29.11.2007

Endonezya 24 adasını kaybetti

Endonezya’nın doğal afetler ve çevreye verilen zarar nedeniyle son yıllarda 24 adasını “kaybettiği” bildirildi.

CAKARTA - Endonezya Denizcilik Bakanı Freddy Numberi, bilim adamlarının Endonezya’nın 20 adasını çevre kirliliği, 4’ünüyse Sumatra adasının kuzeyini Aralık 2004’te vuran ve yaklaşık 168 bin kişinin ölümüne neden olan tsunami felaketinin ardından kaybettiğini belirtti.

Numberi, Endonezya’nın 2030’a kadar en az 2000 adasını kaybedebileceğini tahmin ettiklerini vurgulayarak, eskiden 17 bin 504 adası bulunan ülkenin ada sayısının 17 bin 480’e düştüğünü söyledi.

Küresel ısınmanın tehdidi altında olan dünyanın en kalabalık nüfusa sahip 4. ülkesi Endonezya, iklim konulu önemli bir konferansa önümüzdeki hafta Bali adasında evsahipliği yapacak.

[NTVMSNBC]

Türkiye kuş gribinde risk bölgesi


65 yaş üzerindekiler, huzurevi ve bakımevlerinde kalanlar ile şeker, astım, kronik akciğer, kronik kalp-damar ve kan hastalığı olan kişilerin yılda bir kez grip aşısı olması gerektiği vurgulandı

Ankara İl Sağlık Müdürü Selahattin Şahin, Türkiye’nin göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunması dolayısıyla kuş gribi açısından önemli bir risk bölgesi durumunda olduğunu belirterek, toplumun, bireylerin ve sağlık kuruluşlarının hazırlıklı olması, koruyucu önlemlerin eksiksiz yerine getirilmesi gerektiğini bildirdi.

Selahattin Şahin, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de geçen yıl 21 kuş gribi vakası görüldüğüne, bu nedenle kuş gribi konusunda halkın, kurum ve kuruluşların gerekli önlemleri almaları konusunda bilgilendirilmesinin önemli olduğuna işaret etti. Şahin, “Türkiye’nin göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunması, ülkemizi önemli bir risk bölgesi durumuna getirmektedir. Bu nedenle toplumun, bireylerin ve sağlık kuruluşlarının hazırlıklı olması, koruyucu önlemlerin eksiksiz yerine getirilmesi büyük önem arz etmektedir” dedi.

Hasta ya da hastalıktan ölmüş hayvanlarla temasın, virüsün karıştığı havanın solunmasının ve bu hayvanların etleri ile yumurtalarının uygun şekilde pişirilmeden yenilmesinin kuş gribine yakalanma riskini artırdığını vurgulayan Şahin, kuş gribine karşı alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
“Kümesi olan ya da kanatlı hayvan yetiştiriciliği yapanlar, buralarda çalışanlar mutlaka eldiven, maske, gözlük takmalı ve koruyucu elbiseler giymeli. Özellikle hayvanlarla temastan sonra eller bol su ve sabunla yıkanmalı. Kasım-Nisan ayları arasında kümes hayvanları kapalı ortamlarda tutulmalı. Kanatlı hayvanların etleri iyice pişirildikten sonra yenmeli. Etlerin kesilmesi için kullanılan bıçak, et kesme tahtası gibi gereçler deterjanla ve bol suyla yıkanmalı. Ölen ya da itlaf edilen hayvanlar yakılarak ya da derin bir çukura gömülüp üzerine sönmemiş kireç dökülmek yoluyla bertaraf edilmeli. Hastalık şüphesi olan ya da ölmüş hayvanlarla korumasız temastan kaçınmalı. Özellikle çocukların kanatlı hayvanlarla oynamalarına izin verilmemeli. Hasta ya da ölen hayvanlarla ve bunların salgı ve dışkılarıyla temas eden kişiler hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalı. Ölü kuş ya da kanatlı hayvanlar bulunduğunda hemen tarım İl ve ilçe müdürlüklerine, belediyelere, buralara haber verilemediği durumlarda da kaymakamlık, mahalle muhtarı ve jandarmaya haber verilmeli.”
[NTVMSNBC]

Samsun’da termik santral tepkisi

Samsun’da, kömürle çalışan iki elektrik santrali kurlması gündemde. Valilik halkı bilgilendirmek amacıyla bir toplantı düzenledi.

SAMSUN - Ancak Çevre ve Orman İl Müdürü, Samsunluların, santrallerin çevreye zarar vereceği endişesini gideremeyince tartışma çıktı ve toplantı başlamadan sona erdi.

Samsun’un Tekkeköy ilçesinde termik santral kurmak için Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan ÇED raporu alan firmalar, halkı bilgilendirmek için toplantı düzenledi.

Samsun Çevre ve Orman İl Müdürü Kadir Kılıç’ın başkanlığındaki toplantıya katılan Tekkeköylüler, toplantı başlamadan termik santrale karşı tepkilerini dile getirdi. Tekkeköylüler, Kadir Kılıç’ın açıklama yapmasına da izin vermedi.

Tepkilerin sürmesi üzerine Çevre ve Orman İl Müdürü Kadir Kılıç toplantıyı başlamadan bitirdi.

[NTVMSNBC]

Romanya’da kuş gribi

Romanya’nın güneydoğusundaki Tuna nehri deltasındaki bir kasabada kuş gribine rastlandı.

BÜKREŞ - Romanyalı yetkililerin açıklamasında, kasabadaki 85 kanatlı hayvanın bulunduğu bir kümeste ölümcül H5N1 türü kuş gribi virüsüne rastlandığı belirtildi. Açıklamada ayrıca, söz konusu kümesteki kanatlı hayvanların itlaf edildiği, bölgenin dezenfekte edildiğini, kasabaya giriş çıkışların da denetlendiği belirtildi.Son 2 sene içerisinde kuş gribi virüsünün rastlandığı Romanya’da 1 milyondan fazla kanatlı hayvan itlaf edildi.

[NTVMSNBC]

BM KALKINMA PROGRAMI RAPORU: En az kirleten Afrika yüksek bedel ödeyecek

Afrika'nın dünyayı en az kirleten kıta olmasına karşın, kıta sakinlerinin iklim değişikliğinden korunma olanaklarına sahip olmaması nedeniyle küresel ısınma karşısında yüksek bedeller ödeme riskiyle karşı karşıya bulunduğu belirtildi.

1 DOLARIN ALTINDA YAŞAMLAR
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (BMKP) dün yayımlanan yıllık raporunda, iklim değişikliğinin Afrika Sah-ra-altı'nı, kuşaktan kuşağa geçecek sakat döngüler yaratacak şekilde etkileyeceği vurgulanarak, Afrika'da sıcaklık yükseldiğinde hasadın kötü olacağı ve insanların açlıktan öleceği ya da insanların su bulmak için uzun saatler geçirecekleri kaydedildi.

Buna karşılık zengin ülkelerde iklim değişikliğine karşı, uzun ve sıcak yazlarla mevsim değişikliklerine uygun bir düzenleme yapılacağı belirtilen raporda, fırtınalara, su baskınlarına ve kuraklığa karşı bu eşitsizliğin en çok yoksul ülkeleri etkileyeceğine, ancak nüfusunun yüzde 4o'ı günde bir doların altında bir gelirle yaşayan Afrika Sahra-altı'nı en çok vuracağı bildirildi.

Raporu hazırlayanlar, bu bölgede yaşayan 720 milyon insanın 75 ila 250 milyonunun yaşam koşullarının ya da kalkınma hedeflerinin, küresel ısınmanın etkisiyle kötüleştiğini göreceklerini belirterek, iklim dengesi bozulunca tarım üretiminin zarara uğrayacağı ve kötü beslenme, gelir kaybı ve sağlık sorunlarının ortaya çıkacağına işaret ettiler.

Etiyopya ve Kenya gibi ülkelerde kuraklık zamanında doğan çocukların şimdiden kötü beslenme ve yetersiz gelişme sorunuyla karşı karşıya bulunduklarına işaret edilen raporda, Nijer'de bu yıl içinde meydana gelen su baskınlarının sivrisinekleri ve dolayısıyla hastalıkların artışına neden olduğu, ateşli hastalıklar ve sıtma vakalarında yükselme kaydedildiği belirtildi.

SICAKLIK 2,9 DERECE ARTINCA...
BMKP, sıcaklığın 2,9 derece yükselmesi ve yağışların yüzde 4 azalması durumunda Afrika Sahra-altı'nda kişi başına gelirin yüzde 25 azalacağı uyarısında bulunurken, bu bölgenin tamamının, tek başına ancak ABD'nin Teksas eyaleti kadar, sera etkisine yol açan karbondiyoksit (COJ gazı ürettiğine dikkati çekti.

Afrika kıtasının, dünyanın en az karbondiyoksit gazı üreticisi olmasına karşın, gelecek yüzyılda, iklim değişikliği yüzünden en ağır bedeli ödeyecek gibi göründüğü vurgulanan BMKP raporunda, "Onlar için, zengin ülkeler sorumluluklarını üstlenmeli ve uluslararası işbirliği için Endonezya'nın Bali adasında gelecek ay düzenlenecek BM çevre konferansı fırsatını değerlendirmeli" denildi.

[Birgün]

27.11.2007

Dünya ekolojik bir felaketin eşiğinde

Kötü gidişi tersine çevirebilmek için 10 yıldan az süre var...

İSTANBUL - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) İnsani Kalkınma Raporu açıklandı. Rapora göre, dünya ekolojik bir felaketin eşiğinde ve bu kötü gidişatı tersine çevirebilmek için kalan süresi de 10 yıldan az. Üstelik, raporda meydana gelecek felaketlerden en çok yoksul ülkelerin etkileneceği belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının son raporu, dünya üzerinde hiçbir ülkenin küresel ısınma tehdidinden korunamayacağını bir kez daha ortaya koydu.

2007-2008 İnsani Kalkınma Raporuna göre,atmosfere en çok karbon gazı salan ABD, Kanada, Avustralya, Çin gibi ülkeler tüm dünyayı büyük bir tehlikeye sürüklüyor.

Üstelik bunu durdurabilmek ya da en azından yavaşlatabilmek için gerekli süre liderlerin sorumsuzluğu yüzünden boşa harcanıyor.

Rapor, olumsuz gidişata “dur” diyebilmek için dünyanın en fazla 10 yılı kaldığını söylüyor.

Şu tespit de çarpıcı, öyle ki dünyadaki her fakir insanın ABD’li ya da Kanadalılar gibi enerji tüketmiş olsaydı atmosfere salınan tüm karbon gazının emilmesi için dünya gibi 9 gezegene daha ihtiyaç duyulacağı vurgulanıyor.

Zira, New York’ta yaşayan 19 milyon kişi dünyanın en az gelişmiş 50 ülkesinde yaşayan 766 milyon insandan daha fazla karbon salımı gerçekleştiriyor.

Raporda, uluslararası toplumun önüne
  • 2050 yılına kadar gelişmiş ülkelerin karbon salımlarını yüzde 80, gelişmekte olan ülkelerinse yüzde 20 oranında azaltması,
  • Kyoto Protokolü uyarınca atmosfere salınan karbon miktarı için belirlenen vergilerin tahsilinin sağlanması,
  • Yoksul ülkelerin verimli enerji teknolojilerine uyumu için yıllık 86 milyar dolarlık fon ayrılması
  • hedefleri konuluyor.
Bu felaket öngörülerinin senaryo olmadığı da özellikle vurgulanıyor ve her ne kadar hiçbiri bundan kaçamayacak olsa da felaketin getireceği sonuçlardan en çok etkileneceklerin aslında atmosfere en az zarar veren yoksul ülkeler olacağı belirtiliyor.

[NTVMSNBC]

Arı ölümlerinde ‘CCD’ şüphesi

Bahar aylarında bazı illerdeki arı ölümlerinin, 2006 yılının sonlarında ABD’de daha sonra da Almanya, İspanya ve Avustralya’da da görülen, literatürdeki adı ‘Colony Collapse Disorder (CCD)’ olan ‘Koloni Çökme Bozukluğu’ndan kaynaklanabileceği belirtildi.

BURSA - Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Levent Aydın, CCD’nin, 2006 yılı sonunda ABD’de 25 eyalette görüldüğünü, çok sayıda arı kolonisinin yok olduğunu söyledi.

ABD’de 15 milyar dolarlık zarara yol açan CCD’nin, 2007 yılı başlarında ise Almanya, İspanya ve Avustralya’da ortaya çıktığını ifade eden Aydın, Türkiye’de bahar aylarında görülen arı ölümlerinin de bu durumdan kaynaklanmış olabileceğini vurguladı.

Doç. Dr. Aydın, CCD’nin Türkiye’de de büyük zarara neden olduğunu dile getirerek, “Türkiye’de 2006-2007 döneminde koloni kaybı, bazı yörelerde yüzde 43’e ulaşmıştır. Bu önemli bir kayıp, arıcı hatası olamaz. 2005 yılında koloni kaybı yüzde 10 civarındaydı. Bu 2003, 2004 yıllarında da o seviyedeydi” dedi.

Aydın, Türkiye’de şüpheli arı ölümlerinin 2006’nın sonu, 2007’nin başında Muğla Marmaris’te görülmeye başladığını, ardından Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Hatay’da 45 bin kovandan 28 bininin söndüğünü, yine Diyarbakır, Artvin, Ardahan, Trabzon, Rize, Giresun ve Ardahan’da da arıların öldüğünü kaydetti.

“YETİŞKİN ARILAR KOVANI TERK EDİYOR”
Bu hastalıkta, yetişkin arıların kovanları terk ederek bir daha dönmediklerini anlatan Aydın, “Ergin arılar kovanları terk ediyor. Kovana geri dönmüyorlar. Koloni sönmesi 3-7 gün sürüyor. Yavrular bakımsızlıktan ölüyorlar. Petek gözleri normal, ancak bakımsız. Kraliçe arı kovanda çalışıyor, ama kovan hızla koordinasyonunu kaybediyor. Genetiği değiştirilmiş bitkiler, ilaç ve çevresel kirlilik ve küresel ısınma CCD’ye neden olabilir” dedi.

Doç. Dr. Aydın, yaşanan arı kayıplarının yanlış beslemeden kaynaklanmış olamayacağını belirterek, şöyle devam etti: “Bunlar yılların arıcıları, ölümler beslemeden kaynaklanamaz. Her yıl yüzde 10’a kadar arı kaybı normal kabul ediliyor. Bu yıl bazı odaklarda yüzde 43’e çıktı. Bu normal değil. Bu durumdan melez arılar pek etkilenmezken, saf veya ithal arılar daha çok etkilendi. Ölen arılar yurt dışındaki vakalar da incelendiğinde, midelerindeki virüs ve mantar sayısında yükselme olduğu belirlendi. Bilinen arı hastalıklarında bu kadar hızlı bir şekilde koloni yok olmuyor. Özellikle bu kış, iklim şartları bu şekilde devam ederse arıcılar dikkatli olmalı. Yıl sonu ve bahara girişte kayıplar devam edebilir ve daha da yükselebilir.”

Arıların bal yapmanın dışında, en önemli özelliklerinin bitkilerin tozlaşmalarını sağlayarak üretim ve ürün kalitesini artırmaları olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Aydın, tozlaşmanın dünya ekonomisine katkısının yıllık 200 milyar dolar civarında olduğunu, ABD’deki arı ölümleri sonucunda, 3-5 ayda 15 milyon dolarlık zarar meydana geldiğini vurguladı.

Doç. Dr. Levent Aydın, ABD’nin tozlaşma için 1.8 milyon kovan dolusu arı kullandığını, kovan başına da arıcılara 35 dolar verdiğini belirterek, “Arı kayıpları olunca bu rakam 150 dolara çıktı. CCD’yle ilgili olarak arıcı birlikleri, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, üniversiteler ortak çalışmalı. Arıların bakımlarına önem verilmeli. Koordineli olunmalı” diye konuştu.

[NTVMSNBC]

Kış geldi, elektrik üretimi tüketime yetmeyecek

Bıçak sırtında giden elektrik üretim ve tüketim dengesi Aralık ayında bozulacak. Artık kamunun ürettiği elektrik tüketime yetmeyecek. Yetkililer tek çözüm yolunun özel sektörün atıl tuttuğu santrallerin çalıştırılması olduğunu belirtiyor.

ANKARA - Yaz aylarında yoğun klima kullanımı nedeniyle tehlike sinyali veren elektrik sistemi, kış ayları için de sinyal veriyor.

Son olarak geçtiğimiz Cuma günü Ankara genelinde elektrik kesintisi yaşandı. Baymina Doğalgaz Santrali’nin 330 megavatlık buhar ünitesi arıza nedeniyle devreden çıktı. Gölbaşı ve Sincan’daki ototrafolarda da gerilim sıkıntısı yaşanınca, tüm Ankara elektriksiz kaldı. Kesinti ile ilgili inceleme sürüyor.

ARALIK’TA DENGE BOZULACAK
Yetkililer 28 bin 800 megavatlık üretime karşılık dün itibarıyla tüketimin 28 bin 389 megavatı bulduğunu belirtiyor. Bu şekilde bıçak sırtında giden denge soğuk hava beklenen Aralık’ta bozulacak. Yani kamunun ürettiği elektrik tüketime yetmeyecek. Bayramdan sonra Aralık ayında tüketimin 29 bin 500 megavata kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Afşin Elbistan A ve B santrallerindeki arızaya, hidrolik santrallerin yaz boyunca yoğun kullanımı eklenince, çözüm özel sektöre kaldı.

AÇIĞI ÖZEL SEKTÖR KAPATACAK
Yetkililer aradaki açığın, sadece özel sektörün elindeki santraller ile kapatabileceğine dikkat çekerek, “TEDAŞ ya da TETAŞ, özel sektörün elindeki bin ila bin 500 megavatlık atıl kapasiteyi devreye alacak ikili anlaşmayı yapmak zorunda” ifadelerini kullanıyor.

Böylece kamu sadece pahalı fiyattan elektrik aldığında santrallerini çalıştıran özel sektör, yoğun kullanımın olduğu saatlerde de santralini devrede tutacak.

[NTVMSNBC]

Avustralya: Hayvan Hakları Savunucularından Golf Kulübüne Ziyaret



Sidney, Avustralya - Vandallar hafta boyunca Warringah Golf Kulübünü ziyaret ettiler ve gece boyunca dört ayrı bölgede büyük kapsamlı hasara neden oldular ve diğer üç alana da delikler açtılar. İsimsiz ziyaretçiler neden hasar verdikleri konusunda açıktılar. Deliklerden birinin içersine yerleştirilmiş bir notta, "Dikkat!: siz alçak herifler bir kuş öldürürsünüz ve biz tüm yeşilliğinizi boş zamanlarımızda yok ederiz. İzliyoruz ve bekliyoruz" yazılıydı.

Hayvan hakları savunucuları ve çevre halkı, kulübün sahada gezinen yerli ördekleri vurması için bir kişi kiraladığından bu yana tepkiliydiler. Ördekler golfçüler tarafından baş belası olarak görülüyor çünkü yemek aramak için çimlerde küçük delikler açıyorlar. Avcı kiralandığından bu yana kulüp ve bazı çalışanlar telefon ve e-posta yağmurunu tutulmuştu.

Bombs and Shields

26.11.2007

Oxfam'dan Küresel Isınma Uyarısı

İngiliz hayır kuruluşu Oxfam, küresel ısınmayla, doğal afetlerin arttığını ve dünya yoksullarının çok ağır bir bedel ödediğini açıkladı.

Oxfam, “İklim Alarmı”adlı raporunda, küresel ısınmanın bu yıl Afrika ve Latin Amerika’da alışılmamış sel felaketleri ve doğu Avrupa da sıcak dalgasına yol açtığını belirtiyor. Oxfam iklim değişikliğinin yaratılmasında en az sorumluluğu bulunanların en ağır bedeli ödediğine işaret etti. Raporda zengin ülkelerin, yardım fonlarını dış politika önceliklerine yanıt veren ülkelerle, sadece büyük felaketlere ayırmasını da eleştirdi.

İngiliz hayır kuruluşu havayla bağlantılı felaketler için daha hazırlıklı olunması çağrısında bulundu. Kuruluş gelecek ay Bali’de düzenlenecek iklim değişikliği konferansında, yoksul ülkelere seslerini duyurma imkanı verilmesini istedi.
[VOA News]

23.11.2007

İngiltere'de grip alarmı

AA - LONDRA - İngiltere son yılların en büyük grip salgınına hazırlanıyor. Ülkede ilaç stoklarının iki katına çıkarılması için gerekli hazırlığın tamamlandığı açıklanırken, önlem alınmaması halinde grip salgınının nüfusun yarısını etkisi altına alabileceği, hatta 55 binle 750 bin arasında insanın ölümüne yol açabileceği tahmin ediliyor. Hükümet, olası bir büyük salgın sırasında virüsten etkilenen kişilerin ailesine koruyucu olarak ilaç dağıtılması tedbirini de benimsedi. Uzmanlar, korkulan büyüklükte bir salgının en son 1968 yılında yaşandığını, bu tür salgınların 10'la 40 yıl arasında değişen aralıklarla tekrarlanabileceğini söylüyor.

Radikal

Moğolların tarihi göçü tekerrür mü edecek?

Tarihte, iklim değişimlerinin kıtlık, savaş ve nüfusta hızlı azalmaya neden olduğunu ortaya koyan bilim insanları, küresel ısınmanın insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük tehdiüerden biri olduğunu kaydetti. Çin, Hong Kong, ABD ve İngiliz araştırmacıların "Proceedings of National Academy of Sciences" (PNAS) dergisinde yayımlanan araştırmalarında, dünyanın artan nüfusunun, küresel ısınmanın sonuçlarına yeterli biçimde uyum sağlanması konusunda sorun yaratabileceği vurgulandı.

Georgia Teknoloji Enstitüsü Profesörü Peter Brecke, bitkilerin giderek daha fazla sıcak havalardan eki-leneceğini kaydetti. Brecke, "Daha fazla kuraklık ve hızla büyüyen nüfus nedeniyle, herkes için yiyecek bulmak giderek zorlaşacak. Sonuçta, açlığa ve aç insanların gıda ya da su için çatışmalarına daha fazla şahit olmamız şaşırtıcı olmayacak" dedi. Tarihsel olayları inceleyen ve bağlantılı verileri değerlendiren ekip, sıcaklık düşüşlerinin, savaş, kıtlık ve nüfus azalmasıyla sonuçlandığını belirledi. Araştırmacılar, 1400 ve 1900 yılları arasındaki "küçük buzul çağı" olarak adlandırılan ve 1450,1650 ve 1820 yılları civarında en düşük küresel sıcaklık ortalamalarının saptandığı döneme odaklandı. Hong Kong Üniversitesinden Profesör David Zhang, "Bu tip ekolojik durumlarda, insanlar başka bir bölgeye göç etme eğilimi gösteriyor.



