Türkiye'de son 40 yılda Van Gölü'nün 3 katı, Türkiye'nin en büyük tadı su gölü olan Beyşehir Gölü'nün 25 katı oranında sulak alan yok olurken, kara yüzeyinin yüzde 90'ında çeşidi şiddetierde erozyon görülüyor ve verimli topraklar da hızla kaybediliyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye ve TEMA'dan alınan bilgilere göre, küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama yüzünden Türkiye'nin sulak alanları ve birbirini tetikleyen sorunlar yüzünden verimli toprakları kaybediliyor.
Türkiye'de kaybedilen sulak alanların boyutu küçümsenmeyecek kadar büyük. Yaklaşık 1 milyon 250 bin hektarlık kuruyan alan, Marmara Denizi'nin yüzölçümüne eşit. Sözkonusu kaybın Van Gölü'nün 3 katı, Türkiye'nin en büyük tadı su gölü olan Beyşehir Gölü'nün 25 katı, ülkenin en önemli göllerinden olan Tuz Gölü'nün ise 9 katından fazla olması dikkat çekiyor.
BARAJLARIN ÖMRÜ KISALDI
NASA'nın yaptığı araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde Türkiye'nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacak. Erozyonla baraj göllerinin dibine yığılan topraklar, barajların doğal ömrünü yüzde 50 oranında azaltabiliyor. Bunun sonucunda yüksek değerde hidrolojik enerji ve kullanma suyu kayıpları meydana geliyor. Örneğin, dünya barajlarına erozyonla getirilip depolanan topraklar, enerji ve kullanma suyu bakımından yılda 6 milyar dolarlık bir zarara neden oluyor. Türkiye'de bunun tipik örneği Keban Barajı'nda görülüyor.
GERİ KAZANMAK KOLAY DEĞİL
Türkiye'de 15 barajın (Altmapa, Bayındır, Buldan, Çaygören, Selevir, Çubuklu, Demirköprü, Hirfanlı, Karamanlı, Kartalkaya, Kemer, Ke-sikköprü, Seyhan, Sürgü, Yalvaç) ömürlerinin tahmin edilenden önce dolmuş ya da dolmak üzere olduğu vurgulanıyor. Bunlara ek olarak ülke ve bölge için büyük önem taşıyan Keban, Karakaya ve Atatürk barajlarında da tehlike çanları çalıyor.
Kaybedilen sulak alanlar ve verimli topraklar ekonomik açıdan büyük çapta zarara yol açarken, geri kazanından kolay olmuyor. Sulak alanları geri kazanmak, kuruyan gölleri eski haline getirmek için yüzlerce yıl gerekiyor. Örneğin Konya'da yeraltı su seviyesi giderek düşüyor. İçilebilir özellikteki temiz yeraltı suyu ile Tuz Gölü arasında kot farkı 15 metreye kadar indi. Önceden 50 metrenin üzerindeki farkın 15 metreye kadar inmesi tehlikeyi beraberinde getiriyor. Böyle giderse 5-6 yıl sonra Tuz Gölü'nden yeraltı suyuna doğru akış başlayacak ve temiz su tamamen bozulacak. Bu durumda da hayatın biteceği Konya Kapalı Havzası'nda yeraltı suyunun temizlenmesi için 1400 yıl gerekecek.
Aynı şekilde üretilemeyen bir kaynak olan verimli toprağın 1 santimetresi ortalama 500 yılda oluşuyor. Tarım yapılabilmesi için gereken minimum 40 santimetrelik toprağın oluşması ise ortalama 20 bin yılda gerçekleştiğini belirten WWF-Türkiye ve Tema yetkilileri şu ilginç verilere de dikkat çekti: - Bir ton buğday elde edilmesi için bin ton, bir porsiyon bonfilenin yenecek halde sunulabilmesi için (hayvanın büyümesi, beslenmesi vb.) 9 bin 800 litre,
- Bir pilicin yenebilir hale gelmesi için 1200 litre,
- Bir kilo ekmek için 400-1200 litre suya gereksinim duyuluyor.
Yıllardır sulak alanların kuruduğu ülkede bilinçlenmenin, büyük kenderde su kesintilerine gidilmesiyle başladığını da hatırlatan yetkililer, "40 yılda 1,25 milyon hektar alanın kaybolduğunu ve Türkiye için daha ciddi tedbirler alınması gerektiğini kaydetti.
[Birgün]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder