31.08.2007

Termik santreller Ceyhan’ı tehdit ediyor

Kahramanmaraş’ta çevre felaketine ve hastalıklara yol açmakla suçlanan Afşin Elbistan A ve B termik santralleri Çukurova’ya hayat veren Ceyhan nehrini de tehdit ediyor.

ADANA - Soğutma suyunu nehirden alan santraller, kuraklık nedeniyle su seviyesi giderek düşen nehre büyük bir yük bindiriyor. Yerel yöneticiler ve çevreciler böyle giderse Ceyhan’ın tamamen kurumasından endişe ediyor.

Çukurova’nın hayat kaynağı Ceyhan nehrindeki su seviyesi her geçen gün azalıyor. 5 barajı besleyen, 1 milyon dönüm tarım arazisini sulayan nehirden yararlanan iki de termik santral var.

Afşin Elbistan A ve B Termik santralleri soğutma suyunu Ceyhan’dan alıyor.

Kuraklık nedeniyle suyu azalan nehrin kaynağında da bu santraller yüzünden sayesinde kayıp yaşanıyor.

Hem yerel yöneticiler hem de çevreciler böyle giderse nehrin tamamen kurumasından endişe ediyor.

Doğa Savaşçıları Derneği Temsilcisi Poyraz Poyrazoğlu “Kendi hayat damarımızı kendimiz kesiyoruz, nehir haritadan silinecek” derken Elbistan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Paksoy “Su santrale buradan alındığı için yakında başta Elbistan Ovası olmak üzere tüm Çukurova susuz kalacaktır” şeklinde konuştu.

Afşin Elbistan A ve B termik santralleri yakınına yapılacak bir barajla Ceyhan’daki büyük su kaybının önüne geçileceği düşünülüyor.

Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Ahmet Yüceer ise daha yakın mesafede baraj yapma imkanı olmasına rağmen Ceyhan’dan su alınmasının tamamen siyasetçilerin hatası olduğunu söyledi: “Aslında 23 yıl önce Afşin Elbistan A termik santralinin kurulmasıyla birlikte hem santrale hem de tarım arazilerine su verecek bir baraj yapılması planlanmış. Ancak Karakuz adı verilen baraj planda kalmış”

[NTVMSNBC]

Küresel ısınma nedeniyle seller artabilir

İklim değişikliğinin bitkiler üzerindeki etkisi nedeniyle su baskınları artabilir.

PARİS - İngiltere’de Richard Betts ve ekibi kıta yüzeyindeki su hareketlerini gösteren örnekleri inceledi. Bitkilerin kökleriyle topraktan su aldıklarının, fazla su ve karbondioksidi yapraklarındaki gözenekleriyle dışarı attıklarının hatırlatıldığı araştırma, havadaki karbondioksit oranı arttığında gözeneklerin daha az genişlediğini, bu nedenle toprakta biriken suyun arttığını ortaya koydu.

Son yüzyılda dünyadaki en önemli ırmakların debisinin yaklaşık yüzde 4 arttığının vurgulandığı araştırmada, petrol, gaz ve kömür kullanımındaki büyük artış nedeniyle bugün havadaki karbondioksit oranının, sanayi çağı öncesi, 18. yüzyıl ortalarındakine oranla 3’te 1 yüksek olduğu kaydedildi.

Bugüne dek bilim adamları karbondioksit oranındaki artışın akıntıların yüzde 5-17 oranında artmasına yol açabileceğini hesaplamış, ancak bitkiler üzerindeki etkiyi göz önüne almamışlardı. Nature dergisinde yayımlanan bu araştırma, bitkiler üzerindeki etki de göz önüne alındığında “yağış ve sel tehlikesinin sanılandan daha da fazla olabileceğini, çünkü sağanak yağışların zaten suyla dolu yere düşebileceğini” de ortaya koydu. Bununla beraber kuraklıktaki artışın sanılandan daha az olabileceği belirtildi.

[NTVMSNBC]

29.08.2007

Çin Seddi "Eriyor"

Dünyanın yeni harikaları arasına seçilen Çin Seddi'nin bir bölümünün giderek "eridiği" bildirildi.

Şinhua haber ajansının bildirdiğine göre, M.Ö 206 - M.S 220 yıllarında hüküm süren Han hanedanlığı döneminde yapılan seddin Gansu eyaletine bağlı Minqin'deki 60 kilometrelik bölümü, "hızla yok oluyor".

Yetkililer, Çin Seddi'nin bu bölümü taş ve tuğla yerine topraktan inşa edilmiş olduğu için erozyona karşı daha zayıf olduğunu söylediler.

Yetkililer, hava koşulları yüzünden toprak duvarın zaman içinde akarak ortadan kalktığını belirttiler.

Yetkililer, son 20 yılda duvarın 40 kilometrelik kısmının yok olduğunu, duvar yüksekliğinin de yer yer 5 metreden 2 metreye kadar düştüğünü, gözcü kulelerininse tamamen yok olduğunu söylediler.

Benzer erozyonun duvarın başka yerlerinde de söz konusu olduğunu belirten yetkililer, ancak oralardaki durumun Minqin'deki kadar kötü olmadığını ifade ettiler.

Bir yılan gibi kıvrılarak uzanan Çin seddinin uzunluğu 6,400 kilometre.
[Sabah]
[Hürriyet]

28.08.2007

PC'ler enerji israfına yol açıyor

İşletmelerin teknolojiye olan güveni her yıl sivil havacılık endüstrisinin yarattığından çok daha fazla, yaklaşık 8 milyon ton karbondioksit üretiyor.

Avustralya Bilgisayar Topluluğu için yürütülen bir araştırmaya göre, en büyük enerji tüketim taleplerinden biri pek çok durumda asla kapatılmayan masaüstü bilgisayarlardan kaynaklanıyor.

Çalışmanın gösterdiğine göre, aletleri soğutmak için kullanılan havalandırma sistemlerindeki yük de ayrıca önemli miktarda emisyona sebep oluyor. Yeni teknoloji çoğu zaman eskisinden daha çevreci, fakat yeni ekipmanların daha hızlı ve çok daha fazla özellik sunmasından dolayı, çoğu zaman yerine konduğu teknolojiden daha fazla enerji kullanıyor.

[Australian.IT]



27.08.2007

Dev alevler altında Yunan trajedisi


Dev orman yangınlarının kundaklama olduğunu düşünen Yunanistan hükümeti, sorumluların yakalanmasına yardımcı olanlara 1 milyon Euro ödül vadediyor. Muhalefet partileriyse, yangınlardan dolayı hükümeti suçluyor.
Yunanistan tarihinin en büyük yangın felaketlerinden biriyle mücadele ediyor. Başta Mora Yarımadası, Atina ve Eğriboz adasını etkisi altına alan yangınlarda can kaybı 62’ye yükseldi. Antik Olympia kentiyse alevlerden son anda kurtarıldı. Yunan hükümeti, yangınların sabotaj kaynaklı olduğu görüşünde. Başta Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere birçok ülke yangınların kontrol altına alınabilmesi için yardım seferberliği başlattı.
Giderek yayılan yangınları Yunanlı yetkililer “eşi benzeri görülmedik bir felaket” diye tanımlıyor, muhalefetse yangınlardan Karamanlis yönetimini suçluyor.

TARİHİ OLYMPİA ALEVLER İÇİNDE
Yunanistan’da Olimpiyat Oyunları’nın doğduğu yer olan antik Olympia dün alevler içinde kaldı. Yetkililer ören yerinin korunduğunu söylüyor.

Yunanistan’ın en değerli arkeolojik koleksiyonlarından birine sahip olan müzenin bahçesine dek uzanan yangın, antik olimpiyat stadyumunun kenarlarına vardı.
Tehlike altında kalan müze, Zeus Mabedi’nden heykelleri ve antik Olimpiyatlar’dan kalma eserleri barındırıyor.

Kültür Bakanı Yorgos Vulgarakis, kurtarma çalışmalarını yerinde izlemek üzere Olympia’ya gitti.

Olympia yakınlarında yer alan Pelopi’den bildiren BBC muhabiri Malcolm Brabant, çevredeki ormanlık alanı hızla yutan alevlerin çok sayıda köyün tahliye edilmesine neden olduğunu söylüyor. Muhabirimize göre rüzgarlı hava nedeniyle yangın bir ara bir kilometreyi birkaç dakikada alacak kadar süratli yayılıyordu.

ATİNA’DA GÖZYÜZÜ DUMANLA KAPLI
Yangınlar Yunanistan’ın Mora yarımadasını, Atina ve çevresini ve Eğriboz adasını etkisi altına aldı. Hızla ilerleyen yangının çok sayıda kişiyi habersiz yakaladığı bildirilen Eğriboz’da boşaltılan köylerin sakinleri feribotla Atina yakınlarına taşınıyor.

Başkent Atina’da gökyüzü, kent yakınlarında birkaç yerde birden devam eden yangınlar yüzünden dumanla kaplandı.

Çok sayıda yerleşim birimi tahliye edildi ancak yine de can kayıpları ve yaralanmaların önüne geçilemedi. Ölenlerin sayısı 62’ye ulaştı, yüzlerce yaralı var. En büyük can kaybı, Mora yarımadasının batısında bulunan ve en az 39 kişinin cesedine ulaşılan Zaharo’da meydana geldi.

Yüzlerce ev ve binlerce hektarlık alan da kül oldu. Başbakan Kostas Karamanlis, yakınlarını ya da evlerine kaybedenlere 10 bin Euro’ya kadar yardım vaadinde bulundu.

KARAMANLIS: TESADÜF OLAMAZ
Yangınların birçoğunun kundaklama olayları olduğunu düşünen Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, televizyondan halka seslendiği konuşmasında


“Aynı anda bu kadar çok sayıda yangının meydana gelmesi bir tesadüf olamaz” dedi.

Yunanistan’ın güney ucunda bulunan Aeropolis’te 65 yaşında bir adam kundaklama ve altı kişinin ölümüne yol açma iddiasıyla tutuklanmış bulunuyor. Kuzeydeki Kavala kentinde de iki genç yangınlarla ilgili olarak gözaltına alındı.

Başbakan Karamanlis, “bu felakete karşı ülkenin bütün olanaklarının seferber edilmesini” isterken, itfaiye sözcüsü Nikos Diamandis Yunanistan’ın yarısını aşkın bölgesinde yangınlarla mücadele edildiğini açıkladı.

Avrupa Birliği ülkelerinden gelen yangın uçakları ve kurtarma ekiplerine ek olarak, AB dışından da yardım vaadinde bulunuldu.

‘FARELER GİBİ ÖLECEĞİZ’
İngiliz Guardian gazetesi, olimpiyatların doğum yerini kurtarmak için canla başla mücadele verildiğini duyururken, karamsar bir tablo çizdi. Antik Olympia kentini içine alan ilin yerel yöneticilerinden birinin,

“Tarihimizi korumak için elimizden geleni yapıyoruz fakat, bu arada hepimizin fareler gibi yanıp ölmesinden korkuyorum” ifadesine yer veren gazete, muhalefet partilerinin, itifaiyenin başına tecrübesiz siyasi yandaşlarını atadığı için Karamanlis hükümetini suçladığını kaydetti.

YUNANİSTAN’IN 11 EYLÜL’Ü
Times gazetesi de, Yunanlı yetkililerin ülkeyi saran alevlerle terör saldırıları arasında paralellik kurduğunu yazdı. Sağ kanat siyasi lider Yorgos Karacaferis’in, “Bu Yunanistan’ın 11 Eylül’üdür” sözüne yer veren Times, “Bu sözler birçok Yunanlı açısından hiç de abartılı gelmedi” diye ekledi. Gazete, “Muhafazakar siyasetçilerden hiç kimse açıkça telaffuz etmese de çoğunun aklından geçen bir olasılık, yangınların arkasında seçimlerden önce ortalığı karıştırmak isteyen radikal solcuların bulunabileceği yönünde” yorumu da yaptı.

Yunanistan’a yangın söndürme çalışmalarında başta Rusya ve Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere birçok ülke destek verirken, Yunan yetkililerle temasa geçen Türk Kızılay’ı da talep gelmesi halinde insani yardımda bulunmaya hazır olduğunu bildirdi.
[Ntvmsnbc]

24.08.2007

Dean kasırgası yüzünden 17 bin kişi yardım bekliyor


Dean kasırgasının etkili olduğu ülkelerden Jamaika ve Belize’de, yaklaşık 17 bin kişinin yardıma muhtaç olduğu bildirildi.
BM İnsani İşler Koordinasyon Bürosu sözcüsü Elisabeth Byrs, Jamaika’da özellikle başkent Kingston’un yoksulların yaşadığı batı kesimindeki 15 bin insanın kasırgadan etkilendiğini belirtti.
Sözcü, Belize’de ise bin ile 2 bin arasında insanın sağlık yardımıyla evlerini yeniden inşa edebilmek için yardıma ihtiyaçları bulunduğunu kaydederek, bu ülkedeki papaya ve şeker kamışı tarlalarının tahrip olduğunu, papaya tarlalarının uğradığı zarar yüzünden bin kadar insanın çalışamadığını söyledi.
[Milliyet]

* Ayrıca Dean Kasırgası ile ilgili olarak Hurricane Dean (2007) Wikipedia

Yunanistan'da Orman Yangını : 6 Kişi Öldü

Yunanistan’ın Mora yarımadasında yer alan Areopoli kenti yakınlarında çıkan yangında, yaşamını yitirenlerin sayısının 6’ya yükseldiği bildirildi. Yunan basın-yayın organları, yangının çıktığı dağlık alanda mahsur kalarak ölenlerin yanı sıra bir itfaiyecinin de yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle görev sırasında öldüğünü duyurdu. Alevlerin yerleşim birimlerine ulaşması sonucu onlarca evle işyerinin yandığını belirten basın-yayın organları, bölgede hüküm süren şiddetli rüzgarların yangının kontrol altına alınmasını zorlaştırdığını kaydetti.
Bu arada, öğle saatlerinde Atina ile Pire kentlerinin de içinde yer aldığını Atika bölgesinde çıkan yangınların kontrol altına alınması çalışmalarının sürdürüldüğü belirtildi. Yunan televizyonları, Megara, Elefsina ve Lagonisi bölgelerinde çıkan yangınların yerleşim birimlerine uluştığını, söndürme ve soğutma çalışmalarına halkın da katıldığını duyurdu.
Öte yandan, Atina’nın kuzeyinde yer alan Biotia ile İyon denizi kenarındaki Etoloakarnania bölgeleri, Kuzey Yunanistan’daki Kastorya ve Mora yarımadasındaki Patra kentleri yakınlarında da orman ve çalı yangınları çıktığı, çok sayıda itfaiye aracının olay yerlerine sev edildiği açıklandı. Yunanistan Sivil Savunma Genel Müdürlüğü bugün yaptığı açıklamada, Mora yarımadası, Eğriboz (Evia) adası, Epir bölgesi, Orta Ege adalarıyla Sakız (Hios), Midilli (Lesbos), Sisam (Samos) ve Girit adalarının, yangın tehlikesi yüksek bölgeler olduğunu kaydetmişti.
[Milliyet]

Dört ili birden sel vurdu: 2 ölü

Van- Hakkari karayolu selden dolayı 3 saat boyunca trafiğe kapalı kaldı. Samsun'da ise aşırı yağış sonucu çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Çatıda bulunan bir kadın yıldırım çarpması sonucunda hayatını kaybetti. Bu arada Bingöl'ün Solhan ilçesinde meydana gelen selde 20 ev zarar gördü. Erzurum'un Narman ilçesinde ise meydana gelen selde, 7 köyde ve tarım arazilerinde hasar oluştu. Sel nedeniyle Erzurum-Pasinler kara yolunda 23. kilometreden itibaren ulaşım sağlanamıyor.
BAŞKALE'DE 1 KİŞİ SELE KAPILARAK ÖLDÜ
Van'ın Başkale ilçesinde meydana gelen selde 1 kişi sulara kapılarak hayatını kaybetti. Van- Hakkari karayolu selden dolayı 3 saat boyunca trafiğe kapalı kaldı.
Öte yandan meydana gelen selden sonra Van-Hakkari karayolu 3 saat boyunca trafiğe kapalı kaldı. Yolun açılması için karayolları ekipleri geç kaldığından Başkale Belediye Başkanı Ejder Yağızer'in talimatlarıyla dozer gönderildi. Sel sonrasında Mahmutabat, Sallıdere, Erek, Azıklı, ve Erenler köyü yolların kullanılmaz hale geldiği belirtilirken, Köy Hizmetleri ekiplerinin kapanan yolları açmak için çalışma başlattığı açıklandı.
SAMSUN'DA AŞIRI YAĞIŞ VE SEL...
Samsun'da aşırı yağış sonucu çok sayıda ev ve iş yerini su basarken, aşırı yağışın getirdiği olumsuzluklar günlük yaşamı etkiliyor.
Gece başlayan ve sabah saatlerinde etkisini artıran aşırı yağış sonucu kentin bir çok bölgesinde taşkınlar oluştu. Bazı mahallelerde sele dönüşen taşkınlarda çok sayıda ev ve iş yeri sular altında kaldı.
Bir çok bölgede bozulan yollar nedeniyle araç trafiği aksarken, elektrik ve telefon hatlarındaki arızalar nedeniyle de günlük yaşam olumsuz etkileniyor.
Taşkınlar sonucu ev ve iş yerlerinin yanı sıra çok sayıda araç da zarar gördü. Arızalar ve olası olumsuzluklara karşı doğalgaz kesintisine de gidildi.
SOLHAN'DA 20 EV HASAR GÖRDÜ
Bingöl'ün Solhan ilçesinde meydana gelen selde 20 ev zarar gördü.
Bingöl Vali Vekili Vedat Yılmaz, Solhan ilçesinde aşırı yağış ve dolu nedeniyle meydana gelen selde, 20 evin zarar gördüğünü belirtti.
Bazı köy yollarında da hasar oluştuğunu ifade eden Yılmaz, bu yollarda çalışmaların sürdüğünü söyledi.
ERZURUM'UN NARMAN İLÇESİNDE MEYDANA GELEN SELDE, 7 KÖYDE HASAR OLUŞTU
Erzurum'un Narman ilçesinde meydana gelen selde, 7 köyde ve tarım arazilerinde hasar oluştu. Sel nedeniyle Erzurum-Pasinler kara yolunda 23. kilometreden itibaren ulaşım sağlanamıyor.
Narman'da aşırı yağış sonucu meydana gelen sel nedeniyle Kışlaköy, Kilimli, Namıkçavuş, Göllü, Toygarlı, Yanıktaş ve Araköy'de bazı köprüler, kara yolları ve tarım arazileri zarar gördü.
Narman Kaymakamı Ümit Cavuldak, yaptığı açıklamada, ''Kaymakamlık, Karayolları ve DSİ ekiplerimiz hasar tespit çalışmalarını aralıksız sürdürüyor'' dedi.
Bazı köylerde elektrik ve su kesintisi yaşandığını da belirten Cavuldak, şunları kaydetti:
''Sel nedeniyle 7 köyümüzde hasar meydana geldi. Ekiplerimizin çalışmaları sürüyor. Şu ana kadar 3 köprünün selden zarar gördüğünü ve Erzurum-Pasinler kara yolunun 23. kilometresinden itibaren ulaşımın sağlanamadığını belirledik. Olayda herhangi bir can kaybı veya yaralanma bilgisinin şu ana kadar bizlere ulaşmaması tek tesellimiz.''
Cavuldak, hasar tespit çalışmalarının ardından selden zarar gören vatandaşlara gereken her türlü desteğin sağlanacağını ifade etti.
[Zaman]

23.08.2007

'Hastalıklar çok hızlı yayılıyor'

Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bulaşıcı hastalıkların tarihte görülmedik ölçüde hızlı yayıldıkları uyarısında bulundu.
Örgüt yıllık raporunda, dünyada yeni hastalıkların korku veren bir hızda ortaya çıktığını bildirdi.

"Daha Güvenli Bir Gelecek" adlı raporda 1967'den bu yana hastalığa sebep olan 32 yeni mikrop ya da virüsün bulunduğu belirtiliyor.

HIV/AIDS, Ebola, Marburg, SARS bu noktada örnek verilen virüsler arasında.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre yılda 2 milyardan fazla kişi uçakla seyahat ettiğinden, "bulaşıcı hastalık sadece bir uçak kadar uzak" olabilir.

Örgüte göre, dünyanın giderek birbirine daha da bağlandığı bir dönemde, hastalıkların yayılmasıyla mücadele etmenin yolunun işbirliği ve şeffaflıktan geçiyor.

Dünya Sağlık Örgütü raporda ülkelerden, salgın hastalıkları gizlememeleri, virüs örnekleriyle tedavi yöntemlerini paylaşmalarını istedi.

Son yıllarda bazı Asya ülkelerinin SARS ve kuş gribi gibi hastalıkların numunelerini örgüte göndermemesi tartışma yaratmış, bu ülkeler tavırlarını numunelerin ilaç şirketlerine kullandırılması ile açıklamışlardı.

Raporda, dayanışma sağlanmaması halinde, büyük bir salgın hastalığın yıkıcı sonuçları olabileceği uyarısında da bulunuluyor.

Dünya Sağlık Örgütü bu noktada küresel ekonomi ve siyasi istikrarın da tehdit altında olduğuna dikkat çekiyor.
[BBC Turkish]

Dean kasırgası Meksika'yı vuruyor... İki kişi öldü...

Meksika kıyılarını etkisi altına alan Dean kasırgasında 2 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Dean'in, tropik fırtına kategorisine gerilemeden önce Meksika'ya dün vurduğu ikinci darbede yerleşim yerleri sular altında kaldı, binlerce kişi sığınaklara kaçtı. Saatteki hızı 160 kilometreye ulaşan kasırga dev ağaçları yerlerinden söktü.
Yetkililer, Dean kasırgasının Meksika'da iki gün süren felaketinde bir kişinin, evinin duvarının üzerine düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.
Diğer kişinin de fırtına sırasında çatıda çalışırken bir elektrik kablosuna dokunması sonucu öldüğü kaydedildi.
Dean kasırgasının önceki gün Meksika'nın Yucatan yarımadasının Karaib kıyısını vurmuştu.
[Milliyet]

21.08.2007

Dean kasırgasının yeni adresi Meksika

Amerika kıtasında etkili olan Dean kasırgası, Karayip Adaları ve Jamaika’nın ardından Meksika kıyılarında etkili olmaya başladı. Kasırganın şiddeti, en yüksek derece olan 5. kategoriye ulaştı.

KINGSTON - Meksika’nın Karayip kıyılarına yağmur bırakan kasırganın şiddeti daha da arttı ve Dean kasırgasının daha önce 4 olan kategorisi 5’e yükseldi. Rüzgarın hızının saatte 256 kilometreyi bulması nedeniyle Meksika kıyılarındaki bazı yerleşim birimleri ile petrol tesisleri tahliye edildi.

Turistler de tatillerini yarıda keserek Meksika’yı terketmek için havalimanlarında uzun kuyruklar oluşturdu.

ABD de yaklaşan tehlikeye karşı önlemler almaya başladı. Teksas eyaletinde acil durum merkezleri açılırken, bazı spor turnuvaları iptal edildi.

Yaklaşan kasırgayla ilgili Küba, Haiti ve Belize’de de uyarılar yapılıyor. Dean kasırgası etkili olduğu Karayip Adaları’nda 12 kişinin ölümüne neden olmuştu.

Asya’nın doğu kıyıları ise Sepat tayfununun etkisi altında. Çin’in güney bölgelerinde etkili olan Sepat tayfunu, tropik bir fırtınaya dönüşmeye başladığından etkisini yitiriyor. Ülkenin doğusuna ilerleyen tayfunun bölgede şiddetli yağışlara sebep olacağı uyarısı yapılıyor.

[NTVMSNBC]

Kuşlar Anadolu'ya küstü

Son 40 yılda 1 milyon 250 bin hektarlık sulak alanın yok olduğu Türkiye’de çok sayıda türde binlerce kuşa ev sahipliği yapan Hotamış, Eşmekaya, Ereğli Sazlıkları ile Akşehir, Eber, Meke ve Suğla Gölü’ne kuşlar uğramaz oldu.

KONYA - Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye), Doğa Derneği ile Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı bilgilere göre, yaklaşık 3-4 yıl önce yapılan ölçümlere göre Türkiye’de son 40 yılda 2.5 milyon hektarlık sulak alanın yarısı yok oldu.

Dernek ve vakıfların değerlendirmelerine göre kaybedilen sulak alan Marmara Denizi büyüklüğü kadar, Van Gölü’nün 3 katı ya da Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nün 25 katı oranında sulak alana eşdeğer tutuldu.

Özellikle sulak alan miktarı ile Türkiye’de ve dünyada önemli konumda bulunan Konya Kapalı Havzası’nda sulak alanlar zamanla kururken, çok sayıda türde kuş bölgeye adeta küserek uğramaz oldu.

1994 ve 1995 yıllarında 350’şer ton sazın kesildiği, 1985 yılında 16 bin hektarlık alana sahip Hotamış Sazlığı, 1990’lı yıllardaki sayıma göre çok sayıda çiftte küçük karabatak, küçük balaban, alaca balıkçıl, çeltikçi, yaz ördeği, Macar ördeği, dikkuyruk, bataklık kırlangıcı, büyük cılıbıt, mahmuzlu kızkuşu, paspaş patka, dikkuyruk, uzunbacak, büyük ak balıkçıl, elmabaş patka, saz delicesi, tepeli pelikan türlerine ev sahipliği yaptı.

Tarımsal sulama adeta sazlığın sonunu getirdi ve 1990 yılında 8 bin hektara kadar küçülen sazlık 1996 yılında birkaç yüz hektara geriledi ve sonunda kurudu. Şimdi su birikintisinin bile bulunmadığı sazlıklara kuşlar uğramıyor.

Dünyanın “Nazar Boncuğu” olarak nitelendirilen 5 milyon yıllık eşsiz güzellikteki Meke Gölü’ne henüz birkaç yıl öncesine kadar sakarmeke, yeşilbaş, angut, kızılbacak, uzun bacak, kızkuşu, kuyruksallayan ve flamingo gibi 100’ün üzerinde türde binlerce kuş geliyordu. Gölün suyun çekildi, bataklığa döndü ve bölgeye küsen kuşlar artık gelmiyor.

1982 yılına kadar 37 bin hektarlık alana sahip olan ve bu tarihten sonra besleyen kaynaklarının üzerine barajların kurulması üzerine kuruma sürecine giren ve son birkaç yıldır tamamen kuruyan Ereğli Sazlığı (Akgöl), uzun yıllar küçük karabatak, ak palikan, tepeli pelikan, alaca balıkçıl, çeltikçi, kaşıkçı, flaminogo, yaz ördeği, macar ördeği, paspaş patka, dikkuyruk, küçük kerkenez, kılıçgaga, bataklık kırlangıcı, büyük cıblıbıt, mahmuzlu kızkuşu, küçük sumru, turna, angıt, gri balıkçıl, boz kaz, sukuşu türleriyle kuş cenneti görünümüne sahipti. Bahar aylarında az miktarda suyun biriktiği Akgöl, son yıllarda kuşa hasret kaldı.

1990’lı yıllara kadar 11 bin 250 hektar sulan alana sahip Eşmekaya Sazlığı, baraj gölüne çevirme çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle tamamen kurudu. Kerkenez, macar ördeği, çayır delicesi, mahmuzlu kızkuşu, sakarca, leylek, bataklık kırlangıcı, bozkır delicesi ve kır baykuşu sazılkalara tamamen küstü.

Akşehir ve Eber Gölleri, yıllarca ak pelikan, tepeli pelikan, küçük karabatak, alaca balıkçıl, çeltikçi, kaşıkçı, sakarca Macar ördeği, paspaş patka, gülen sumru ve uzun bacak türlerine ev sahipliği yaptı. Sulak alanı 350 kilometrekareden 10 kilometrekareye kadar düşen Akşehir Gölü ile suları çekilen Eber Gölü’ne kuşlar uğramaz oldu.

TUZ VE BEYŞEHİR GÖLÜ’NDE KUŞLAR AZALIYOR
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nde de sularının çekilmesi nedeniyle kuş sayısı giderek azalıyor. Macar ördeği, elmabaş patka, sakarmeke sayısının azaldığı gölde önceden kuluçkaya yatan tepeli pelikan, karabatak, gece balıkçılı, küçük ak balıkçıl türlerine hiç rastlanmıyor.

Kapladığı alan 260 bin hektardan 130 bin hektara kadar düşen Tuz Gölü’nde de önemli kuş türlerinin sayısında azalmalar gözleniyor. Flamingoların en önemli üreme alanlarının başında gelen Tuz Gölü’nde 1992 yılında yapılan sayımlarda 14 bin çift flamingo bulunurken, 2005 yılında sayı 11 bin 500’e kadar indi. Bu kuşlar artık besleyebileceği sayıda yavru yapıyor.

Türkiye’de son olarak sadece Tuz Gölü’nde 2002 yılında görülen mezgeldek kuşuna artık rastlanmazken, 1989’da 57 bin olan sakarca sayısı 2005’te 263’e, 1989’da 60 bin olan sukuşu ise 2005’te bin 424’e düştü.

Kaşıkçı, kılıçagaga, Akdeniz martısı, gülen sumru, cılıbıt, ince gagalı martı, karabaş martı, suna, uzunbacak, kızılbacak, kaşıkçı, kılıç gaga, Akdeniz martısı, gülen sumru, flamingoya ev sahipliği yapan Bolluk Gölü’nde de kuşlar azalıyor. Hızla tatlı su bataklığına dönüşen gölü kirlilik tehdit ediyor. Yakında buraya da kuşlar hiç uğramayacak.

Kılıç gaganın kuluçkaya yattığı, çok sayıda kışlayan sukuşunun bulunduğu Tersakan Gölü’nü de yazları kuruduğu için kuşlar tamamen unuttu. Göl çevresini rüzgar erozyonu tehdit ediyor.

Son 35 yılda kapladığı alan 830 hektardan 400 hektarın altına inen Samsam Gölü’ne yıllarca kılıçgaga, ince gagalı martı, Akdeniz martısı, gülen sumru, sukuşu ve turna geldi. Ekolojik dengenin bozulduğu gölde kuş görebilmek şans haline geldi.

Dikkuyruk, küçük kerkenez, kara boyunlu batağan, alaca balıkçıl, çamurcun, elmabaş patka, sakarmeke, bıyıklı sumru ve flamingoya ev sahipliği yapan Kozanlı Gölü’nün, 50 hektarı su ve büyük bölümü bataklık olmak üzere 650 hektarlık biri alanı bulunuyor. Aşırı kirlenme ve rüzgar erozyonu bölgeye gelen kuşları rahatsız ediyor.

Yaz ördeği, Macar ördeği, paspaş patka, dikkuyruk, kılıçgaga, büyük cılıbıt, Akdeniz martısı, gülen sumru, batağan, angıt, dikkuyruk, uzunbacak, kılıçgaga, akça cılıbıt, sakarcanın önceden çok sayıda bulunduğu Kulu Gölü’nde kirlilik ciddi boyutlara ulaştı. Göldeki kuş sayısı ciddi boyutlarda azaldı ve tamamen yok olmak üzere...

Bir zamanlar göl iken çok sayıda türde binlerce kuşun geldiği Suğla Gölü, DSİ tarafından depolama haline getirildikten sonra özelliğini yitirdi. Şimdi bölgeye hiç kuş gelmiyor.

İNSANLAR DA GİDECEK
WWF-Türkiye yetkilileri, kuruyan sulak alanları önce kuşların terk ettiğini belirterek, “Dünyada ve Türkiye’de benzerlerini görüyoruz. Önce kuşlar sonra insanlar terk ediyor. Konya Kapalı Havzası’ndaki birçok sulak alana kuşlar artık küstü, gelmiyor. Bundan sonra insanlar terk edecek” dedi.

[NTVMSNBC]

20.08.2007

Mısırlı köylüler su savaşı veriyor

Nil topraklarında devletin köylülerin susuzluğunu gidermekten ziyade golf sahalarını suladığı suçlamaları arasında içme suyu kesintisi nedeniyle artan protestolar gerçekleşiyor.

Son haftalarda gösteri dalgaları ve birbirini takip eden polisle çatışmalar nedeniyle, Nil Nehrinin içme suyunun %95'ini ve sulamanın %80'inini karşıladığı Mısır'da onlarca kişi yaralandı.

[TerraDaily]

Heathrow’da çevreciler polisle çatıştı

İngiltere’nin başkenti Londra’da Heathrow Havaalanı’nın genişletilmesine karşı çıkan çevre eylemcileriyle polis arasında çatışma çıktı. Eylemcilerden 4’ü gözaltına alındı.

LONDRA - İngiltere’nin başkenti Londra’daki dünyanın en işlek havaalanlarından Heathrow’un genişletilmesine karşı çıkan çevreciler, eylemlerini sürdürüyor.

Bir haftadır havaalanı yakınlarında kamp kuran eylemciler, havaalanını işleten BAA adlı şirkete ait binanın çevresini kuşatmaya çalışınca, polisin müdahalesiyle karşılaştı.

Polis, binanın yakınlarına yaklaşan göstericileri cop kullanarak engellemeye çalıştı.

Protestocuların bir kısmı polisin tüm engellemelerine karşın binanın park alanına girmeyi başardı. Çıkan arbedede 4 protestocu gözaltına alındı.

Hava taşımacılığının iklim değişikliklerine doğrudan etkisi olduğuna dikkat çeken protestocular, havaalanın üçüncü bir pist kurularak genişletilmesine şiddetle karşı çıkıyor.

[NTVMSNBC]

Dean kasırgası Jamaica’yı vuruyor

Kasırga ülkede büyük yıkıma neden olurken hükümet, 48 saat süreyle sokağa çıkma yasağı ilan etti.

KINGSTON - ABD kıtasında etkili olan Dean kasırgası Karayip Adaları’nın ardından şimdi de Jamaika’yı vuruyor. “Oldukça tehlikeli” anlamına gelen ve 4. kategoriye dahil edilen kasırga özellikle ülkenin güney kıyısında etkili oluyor. Hızı saatte 230 kilometreye ulaşan şiddetli rüzgarın etkisiyle başkent Kingston’da çatılar uçtu, ağaçlar ve trafik lambaları yerlerinden söküldü.

Havaaalanları kapatıldı, pek çok semte de elektrik verilemiyor. Bazı bölgelerde ise yağma olayları yaşandı. Yetkililer, halktan sığınaklarda kalmalarını istedi ve 48 saat süreyle sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Bu arada Dean kasırgasının yöneleceği Cayman Adaları’ndaki bazı bölgelerle Meksika’nın kıyılarındaki yerleşim birimleri tahliye edildi. Dean kasırgasının daha önce vurduğu Karayipler’de 8 kişi hayatını kaybetmişti.

[NTVMSNBC]

Meksika Körfezi’ni denizanaları işgal etti!

Avustralya sularında yaşayan bir denizanası tipi, ‘işgal’ ettiği Meksika Körfezi’nin ekosistemini tehdit ediyor.

MEKSİKA - Yedi yıl önce de uğradığı ve ekosistemiyle ilgili endişe yarattığı Meksika Körfezi’ni bu yaz yine işgal eden Phyllorhiza punctata türü denizananası insanlara zarar vermese de, çeşitli balık yumurtalarını ve karidesleri yiyor.

Dauphin Adası Deniz Laboratuvarı araştırma görevlisi Monty Graham, “kendi sularında bir yumruk büyüklüğünde olan bu denizanaları, Körfez’de bir çok yiyecek bulabildiğinden, büyük bir yemek tabağı boyuna gelebiliyorlar” dedi. Körfez’deki denizanalarının ağırlığı 11.3 kiloya kadar çıkabiliyor.

Avustralya asıllı denizanalarının geçmiş senelere oranla bu sene Orta Atlatik’te daha geniş bir alana yayıldıkları, ve ABD’nin güney sahillerinden Batı sahillerine kadar görülmeye başlandıkları belirtiliyor.

Phyllorhiza punctata türü denizanalarının sayısındaki artışın Orta Atlantik’in ekosistemini nasıl etkileyeceği konusu ise henüz bilinmiyor.

[NTVMSNBC]

Bir zamanlar cennetti

DHA - BALIKESİR - Suları çekilen Manyas Kuş Cenneti, hüzün içinde kuşlarıyla vedalaşıyor. Kuşlar ilk kez Manyas'ı her zamankinden bir ay erken terk ederken cennet AB'nin verdiği A Sınıfı diplomasını da kaybetmek üzere.

Doğal güzelliğiyle her yıl 250 türden 3 milyon göçmen kuşu ağırlayan Manyas, kuraklığın bedelini ağır ödüyor. Suların devamlı çekilmesi sonucu 600 metre uzunluğundaki Taş İskele ile gölde bırakılan kayıklar, zemini midye kabuklarıyla kaplı olan kurak arazide ürkütücü bir görüntü oluşturuyor.

Karabataklar, gri balıkçıl, kaşıkçı, pelikan gibi göçmen kuşların yuva yapacakları göl içerisindeki ağaçlar, suların çekilmesiyle ortada kaldı. Manyas Kuş Cenneti'nde her yıl ağustos sonu, eylül başında göç eden kuşlar, bölgeyi ilk kez bir ay erken terk ederken, yeterince beslenemeyip telef olan kuşlar ise vahşi hayvanlara yem oldu.

Toplam 64 hektarlık alana sahip Manyas Kuş Cenneti, 1959 yılında Bakanlar Kurulu tarafından milli park olarak ilan edilmişti. Ramsar Sözleşmesi kapsamında tutulan Manyas Kuş Cenneti, 1976 yılında Avrupa Konseyi tarafından A sınıfı diplomayla ödüllendirildi. Manyas Kuş Cenneti'nin her beş yılda bir yenilenen A sınıfı diploması, 2001 yılında ilk kez çevre kirliliği nedeniyle askıya alınmıştı.

Gerekli önlemlerin alınması sonucu diploma geçen yıl yenilenmişti. Ancak Manyas, kuraklığın devam etmesi halinde üç yıl sonra diplomasının iptal edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

[Radikal]

18.08.2007

Eber Gölü’nün dibi göründü

Türkiye’nin 12. büyük gölü olan ve derinliği 21 metreye ulaşan Eber Gölü’nün en derin yeri 1 metreye düştü. Kuşlar artık gelmiyor, balıklar öldü, kıyısında inekler dolaşıyor.

AFYONKARAHİSAR - Küresel ısınma, çöl sıcakları ve kuraklıktan etkilenerek kuruma noktasına gelen göller arasına Eber Gölü de katıldı. Göl kıyısında kurumuş çorak toprakların arasında kalmış çürümüş kayıklar ve bir zamanlar balıkların tutulduğu bölgede şimdi inekler geziyor.

Yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan ve kuş cenneti olarak adlandırılan, derinliği 21 metreye kadar ulaşan Eber Gölü’nde su seviyesi 1-2 metreye kadar düştü. Eber’de şimdilerde sadece tarla kuşları görülüyor. Sazlıkların kuruduğu gölde sular çekildikçe balık ölümleri de başladı.

Devlet Su İşleri 18. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, 215 bin metreküp su hacmi olan Eber’de şu an sadece 5 bin 648 metreküp su bulunuyor.