Böyle kitlesel göçler savaşları tetikliyor. Tıpkı 13. yüzyılda Moğolların kuraklık nedeniyle Çin'i istila etmeleri ya da Mançuryalıların, 17. yüzyılda kuzeydoğuda yaşadıkları bölgedeki iklim koşulları nedeniyle Çin'in merkezine göç etmeleri gibi" diye konuştu. Profesör Zhang, salgın hastalıkların doğrudan sıcaklık değişimiyle ilgisi olmadığını, ancak bunun büyük göçlerin sonuçlarından biri olduğunu kaydetti.



POLİTİK İSTİKRARSIZLIK

İklim değişimiyle ilgili geçen hafta yayımlanan bir rapor, küresel ısınmanın, ülkelerin yarısını çatışmaya ve ciddi anlamda politik istikrarsızlığa sürükleyeceği uyarısını içeriyor. Merkezi Londra'da bulunan "International Alert" grubunun hazırladığı raporda, 46 ülkenin iklim değişim nedeniyle yüksek oranda çatışma riski altında bulunduğu, diğer 56 ülkede ise siyasi istikrarsızlık ve kargaşa riskinin söz konusu olduğu kaydedildi. Afrika'nın batısı ve merkezindeki ülkeler tehlike listesinin başlarında yer alıyor. Bunu Hindistan Bangladeş, Orta Doğu ve Latin Amerika ülkeleri izliyor. Hong Kong

BİRGÜN

VİETNAM: Vietnamlılar Hagibis tayfunundan kaçıyor

VİETNAM'ın, yaklaşan Hagibis tayfunu nedeniyle 500 bin kişiyi güney kıyılarından güvenli yerlere tahliye etmeye hazırlanıyor. Hagibis nedeniyle binlerce askerin, tahliye çalışmasına yardım etmek için seferber edildiği açıklandı. Vietnam'da, 1997 yılındaki Linda tayfununda çoğu balıkçı 500 kişi ölmüştü.

BİRGÜN

İsviçre: Beton Ormanın Yerlileri iklim değişimine dikkat çekiyor


Stockholm, İsviçre - Kendisine Beton Ormanın Yerlileri olarak adlandıran yeni bir grup, iklim değişimine dikkati çekmek ve sürücüleri çevre üzerinde oldukça yüksek etki yaratan araçları kullanmaktan vaz geçirmek için binden fazla SUV'a (Şehiriçinde kullanılan spor jip) zarar verdiğini açıkladı. Grup ilk kez kendisini başkentteki basın açıklamalarını takip eden eylemlerle tanıtmıştı, fakat şimdi diğer "kabilelerin" Gothenburg, Malmö ve Sundsvall kentlerinde benzer taktikler kullandığını söyleniyor.

Fredhäl bölgesinde Pazartesi gecesi ve Salı sabahı arasında verimsiz yakıt harcayan on büyük araca sabotaj yapıldı. Her SUV'un tekerlerinin havası boşaltıldı ve ön camlarına "Karbon salınımında radikal bir kesinti kabul etseydik, bu olmak zorunda değildi. Şimdi, yarın değil. SUV'unuzun tekerlerinin havasını boşaltarak zararsız durumu getirişimizin nedeni budur" yazan notlar bırakıldı.

Sabotajcıların internet adresindeki bir açıklamaya göre, "Eğer seçici SUV-etkisizleştirme tekrar tekrar ve kitlesel ölçekte yapılırsa, araç sahiplerinin gözlerindeki kızgınlıktan bu araçları sürmek için gerçek engele gelişecektir, böylece burjuva karbon bağımlılığının belki de en iğrenç yansımasınına bir son koyacaktır."

Bombs and Shields

21.11.2007

Afrika: Besin üretimi 2020 yılında yarıya inecek

JOHANNESBURG, (IRIN) - İklim değişimi uzmanlarına göre, 2020 yılında üretimin yarıya inmesi beklenen üretim ile birlikte, Afrika'da gıda güvenliğinin iklim değişimi nedeniyle "şiddetle tehlikeye sokulma" olasılığı var.

Tahminler, Uluslararası İklim Değişimi Paneli (IPCC) tarafından Londra'da geçen hafta yayımlanmış bir rapor içersinde yer alıyor.

Raporu hazırlayan IPCC çalışma grubunun ikinci kurul başkanı Martin Parry, "Tartışmalar, Afika'nın kuzey [Sahel] ve güneydeki artan kuruluk nedeniyle [iklim değişimi tarafından] kısmen en çok etkilenen yer olması muhtemeldir: ve bu bölgeler kıtanın en kalabalık bölgeleridir," dedi. Ayrıca bölgenin bölgenin iklim değişimine maruz kalışını arttırdığı gibi iklim değişimine adapte edilebilecek teknolojinin eksikliğini listeledi.

[IRIN Africa]

20.11.2007

Nükleer yasalaştı, ihale süreci başladı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, nükleer santral kurulmasına olanak sağlayan yasayı onayladı. Böylece ihale süreci resmen başladı.

ANKARA - 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in veto etmesinin ardından iki kez Meclis’te görüşülen Nükleer Santral Yasası yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaklaşık 10 günlük incelemenin ardından yasayı onayladı.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), bir ay içerisinde ihaleye katılacak firmaları belirleyecek 9 kriteri yayınlayacak. Ancak 6 aydır Meclis sürecinde olan yasa nedeniyle TAEK bu yöndeki hazırlıklarını tamamlamıştı. Ardından TETAŞ 2 ay içinde ihale ilanına çıkarak firmaları teklif vermeye çağıracak.

Sinop ve Mersin’de kurulması planlanan 5 bin megavatlık santral için Türkiye’nin büyük holdingleri ve dünya çapında enerji şirketleri ortaklık kurarak ihaleye girmek için bir süredir çalışma yürütüyor.

[NTVMSNBC]

19.11.2007

Kaz Dağları madenciyi de isyan ettirdi

Kaz Dağları'nda incelemelerini tamamlayan Maden Mühendisleri Odası heyeti, 'Yıpranma çok yönlü. Milli park sınırı genişletilmeli' dedi

ANKARA - Kaz Dağları'nda altın arama çalışmalarıyla ilgili iddiaları yerinde incelemek üzere bölgeye bir heyet gönderen Maden Mühendisleri Odası raporunu tamamladı. 10 kişilik heyetin hazırladığı raporda Kaz Dağları'nda milli park alanının yeniden belirlenmesi istenilerek "Bu alanda sadece madencilik faaliyetine değil sanayi tesisleri, yapılaşma ve turizm tesisleri dahil hiçbir faaliyete izin verilmemelidir. Kaz Dağları'nın denize bakan kesimleri ve sahiller yıllardır turizm ve yapılaşma adına talan edilmiştir" denildi.

'Güvensizlik oluştu'
Heyet, "Madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması zorunluluktur. Bu konuda gelişmiş ülkelerdeki olumlu örnekler, ülkemizde de uygulanmalı" vurgusu yaptı.

Raporda madencilik sektöründe kamu denetiminin gevşetilmesi de eleştirildi ve yasalarda yer alan kısmi denetimlerin dahi yeterince yapılmadığı belirtilerek şöyle denildi:

"Önlemlerin alınıp alınmadığı denetlenmemekte, sonuç olarak genel anlamda güvensizlik ortamı oluşmaktadır. Meslek odaları da devre dışı bırakılarak kamusal denetimin göz ardı edilmesiyle piyasa mantığı gereği 'Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler' düşüncesi egemen olmakta. Stratejik madenlerimiz kamu eliyle işletilmeli, kamu denetimi mutlaka sağlanmalı. Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişimin ülkeye yarar getirmesi beklenemez. Madencilik sektörüne ilişkin kararlara ilgili yöre halkının da katılımı sağlanmalıdır."

[Radikal]

İzmit Körfezi’nin yüzeyi bembeyaz oldu

Denizdeki “mikro-organizma” popülasyonu dengesinin bozulması nedeniyle, İzmit Körfezi’nin yüzeyi beyaz bir tabakayla kaplandı.

KOCAELİ - Madde, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait deniz süpürgesiyle temizlendi.

İzmit Körfezinde yaklaşık bir ay önce ortaya çıkan ve zaman zaman azalan beyaz madde, sabah saatlerinde deniz yüzeyini tamamen kapladı.

Büyükşehir Belediyesi uzmanları, sorunun Marmara Denizi’nin genel bir sorunu olduğunu söylüyor.

Uzmanlar, gemilerin taşıdığı balans suyunun içindeki organizmaların denize bırakılmasının Körfez’deki mikroorganizma popülasyonunda dengesizliğe yol açtığını, bunun da deniz yüzeyinde böyle bir oluşuma neden olduğunu belirtiyor.

Söz konusu tabaka, mikro-organizmanın çeşidine göre kırmızı ya da başka bir renkte olabiliyor. Köpük örnekleri TÜBİTAK’ta inceleniyor.

[NTVMSNBC]

Küresel ısınma raporları karamsarlaşıyor

Son olarak çevre ve yardım kuruluşlarının ortaklaşa yayınladıkları bir rapora göre, küresel ısınma nedeniyle kötüleşen hava koşulları ve yükselen deniz seviyesi, Asya ve Pasifik’te onlarca yıldır görülen sosyo-ekonomik gelişmeyi tersine çevirebilir

ölgedeki toplumların küresel ısınmanın etkilerini şimdiden hissettiğini kaydeden rapora göre acil harekete geçilmeli.

Rapor, küresel ısınmayla ilgili gelecek ay Bali’de yapılacak toplantılarda uluslararası toplumun, artan seragazı salımlarını kontrol etmek için harekete geçmemesi durumunda bölgedeki toplumların korkunç bir gelecekle karşı karşıya kalacağını belirtiyor.

Raporda bununla ilgili örnekler de veriliyor. Çin ve Hindistan’da kuraklığın arttığı, Bangladeş’in de seller ve doğal afetlerle boğuştuğu kaydediliyor.

Raporda dikkat çeken bir başka husus da, Pasifik adalarındaki bazı yerleşim birimlerinin yükselen deniz seviyesi nedeniyle boşaltılmak zorunda kalındığı. Buna bir de buzulların erimesinin yarattığı zarar ekleniyor.

Rapor, zengin ülkelerden sera gazı salımının önemli ölçüde azaltılması konusunda sorumluluk almalarını ve ayrıca gelişmekte olan ülkelere yeşil teknoloji sağlamalarını istiyor.

Toplumlara küresel ısınmayla mücadelede daha fazla kaynak sağlanması, felaketlere acil müdahalenin daha iyi organize edilmesi de raporda istenen diğer önlemler.
[NTVMSNBC]

Dünya Afetlerle Boğuşuyor

Aşırı yağış ve seller dünyanın pek çok bölgesinde etkili oluyor. Papua Yeni Gine’de de Guba kasırgasının yol açtığı sellerde 17 kişi öldü. Yağışlar Doğu Akdeniz’de de etkili oluyor. Yunanistan’da son iki günde meydana gelen yağışlar sonucu sel sularına kapılan 1 kişi öldü. Seller büyük maddi hasara yol açtı. Bulgaristan’ın başkenti Sofya da sular altında kaldı.

Bangladeş'te Kasırga 3 Bin Can Aldı

Dünyanın en yoksul ülkelerinden Bangladeş’te büyük yıkıma yol açan Sidr kasırgasında ölenlerin sayısı 3 bine ulaştı. Yetkililer, sayının daha da artacağı tahmininde bulunuyor
Bangladeş Kızılay Teşkilatı Başkanı Abdur Rab, kasırgada 3 bin kişinin öldüğünün doğrulandığını belirterek, ölenlerin sayısının 5 bini aşabileceğini, ancak 10 binin altında olacağını söyledi. Bangladeş Kızılayı, felaketten etkilenen bölgede 900 bin ailenin yardıma ihtiyacı olduğunu duyurdu.

