çevresindeki ülkelerden her yıl yaklaşık 10 milyon ton organik madde, 400 bin tonun üzerinde petrol kökenli kimyasal madde döküldüğü belirtildi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, yok olmakla yüz yüze olan akarsu, göl ve deniz ekosistemini korumanın, her bireyin insani, ahlaki ve hukuki görevi olduğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Erüz, Türkiye ile birlikte 6 ülkenin kıyısı bulunduğu Karadeniz’e, nehirler aracılığıyla 18 ülkenin atıklarının taşındığını belirterek, “Karadeniz maalesef bu atıklarla hızla kirleniyor. Karadeniz, kapalı bir deniz olduğu için kendini yenileme süreci diğer denizlere göre daha uzun zaman almaktadır. Bu özelliği kendini yenileme süreci açısından dezavantaj yaratmaktadır” dedi.

Yapılan bilimsel araştırmaların Karadeniz’e çevresindeki ülkelerden her yıl 10 milyon ton organik madde, 400 bin tonun üzerinde petrol kökenli kimyasal döküldüğünü ortaya koyduğunu bildiren Yrd. Doç. Dr. Erüz, şunları söyledi:
“Karadeniz’e sadece her yıl 110 bin tondan fazla petrol karışmaktadır. Karadeniz’e organik maddelerin yanı sıra binlerce ton inorganik azot, inorganik fosfor, organik fosfor, demir ve çinko gibi maddeler de dökülmektedir. Karadeniz’e dökülen onlarca çeşit, binlerce tonluk bu maddelerde aşırı miktarda azot ve fosfor bulunmaktadır.”
...
[Ntvmsnbc]

Çad ölüyor...

Sudan’la savaş tehdidi altında yaşayan Çad, açlık, fakirlik ve pislikle savaşa yenilmek üzere. Türk Kızılayı, Çad’da bir eczane açtı. Bağışlarla çalışan eczane, ücretsiz ilaç dağıtacak ama, Çadlıların asgari yaşam için daha pekçok şeye ihtiyacı var.

Fransa’nın sömürgesi altında yıllarca yaşayan, 20 yıl önce özgürlüğünü kazanan Çad, petrol yatakları üzerinde kurulu; ama dünyanın en fakir 3. ülkesi. Sudan’la “saldırmazlık” anlaşması imzalanmasının ardından, yıkılan evler yeniden yapılmaya çalışılıyor. Ama halk bu anlaşmazlığının her an bozulacağı, yeniden savaş başlayacağı tedirginliği bir yana, açlık ve pislikle savaşa yenilmek üzere... Halk bir yudum suya, bir lokma ekmeğe muhtaç. En hafifi sıtma olanlar, ilaç ve doktorsuzluk nedeniyle ölümün pençesinde yaşıyor. Türk Kızılay’ı, Çad’ın başkentinde “eczane” açtı. Türkiye’den ülkeye yardımların konuşulduğu toplantıda, Çad Başbakanı ve Sağlık Bakanı, ilaçtan doktora, pamuktan çarşafa, tıbbi cihazlardan gıda maddelerine kadar yaşamak için gereken her şeye ihtiyaçları olduğunu duyurdular...
[Ntvmsnbc]
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...