Küresel ısınma nedeniyle yıllardır küçülen Eber Gölü, bir zamanlar kıyısının bulunduğu Derekarabağ köyüne, sularının çekilmesi sonucu bugün kilometrelerce uzakta kaldı. Derekarabağ köyünde bir zamanlar göle sıfır evlerin önünde kalan kayıklar, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.

GÖL BİTİNCE FABRİKA DA BİTTİ

Derekarabağ köyü Muhtarı Mevlüt Sönmez, gölün kurumasının bir çok konuda kendilerini olumsuz etkilediğini belirterek, “Kağıt fabrikamız vardı. Göl bitince fabrika da bitti. Fabrikada işlenecek bir şey kalmadı. Biz kamış ve yastıkotu biçip, balıkçılık yapıyorduk. Eber Gölü’nde su olmadığı için hiçbir şey yetişmiyor şimdi” diye konuştu.

[NTVMSNBC]

17.08.2007

Dünya Doğal Afetlerle Boğuşuyor


Kuzey Kore'de sel 214, Japonya'da sıcak 13 can aldı.
Kuzey Kore'de son on yılın en büyük sel felaketi yaşanıyor.

Kızılhaç 214 kişinin öldüğü selde 80 kişinin de kayıp olduğunu açıkladı.
Kuzey Kore'de bir haftadır etkili olan yağışların yolaçtığı sellerde resmi rakamlara göre 300 bin kişi evsiz kaldı.
Seller 30 bin evin yıkılmasına 800 devlet dairesi ile 540 köprünün de hasar görmesine neden oldu.
Başkent Pyongyang ile doğudaki Wonsan kentini bağlayan otoyol da sel yüzünden kullanılamaz hale geldi.
Ülkenin batı bölgelerine elektrik sağlayan santralin hasar görmesi sonucu bölgede elektrik kesintileri yaşanıyor.

Uluslararası gıda yardımı alan ülkede 450 bin ton ürün de sel altında kaldı.
Dünya Gıda Programı bir aylığına 500 bin kişi için gıda sağlamayı hedefleyen acil bir program hazırladığını, Pyongyang hükümetinin cevabını beklediklerini açıkladı.
Birleşmiş Milletler ise halen aralarında çocuk ve kadınların da olduğu 750 bin kişiye yapılan gıda yardımını, gelecek ay 1 milyon 900 bin kişiye çıkarmayı planlıyor.

Japonya'da Sıcak 13 Can Aldı
Rekor seviyeye ulaşan sıcak hava yüzünden 13 kişinin öldüğü bildirildi.
Yetkililer başkent Tokyo ve çevresinde meydana gelen ölümlerin sebebini sıcak çarpması olarak açıkladı.

Termometrenin 40,9 dereceyi gösterdiği Tajimi kentinde 1933'ten beri en sıcak hava yaşanıyor.

Himalaya'da Toprak Kayması

Öte yandan Himalaya dağlarının Hindistan sınırları içinde kalan kısmında meydana gelen toprak kaymasında 60 kişinin öldüğü belirtiliyor.
Bölgede halen kayıp olan 55 kişinin de öldüğü sanılıyor.
[TRT]

Peru’da ölü sayısı artıyor


Peru’nun başkenti Lima yakınlarında meydana gelen, 8.0 büyüklüğündeki depremde ölenlerin sayısı 500’ü geçti. Ülkede 3 gün yas ilan edildi.
Peru Sivil Savunma Kurumu’na göre, şu ana kadar 510 kişinin cesedine ulaşıldı, yaralı sayısı ise 2 bin civarında. Başkent Lima’nın merkeziyle yoksul semtlerinde çok sayıda binanın yıkılmasına yol açan depremden en çok güneydeki İca, Pisko ve Şinka kentleri etkilendi.
Bazı bölgelerde binaların yüzde 80’inin yıkıldığı belirtiliyor. Enkaz altında arama-kurtarma çalışmaları sürerken, yolların hasar görmesi nedeniyle birçok bölgeye yardım ulaştırılamıyor.

Ölenlerin hemen hepsi başkent Lima’nın 265 kilometre güneyindeki İca kentinden. Yetkililer 650 bin nüfuslu bu kentteki durumu ‘dramatik’ olarak nitelendirdi.

Depremin ardından artçı şoklar da meydana geldi. Bölgede elektrik kesildi, iletişimde de sorunlar yaşanıyor.
Sağlık bakanlığı olağanüstü durum ilan etti. BM de ülkeye 1 milyon dolarlık yardım sözü verdi.

Peru’da 1970 yılında meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremde 66 bin kişi yaşamını yitirmişti.

16.08.2007

Tüm denizleri kapsayan bir akıntı keşfedildi

Avustralyalı okyanus bilimciler, ülkenin güneyinde Tasmanya adasının güneyinden geçen “ayrı işlevsel varlığı” bugüne dek kayda geçmeyen ve tüm dünya iklimini etkileyen ana deniz akıntısını kayda geçirdi.


SİDNEY - İngiliz Milletler Topluluğu Bilim-Sanayi Araştırmaları Örgütünün (CSIRI) Deniz-Atmosfer Dairesinden Ken Ridgway, 800-1000 metre derinden giden Tasmanya akıntısının Hint Okyanusu ve ileride Atlas Okyanusu’na açıldığını söyledi.

Ridgway, “Tasmanya Akıntısının” dünya ikliminin oluşmasında önemli payının olduğunun bugüne dek bariz bilinmediğini anlattı.

Atmosferin ısınmasına neden olan sanayi ürünlerinden salınan karbondioksit gazını emen okyanusların içine çektiği karbondioksidin üçte birini Tasmanya’nın da parçası olduğu Güney Kutbu Antarktika çevresinde dolanan akıntılar emiyor.

CSIRI örgütü araştırmacıları, okyanus akıntılarının dünya ikliminin akciğeri olduğunu hatırlatıyor. Kutuplarda buz tabakalarının bugün daha hızlı erimesi, okyanuslarda 4 bin 5 bin metre derine akan “taze su” kaynağına dönüşüyor. Ancak “buzların muhafazası”, dünyanın geleceği için yaşamsal önem taşıyor.

[NTVMSNBC]

15.08.2007

Avusturalya'da Susuzluk Önlemleri

Avustralya Su İşleri Kurumu, neredeyse tüm şehirlerin yönetimlerini yeni su kaynakları bulmaları yönünde uyardı.
Gelecek 10 yıl içinde kuraklık, iklim değişikliği ve hızla artan nüfus yüzünden Avustralya’da mevcut su kaynakları tükenecek ve yeni su kaynaklarının bulunması kaçınılmaz hale gelecek.

Avustralya Su İşleri Kurumu’nun raporuna göre, bu soruna çözüm olarak deniz suyunun içme suyuna dönüştürülmesi ya da suyun arıtılarak tekrar kullanılması öneriliyor.

Young, “Yağış miktarındaki azalma ve ortaya çıkan kuraklık Avustralya’yı tehdit ediyor. Bu durum, şu andaki mevcut kaynakların korunması için çok ciddi bütçeler ayrılması gerektiğini gösteriyor” dedi.

Avustralya’da son birkaç yıldır su kullanımına getirilen kısıtlama toplum tarafından benimsendi ve suyun en tasarruflu şekilde kullanımı sağlandı.
[Ntvmsnbc]

Güneş Sistemimizdeki Gezegenlerde de İklim Değişimi

Avustralya Parlamentosu'ndan dört milletvekiline göre, küresel ısınma diğer gezegenlerde de görülüyor ve bunun insanlarla ilgisi yok!

KÜRESEL ısınmanın etkileri her geçen gün daha çok hissedilirken, Avustralya Parlamentosu'nda dört milletvekilinden ilginç bir açıklama geldi: Küresel ısınma diğer gezegenlerde de görülen, doğal bir sürecin parçası. İnsanların neden olduğu karbon emisyonuyla ilgisi yok. AFP'nin haberine göre, dört milletvekilinin sunduğu raporda, "küresel ısınmanın Mars, Jüpiter, Pluto ve Neptün'de de görülen doğal bir fenomen olduğu" belirtiliyor.
HAZIRLANAN raporda "Üzerinde sıvı barındıran gezegenlerin iklimlerinde değişiklikler olması, doğal bir fenomendir. Bundan dolayı her an gezegenlerden yarısının ısındığına tanık olabiliriz. Bunun insan aktiviteleriyle hiçbir ilgisi yoktur" denildi. Milletvekilleri, "Bu durum, kamuoyuna yapılan ve tehlike uyarılarının çoğunun cehaletten kaynaklandığını gösteriyor" görüşünü savundu.
[Milliyet]

Himalayalarda Toprak Kayması

Himalaya dağlarının Hindistan sınırları içinde kalan kısmında meydana gelen toprak kaymasında 60 kişinin ölmüş olmasından korkuluyor.
Yetkililer, sağanak yağışların yol açtığı felakette bir köyün tamamıyla toprak altında kaldığını, arama çalışmalarının ordunun yardımıyla birlikte sürdürüldüğünü söylediler.
Devam eden aşırı yağışların, Himaçal Pradeş eyaletine bağlı Darla köyündeki arama-kurtarma çalışmalarını zorlaştırdığı belirtildi.
Yerel polis yetkilisi, 6-7 metrelik kayaların evleri yerlebir ettiğini, 5 ceset çıkarıldığını, 55 kişinin kayıp olduğunu söyledi ve bunların da büyük ihtimalle kurtulamadığını kaydetti.
[Milliyet]

Kuzey Kore'de Sel


Kuzey Kore'de Şidetli yağışların yol açtığı seller yüzlerce kişinin ölümüne neden oldu.

Kuzey Kore resmi haber ajansı KCNA'ya göre, 30 binden fazla ev zarar gördü, on binlerce hektar tarım alanı sular altında kaldı.

Ajans, sellerden en fazla Kangvon bölgesinin etkilendiğini burada 20 bin konutun zarar gördüğünü duyurdu.

Kuzey Kore'de geçen Ağustos'ta da sel felaketi yaşanmış, yüzlerece kişi hayatını kaybetmişti.

KCNA, 7 Ağustos'tan bu yana süren yağışlar sonucu 800 kamu binasının, 540 köprünün ve demiryolu hatlarının zarar gördüğünü duyurdu.

Ajansa göre enerji ve haberleşme hatlarının zarar görmesi sonucu birçok kentte elektrik kesintileri yapıldı.

Kuzey Kore yönetimi, devlet politikası olarak kazalar ya da doğal felaketlerin bilançosu hakkında ayrıntılı bilgi vermiyor.

Uzmanlar, tarım alanı açılması için ağaç kesiminin sel felaketinin boyutlarını daha da büyüttüğünü söylüyor.

Tarımsal üretimin ihtiyacı karşılamadığı ülke, bu alanda dış yardımlara bağımlı durumda.

1990'ların ortalarında Kuzey Kore'de yaşanan açlık felaketinde en az iki milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
[BBC/Turkish]

Saka Kuşlarının Nesli Tehlikede


Temiz su kanallarının kirlenmesi, kuraklık nedeniyle çok sevdikleri kara hindiba ve deve dikeni tohumlarının yok olması ve ticari ürüne dönüşmeleri saka kuşlarının varlığını tehdit ediyor.
Göç yollarında avlanmanın yanı sıra kuş pazarlarında da satılan saka kuşların nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Doğadaki çeşitliliğin ve dengenin tehlike sinyalleri verdiği günümüzde daldan dala konan saka kuşlarının, bitkilerin tohum dağılımına ve üremesine katkısı büyük.

Çok sevdikleri kara hindiba ve deve dikeni tohumlarının hızla azalması bu kuşların varlığını tehdit ediyor.
[Ntvmsnbc]

Cilo buzulu eriyor

Cilo Salt Dağları'nda 20 bin yıllık buzullar çevrecileri endişelendirdi. Kalınlığı yer yer 30 metre olan buzul katmanında eskiden buz olan yerlerin bu yıl kaya ve kum olduğu gözlendi. Cilo Doğa Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yrd.Doç.Dr. Tahir Yaşar, bölgeye yol yapılması için bir plan olduğunu hatırlatarak, "Eğer yol yapılırsa insanlar otomobilleriyle buzulların başladığı yere kadar çıkacak. Egzoz gazlarının da olumsuz etki yaratacağını düşünüyoruz" dedi.
[Radikal]

Senegal: Geç kalan yağmur sel getirdi

DAKAR - Resmi açıklamalara göre şiddetli yağışlar ülkenin merkezi ve kuzeyindeki evler ve ekinlerde zarara yol açarak kentlerde sellenmelere yol açıyor.

Kıtlık Erken Uyarı Sistemi Ağı (FEWS NET) 'nın 9-15 Ağustos tarihli Hava Durumu Tehlike Etkileri Değerlendirme yayınına göre, "Senegal'de yavaş başlayan yağmur sezonundan sonra, yağışlar özellikle ülkenin kuzey bölgeleri boyunca dar boğazlarda oldukça şiddetli yağmaya başladı."

"Nehirlerin şişmiş ve toprağın doygun olması sebebiyle önümüzdeki hafta boyunca yerel sellenmeler olasıdır."

123 ailenin evlerini kaybettiği bildirildi. Hükümet resmi olarak acil durum yardımı temin etmeye başladı.

[allAfrica]

14.08.2007

Kuzey Kutbu’nda erime rekor düzeye ulaştı

Kuzey Kutbu’nda yaz sonuna kadar buzullar rekor düzeyde azalacak. Yapılan son incelemelere göre, buzul seviyesi şimdiden olması gereken seviyenin yüzde 30 altına düştü.

Amerikan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’nin araştırmasında, erimenin eylül ortasına kadar sürdüğü Kuzey Kutbu’nda bu yıl en düşük buzul seviyesine ulaşılacağı tahmini yer alıyor.
Bilimadamları, güneş ışığının yüzde 80’ini yansıtan buzulların erimesinin, kutuplardaki tüm doğal hayata zarar vereceğini belirtiyor.

Küresel açıdan bakıldığındaysa, dünyanın en önemli yansıtıcı yüzeylerinden birini kaybetmesi ciddi bir iklim değişikliğiyle sonuçlanabilir.

Bilimadamlarına göre 2040 yılında kutupları buzulsuz yazlar bekliyor.
[Ntvmsnbc]

Dünyanın Su Sorunu Stockholm'de Tartışılacak

18 Ağustos’a kadar devam edecek Dünya Su Haftası’nda, Ankara ve İstanbul’daki su sıkıntısının nedenleri üzerinde durulması da bekleniyor.
Su sorununa çözüm bulmak ve acil eylem planları oluşturmak için uluslararası kuruluşlar, bilim adamları ve çevre örgütleri İsveç’in başkenti Stockholm’de bir araya geldi.
Etkinlik kapsamında düzenlenecek toplantılara, yüzün üzerindeki ülkeden politikacılar, araştırmacılar, bilim insanları, sivil örgüt temsilcileri ve uzmanlar katılacak.

Su politikalarında değişim, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın su kaynaklarına etkisi, su yatırımlarının öncelik kazanması ve bölgesel çapta su sorunlarının tartışıldığı seminerler ve etkinlikler 18 Ağustos’a kadar sürecek.

Toplantıda Ankara ve İstanbul’da başgösteren su sorununun nedenleri üzerinde de durulması bekleniyor.
[Ntvmsnbc]

ABD, Roma İmparatorluğu gibi çöküyor mu?

Dünyanın süper gücü ABD, siyasetten ekonomiye, sağlıktan eğitime birçok alanda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Washington’un en yetkili müfettişlerinden David Walker, ABD’nin içinde bulunduğu durumu, Roma İmparatorluğu’nun çöküş dönemine benzetti.
ABD Başkanı George Bush, ikinci döneminin sonlarına yaklaşırken, hemen her alanda sert eleştirilere hedef oluyor. En ağır eleştirilerden biri de hükümetin en yetkili denetim kurumunun başkanı David Walker’dan geldi.
Financial Times’ın haberine göre Walker, ülkesinin içinde bulunduğu koşullarla Roma İmparatorluğu’nun sonunu getiren faktörler arasında çarpıcı benzerlikler bulunduğuna dikkat çekti.

David Walker bu benzerlikleri, ahlaki değerlerin yozlaşması ve siyasi nezaketin azalması, ülke dışındaki askeri varlığın aşırı genişlemesi ve merkezi hükümetin sorumsuz mali politikaları olarak sıraladı.
“Doğum oranındaki düşüş, sağlık hizmetleri maliyetleri, tasarruflar ve yabancı sermayeye artan bağımlılıkla, benzeri görüşülmemiş mali risklerle karşı karşıyayız” diyen Walker, eğitim, enerji, çevre, göç ve ırak konusunda da sürdürülebilir politikalar izlenmediği görüşünde.

Tüm altyapının yenilenmesi için milyarlarca dolara ihtiyaç duyulduğunu da belirten Walker, Minneapolis’te yıkılan köprünün de bu yönde bir uyarı olduğunu vurguladı.

Walker, hemen önlem alınmazsa ülkenin ciddi bir krizle karşı karşıya kalacağını söyledi.
[Ntvmsnbc]

13.08.2007

Asıl Cehennem 2009’da!!

İngiliz meteorolojisinden felaket raporu: daha da beter olacak!

Dünyada hava sıcaklıkları önümüzdeki 2 yıl daha bu seviyede olacak. 2009’dan sonra yeni bir sıcak hava dalgasıyla dünya cehennemi yaşayacak

İngiltere Meteoroloji Ofisi, şimdiye kadar gerçekleştirilen en büyük iklim araştırmasına imza attı. Küresel ısınmayı baz alarak ilk kez yapılan iklim tahmini çok güçlü bir süper bilgisayar kullanılarak gerçekleştirildi. Atmosferden ve okyanuslardan alınan sıcaklık verileri, 1980 ve 1990’daki verilerle birlikte bilgisayar yüklendi. Daha sonra bu veriler baz alınarak yükselen sıcaklık trendi bulundu ve geleceğe yönelik bir iklim modeli oluşturuldu. Araştırmanın sonuçları dün İngiliz basınında geniş yer aldı. Buna göre,
1998 yılında dünyada hava sıcaklıkları ortalaması yıl geneline bakıldığında 14.54 dereceyle rekor bir düzeye ulaşmıştı. 2003 yılında ise Avrupa’da 35 bin kişi sıcaklar nedeniyle hayatını kaybetti. Son yapılan tahminlere göre dünya bu rekorları da çok yakın bir gelecekte geride bırakacak. Yani havalar daha da ısınacak.
Bilgisayar simülasyonu 2010 yılında 1998’deki sıcaklık rekorunun kırılma ihtimalinin yüzde 50’inin üzerinde olduğunu gösterdi.

Artık geri dönüş yok

Önümüzdeki 2 yıl boyunca sıcaklıklarda düşme beklenmiyor. Her iki yılın da bu yıl yaşanan iklim koşullarıyla benzerlik göstereceği tahmin ediliyor.
2009 yılından itibaren sıcaklıklar aniden ve sürekli yükselmeye başlayacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın ortalama ısısı 0.3 derece yükselecek.
2014 yılı ve sonrasında ise cehennem sıcakları bizi bekliyor. Yeni sıcaklık rekorları kırılması olasılığı her geçen yıl biraz daha artacak.
Araştırmanın başında bulunan İngiliz meteoroloji uzmanı Doug Smith, şimdiye dek küresel ısınmayla ilgili yapılan araştırmalarda hep bilim adamlarının “2100 yılında dünya nasıl olacak” sorusuna yanıt verdiğini, kendilerinin ise çok daha yakın geleceğe bakmak istediklerini söyledi. Smith, “100 yıl sonra inşaatı bitecek bir projeyle kimse ilgilenmez. Ama 5 yıl sonrası herkesi ilgilendiriyor” dedi.
[Vatan]

12.08.2007

Tuncelili Munzur Nehri’ne baraj istemiyor

Tunceli’de yüzlerce kişi, Munzur Nehri üzerine barajlar yapılmasını öngören projeyi protesto için eylem yaptı.

TUNCELİ - Tunceli’de düzenlenen 7. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında Munzur Çayı’na yapılması planlanan barajları protesto etmek amacıyla “Başka Enerji Mümkün, Başka Munzur Yok” yürüyüşü düzenlendi. Cumhuriyet Meydanı’ndan Munzur Çayı’na kadar yürüyen kalabalığa Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil de eşlik etti.

Munzur Çayı’nda grup adına basın açıklaması yapan Tunceli Dernekleri Federasyonu sözcüsü Hasan Şen, çay üzerinde toplam 8 baraj yapılmak istendiğini, şimdiye kadar bir barajın tamamlandığını ifade etti.

Yapılacak barajlarla birlikte Munzur Vadisi içinde ve çevresinde yaşayan canlı ve bitki türlerinin yok olacağını öne süren Şen, “Biz Munzur’un barajlara değil barışa ve halkların kardeşliğine akmasını istiyoruz” diye konuştu.

Munzur Çayı’na baraj yaptırmamak için tüm demokratik haklarını kullanacaklarını vurgulayan Şen, “Bu vadi sadece bu topraklar için değil, tüm dünya için çok önemlidir. Buranın barajlara boğulmaması için her türlü yasal mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Basın açıklamasının ardından yürüyüşe katılanlar “Dersim dört dağ içinde” adlı türküyü söyledi, çeşitli sloganlar attı.

DAVA AİHM’E TAŞINDI

Munzur Nehri üzerine 7 baraj yapılmasını öngören projenin geçmişi yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor.

Bölge milli park alanı olduğu için karşı çıkılan proje yargıya taşınmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mmahkemesi’ne kadar giden proje ile ilgili yargı süreci devam ediyor.

Barajların yapımıyla ilgili henüz somut bir adım atılmadı.

[NTVMSNBC]

Siyanürle altın ararken 23 köyün suyu zehirlendi

AA - ÇAN - Çanakkale'nin Çan ilçesine bağlı Etili Köyü'nde yürütülen altın arama çalışmaları, bölgedeki 23 köyün yararlandığı suyu zehirledi. Etili Köyü çevresinde siyanürle altın arayan firma, su havzasını kirlettiği ve ön ÇED raporu bulunmadığı gerekçesiyle Çan Kaymakamlığı ve Çan Belediyesi'nce uyarıldı.

Kaynak suyuna kimyasal atık karışmış
Çan Belediye Başkanı Ali Sarıbaş, altın arama çalışmaları nedeniyle bölgedeki kaynak suyuna kimyasal atık karıştığını, bunun da resmi olarak belgelendiğini söyledi. Firmanın, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden çalışmalarını sürdürmesi konusunda uyarıldığını belirten Sarıbaş, kirlenen köy sularının yeniden içilebilir hale getirilmesi için çalışma başlatıldığını vurguladı. Sarıbaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, maden arama çalışmalarındaki hassasiyetini artırmasını istediklerini de ekledi.

[Radikal]

Çevre örgütleri: 'Su yasası' acil çıkartılmalı

RADİKAL - İSTANBUL - Yıllardır uyarısı yapılan kuraklık 'çevrecilerin hassasiyeti' olmaktan çıkıp çoluk çocuk herkesin konuştuğu, çiftçiden kentliye herkesi ilgilendiren bir tehlikeye dönüştü. Peki bu süreçte, devlete, ilgili kurumlara, çevre örgütlerine ve halka düşen ne? Kim ne yapıyor, ciddi önlemler için neler yapılması gerekiyor?

  • Doğal Hayatı Koruma Vakfı, 'su zengini olduğumuz' algısının ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi için 'Suyumuza Sahip Çıkalım' kampanyası başlattı. Önerileri şöyle: Kapsamlı ve bugünün gerçeklerine uygun bir 'Ulusal Su Yasası' çıkarılmalı. Türkiye'deki 25 su havzası için Entegre Havza Yönetim Planları hazırlanmalı. Yeraltı sularının kullanımı düzenlenmeli ve etkin bir şekilde denetlenmeli. Bütün sektörlerde su tasarrufu teşvik edilmeli.

  • Biz su zengini değiliz!


  • Su Vakfı da kamuoyu duyurularıyla sürekli kuraklığa vurgu yapıyor. Su Vakfı'na göre, kısa, orta ve uzun vadede kuralıkla mücadele için önce senaryolar üretilmesi gerekiyor. Kuraklıkla mücadalenin de bu senaryolar üzerinden yürütülmesi gerektiğini savunuyor: Farklı kamu kuruluşlarındaki su verileri tek bir elde toplanmalı. Su israf edilmemeli, yeraltı suları da kullanılmalı. Kuraklık İzleme ve Araştırma Merkezi oluşturulmalı. Kuraklığa karşı sorunlu bölgelere hayat verecek, su boru hatları yapılmalı.

  • Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin (TZOB) kuraklığa karşı çözüm önerileri şöyle: Kuraklık bir merkezden sürekli izlenmeli. Su toplama havzalarında 'su yönetim birimleri' kurulmalı, su transferi planları hazırlanmalı. Su Konseyi kurulmalı ve 'Su Yasası' çıkarılmalı.

  • Çamaşır makinesine bir gün mola

  • TEMA Vakfı'ysa etkin ve kalıcı su politikaları oluşturulmasını talep ederken, vatandaşın da 'kuraklığa' karşı acil harekete geçmesi gerektiği uyarısını yapıp, 'en basit tasarruf' önerilerini şöyle sıralıyor: Musluğu açık bırakmayın. Bulaşıklarınızı elde değil makinede yıkayın. Diş fırçalarken, tıraş olurken suyu kapatın. Daha kısa duş alın. Gereksiz yere sifon çekmeyin. 1.5 litrelik bir pet şişeyi suyla doldurarak sifonunuzun içine yerleştirmekle yılda 2 ton su kurtarabilirsiniz. Suyu daha iyi bir şekilde püskürten ekonomik duş başlığı alın. Muslukları tamir ettirin. Evinizdeki ya da apartmanınızdaki su borularını yenileriyle değiştirin ya da tamir ettirin. Çamaşır makinenizi haftada bir kez bile az kullansanız, yılda 9 ton suyu kurtarırsınız.

  • * Türkiye Yeşilleri 2005'ten beri 'İklim değişikliğini durdur, yaşamı sürdür' kampanyası sürdürüyor. 'Acil eylem planı' şöyle: "Türkiye Kyoto Protokolü'nü derhal imzalamalı. Kömürlü termik santral projeleri, sera gazı salınımına neden olan sanayi tesisleri arasındaki çimento fabrikası yatırımları, nükleer santral iptal edilmeli. Ulaşımda motorlu taşıtlar yerine toplu ulaşım, raylı sistemler, bisiklet ve yürümeye dayalı politikalar geliştirilmeli.