Kurtarma görevlileri yardım bekleyen binlerce felaketzedeye ulaşmak için çabalarken, Bangladeş donanması da tonlarca gıda ve tıbbi malzemeyi afet bölgelerine gönderdi.

Ancak birçok bölgeye hala yardım ulaşmadı. Çok sayıda küçük ve büyükbaş hayvanın telef olduğu afette bu ay sonunda başlaması gereken, ülkenin en önemli besin kaynağı olan pirincin hasadı da olanaksız hale geldi.

DÜNYANIN PEK ÇOK BÖLGESİ SEL SULARI ALTINDA
Papua Yeni Gine’de tropikal Guba kasırgasıyla birlikte gelen şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 17 kişi öldü. Hükümet, yüzlerce ev, onlarca köprü ve yolun yıkıldığı felaketin ardından ülkenin kuzeyinde olağanüstü hal ilan etti.

Kabine, ülkenin savunma güçlerinin kurtarma operasyonları için Oro eyaletine seferber edilmesine ve maddi hasarın devletin bütçesinden karşılanmasına onay verdi. Bu arada, yerel basın ölü sayısının 70 olduğunu bildirirken, 50 kişinin kayıp olduğunu yazdı.

YUNANİSTAN’DA 1 ÖLÜ

Yunanistan’da da son iki günde etkili olan şiddetli yağışlar yaşamı felce uğratırken, başkent Atina yakınlarında sel sularına kapılan bir kişi öldü.

Ülkenin büyük bölümünde etkili olan dolu ile karışık sağanak yağışlarda, Mora yarımadasında geçen yaz yaşanan orman yangını felaketinde zarar gören İlia bölgesi ile Kavala ve Drama illerinde binlerce dönüm arazi sular altında kaldı; çok sayıda ev ve iş yeri zarar gördü.

Viotia ilindeki Lutofiyu bölgesinde meydana gelen kasırganın da çok sayıda yerleşim biriminde büyük çapta maddi hasara yol açtığı belirtildi. Bu arada, bölgedeki akarsuların taşma olasılığına karşı Batı Trakya’daki Rodop ve Meriç illerinde olağanüstü hal ilan edildi.

BULGARİSTAN’IN BAŞKENTİ SULAR ALTINDA

Bulgaristan’da bir gün süren karla karışık şiddetli yağmur yüzünden başta başkent Sofya olmak üzere çevredeki birçok büyük kenti sel bastı.

Sofya’nın çevre yolu dahil birçok sokak ve caddesi su altında kalırken, şehirdeki trafik felce uğradı.

Kontrolsüz yoğun inşaat çalışmaları nedeniyle başkentin kanalizasyon şebekesi birçok yerde tıkanırken, Pançarevo Gölü bölgesinde bir tesiste çalışan iki işçinin yükselen sular yüzünden bulundukları yerden kaçamayınca, olay yerine yollanan dalgıç ekipleri tarafından kurtarıldığı belirtildi.

Pernik kentinde ise evlerinden çıkamayan kimi yaşlılar Sivil Savunma ekipleri tarafından çıkarıldı.

ROMANYA LİMANLARINI KAPATTI

Romanya, kötü hava koşulları nedeniyle Karadeniz’deki bütün limanlarını kapattı.

Köstence limanı trafik kontrol yetkilisi Florea Rasica, “şiddetli rüzgar nedeniyle bütün Karadeniz limanlarındaki faaliyetler askıya alındı” dedi. Köstence limanından başka bir yetkili ise havanın kısa zamanda iyileşmesinin beklenmediğini belirterek, faaliyetlerin askıya alınmasının 12 saat sürmesini bekledikleri söyledi.
[NTMSNBC]
[Milliyet]
[BBC Turkish]

18.11.2007

1000 balina izinli ava kurban gidecek!

LONDRA - 1963'ten beri ilk kez, Japonya'da bir av filosu büyük çaplı balina avı için Antarktika sularına açıldı. Dün Shimonoseki limanından kalkan dört geminin mürettebatı şarkılar ve kasalar dolusu birayla uğurlandı, aileler arkalarından gülümseyen balina resimli bayraklar salladı. Görevliler kalabalığa, Japonya'nın militan aktivistlere geçit vermeyip balina yeme kültürünü sürdürmesi gerektiğini anlattı. Filo, 1000 balina vurup Kuzey Pasifik'teki en büyük avını gerçekleştirecek, kurbanların 50'si tükenmekte olan kambur balinalar olacak. Avlanma nedeniyle sayısı çok azalan bu tür, 1963'te uluslararası koruma altına alınmıştı. Uluslararası Balinacılık Komisyonu, o yıldan beri ilk kez bu kadar büyük sayıda kambur balinanın avlanması izni verdi. İzne göre Japon balina avcıları bu yıl, nisana kadar 1035 balinayı avlayabilecek. Çevreciler bunun bilimsel amaçlı değil, ticari bir av olduğunu ve araştırma kılıfıyla sunulduğunu savunuyor. Japonya'da ticari balina avcılığı 1986'dan beri yapılmıyor ama bilimsel araştırma adına avlanmak halen yasal. (aa, ap)

Radikal

Dünyayı büyük bir salgın bekliyor

Dünyayı büyük bir grip salgınının beklediğini söyleyen grip uzmanı Dr. Fedson: 1-2 milyar insan ölebilir.

Grip aşısının geliştirilmesi ve gribin önlenmesi üzerine çalışmalarıyla tanınan ABD'li doktor David Fedson, dünyayı yakın gelecekte bir grip salgınının beklediğini ifade etti. Fedson, salgının kuş gribi virüsünden (H5) kaynaklanması durumunda, dünya genelinde 1 ile 2 milyar arasında insanın ölebileceği uyarısında bulundu.

Kuş gribi virüsünün, mutasyona uğrayarak insandan insana geçip geçmeyeceğinin bilinemeyeceğini kaydeden Dr. Fedson, "Mutasyonun gerçekleşme olasılığı milyonda 1 de olabilir. Ancak, mutasyon gerçekleşir ve virüs insandan insana geçerse 1-2 milyar arası insanın ölebileceği geniş çaplı bir felaket yaşayabiliriz" dedi.

Dr. Fedson, bu vakalarda ölüm oranının yüzde 50 düzeyinde olduğunu kaydetti.

Dr. Fedson, "Böylesi bir felakete yeterince hazırlanmazsak, tüm insanlık olarak büyük bir sorumsuzluk sergilemiş oluruz" diye konuştu.
Grip virüsünün, kuşlar ve insanlar arasında çok çabuk yayıldığını ve yayılmak için mutlaka bir yol bulduğunu anlatan Dr. Fedson şöyle konuştu:

Hazırlık şart
"1957'de H2 tipi virüsten yaşanan salgın nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetti. Daha sonra bu virüs değişerek yerini H3 tipi virüse bıraktı Virüs yeniden ortaya çıkar ve bir salgına dönüşürse, bu da bir felaketle sonuçlanabilir."

Milliyet

Bodrum'da Sel


Muğla’nın Bodrum ilçesinde, şiddetli yağış yaşamı olumsuz etkiledi.

Sabah saatlerinde başlayan ve kısa süre devam eden şiddetli yağış nedeniyle, kent merkezi ve beldelerde, birçok ev ve iş yerini su bastı. Bazı iş yerlerinde önemli çapta maddi hasar oluştu.

Şiddetli yağış nedeniyle ilçede bazı dereler taştı. Hilmi Oran Meydanı, “Barlar Sokağı” olarak bilinen Cumhuriyet Caddesi, Sanatokulu ve Üçkuyular caddeleri ile Omurca Dere Sokak’ta rögar ile mazgalların yetersiz kalması nedeniyle su, yaklaşık 40-50 santimetre yükseldi.

Şiddetli yağış, trafikte de aksamalara neden oldu. Yetkililer, kentin bazı bölümlerinde kısa süreli elektrik kesintileri olduğunu bildirdiler.

Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, şiddetli yağışın Bodrum’un Torba mevkisinde bazı ev ve otellerde su baskınlarına neden olduğunu, ekiplerin bu bölgede çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü kaydetti.
[NVTMSNBC]

Kıbrıs'ta doğal hayat bölgesi

Kıbrıs'ta kuzey ve güneyi bölen ve 33 yıldır kimsenin yaşamadığı tampon bölgenin, adadaki doğal hayatın korunağı haline geldiği belirtildi.
Kıbrıs Rum Kesimi'yle KKTC'nin arasındaki 180 kilometre uzunluğunda ve 7 kilometre genişliğindeki tampon bölgenin vahşi doğal hayatın sığınağı haline geldiği, her iki kesimden de doğal hayat uzmanlarının bölgeye yaptıkları ortak geziler sonucunda ortaya çıktı. Bölgede, adadaki sayıları son derece azalmış ve Kıbrıs Adası'nın sembollerinden olan yabani muflon koyunundan 3 bin adet tespit edildiği, ayrıca adaya has ve tükenmekte olduğu düşünülen flora ve fauna örneklerinin de zengin bir şekilde yer aldığı bildirildi.
Bölgenin bilim adamlarınca keşfedilmesi projesinde kilit rol oynayan Birleşmiş Milletler Gelişme Programı (UNDP) çevre yetkilisi Nicolas Jarraud, "Adada tükenmekte olduğunu düşündüğümüz hayvan ve bitki örneklerinin burada aslında iyi durumda var olduklarını gördük" dedi. Bölgede, insanların yaşadığı bölgelerde varlığına pek rastlanmayan türde yılanlar, tilkiler ve kuşların da bulunduğu bildirildi.

Milliyet

Uzmanlar hükümetler için çalıştı: İklim kılavuzu hazır

Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin dördüncü raporundan bir de kılavuz çıktı. Amaç, politikacıların Bali'deki zirveye hazırlıklı gelmesi...

AP - VALENCİA - Nobel Barış ödüllü Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) dördüncü raporunu dün yayımladı. Günlerdir beklenen raporda Dünya'nın gittikçe artan hızda ısındığı, küresel ısınmanın insanların büyük acılar çekmesine ve bazı hayvan türlerinin yok olmasına yol açabileceği söyleniyor.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun raporun yayımlanması üzerine, "İklim değişikliğinin muhtemel sonuçları o kadar korkutucu ki, ancak acil küresel önlemlerle sonuç alabiliriz" dedi. Panele üye olan bilim insanlarının altı senelik araştırmalarıyla, binlerce sayfalık bilimsel veriyi özetleyen 'sentez raporu'nun hazırlanması altı gün sürerken, bu sene yeni bir uygulamayla politikacılar ve hükümetler için raporu özetleyen bir kılavuz da hazırlandı.

Fakir ve yaşlılar ilk sırada
Kılavuz ve raporda, iklim değişikliğinin kanıtları, insanların ürettiği sera gazlarının küresel iklime etkisi ve alınacak önlemlere bağlı olarak değişen iklim senaryoları anlatılıyor.

Raporun önsözünde, iklim değişikliğinin varlığından artık şüphe duyulamayacağı belirtilirken, küresel ısınmadan en çok fakir ve yaşlıların etkileneceği, açlık ve hastalık salgınlarının yayılacağı, kuraklık ve sellerin dünyanın en fakir bölgelerinde sıklaşacağı, hayvan ve bitki türlerinin de olumsuz etkileneceği söyleniyor.

Kılavuzun Kyoto Protokolü'nün devamı niteliğinde bir anlaşmanın gelecek ay tartışılacağı Bali zirvesine katılacak hükümet yetkililerini bilgilendirmesi amaçlanıyor. Çevre grupları raporun kendinden emin, güçlü kelimeler kullanılarak yazılmış olmasını vurgularken, Bali'deki zirve öncesinde tüm yetkililerin raporu inceleyerek bilgilenmeleri gerektiğini söylüyor.

Greenpeace yetkilileri, "Bali dönüşünde yetkililerin ellerindeki raporların her sayfası kıvrılmış, satırların altı çizilmiş, boşluklara not alınmış olmalı" diyor. Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği yetkilileriyse 'bazı hükümetlerden gelen yoğun baskılara rağmen' cesur bir rapor yayımladıkları için panel üyelerini tebrik ediyor.

[Radikal]

17.11.2007

Marmara'da Tsunaminin Nasıl Olacağı Anlaşıldı


ODTÜ, olası Marmara depremi için tsunami etki simülasyonu hazırladı. Simülasyonda, 49 ayrı senaryo, video görüntülerine dönüştürüldü. En kötü senaryoya göre olası büyük depremde İstanbul'u 5.5 metrelik tsunami dalgaları vuracak. Tsunami, depremden sekiz dakika sonra gelecek.

Geçmiş depremler incelenerek ve Marmara Denizi'nin topoğrafyası çıkarılarak hazırlanan simülasyonu ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner tanıttı. Yalçıner'in verdigi bilgiye göre depremlerde, tsunami oluşma olasılığı yüzde 10-15. Bir depremden sonra beş tsunami dalgası görülebiliyor. En etkilileri ikinci ve üçüncü dalgalar. Marmara'da olası bir tsunami, sığ alanlarda 100-150 metre içerilere girebilecek. Marmara'da oluşabilecek bir tsunaminin İstanbul Boğazı'ndan da girmesi riski var. Ancak Boğaz'ın derinliğinin az olması tsunaminin de etkisini azaltacak.
Yalçıner, "En kötü senaryoya göre, tsunami kıyılara vurduğu anda yüksekliği 5 metreyi bulabilecek, Marmara Denizi'nin doğu kıyılarında 25, batı kıyılarında 10 kilometrelik alanı etkileyebilecek. Tsunami, 8 dakika sonra gelecek." dedi.
Yalçıner, olası tsunamide kaçış yolları hazırlanması için Büyükşehir Belediyesi'yle görüştüklerini söyledi. Vatandaşlardan deprem sonrası sular çekilirse kıyıların 100-150 metre içerisindeki alanları derhal terk etmelerini istedi.
[Radikal]

Trakya'da Olağanüstü Hava Şartları



Tekirdağ ve Edirne sular altında. Sel, bir can aldı. 'Sokağa çıkmayın' anonsu yapıldı. Yolda kalanları tanklar kurtardı. Silivri'yi son 16 yılın en şiddetli yağışı vurdu. Baraj taştı, Çanakkale-İstanbul yolu kapandı


Sağanak yağış Trakya'yı vurdu. Edirne ve Tekirdağ su altında. Evini su basan kadın boğularak öldü.
Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde önceki gece saat 02.00'de başlayan ve aralıksız iki saat kadar süren yağmur, ilçede altyapının yetersizliği nedeniyle cadde ve sokakları göle döndürürken yaklaşık 200 ev ve işyerini su bastı, onlarca araç sokaklarda mahsur kaldı. İlçenin Şahsuvarbey, Aşçıoğlu ve Kayık mahallelerinde evlerinde mahsur kalanlar, belediye ekiplerince kurtarıldı.
Tekirdağ kent merkezinde yalnız yaşayan 65 yaşındaki Hatice Gülbahar, zemin kattaki evinde sel sularından boğularak öldü. Belediye hoparlörden anonslar yaparak halkın sokağa çıkmamasını ve ikinci katlara gitmesini istedi. Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan, küçük araçların şehir içinde trafiğe çıkmasının yasaklandığını açıkladı. Tekirdağ Merkez, Çorlu ve Malkara'da okullar dün öğleden sonra tatil edildi. Çok sayıda ev su altında kaldı, ancak yağış nedeniyle hasar tespiti yapılamadı. Çorlu-İstanbul ulaşımını sağlayan D-100 karayolu, Değirmenköy'de heyelandan ulaşıma kapandı. Malkara, Marmara Ereğlisi, Silivri yollarında çökmeler oldu. Marmara Ereğlisi'nde evlerde mahsur kalanlar Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait zodyak botlar ve balıkçı tekneleriyle kurtarıldı.
Silivri ve Çatalca, en son 16 yıl önce tanık olduğu sağanak kâbusunu yeniden yaşadı. Tuzla, Bolluca ve Çamurlu dereleri taştı, 300'e yakın ev su altında kaldı. Mahsur kalanlar botlarla taşındı.
Çanakkale'de, yapımı süren Çokal Barajı'nın tali gövdesi önünde bulunan setin aşırı yağış nedeniyle çökmesi üzerine Evreşe Ovası su altında kaldı. Eceabat ilçesini İstanbul'a bağlayan karayolunun 10 kilometrelik bölümü sel nedeniyle trafiğe kapatıldı.

Hafta sonu da yağışlı
Trakya'dan, dün akşam saatlerinde İstanbul'a geçen yağışlı hava, hafta sonu da devam edecek. Bugün hava parçalı bulutlu. Ancak İstanbul pazar günü zaman zaman etkili sağanağın etkisine girecek. Yağış pazartesi günü de sürecek.
[Radikal, CNN Turk]

Kasırga Bangladeş'i silip süpürüyor, 508 ölü var


Önceki gün Bangladeş'e varan Sidr kasırgası, ülkeyi silip süpürüyor. Bambu ve tenekeden yapılma evleri söküp alan kasırga köyden köye ilerlerken, ölü sayısı 508'e yükseldi.

On binlerce insan afet sonrası evsiz kaldı, kıyıdaki 13 bölgeden yaklaşık 1 milyon kişi tahliye edildi, yalnızca tuğla binalar ayakta.
Saatte 250 kilometreye varan rüzgârla kıyıları vuran kasırgada, dev dalgalar ve durmayan şiddetli yağışlar sonrası yüzlerce kişi de yaralandı ya da kayboldu. Yüzlerce ağacın devrildiği yollar ulaşıma kapandı, araçlar
ucu gözükmeyen kuyruklar oluşturdu.

On binlerce insan zararı görebilmek ve akrabalarından haber almak için köylerine ulaşmaya çalışıyor, ancak şimdilik tek ulaşım yöntemi yürümek. Yollara dökülenlerin çoğu başkent Dakka'da çalışan göçmen işçiler. Aralarında olayı 1971'deki bağımsızlık savaşına benzeten bile var.
BM İnsani İşler Koordinasyonu, bölgede 1000 balıkçının kayıp olduğunu açıkladı. Deniz kuvvetleri arama-kurtarma çalışmalarını başlatırken, helikopterler felaket bölgelerine yardım malzemesi taşıyor. Kasırganın yol açtığı hasar birkaç gün içinde anlaşılacak. Meteorologlar, 4. kategoriye kadar yükselen kasırganın başkent Dakka'dan geçip dün kuzeydoğudaki Syhlet eyaletine ulaştığını ve giderek zayıfladığını açıkladı.
[Radikal]

16.11.2007

"Kıyamet Günü Sığınağı" : 4.5 milyon tohum örneği saklandı

Norveç’in, dünyada bilinen tüm tarım türlerinin tohumlarını korumak için yaptığı “kıyamet günü sığınağının” soğutucuları bugün çalıştırılıyor.

“Science Daily” adlı internet gazetesinde yayımlanan habere göre, “Svalbard International Seed Vault” adı verilen ve Kuzey Kutbu yakınlarındaki ücra Spitsbergen adasında bir dağın içine inşa edilen sığınakta dünyada bilinen 4,5 milyon tohum örneği saklanacak.

Norveç hükümeti, dünya tarımını nükleer savaş, meteor çarpması, iklim değişikliği gibi gelecekteki muhtemel felaketlerden korumayı amaçlayan sığınağın resmi açılışını 26 Şubat’ta yapacak.

4,5 MİLYON TOHUM ÖRNEĞİ SAKLANACAK

Sığınağın mimari planlarını tanıtan Norveç hükümeti, 4,5 milyon tohum örneğine ev sahipliği yapacak 120 metre uzunluğundaki tohum sığınağının maliyetinin 5 milyon doları bulduğunu bildirmişti.

Sığınaktaki tohumların muhafazası ve toplanması Küresel Tahıl Çeşitliliği adlı bir kuruluş tarafından yapılıyor.

Özellikle küresel ısınma sonucu Grönland, Kuzey ve Güney Kutuplarındaki buz tabakasının erimesiyle yükselecek su seviyesinin üzerinde kalacağı hesaplanan sığınaktaki tohumlar, eksi 18 derecede saklanacak.
[NTVMSNBC]

15.11.2007

Karadeniz’de çevre felaketinin faturası ağır

Rus yetkililer, Karadeniz’de şiddetli fırtına yüzünden geçen pazar günü batan Rus tankerlerinden sızan 2 bin ton petrolün yarattığı zararın 12,4 milyar dolar civarında olduğu tahmininde bulunuyor.

MOSKOVA - İnterfaks ajansındaki haberde, yetkililerin, felaketin maliyetinin 304 milyar ruble (12,4 milyar dolar) civarında olduğunun sanıldığını söylediği belirtildi. Haberde, söz konusu rakama, gelecek 10 yıl içinde yapılacak temizlik masraflarının ve Karadeniz’deki çevre tahribatının giderilmesi için harcanacak paranın dahil olduğu kaydedildi.

Fırtınada, 4800 ton petrol yüklü Volganeft-139 adlı tankerin ortadan ikiye ayrılması sonucu petrolün önemli bölümü denize yayılarak çevre felaketine neden olmuştu.

[NTVMSNBC]

2 milyon hektarlık alan ağaçlandırılacak

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye genelinde ağaçlandırma seferberliği başlatıldığını açıkladı.

ANKARA - Komisyonda bakanlığının bütçesine ilişkin görüşmelere katılan Bakan Eroğlu, Türkiye’nin yüzde 27’sinin ormanlarla kaplı olduğunu, bunun yüzde 50’sinin ise bozuk orman niteliği taşıdığını söyledi.

Eroğlu, orman arazilerinin oranını 2023’e kadar yüzde 30’a yükseltilmesi için ciddi bir yol haritası çıkarıldığını belirtti.

Bakan Eroğlu, bu kapsamda, 2012 sonuna kadar Belçika’nın büyüklüğüne eşit, 2 milyon 300 bin hektarlık alanın ağaçlandırılacağını bildirdi.

Orman yangınları hakkında da bilgi veren Eroğlu, yanan orman alanlarının son 5 yılda, önceki 15 yıla göre yüzde 50 azaldığını kaydetti.

[NTVMSNBC]

Akdeniz’de köpekbalığını bekleyen tehdit

Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN), Akdeniz’deki köpek balığı ve kedi balığı türlerinin yüzde 40’tan fazlasının soyunun tükenme tehlikesi bulunduğunu bildirdi.

PARİS - IUCN’nin açıklamasında, bölgede 30 türün soyunun tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve dünya genelinde en büyük yok olma tehdidiyle karşı karşıya olan köpek balığı ve kedi balığı türlerinin bu bölgede bulunduğu belirtildi. Açıklamada, Birliğin uzmanlarının 71 türü incelediği ve konuyla ilgili bir raporun yarın yayımlanacağı belirtildi.

Raporda, bu türlerin özellikle aşırı avlanmaları nedeniyle soyunun tükenebileceği kaydedildi. Türlerin soyunun tükenmesine yol açan nedenler arasında, çevre koşullarının kötüye gitmesi ve hobi amacıyla yapılan balıkçılık da yer aldı.

IUCN’nin açıklamasında, derin sularda avlanmada uygulanacak bazı yasaklarla bu türlerin soyunun tükenmesinin engellenebileceği belirtildi.