    [Radikal]

    Trinidad&Tobago'da doğal gazda son 12 yıl

    Denetlemeler doğal gazın 2019 yılında tükeneceğini gösteriyor.

    Trinidad ve Tobago, ülkedeki gaza dayalı milyon dolarlık projeleri destekleyecek yalnızca 12 yıllık doğaz gaza sahip.

    Ülke bu nedenle acele ile üretimdeki devlet gelirinin ana kaynağı olan doğal gazdan daha fazlasını elde etme ihtiyacı duyuyor. Enerji Bakanı Dr. Lenny Saith panik yapmaya gerek olmadığını iddia etti.

    Başbakan Patrick Manning'in, petrol ve haz kullanımına ilişkin yeni ufukların gerekip gerekmeyeceğinin gözükeceği bir zamanın yaklaştığını açıklamasından yalnızca iki gün sonra, Enerji Bakanı yapılan bir denetlemenin şuanki üretim oranında yalnızca 2019 yılına kadar yetecek gazın kaldığını gösterdiğini açıkladı.

    Saith, Houston merkezli Ryder Scott şirketi tarafından son iki yılda yürütülen denetleme bulgularının bir kıyamet günü tahmini olmadığını söyledi. "Bu ülke gazının bittiği anlamına mı geliyor? Hayır."

    [Trinidad&Tobago Express]

    11.08.2007

    Dünyanın suyu tükeniyor

    AA - Küresel ısınma sebebiyle kuraklık birçok ülkede büyük sorun haline gelirken, dünya tatlı su kaynakları kirlilik ve fazla kullanım nedeniyle tehlike altına giriyor. Dünyada kirli suların yol açtığı hastalıklardan her yıl 2,2 milyon insan, her 8 saniyede bir bebek ölüyor. Buzulların erimesi ve aşırı yağış nedeniyle çoğu ülke de sellerle boğuşuyor.

    Birleşmiş Milletler'in "Dünya Su Gelişim Raporu" ile çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, dünyanın atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığı son yüzyılda 0,6 derece arttı. Buna petrol ve kömür gibi yakıtlardan çıkan gazlar ile diğer sanayi ve atık gazlarının etki yaptığı belirtildi. Son 12 yılın 11'i sıcaklıkların kayıt altına alınmasından bu yana kaydedilen en sıcak yıllar arasında oldu. Dağlarda görülen buzullar ve kar örtüsü azaldı, uydularla deniz seviyesinde yükselmenin hız kazandığı gözlendi. Daha yoğun ve uzun süreli kuraklıklar gözlendi. Büyük buz kütlelerinin derinliği ve yoğunluğu azaldı.

    Tahminlere göre, yüzyılın sonuna kadar dünya 1,8 ila 4 derece arasında ısınacak, deniz seviyeleri 28 ila 43 santimetre yükselecek, buzulların tamamı yüzyılın ikinci yarısında eriyecek, bu durum iklim değişiklikleri ve tropikal fırtınaların yoğunluğunda artışa neden olacak. Dünya 2 derece daha ısındığında su sıkıntısı başlayacak, Kuzey Amerika'da kum fırtınaları tarımı yok edecek, deniz seviyesi yükselecek. Peru'da 10 milyon kişi su sıkıntısı çekecek, mercan kayalıkları yok olacak, gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30'u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    Isı 5 derece arttığında denizler 5 metre yükselecek, dünyanın yiyecek stokları tükenecek. 6 derece arttığında ise göçler başlayacak. Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecek. İklim Değişikliği 2007 raporuna göre, Avrupa'daki son iklim değişikliğinin doğal ve yönetilen ekosistemlere, buzullara ve insan hayatına çok geniş etkileri oldu. Gelecekte tüm Avrupa ani bastıran sellerin, Orta ve Doğu Avrupa karlarının erimesiyle oluşacak sellerin, Güney Avrupa orman yangınlarının ve kıyı şeritleri su baskınlarının tehdidini hissedecek. Orta ve Doğu Avrupa'da su sıkıntısı ortaya çıkacak. Avrupa'nın tarım, ormancılık, turizm ve enerji üretimi gibi sektörleri başta olmak üzere tüm ekonomisi olumsuz etkilenecek.

    1,2 milyar insanın içecek suyu yok

    Dünya nüfusunun yüzde 40'ı su sıkıntısı çekiyor. Kirli suların yol açtığı hastalıklardan her yıl 2,2 milyon insan, her 8 saniyede bir bebek ölüyor. Kirli su kurbanlarının çoğu gelişmekte olan ülkelerde. Bu ülkelerde su kaynaklı rahatsızlıklar hâlâ hastalıkların temel nedeni olmayı sürdürüyor. Milyonlarca insan ''sadece el yıkamak'' gibi temel hijyenik bir pratikle bile bu rahatsızlıktan kurtulabilecekken, bu sorun çözülemiyor. Son yüzyılda dünya nüfusu 2 kat, su tüketimi ise 6 kat arttı. Avrupa'da kişi başına günde 160 litre su tüketilirken, bu oran Somali'de 5-10 litre ve suya ulaşmak için kilometrelerce yol kat edilmek gibi bir zorunluluk var. 1,2 milyar insanın içecek suyu yok. Dünya tarım alanlarının yüzde 70'i çölleşme tehlikesi altında. 2032'de dünya nüfusunun yarısı içecek su bulamayacak.

    [Zaman]

    Muğla'da 3 ayrı noktada şüpheli orman yangını

    Muğla'da Şehitler Anıtı yakınında bulunan ormanlık alanda, 3 farklı noktada orman yangını çıktı. Yangın nedeniyle Muğla-Bodrum-Milas karayolu ulaşıma kapatıldı. Ormanlık alanın 3 farklı bölgesinde çıkan orman yangınına itfaiye ekipleri müdahale etti.

    Muğla Belediyesi itfaiye ekipleri, rüzgârın da etkisiyle büyüyen yangına müdahalede yetersiz kalınca, Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinden yardım istendi. Söndürme çalışmalarına, 2 helikopter, 10 arazöz ve 50 orman işçisi de destek verirken, yangının çıktığı alanın karşısında bulunan Ergediği mevkiinde de orman yangını başladı. Jandarma ve polis ekipleri, yaptıkları ilk incelemede, yangınların kasıtlı olarak çıkarıldığı izlenimiyle soruşturma başlattı. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin, ormanlık alandan 18-20 yaşlarında 3 kişinin ayrıldığını gördüklerini belirtmeleri üzerine, verilen eşkâller üzerinde çalışma başlatıldı.

    Öte yandan, Çankırı'nın Ilgaz ilçesine bağlı Balcı köyü Karakaya mevkiindeki ormanlık alanda da dün akşam saatlerinde henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangına 1 arazöz, 1 dozer, 2 helikopter ve yangın söndürme ekipleri ile müdahale edildi.

    Osman Akçay, Muğla

    [Zaman]

    Doğubayazıt'ta sel

    DOĞUBAYAZIT - Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde meydana gelen selde, 4 evin yıkıldığı, 40 evde de hasar oluştuğu bildirildi.

    Doğubayazıt Kaymakamı Cemalettin Demircioğlu, ilçeye bağlı Karabulak köyünde dün akşam saatlerinde etkili olan dolunun sele neden olduğunu söyledi. Demircioğlu, ilk belirlemelere göre 4 evin yıkıldığını bildirdi. İncelemede bulunmak üzere köye gittiğini belirten Demircioğlu, sel sularıyla birlikte yüksek kesimden gelen kaya parçalarının, yolu ulaşıma kapatması nedeniyle döndüğünü kaydetti.

    Köy Muhtarı İbrahim Ertuğrul ise sel nedeniyle 40 evde hasar oluştuğunu, 4 evin de yıkıldığını ifade ederek, bu evlerde yaşayan vatandaşların komşularının ve yakınlarının yanına yerleştirildiğini bildirdi. Ertuğrul, koşulların uygun olmaması nedeniyle köyde çalışma başlatılamadığını belirterek, sel sırasında paniğe kapılan Sezile Bayram (80) adlı kadının da yaşamını kaybettiğini ifade etti.

    [Anadolu Ajansı]

    Kuzeyde buz artık çok az

    AFP - WASHINGTON - Kuzey Kutbu iklimi uzmanı William Chapman kıtadaki buz seviyesinin son yılların en düşük seviyesine gerilediğini açıkladı. Chapman, Kuzey Buz Denizi'nin üstündeki buz örtüsünün yıllık minimum seviyesinin de altına düştüğünü belirterek, bu yıl deniz sularının daha da ısınacağını, bu yüzden buzun iyice azalacağını söyledi. ABD'li bilim insanı şu andaki yaz buz örtüsünün 50 yıl önceki seviyenin yüzde 25-30 oranından daha aşağıda olduğunu belirtti. Chapman, "Kuzey Buz Denizi'yle ilgili endişe verici durum, denizin çok fazla sıcak emiyor olması. Küresel ısınmanın buz örtüsü seviyesindeki azalmaya neden olduğunu düşünüyoruz" dedi.

    [Radikal]

    Melen Çayı'nda balık ölümleri

    Düzce’nin Cumayeri ilçesi Dokuzdeğirmen köyü Elmalık mevkisinden geçen Melen Çayı’nda balık ölümleri görülmesi üzerine yetkililer harekete geçti.

    AA - DÜZCE - İstanbul’un su ihtiyacının bir bölümünü karşılayacak olan Melen Çayı’nda çok sayıda balık telef oldu. Balıkların, çaya bırakılan atıklar nedeniyle öldüğü tahmin edilirken, Cumayeri Kaymakamlığı, Cumayeri Belediyesi, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ve Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri bölgeye gelerek incelemelerde bulundu.

    Çevre Müdürlüğüne bağlı mühendislerce Melen Çayı’ndan ve atıklardan alınan numuneler incelenmek üzere laboratuvara gönderildi.

    Cumayeri Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu, Melen Çayı’nda görülen balık ölümlerinin hoş olmadığını belirterek, “Çünkü bu su İstanbul’u besleyecek, bir an önce önlem almalıyız” dedi.

    Konuyla Çevre ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin ilgilenmesi gerektiğini ifade eden Koloğlu, “Bu balıkların ne zaman ve neden öldüğü araştırılmalı ve bunun önüne geçmek için gerekenler yapılmalıdır. Bu ölümlerin başlıca sebeplerinden birisi etraftaki fabrikaların atıklarını Melen Çayı’na bırakmalarıdır. Burası İstanbul’un su ihtiyacını karşılayacağı için bu noktada İSKİ harekete geçmeli ve gereken ne varsa bir an önce yapılıp önlem alınmalıdır. Su sıkıntısının yaşandığı bu günlerde Melen’in kıymetini bilip, bu dereyi kurtarmamazı gerekiyor”

    Belediyelerin arıtma tesisleri yapmaları gerektiğini vurgulayan Koloğlu, “Biz belediyeler olarak bu konuda arıtma tesisleri yapmalıyız ama arıtmanın elektrik ihtiyacını, masrafını bile karşılayamayız. Eğer İstanbul bu suyu alacaksa İSKİ tarafından, mevcut Havza Koruma Planı derhal işlevsel hale getirilmeli” dedi.

    [NTVMSNBC]

    Güle Güle Ayen Enerji

    07/08/2007 tarihinde Fındıklı’da Çağlayan vadisinde yapılması planlanan PAŞALAR HES ve regülatörünü ihale alan Ayen Enerji tarafında gerçekleştirilen “yöre halkını bilgilendirme” (ÇED)toplantısına çevre köylülerin kararlı tutumu damgasını vurdu.. Çevre İl Müdürlüğü başkanlığında raportörlerin ve Ayen inşaat yetkililerinde bulunduğu toplantıda yöre halkı hep birlikte derelerini sattırmayacaklarını bir kez daha haykırdı.

    Aslandere Köyü meydanında yapılan toplantıda, Çağlayan Deresi Pashalar mevkiinde AYEN Enerji A.Ş. tarafından yapılması planlanan Hidro Elektrik Santral (HES) konusunda şirket yetkilileri, vatandaşları çevresel etüt konusunda bilgilendirmeye ve projeyi tanıtmaya çalıştılar.

    Fındıklı Dereleri Koruma Platformu Avukatı Av.Mehmet Horuş yaptığı konuşmada, HES Projesi için, çevresel etüt değerlendirmesi yapılabilmesi için üretim kapasitesinin 50 MW üstünde olması gerekirken Çağlayan Deresinin üretim kapasitesinin 40 MW olduğunu söyledi.

    Çağlayan vadisi için oluşturulmaya çalışılan çevresel etüt değerlendirme raporunun hazırlanmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Horuş, “Fakat buradaki ekosistemin özelliği nedeniyle Çevre ve Orman Bakanlığı çevresel etüt değerlendirme raporu hazırlanması için işletmeci firmaya ‘rapor hazırla gel’ dedi. Bugünde burada vatandaşların yoğun katılımları ile köy muhtarları, sivil toplum örgütleri ve dernek başkanları bu projenin yapılamayacağını toplantı divanına bildirmiş oldu. Fındıklı halkı iradesi tartışmasız şekilde ortaya çıkmıştır. Bu projeleri kesinlikle halk istememektedir. Çevresel etüt değerlendirme süreci bu aşamada tıkanmış, halk bir kez daha kazanmıştır.” dedi.

    Firma yetkililerinin santralin tanıtımını yaptıktan sonra söz sırası yöre halkına geldi. Aynı zamanda Muhtarlar Derneği Başkanı olan Fındıklı Dereleri Koruma Platformu Sözcüsü Ozan Hanedar santrali kesinlikle istemediklerinin bir kez daha altını çizdikten sonra başta çevre köy muhtarlıkları olmak üzere muhtarları mikrofona davet etti. Tüm muhtarlar yapılacak HES’e karşı olduklarını bir kez daha yinelediler.

    En etkili konuşmalardan birini emekli hemşire Bedriye Şişmanoğlu yaptı. Binlerce yıldır atalarının bu topraklarda, derenin kıyısında yaşadığını belirterek, “Biz bu derelerde santral istemiyoruz. Bu bölgenin turizme ihtiyacı var derelerin kurutulmasına değil. Canımız kanımız pahasına suyumuzu koruyacağız. derelerimizi asla vermeyeceğiz” diye konuştu.

    [FındıklıDereleri.com]

    10.08.2007

    Yunanistan'da zehirli su alarmı

    Yunanistan'da Asopos ırmağı yakınlarında yaşayanlara kansere yol açan krom içerdiği gerekçesiyle musluk suyu içmemeleri uyarısı yapıldı.

    Çevre örgütleri, hükümeti, ırmağı kirleten fabrika ve atölyelere karşı harekete geçmeye çağırdı.

    Ülkenin orta kesimlerindeki Asopos nehrinden alınan su örneklerinde vücuttan atılamadığı için ölümcül olabilen kroma rastlandı.

    Atina'nın kuzeyindeki Oinofita Belediye Başkanı, bölge sakinlerinden musluk suyu içmemelerini istedi. Çevre kuruluşları, ırmaktaki kirlenmeden, arıtma tesisi olmayan fabrikaları sorumlu tutuyor.

    Bu yaz atıklarını ırmağa boşalttığı belirlenen bir fabrikaya beş bin dolar ceza verildi.

    Ancak çevre örgütleri, mahkemelerin verdiği para cezalarının caydırıcı olmadığını, fabrikaların arıtma tesisi kurma yerine ceza ödemeyi tercih ettiklerini söylüyor.

    Yunanistan'da yayımlanan Katimerini gazetesinin yazarlarından Mihailis Kaçigeras, ırmaktaki kirliliği konu aldığı yazısında çözüm için herkesi harekete geçmeyi çağırdı.

    Kaçigeras, şunları yazdı:

    "Asopos ve diğer ırmaklardaki sorunun çözümü için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor. Aksi halde, küvetlerini hatta havuzlarını Fransız şişe sularıyla doldurmaya yetecek kadar parası olanlar, bu suçu işlemeye, sanayi bölgelerinde yaşayanlar ve çocukları da rekabet adına suya atılan zehri içmeye devam edecekler."

    [BBCTurkish]

    7 yıl sonra yerküre 0.3 derece daha sıcak olacak

    İngiliz bilimadamları, insan etkisinin yanı sıra okyanuslarda oluşan akıntılar ve kısa vadedeki doğa olaylarının 10 yıl içinde sıcaklık artışını nasıl etkileyeceğini tahmin eden bir model oluşturdu.
    Bu modele göre, gelecek 7 yılda yerküre, 0.3 santigrad derece daha sıcak olacak. Bu da bizi bugüne kadar yapılan tahminlerden daha vahim bir tablonun beklediğini gösteriyor...
    Bugüne dek önümüzdeki yüzyılda yerkürenin ne kadar ısınacağına ışık tutabilecek tahminlere dayanan pek çok model geliştirildi. İngiliz bilimadamlarıysa, bu kez daha yakın geleceğe önümüzdeki 10 yıla bakıyor. Bu tahminler, küresel ısınmanın çok daha yakın zamanda insanlığı tehdit edeceğini gösteriyor.

    Science dergisinin geniş yer ayırdığı modelden elde edilen verilere göre; ısı artışı 2009-2014 arasında daha önceki tahminleri aşacak. Yerküre gelecek 7 yılda 0.3 derece daha sıcak olacak.
    Uzmanlar, okyanus akıntıları ve kısa süre önce gerçekleşen kasırgaların esas alındığı bilgisayar tabanlı modelin en ayrıntılı ve en doğru tahminleri yapabileceği konusunda iddialı.

    Zira, modele insan faktörünün yanı sıra okyanusların ısınması, sera gazlarının salımı, fosil yakıtların etkileri ve volkanik patlamalar da katılıyor.
    Bilimadamları, bu sayede insanların yüzyıl içinde kendilerini bekleyen küresel ısınma tehdidi yerine yakın gelecekteki tehlikeye karşı daha etkin önlemler alacağını umut ediyor.
    [Ntvmsnbc]

    Küresel ısınma 2009’dan sonra artacak


    Çevre uzmanları, küresel ısınmanın 2009 yılından sonra artacağı tahmininde bulundular.
    Küresel ısınmanın, 21. yüzyılda karbon gazı salımının etkisiyle artacağı yönündeki genel uyarının yanında, 2005 yılını takip eden 10 yıl içindeki olasılıklara değinen İngiliz bilim adamlarının raporunda, insanın neden olduğu küresel ısınmadan ziyade, doğal etkenlerin sebep olduğu iklim değişikliği üzerinde duruldu.
    Tahminde bulunmak için, El Nino ile okyanus sirkülasyonundaki diğer dalgalanmalarla ısı üzerinde çalışmalarda bulunan uzmanların Science dergisinde yayımlanan raporuna göre, dünya gerçek ısınmayla 2009 yılında tanışacak. 2009’a kadar ise doğal güçler, insanın yol açtığı tahmini ısınmayı dengeleyecek.
    [Ntvmsnbc]

    Nehir yunuslarının nesli tükendi?



    Altı haftalık kapsamlı bir çalışmadan sonra, "baiji" olarak bilinen nadir Çin Yangtze nehir yunuslarının nesillerinin tükenmiş olabileceğinden korkuluyor. Dünya Koruma Birliği'nin Tehlike Altındaki Türler Kırmızı Listesinde zaten "kritik olarak tehlike altında" olarak işaretlenen baiji'den herhangi bir birey bulmada başarısız olan araştırmacılar, baijilerin yok olması için aşırı balık avcılığını suçluyor.

    Londra Zooloji Topluluğu'ndan Dr. Sam Turvey, bunu "şok edici bir trajedi" olarak tanımladı: "Bu, evrimsel yaşam ağacının bütün bir dalının yok olması anlamına geliyor ve gezegenin koruyucuları rolümüzde şimdi tam bir sorululuk almak zorunda olduğumuzu vurguluyor."

    [Environmental Graffiti]

    Beyşehir gölü tarla oldu

    Türkiye'nin büyük kesiminde etkili olan kuraklık, doğal yaşamı da olumsuz yönde etkilemeye başladı. Ankara'nın Nallıhan ilçesi sınırlarında bulunan ve 168 kuş türüne ev sahipliği yapan kuş cennetindeki suların çekilmesi ve bölgeyi besleyen Aladağ Çayı'nın kuruması, buradaki kuşların sayısında önemli düşüşe sebep oldu.

    Sularının çekilmesiyle bölge, köylülerce tarla olarak değerlendirilmeye başlandı. Köylüler, traktörlerle sürdükleri arazide yazın tarım yapacaklarını belirterek, tarım yapmamaları halinde verimli toprakların yaban otlarıyla kaplı hale geleceğini söyledi. Tarımsal sulama ve küresel ısınma, son 15 yılda Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü'nde de suyun metrelerce çekilmesine sebep olurken suyun çekildiği alanlarda tarım ürünleri yetiştiriliyor.

    Ankara, Beyşehir, aa

    [Zaman]

    9.08.2007

    New York'ta sel: Metro seferleri durdu

    ABD'nin New York kentinde sabahın erken saatlerinde başlayan sağanak yağmurun neden olduğu sel, kentin neredeyse tamamında metro seferlerini durdurdu.

    New York sakinleri işe gidebilmek için metroya binmek yerine otobüs ve taksilere hücum edince, otobüs duraklarında uzun kuyruklar oluştu ve taksi bulmak zorlaştı.

    Yetkililer, pek çok metro istasyonunu su bastığını, trenlerin çoğunun çalışmadığını ve metro seferlerinin bugün uzun süre normale dönmeyebileceğini söyledi.

    Bu arada, sağanak yağmurla birlikte gelen şiddetli fırtına Brooklyn'in bazı sokaklarındaki ağaçları yerlerinden söktü.

    Kentteki John F. Kennedy ve La Guardia havaalanlarında uçak seferlerinde de aksamalar oldu.
    [CNN TURK]

    8.08.2007

    Mercan resifleri tahminlerden daha hızlı ölüyor

    BANGKOK, Tayland - Pasifik okyanusundaki pek çok mercan resifi,iklim değişimi, hastalık ve kıyı gelişiminin neden olduğu azalma nedeniyle daha önce düşünülenden çok daha hızlı ölüyor.

    North Carolina Üniversitesinden araştırmacılar Hint-Pasifik'teki mercan alanlarının son 20 yılda %20 azaldığını buldu.

    Araştırmaya göre yaklaşık 600 mil kare mercan 1960dan bu yana yok oldu. Kayıplar Filipinlerdeki oldukça kötü korunan deniz rezervlerinde kötü olduğu kadar Avustralya'nın çok iyi korunan Büyük Bariyer Resifi'nde de kötü durumda.

    [Kaynak]

    Isı dalgaları gittikçe uzuyor

    Batı Avrupanın sıcaklık kayıtlarını çalışan araştırmacılar ısı dalgalarının uzunluklarının 1880'den bu yana ortalama 1,5 günden 3 güne çıktığını buldular. Ayrıca belirli bir gün için ortalamanın üzerinde sıcak geçen yaz günü sayısının üç katına çıktığını söyleniyor. Araştırma grubu çalışmalarını Jeofizik Araştırma-Atmosfer Dergisinin en son sayısında açıkladı. İsviçre'deki Bern Üniversitesinden Paul M. Della-Marta'nın öncülük ettiği bilimadamları, bulguların insan etkinliğinin neden olduğu küresel ısınmanın Avrupa'yı ekstrem koşullara daha yatkın kıldığı fikrini desteklediğini söyledi. Bölgedeki sağlık kuruluşlarının yaz sıcaklarından kaynaklanan insan sağlığı risklerini sınırlandırma yolları üzerinde çalışmalarını tavsiye ettiler.

    [The New York Times]

    Kelaynaklar göçe uğurlandı

    Nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinde koruma altında tutulan ve 16 yıldan bu yana göç etmelerine izin verilmeyen kelaynaklardan 5'i uzun bir aradan sonra göçe gönderildi. Birecik Kaymakamı Tuncay Sonel, Kelaynak Üretim İstasyonu'nda yapılan törende, Kaymakamlık, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Doğa Derneği'nin önemli bir işi başardığını söyledi.

    Dünyada yalnızca Fas'ta ve Birecik'te koloni halinde yaşayabilen kelaynakların sayılarının kritik sınır olan 100'ün üzerine çıktığını bildiren Sonel, birkaç yıldan bu yana kuşların göçe gönderilmesi için çalışmalar yürüttüklerini hatırlattı. Bu yıl sayıları 110'a yükselen kelaynakların en son 1991 yılında göç ettiğini ve bir kısmının geri dönmediğini anlatan Sonel, "Amacımız yıllar önce göçe giden kuşlardan yararlanarak diğer kuşların da göç etmesini sağlamak ve kuşların göç yolunu belirlemek. Ayrıca bu güzergah üzerinde ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını tespit etmek. Bu konuda umutluyuz. Umarım proje başarıyla sonuçlanır." dedi.

    Göçün uydu aracılığıyla izlenebilmesi için kaymakamlık imkanıyla ABD'den uydu verici sistemi ve bilgisayar üzerinden izlenmesine imkan sağlayan donanım satın aldıklarını ifade eden Sonel, şöyle konuştu:

    "Göç için belirlenen 5 kuşun vücuduna uydu vericileri yerleştirdik. Kelaynaklarla ilgili yıllardır bir türlü yapılamayanı gerçekleştirmiş olduk. Koruma altında tutulan ve 16 yıldan bu yana göç etmelerine izin verilmeyen kelaynaklardan 5'i, uzun bir aradan sonra göçe gönderildi. Nil Vadisi'ne gitmesi düşünülen bu kuşların bütün hareketlerini ve göç edip etmediklerini bu sistem sayesinde günlük olarak takip etme imkânı bulacağız."