[NTVMSNBC]

Avrupa’ya büyük örümcek göçü

Avrupa’ya 150 yıldan beri 87 yeni tür örümceğin yerleştiği ve dünya ticaretinin yoğunluk kazanmasıyla da yeni örümceklerin giderek Avrupa’yı daha çok mesken tutacağı açıklandı.

CENEVRE - Bern Üniversitesi Zooloji Enstitüsü araştırmacıları tarafından yapılan ve yayımlanan bir çalışmada, her iki yılda bir Avrupa’ya yeni bir tür örümcek geldiği ve bunun yakında her yıl bir örümcek rakamına ulaşacağı belirtilirken, genellikle Asya ülkelerinden gelen bu örümceklerin yerli örümceklere nazaran daha büyük olduğu kaydedildi.

Bunun nedeni, “yolculuğun stresine” büyük boy örümceklerin daha iyi dayanabilmesi olarak açıklanırken, yakın bir gelecekte her yıl yeni bir tür örümceğin Avrupa’ya gelmesinin beklendiğinin altı çizildi.

Avrupa’da iklimin değişmesinin Asya’dan gelen örümceklere daha iyi bir yaşam koşulu sunduğu da belirtilen çalışmada, yeni türlerin gelişinin tehlikeli olabileceği de ima edildi.

Çalışmada, şimdiye kadar Avrupa’da zehirli örümceğe rastlanmadığı da kaydedildi.

[NTVMSNBC]

Dünyayı en çok kimler kirletiyor?

Center for Global Development düşünce kuruluşunun desteğiyle dünya genelinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre dünyayı en çok kirleten ülke ABD, en çok kirleten halk ise Avustralya halkı.

ANKARA - Center for Global Development düşünce kuruluşunun desteğiyle dünya genelinde yapılan araştırma, karbon salımında kişi başına düşen pay hesap edildiğinde Avustralyalıların, ülkeler listesinin ikinci sırasındaki Çin’in büyük farkla önünde olduğunu gösterdi.

50 bin kadar elektrik santrali ve 4 bin firmayı dahil ederek yapılan araştırmaya göre, kişi başı karbon salımında 10 ton ile başı çeken Avustralyalıları, 8 ton ile Amerikalılar izliyor. Genel olarak bakıldığında ise listenin başında ABD, ikinci sırada ise Çin yer alıyor.

Araştırmada, ABD’nin sahip olduğu elektrik santrallerinden atmosfere her yıl 2,5 milyar ton karbon salındığına, bu alanda ikinci sırada ise 2,4 milyar tonla Çin’in yer aldığına dikkat çekiliyor.

Karbon gazı salımında başı çeken ülkeler listesinde ilk 10 sırada şu ülkeler yer alıyor:

1. ABD- 2,530 milyar ton
2. Çin- 2,430 milyar ton
3. Rusya- 600 milyon ton
4. Hindistan- 529 milyon ton
5. Japonya- 363 milyon ton
6. Almanya- 323 milyon ton
7. Avustralya- 205 milyon ton
8. Güney Afrika- 201 milyon ton
9. İngiltere- 192 milyon ton
10. Güney Kore- 168 milyon ton

Kişi başına düşen karbon salımında ise liste şöyle:

1. Avustralya- 10 milyon ton
2. ABD- 8,2 milyon ton
3. İngiltere- 3,2 milyon ton
4. Çin- 1,8 milyon ton
5. Hindistan- 0,5 milyon ton

[NTVMSNBC]

Şili’de deprem 15 bin kişiyi evsiz bıraktı

Şili’nin kuzeyinde önceki gün meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem 15 bin kişinin evsiz kalmasına yol açtı. Artçı şoklarsa panik yaratıyor.

SANTIAGO - 2 kişinin öldüğü ve 100 kişinin yaralandığı depremde 4 binden fazla ev yıkıldı veya hasar gördü, 5 bin kişi evsiz kaldı. Hükümet depremzedelere yardım için harekete geçti. Deprem bölgesine tonlarca yiyecek, su ve tıbbi malzeme gönderildi. Sık sık meydana gelen artçı sarsıntılarsa bölgede panik yaşanmasına neden oluyor. En büyüğü 6,8 olan artçı sarsıntılarda ölen ya da yaralanan olduğuna dair henüz bir bilgi yok.


[NTVMSNBC]

14.11.2007

Şili’de 7.7 büyüklüğünde deprem: 2 ölü

Şili’nin kuzeyinde meydana gelen 7, 7 büyüklüğündeki depremde 2 kişi öldü, 100 kişi yaralandı.

WASHINGTON - Merkez üssü başkent Santiago’nun 1260 kilometre güneyi olan deprem, Peru ve Bolivya’da da hissedildi. Yerin 60 kilometre altında meydana gelen şiddetli sarsıntı yüzlerce binada hasara yol açtı. Antofagasta kentinde bir binanın çökmesi sonucu 2 kişi öldü, 100 kişi yaralandı.

50 kişinin de bu binanın altında mahsur kaldığına ilişkin haberler geliyor. Bölgede deprem nedeniyle elektrik kesintisi de meydana geldi.

Bölgedeki dünyanın en büyük bakır madenlerinin faaliyetleri bir süreliğine durdu. Bu nedenle New York ticaret borsasında bakır fiyatı arttı.

Depremin ardından çok sayıda artçı sarsıntı da yaşandı. Bu sarsıntıların en büyüğü 5,7 büyüklüğünde gerçekleşti.

22 Mayıs 1960 tarihinde tüm zamanların en büyük depremi, yine Şili’de meydana gelmişti. 9.5 şiddetindeki depremde 3 bin kişi yaşamını yitirmişti.

Büyük Şili Depremi olarak tarihe geçen deprem, Büyük Okyanus’ta tsunamiye sebep olmuş, 10 bin kilometre mesafedeki Hilo, Hawaii ve Güney Afrika’nın sahil bölgelerini tahrip etmişti.

[NTVMSNBC]

Greenpeace: Orkinos nesli bitiyor, suşi yemeyin

Japon pazarında tanesi 3 bin 800 Euro alıcı bulabilen orkinosların neslinin tehlikede olduğu açıklandı.

ANTALYA - Greenpeace Akdeniz Ofisi Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, pazarın yüzde 90’ının Japonya’nın elinde olduğu belirterek, “suşi tüketmeyin” çağrısında bulundu.

Uluslararası Atlantik Orkinoslarını Koruma Komisyonu’nun (ICCAT) Antalya’daki toplantısının ilk gününde, “Orkinoslar ve Zaman Tükeniyor” sloganıyla eylem yapan Greenpeace üyeleri, basın toplantısı düzenledi.

Greenpeace Akdeniz Ofisi Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, kota aşımı nedeniyle orkinos neslinin tehlike altında olduğunu belirterek, ICCAT tarafından doğu Atlantik ve Akdeniz’deki mavi yüzgeçli orkinoslar için hazırlanan “iyileştirme planı”nın başarısızlık örneği olduğunu söyledi.

ICCAT Bilimsel Komitesi’nin geçen yıl 15 bin ton teklif etmesine rağmen komisyonun kota miktarını 30 bin olarak belirlediğini ifade eden Dökmecibaşı, “Buna rağmen 50 bin ton orkinos avlandı. ICCAT orkinosları, yuvalama ve üreme alanlarını koruyamıyorsa avlanma yasaklanmalıdır. Orkinos avcılığı devam ederse Akdeniz’in ekosisteminin ve balıkçılığın çöküşüne tanık olacağız” diye konuştu.

Geçtiğimiz yıllarda, kaçak avcılık yaptığı tespit edilen ülkelerin, bir sonraki yılki kotalarından bu miktarın düşüldüğünü ifade eden Dökmecibaşı, “Ne yazık ki geçtiğimiz yıl uygulanan sözde iyileştirme planları dahilinde, bu ceza bile kaldırıldı” dedi.

[NTVMSNBC]

Yeni Delhi'de maymun istilası

Hindistan'ın hızlı büyüyen başkenti Yeni Delhi, orman alanlarına da taşınca maymunların gazabına uğradı. Yaşam alanından olan hayvanlar bedel ödetiyor

Her şey Yeni Delhi Belediye Başkan Yardımcısı'nın başına üşüşen maymunlardan kurtulmaya çalışırken, balkondan düşüp ölmesiyle başladı. Sonra geçen hafta bir kadın maymun ısırıklarıyla ağır yaralandı, 25 kişiyi tek bir maymun ısırdı, kimisi sakatlandı. Bunu çocukları kaçırmaya çalışan maymunlarla mahallelinin taşlı sopalı kavgaları izledi. Ülkenin önde gelen gazetelerinden Hindustan Times'ın manşetine taşıdığı gibi, ülkede 'maymun istilası' söz konusu.
Polisler durumu, "Vahşi yaşam uzmanları saldırıları gerçekleştiren maymunları bulmaya çalışıyor, biz boğaları yakalayabiliyoruz ama maymunlar konusunda uzman değiliz" diye özetliyor. Şehrin maymun nüfusu 10 binle 20 bin arasında. 2001'de kentin 'temizlenmesi' için girişimler başlamış ancak hayvanları yakalayacak yeterli uzman olmaması süreci yavaşlatıyor.

Kadrolu büyük maymun, küçüğü uzak tutar

Meselenin bir başka boyutuysa, güç sembolü olarak görülen maymun tanrı Hanuman'a tapan dindar Hinduların, itlafa karşı çıkması. Hayvanlar kent dışına itilmeye çalışılınca da komşu şehirlerden itirazlar geliyor.
Sorunun kaynağındaysa, Yeni Delhi'nin hızla büyümesi var. Kent, hayvanların doğal yaşam alanı ormanları yuttukça fil, leopar ve kaplanlar gibi maymunlar da kendilerini şehirli insana yaklaşmış olarak buluyor.
Bulunan çarelerden en çarpıcı olanıysa, küçük maymunlara karşı büyük maymunların kadrolu işe alınması. Delhi Metro İdaresi bir maymunun metro vagonuna dalıp yolcuları korkutmasından sonra, küçük maymunları ürküten büyük uzun kuyruklu maymunu 'işe aldı'. Eyalet hükümeti binalarında da başka bir büyük maymun 'kadrolu eleman' olarak çalışıyor. (afp, aa)

Evlerin bir numaralı davetsiz misafirleri
Yeni Delhi'de uzun süredir etrafa zarar veren maymunlar resmi dairelere, mahkemelere, hastanelere, polis karakollarına ve evlere davetsizce girip çıkıyor. Maymunlar son olarak cumartesi gecesi, Yeni Delhi'nin düşük gelirli bölgelerinden Şastri Park'taki evlere saldırdı. Nasima isimli bir Hintli yaşadıklarını, "Gece kapımda biriyle konuşuyordum ki bir maymun çıktı ortaya. İçeri girince de peşimden gelip dişlerini bebeğimin bacağına geçirdi" diye anlatıyor.
[Radikal]

13.11.2007

Daha fazla ayı türü yok olma tehlikesi altında



Dünya Koruma Birliği'nden yayınlanan bir rapora göre, dünyadaki sekiz ayı türünden altısının nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Çin'deki kapsamlı koruma çabalarına rağmen dev panda tehlike altında kalırken, düyanın en ufak ayı türü, güneş ayısı ilk kez listede yer almıştı.

Okyanusların yükselme riski korkutuyor

26 ada ve takımada ülkesinin temsilcileri, küresel ısınmaya bağlı olarak okyanusların yükselmesi ve haritadan silinme riskinin önüne geçmek için yapılabileceklerini tartışmak amacıyla bir ada ülkesi olan Maldivler’de bir araya geldi.

MALE - Başkent Male’de başlayan toplantıya, Tonga adaları, Mikronezya, eskiden Gilbert adaları olarak bilinen ve Büyük Okyanus’ta bir ada devleti olan Kiribati Cumhuriyeti gibi ülkeler katılıyor. İki gün sürecek toplantıda, Kyoto Sözleşmesi’nin devamı niteliğinde yeni bir anlaşma sağlanması amacıyla Aralık’ta Endonezya’nın Bali kentinde yapılacak BM İklim Değişikliği Konferansı’nda sunulacak bir strateji belirlenmesi amaçlanıyor.

Toplantının açılışında bir konuşma yapan Maldivler Devlet Başkanı Mamun Abdülgayum, “Gelecek kuşaklarımızın yaşamının güvence altına için zaman daralıyor. Hint Okyanusu’nun bir metre yükselmesi Maldivler halkının ölümü anlamına gelir” diye konuştu.

Maldivler Dışişleri Bakanı Abdullah Şahid de dünyada bugün iklim değişikliğinden daha ciddi bir sorun olmadığını belirterek, “Ancak, bu konuda gezegenin büyük yöneticilerinde siyasi istek eksikliği var gibi görünüyor” diye konuştu.

Uzmanlara göre, toprakları hemen deniz seviyesinde bulunan ada ve takımada ülkeleri, küresel ısınma ve buzulların erimesinin sorumlusu sera etkisine yol açan gazlarını azaltmak için uluslararası toplumun çaba göstermediğini düşünüyorlar.

BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre, 2100’e kadar dünya sıcaklığının 1,1 ila 6,4 derece santigrat artması olasılığı, deniz seviyesinin 18 ila 59 cm yükselmesine, cehennem sıcaklıklarına, korkunç fırtınalara, su baskınlarına ve kuraklığın artışına neden olacak.

Bu arada, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 400 delegesi dünden bu yana toplandığı İspanya’nın Valensiya kentinde, Cumartesi günü yayınlayacakları 5. raporlarının siyasi sentezini yapmak üzere kapalı kapılar ardında zorlu görüşmeler yapıyor.

[NTVMSNBC]

İngiltere’de kuş gribi olduğu doğrulandı

İngiltere’nin doğusunda tespit edilen kuş gribi virüsünün ölüme yol açabilen H5N1 türünde olduğu belirlendi.

LONDRA - İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada, salgının kaynağının henüz tespit edilemediği belirtildi.

İngiltere’nin Suffolk bölgesindeki hindi çiftliğinde kuş gribine rastlanmış, çiftlikteki 6500 hayvan itlaf edilmeye başlanmıştı.

[NTVMSNBC]

12.11.2007

BM, Dünya için alarm verdi

Son BM raporuna göre 2050’ye kadar küresel sıcaklığın 2 dereceden fazla artması, dünya nüfusunun yüzde 20’sinin büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalmasına neden olacak. Hayvan türlerinin üçte birinin soylarının tükenebileceği de tahminler arasında.

VALENCIA - 145 ülkeden bilim insanları ve hükümet yetkilileri, Birleşmiş Milletler hükümetlerarası iklim değişikliği panelinin bu yıl içinde yayımlayacağı dördüncü ve son rapora nihai şeklini vermek üzere İspanya’nın Valencia kentinde toplandı.

Hafta boyunca sürecek müzakerelerin ardından raporun, Cumartesi günü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından kamuoyuna açıklanması bekleniyor.

25 sayfalık rapor, panelin daha önce hazırladığı raporların bir özeti niteliği taşıyacak ve siyasetçilerin rahat anlayabilmesi için basit bir dil kullanılacak.

Basına sızan taslağa göre raporda 2050’ye kadar sıcaklığın 2 dereceden fazla artması durumunda, dünya nüfusunun yüzde 20’sinin büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuluyor.

Hatta sıcaklığın sera etkisi yaratan gazların salımının azaltılmaması durumunda 2050’ye kadar 5 derece artabileceği öngörüsüne yer veriliyor.

Bu durumda hayvan türlerinin üçte birinin soylarının tükenebileceği belirtiliyor. Rapora göre tahıl ürünleri dünyanın dört bir yanında azalırken özellikle Çin, Bangladeş ve Pasifik’teki adalar sel tehdidi altında kalacak.

Ancak çevre örgütleri rapordaki bu uyarıları yetersiz buluyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı, hayati önem taşıyan bazı gerçeklerin ABD ve Çin gibi ülkelerin baskısıyla rapordan çıkarıldığını söylüyor.

[NTVMSNBC]

Avrupa’da şiddetli kar ve fırtına uyarısı

Avrupa Meteoroloji Servisleri Ağı (EUMETNET), İskandinavya’dan Orta Avrupa’ya hareket eden alçak basınç sisteminin şiddetli kar ve fırtınaya yol açacağı uyarısında bulundu.

Merkezi Cenevre’de olan ve 23 ulusal meteoroloji servisini bünyesinde barındıran EUMETNET’in açıklamasında, bu akşam saatleri itibariyle başlaması beklenen kötü hava koşulları çerçevesinde, Almanya ve Danimarka’da saatte 125 kilometre hızla esen şiddetli rüzgarlar olabileceği belirtildi.

Açıklamada, Alpler’in kuzeyinde kar yağışı beklendiği ve kış mevsiminin başında çığa neden olabilecek kar miktarının düşebileceği kaydedildi.

Bu arada Hollandalı yetkililer, kötü hava koşulları uyarısı nedeniyle Avrupa’nın en büyük limanı olan Rotterdam Limanı’nı, rüzgarın saatte 100 kilometre hızla eseceği ve 4 metre yüksekliğinde dalgalar oluşabileceği tahminleri üzerine kapatmaya hazırlanıyor.

İngiltere hükümeti ise, doğu kıyıları kesiminde seller meydana getirebilecek gelgit olasılığını görüşmek üzere kriz komitesini topladı.
[Ntvmsnbc]

Gemi emisyonları yılda 60,000 ölüme neden oluyor

Pekin (Reuters) - Sert yakıt standartları çağrısında bulunan Çarşamba günü yayımlanmış bir araştırmaya göre, okyanus yolculuğu yapan gemilerin emisyonları kalp ve akciğer ilişkili kanserler sebebiyle yılda yaklaşık 60,000 kişinin ölümüne yol açıyor.
Amerikan Kimya Topluluğu'nun dergisi Çevre Bilimi ve Teknolojisi'nde yayımlanmış çalışmaya göre, dünyanın en kalabalık beş limanından üçü olan Şangay, Singapur ve Hong Kong, gemi emisyonlarından kaynaklı etkilerden müzdarip.
Çalışmanın komisyon üyelerinden Boston merkezli Clean Air Task Force'dan David Marshall, "Uzun bir zaman, gemi emisyonlarının okyanusta bir yerlerde olduğunu ve gerçekte karadaki hiç kimseyi etkilemediği algısı vardı ve bence bu çalışma bunun açıkça yalnış olduğunu gösteriyor." dedi.
[Reuters]

11.11.2007

Karadeniz’de çevresel felaket

Ukrayna’nın Kerç limanındaki şiddetli fırtınada petrol taşıyan bir Rus tankerinin ikiye ayrılması sonucu 2 bin ton fuel oil Karadeniz’e aktı. Rus yetkilileri, kazayı çevre felaketi olarak niteliyor.

KİEV - Rusya’nın Azak limanından yola çıkan “Volganeft-139” adlı tanker, kötü hava koşulları nedeniyle Ukrayna’nın Kerç limanına demirlemek zorunda kaldı. Ancak dev dalgalar nedeniyle 4 bin ton fuel-oil taşıyan tanker ikiye ayrıldı.

Kazada tam 2 bin ton fuel oil denize aktı. Rus yetkililer, büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya olunduğu uyarısında bulundu.

Denizin fuel-oil’den temizlenmesinin birkaç yıl sürebileceği belirtiliyor.

Geminin 13 kişilik mürettebatı ise sağ kurtarıldı. Kötü hava koşulları nedeniyle Karadeniz ve Azak denizinde de başka gemi kazaları da meydana geldi.

Rus yetkililer, Ziya Kos adlı bir Türk şilebinin de Karadeniz’de karaya oturduğunu açıkladı. Ancak şilepteki mürettebatın durumu hakkında herhangi bir bilgi verilmedi.

[NTVMSNBC]

10.11.2007

San Francisco’da olağanüstü hal

San Francisco’da olağanüstü hal ABD’de, San Francisco körfezinde Güney Kore bandıralı konteynır gemisinin Bay Bridge Köprüsü’ne çarpması üzerine 220 bin litre kadar petrolün körfeze akması nedeniyle Kaliforniya Eyaleti Valisi Arnold Schwarzenegger olağanüstü hal ilan etti.

SAN FRANCISCO - Kirlenen bölgeyi ziyaret eden Schwarzenegger yayımladığı bildiride, “bu durum karşısında harekete geçmek amacıyla Eyaletin tüm kaynaklarının seferber edilmesi için olağanüstü hal ilanı bildirisini imzaladığını” belirtti.

Bilinmeyen bir nedenle Cosco Busan gemisinin köprünün bir kulesine çarpması sonucu meydana gelen kazada, geminin gövdesinde hasar meydana geldiği belirtilmişti.

Köprünün kazadan hasar görmediği, kazanın ardından körfezin temizlenmesi çalışmalarında şimdiye dek 30 bin litre petrolün toplandığı kaydedilmişti.

[NTVMSNBC]

9.11.2007

'Düzenleme değil av yasağı gerek'

ANTALYA - Greenpeace, Uluslararası Atlantik Orkinosları Koruma Komisyonu'nun (ICCAT) Antalya'daki toplantısını 'bastı'. 10 katlı otelin çatısına çıkan Greenpeace üyeleri 'Uluslararası Bütün Orkinosları Yakalama Komisyonu' ve 'Orkinoslar ve Zaman Tükeniyor' pankartları açtı. Eylemciler, stoklar zenginleşene kadar popüler yiyecek suşinin ana malzemesi orkinosların avının tamamen durdurmasını talep etti. Toplantıya katılan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Balıkçılık Programı Başkanı İspanyol Dr. Sergi Tudela de WWF-Türkiye ile birlikte düzenlediği basın toplantısında nesli tükenmekte olan mavi yüzgeçli orkinosların üç yıl boyunca avlanmamasını istedi. (aa, dha)

[Radikal]

Anak Krakatau volkanı harekete geçti

Endonezya’nın Java adasındaki Kelud Dağı’nda bulunan Anak Krakatau volkanı faaliyete geçti.

ENDONEZYA - Türkiye saatiyle bugün 11 sularında harekete geçen Anak Krakatau volkanındaki patlamanın şiddetiyle savrulan taş ve küller, volkanın yüzlerce metre etrafına savruluyor.

VOLKANIN BABASI ÖFKESİYLE KENDİNİ YOK ETMİŞTİ!
Anak Krakatau (Oğul Krakatau) volkanı, 1883 yılının Ağustos ayında 36 bin kişinin ölümüne sebep olan ve patlamadan sonra aktifliğini yitiren öfkeli Krakatau volkanının oğlu sayılıyor.

124 yıl önce patlamaları 4 bin kilometre öteden duyulan Karakatau’nun gökyüzüne yaydığı kül ve tozlar atmosferi doldurmuş ve iklim değişikliğine sebep olmuştu.

KÖYLER BOŞALTILDI
Anak Krakatau’nun bugün meydana gelen patlamaları can kaybına yol açmadıysa da, Kelud Dağı çevresindeki köyler boşaltıldı.

Endonezya’nın 17 bin adasının, dünyanın en aktif 70 volkanına ev sahipliği yaptığı biliniyor.