    Doğa Derneği Kelaynak Projesi sorumlusu Turan Çetin ise geçen yıl 92 olan kelaynakların sayısının bu yıl 110'a yükseldiğini belirtti. Kelaynakların doğadayken dürbünlerle sürekli gözlemlendiğini ve göçe gönderilecek 5 kuşun da bu sayede belirlendiğini dile getiren Çetin, şöyle konuştu:

    "Bu kuşlardan 18 yaşından büyük olduğunu tahmin ettiğimiz 'Anadolu' adlı en yaşlı olanını, öncü olarak eşi 'Dicle' yavruları 'Fırat', 'Seyhan' ve 'Ceyhan'la birlikte göçe gönderme kararı aldık. Bunun için gerekli olan uydu verici sistemi yurtdışından getirildi. Kuşların sırt bölgelerine özel bir ip yardımıyla takılan uydu vericileri sayesinde göndereceği sinyaller göç süresince bilgisayara kaydedilecek. Buradan da harita üzerinde göç ettikleri alanlar belirlenecek." Şu ana kadar Fırat Nehri'ni terk etmediği belirlenen kuşların hareketlerinin bilgisayarların yanı sıra Doğa Derneği gönüllüleri tarafından dürbünlerle günlük olarak kontrol edildiğini ifade eden Çetin, "İşin bundan sonraki kısmı daha zor. Çünkü bu kuşlardan 'Anadolu'nun en son 1991 yılında göç ettiğini düşünüyoruz. Ancak uzun süredir göç etmiyorlardı. Umarım göçü sorunsuz bir şekilde tamamlarlar." dedi.

    Mehmet Ali Yılmaz

    [Zaman]

    Kavurucu sıcaklar geri geliyor

    Hava sıcaklıklarının, 10-15 Ağustos tarihleri arasında, 6-8 derece artması bekleniyor. Devlet Meteoroloji İşleri'nden yapılan açıklamaya göre hava sıcaklığı, kuzey kesimlerde ağustos ayı normalleri civarında, güney ve iç kesimlerde ise normallerin üzerinde seyredecek.

    Sıcaklık değerleri, Marmara ve Karadeniz kıyılarında 28-30, Güneydoğu Anadolu ile iç kesimlerde 36-39, Güney Ege ve Akdeniz'de de 33-35 derece civarında olacak. Hava sıcaklığının, bugün kuzey kesimlerde 2-4 derece azalacağı kaydedilen açıklamada, güney kesimlerde önemli bir değişiklik beklenmediği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "7-9 Ağustos 2007 tarihleri arasında hava sıcaklığı kuzey kesimlerde mevsim normalleri civarında, güney kesimlerde mevsim normallerinin üstünde seyredecek. Sıcaklık değerlerinin kuzey kesimlerde 29-31, iç kesimlerde 33-34, güney kesimlerde 36-39 dereceler civarında olacağı tahmin ediliyor. 10-15 Ağustos 2007 tarihleri arasında hava sıcaklığı güney ve iç kesimlerde artarak, mevsim normallerinin 6-8 derece üzerinde seyredecek. Kuzey kesimleri 33-35, iç kesimlerde 35-37, güney kesimlerde 38-42 derecelerde bekleniyor." Kuzey kesimlerde görülecek yerel sağanak yağışlar dışında, yurdun iç ve batı kesimlerinde önemli sayılabilecek düzeyde yağış beklenmediği ifade edildi.

    ANKARA, AA

    Şap hastalığı araştırma merkezinden yayıldı

    İngiltere'de 6 yıl sonra görülen şap hastalığının, büyük bir ihtimalle" ülkenin güneydoğusundaki bir hayvan hastalıkları araştırma merkezinden yayıldığı bildirildi.

    İngiltere İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu'nun hazırladığı ön rapor, şap hastalığının görüldüğü 2 çiftliğe yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki Pirbright bölgesinde Amerikalılar ve Fransızlara ait özel Merial Animal Health İlaç Laboratuarı ve İngiliz Hayvan Sağlığı Enstitüsü'nün bulunduğu, hastalığın da "büyük bir ihtimalle" bu merkezlerden birinden yayılmış olabileceği belirtildi. İngiltere'de 2001'de ortaya çıkan şap salgını nedeniyle 7 milyon büyükbaş hayvan itlaf edilmiş, kırsal kesim ağır zarar görmüştü.

    LONDRA, AA

    Kuzey Yunanistan'da fırtına çiftlikleri ve evleri su basmasına neden oldu

    ATİNA - Pazartesi günü yaz fırtınları Yunanistan'ın kuzeyindeki çiftlikleri ve köy evlerini sel basmasına neden oldu.

    Şiddetli yağışlar bir gecede kuzey Yunanistan'ı vurdu. Olağan dışı sıcak geçen yazın ortasında Selanik şehrinde ve bölgedeki diğer kentlerde sellere ve elektrik kesintilerine yol açtı.

    Yunan hava durumu servisi müdürü Dimitris Ziakopoulos devlet televizyonuna, "Kuzeyde şiddetli fırtınalar var... ve birkaç saat daha sürmesi olası." açıklamasında bulundu. Fırtınaların ülkenin kalanına yayılabileceğini ve turizm sezonunun ortasında Ege adalarını etkileyebileceğini söyledi.

    Kuzey kentlerindeki yaklaşık 50 ev ve iş yeri sellerce tahrip edildi. İtfaiye Komotini ve Selanik'ten binalardaki suyu dışarı pompalamak için yaklaşık 200 acil telefon aldı.

    Televizyonlarda çamurlu sokaklarda sıkışmış arabalar ve şiddetli rüzgarlarla sökülen ağaçlar gösterildi. Yüzlerce hektar pamuk ve tütün yok oldu.

    Yunanistan bu yaz 10'dan fazla kişinin ölümüne ve onlarca kişinin de sıcaklık çarpması yüzünden hastanelere başvurduğu iki sıcak dalgası görmüştü. Ülkede ayrıca binlerce orman yangını yaşamıştı.

    [Reuters]

    Milyonlar sellere bağlı hastalık tehdidi altında


    CNN - Birleşmiş Milletler, Hindistand, Nepal ve Bangladeş'e yayılmış olan muson yağmurları ve ani sellerle 30 milyon kişinin etkilendiği güney Asya'da büyük çapta "sağlık krizi" uyarısında bulunuyor.

    Hindistan'daki B.M. Çocuk Fonu sağlık şefi Dr. Marzio Babille, "Eğer insanlar önümüzdeki günlerde ulaşamazlarsa, tüm köyler bir sağlık krizinden yalnızca günler uzaklıkta." dedi. Sözleri UNICEF tarafından yayımlanan bir bildiri de yer aldı.

    Bu tarz bir hava yıllık bir olay, fakat bu yıl özellikle çok şiddetli ve kurtarma çalışmalarının yerleri değişen ve sular arasında mahsur kalan insanlara ulaşması güçlükle gerçekleşiyor.

    Yağmurlar ve seller alt yapının sular altında kalmasına neden oldu, sular kirlendi.

    Bölgedeki yapılar - evler, okullar ve hastaneler gibi - ya hasar gördüler ya da sular altında kaldılar.

    Salı günü yaptığı açıklamada, UNICEF'ten Babile, etkilenen bölgelerin pek çoğu yıl boyunca kötü sağlık önlemleri ve hijyenden müzdarip fakir toplulukların yaşadığı bölgeler." dedi.

    "Sellerden geriye kalan durgun ve pis sular, potansiyel salgın seviyesindeki diyareik ve su yoluyla bulaşan hastalıklar, deri enfeksiyonları ve sıtma, leptospirosis ve ateşli humma gibi diğer halk sağlığı tehditleri için gelişme alanı sağlar. Güney Asya nüfusunun %40'ını oluşturan çocuklar özellikle kolay etkilenenler grubundalar."

    [CNN]

    7.08.2007

    Küresel sağlık krizi kapıda

    Çok yakında hepatit A, tifo, dizanteri, tüberküloz, mantar, bakteri ve virüs enfeksiyonları, hatta akciğer kanseri vakaları daha da artabilir. Uzmanlara göre küresel ısınma pek çok hastalığın da kapısını açıyor

    İSTANBUL - Şeftaliyi taneyle, karpuz-kavunu dilim dilim satın alacağımız, hava kirliliği ve susuzluğun had safhaya varacağı günler uzak değil. Bu, bir süredir küresel ısınma etkisine giren ve Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün son raporuyla da pekişen durumun gelecekteki yansıması. Yağmur için duaya durulmasına, barajların dibinin görünmesine neden olan küresel ısınma, sağlığımızı da tehdit ediyor.
    Artık 'ince hastalık' verem ve sıtma dışında pek çok hastalıkla daha kolay karşılaşacağız. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Mesut Başak'ın küresel ısınma ve sağlığa etkileriyle ilgili verdiği bilgiler şöyle:

    Susuzluk riski
    Uzun süreli susuzluk başta kalp, akciğer, beyin gibi hayati organları etkiliyor. Hijyen geri plana itildiğinden salgın hastalıklar artıyor. Özellikle meyve ve sebzelerin iyi yıkanmaması sonucu bağırsak enfeksiyonları, tifo ve dizanteri, mantar, bakteri ve virüs enfeksiyonları oluşabiliyor. Bunlar insandan insana kolayca geçiyor. Tuvalet hijyeninin olmaması bulaşıcı paraziter hastalıklara yol açıyor. Yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar (kalp, tansiyon, kanser vs.) daha fazla etkileniyor.

    Hava kirliliği
    Aşırı ısınma hava kirliliğine yol açıyor. Barajlardaki susuzluk enerji üretimi için kömür gibi daha çok kirlilik yaratan maddelere yöneltiyor. Kirli, toksik maddeler solunum yolu hastalıkları, faranjit, bademcik iltihaplanmasına yol açıyor. Havada kurşun artması kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engelliyor. Kurşun kanda ve idrarda birikiyor. Karbondioksit de kandaki hemoglobinle birleşerek oksijen taşınmasını aksatıyor.
    Uzun vadeli etkisiyse akciğer kanseri.

    Gıda üretimindeki sıkıntı
    Birçok gıdanın üretiminde aksaklık olacak. Üretildiğinde de vitamin içeriği düşük olacak veya nadir bulunduğundan fiyatları fahiş olacak. Bu da yeterli alımı engelleyecek. Yani vücut vücudun temel yapıtaşları olan protein, karbonhidrat, vitamin ve yağdan yoksun olacak. A, C vitamini ve glikoz eksikliği bebeklerin erken veya düşük ağırlıkla doğmalarına, gelişim geriliklerine yol açar. Temel besin grupları yeterli alınmazsa enfeksiyona yatkınlık artar. Tüberküloz artacak, sıtma geri gelebilir. Zatürree ve gribe daha çok rastlanacak. Vücut gerekli besini yeterli almadığından enfeksiyonlara açık hale gelecek.

    Aşırı sıcak
    Sıcakta aşırı terleme olur. Bu, su ve tuz kaybı demek. Bu kayıp tansiyon düşmelerine, bayılmalara yol açabilir. Kalp yetmezliği olan kişilerde kalp gücünü ve ritmini etkiler. Sıcak bir yandan tansiyonu düşürürken öte yandan beyin damarlarını etkileyip yüksek tansiyona yol açıyor, bu da beyin kanaması demek. Sıcakla beraber klima kullanımı artıyor, bu da ölüme varan hastalıklara yol açabiliyor. İklim değişimine vücut kısa sürede adapte olamayacağından ani ölümler yaşanabilir. Güneş ışınlarının dik gelmesi nedeniyle cilt kanseri artabilir.

    Doğal afetler
    Küresel ısınmanın etkilerinden biri olan seller hepatit A, bağırsak enfeksiyonu, tifo, dizanteri ve cilt hastalıklarına yol açıyor.
    Küresel ısınmanın etkilerine karşı uzmanların önerisi şimdiden sağlığa yatırım yapmak. Alkol ve sigara kullanıyorsanız acilen bırakıp güçlü bir bağışıklık sistemi edinin. Bunun için iyi uyku çok önemli. Vücudun su ihtiyacını karşılayın. Güneşe çok fazla çıkmayın. Suyu tutumlu kullanın.

    'Gönüllü tasarruf olmuyorsa ceza'
    İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na göre tarımsal haşarelerde, kenelerdeki artış, yağışın azlığı, küresel ısınmanın etkisine girdiğimizi gösteriyor. Türkiye'nin yarı kurak bir karaktere sahip olduğunu ve çok sayıda medeniyete kuraklık nedeniyle mezar olduğunu belirten Kadıoğlu, kuraklıkla mücadele için gerekenleri şöyle sıralıyor:

  • Arıtma sistemiyle kanalizasyon suyu kullanılabilir hale getirilebilir.
  • Evlerde, işyerlerinde basit önlemlerle elimizi-yüzümü yıkadığımız suyun tuvalet suyu olarak kullanılması sağlanabilir.
  • Azalan yağışlardan su elde edebilmek için su havzaları korunmalı, yapılaşmaya izin verilmemeli, bir çivi dahi çakılmamalı.
  • Marmara Bölgesi'nde yağış olsa da yeterli su olmayacaktır. Çünkü şehirleşme ve sanayileşme buraya yığılmış. Yerleşimde su havzaları esas alınmalı.
  • Şebeke borularındaki delikler su israfına yol açıyor. Öyle ki Türkiye'deki bu sızma, dünyanın kabul ettiği miktarların çok üzerinde.
  • Sanayide kullanılan suyun tekrar kullanılabilmesi için arıtma sistemi geliştirilmeli.
  • Türkiye'de tatlısuyun yüzde 75'i sulamaya gidiyor. Damla sulama yöntemi bir an önce geliştirilmeli.
  • Halk su konusunda önce gönüllü tasarrufa çağırılmalı. Bu olmuyorsa, ceza gündeme gelmeli.
  • Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...