[NTVMSNBC]

Kuzey Denizi'nde sel korkusu

Kuzey Denizi'nden kaynaklanan taşmanın kıyı bölgeleri boyunca şiddetli sellere neden olabileceği uyarısı yapılırken, İngiltere'nin doğu kıyılarında tehlikenin kılpayı atlatıldığı açıklandı.

Gelgitin de etkisiyle dev dalgalar oluşması endişesi nedeniyle dün geceden itibaren İngiltere ve Avrupa kıyılarında sıkı önlemler alındı.

Ancak bu korkular şimdilik gerçeğe dönüşmemiş görünüyor.

Şu ana dek sadece bazı baskın setlerinde ufak taşkınlar yaşandığı haberlerine rağmen ek önlemler ise bir süre daha geçerli olacak.

İngiliz yetkililer, ülkenin doğu kıyılarında son 50 yılın en büyük sel felaketiyle karşılaşılması riskinin kılpayı atlatıldığını açıkladı.

İngiltere'nin doğu ve güney doğu sahillerinde sele karşı önlemler alınmış, tehdit altındaki bölgelerde halk, kum torbalarıyla setler oluşurmuş ve bazı kesimlerin tahliyesi için hazırlıklar yapılmıştı.

Londra'yı, baskınlardan koruyan Thames Nehri ağzındaki bariyer de bir süre kapatılmıştı.

Hollanda'da yoğun önlemler

Bu arada, Hollandalı yetkililer, kötü hava koşulları uyarısı nedeniyle Avrupa'nın en büyük limanı olan Rotterdam Limanı'nda trafiği askıya aldı.

Su seviyesinin dört metreye kadar yükselebileceği endişesiyle limanın ağzındaki taşkın bariyerleri tarihte ilk kez kapatıldı.

Hollanda, 1976'dan bu yana olumsuz hava koşulları konusunda uygulanan en yüksek düzeyde alarma geçti.

Yetkililer, ülkenin bazı yerlerinde deniz seviyesinin ortalamanın 3 metre üzerine çıktığını, bir ara geriledikten sonra kuzeyde 3 metre 40 santim düzeyini gördüğünü, ancak setleri aşmadığını açıkladı.

Ülkenin güneyinde ise bazı bariyerler şimdiden açıldı.

Öte yandan, Kuzey Denizi'ndeki bazı petrol platformlarının faaliyetlerine ara vermesinin etkisiyle Norveç'in petrol üretimi yüzde 10 düştü.

Fırtına ve kar

Avrupa Meteoroloji Servisleri Ağı, İskandinavya'dan Orta Avrupa'ya hareket eden alçak basınç sisteminin şiddetli kar ve fırtınaya yol açacağını bildiriyor.

Rüzgarın saatte 100 kilometre hızla eseceği ve on metre yüksekliğinde dalgalar oluşabileceği tahminleri yapılıyor.

Yetkililer koşulların, İngiltere ve Hollanda'da iki bin kişinin boğulduğu 1953 yılı sellerine benzediğini söylüyor.

Bu sel sırasında Hollanda'da sular deniz seviyesinin 3 metre 85 santimetre üzerine çıkmıştı.

Merkezi Cenevre'de olan ve 23 ulusal meteoroloji servisini bünyesinde barındıran Avrupa Meteoroloji Servisleri Ağı'nın açıklamasında, Perşembe günü akşam saatlerinden itibaren Almanya ve Danimarka'da rüzgarın hızının saatte 125 kilometreye ulaşabileceği belirtildi.

Yetkililer bu koşulların Cuma günü de etkili olacağını kaydediyorlar.

Açıklamada, Alpler'in kuzeyinde kar yağışı beklendiği belirtilirken, yılın ilk karının çok yoğun olması halinde çığ riskinin de artabileceği uyarısı yapıldı.

[BBCTurkish]

Ege’de 19 saatte 15 deprem

İzmir’in Urla ilçesi Uzunkuyu köyü ve Ege Denizi Seferihisar açıklarında yaklaşık 19 saatte, en küçüğü 2.8, en büyüğü 3.6 olmak üzere 15 deprem kaydedildi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinden alınan bilgiye göre, İzmir’in Urla ilçesi Uzunkuyu köyünde, dün saat 13.31’de aletsel büyüklüğü 3.1 olan bir deprem kaydedildi.

Bu depremin ardından Uzunkuyu’da, bugün saat 07.41’e kadar aletsel büyüklükleri 2.8 ile 3.6 arasında değişen 11 ayrı deprem gözlendi.

Ege Denizi Seferihisar açıklarında da, söz konusu saatler arasında aletsel büyüklükleri 3.2, 3.4 ve 3.6 olmak üzere 3 ayrı deprem daha meydana geldi.
[Ntvmsnbc]

Hammadde piyasası

Metallere olan talep yükselişte. “Nadir metallere olan talep yılda %8 ila %11 arasında yükselebilir... Çin, araç emisyon-kontrol sistemlerinde, mıknatıslarda, şarj edilebilir pillerde ve iPod ve cep telefonları gibi günlük ürünlerde kullanılan nadir metallerin %90'nından fazlasını üretiyor. 'Enerji tasarruflu ampuller gibi uygulamalarda artan kullanım nadir metallere olan talebi arttırıyor. Önümüzdeki birkaç yıl içersinde yüksek nadir metal fiyatları görebiliriz.'”

Nikel tüketimi 2008 yılında %10 artacak. “Küresel nikel tüketimi ABD ve Çin'deki paslanmaz çelik talebindeki artış nedeniyle önümüzdeki yıl %1o yükselebilir....”

Büyük madenler umutsuzca yeni bir altına hücum arıyorlar. “Gelecekteki kesintilerin haberini veren, yeni büyük altın keşiflerinin eksikliği, son üç yılda altın fiyatlarındaki sürekli artış için belirtilen nedenlerden biridir.”

Kauçuk talebinde oldukça yüksek talep kıtlığa sürüklüyor “Doğal kauçuk arayan dünyadaki alıcılar ile üretici ülkelerin stokları arttırma mücadelesiyle birlikte, endüstri yakında fiyatlarda artış hissedecek.”

[The Fall of Civilization]

8.11.2007

35 belediye altın aramaya karşı birleşti

Kaz Dağı ve Madra Dağı’ndaki altın arama çalışmalarına karşı bölgedeki 35 belediye birleşti.

ÇANAKKALE - Çevre platformu oluşturan belediye başkanları, madenlerin yapacağı tahribat ile ilgili halkı bilgilendirerek sosyal dayanışma sağlamaya çalışacak. Ancak bölgede maden arama çalışmalarına destek veren belediye başkanları da var.

Kazdağı ve madra dağı’ndaki altın madeni arama çalışmaları sürüyor.Ancak çalışmalara tepkiler de artıyor..

Kaz Dağı ve Madra Dağı’na sınırı olan belediyelerin başkanları Balıkesir’in Burhaniye İlçesi’nde biraraya geldi.

39 belediye başkanının katıldığı toplantıda başkanlardan 35’i altın arama çalışmalarınaa karşı ortak mücadele kararı aldı. “İde-Madra Yerel Yönetimler Çevre Platformu” çatısı altında birleşen belediye başkanları, tavsiye niteliğindeki kararlarla baskı oluşturmayı amaçlıyor.

Küçükkuyu Belediye Başkanı Yusuf Aksoy: “Küçükkuyu Belediye Meclisi olarak tarihi bir karara imza attık. Biz de demokratik bir baskı oluşturmak için kamuoyunu bu konuda yüreklendirmek ve cesaretlendirmek çalışıyoruz.

Toplantıya katılan beledile başkanlarından bazılarıysa maden çalışmalarına destek veriyor:

Çanakkale-Yenice’ye bağlı Kalkım Beldesi Belediye Başkanı Necdet Gürhan: “Benim beldemde kurşun madeni işleten bir şirket var. Bir tane de sondaj çalışması yapan başka bir şirket var. İş yerini açmış olan şirketin çalışmalarında bugüne kadar hiçbir engel olmadım. Çünkü belde insanının kış döneminde bir çay parasına ihtiyacı var. Ben bu yüzden bu şirketlerin hiç birisine karşı çıkmadım. Çıkamıyorum. Çünkü insanım çalışıyor orada.”

[NTVMSNBC]

Afrika, küresel ısınma tehdidi altında

Küresel ısınma 2100’e kadar Afrika kıyılarının üçte birini etkileyecek.

JOHANNESBURG - BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Achim Steiner, Johannesburg’da düzenlediği basın toplantısında, “bazı tahminlere göre, küresel ısınmanın önümüzdeki yüzyılın sonuna kadar Afrika kıyılarındaki alt yapının üçte birini etkileyebileceğini” belirtti.

“Bu süre içinde deniz seviyesinin 20 ila 60 santimetre yükseleceğini bildiklerini, liman ve rafineri alt yapılarının bu durumun bedelini ödeyeceğini” kaydeden Steiner, sıcaklığın etkisiyle kabukluların kireçleşmesi, kıyılarda aşınmalar ve yeni iklim olaylarının ortaya çıktığını tespit ettiklerini belirtti.

Steiner, Afrika’nın doğal zenginliklerini hızla kaybetme sürecinde olduğunu ifade etti. Bu durumun tarım, balıkçılık ve turizmi, öncelikle de kırsal kesimde yaşayan yoksul toplumları etkileyeceğini söyleyen Steiner, uzun bir süreden beri Afrika’daki doğal kaynakların tükenmeyeceği düşünüldüğü için acil sorunlarla uğraşmak amacıyla çevreyle ilgili meselelerin ihmal edildiğini kaydetti.

Politikaların artık değişmeye başladığını, Afrika ülkelerinin deniz ve kıyılardaki kaynaklarını yok olmaya bırakarak ekonomik kalkınma şanslarını kaybettiklerinin farkına vardıklarını belirten Steiner, bölgesel işbirliğini güçlendirmeleri çağrısında bulundu.

[NTVMSNBC]

Nükleer kapıya dayandı

Nükleer santral yasası, protestolar eşliğinde görüşülmeye başlandı. Nükleer karşıtları: Hem tehlikeli hem de maliyeti devlete ve vatandaşa yüklenecek. Hükümet: Çernobil dışında kayda değer kaza yaşanmadı

ANKARA - Nükleer santral yasasının TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri, dün protesto gösterileriyle başladı. Hükümet yasaya dayanarak 2010 ve 2020 yılları arasında 5 bin megavat kurulu gücünde üç adet nükleer santral yapmayı hedefliyor.

Hükümet, eski cumhurbaşkanı Sezer tarafından üç maddesi veto edilen yasada seçim öncesi, gerekli düzeltmeleri yapmıştı. Yasa bu dönem TBMM Sanayi Komisyonu'nda tekrar görüşülürken vetolu maddeler dışında çok sayıda maddede değişiklik yapıldı.

Buna göre yasanın yürürlüğe girmesini izleyen bir ay içinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) nükleer santral kuracak şirketlerde aranacak kriterleri yayınlayacak. Şirketin seçimi, Türkiye Elektrik Ticareti A.Ş. (TETAŞ) tarafından klasik ihale yerine 'yarışma' yöntemiyle yapılacak. Son karar Bakanlar Kurulu onayıyla verilecek.

Teşvik amacıyla santral arazisi bedava verilecek. Yapımcı şirkete TETAŞ 15 yıl süreyle elektrik alım garantisi de sağlayacak.

Atıkların imhası ve ömrü biten santralın sökümü için 'İşletmeden Çıkarma Hesabı-İÇH' ve 'Ulusal Radyoaktif Atık Hesabı-URAH' açılacak. Şirketten üretilen elektriğin kilovat saati başına 0.15'şer cent para kesilecek. İÇH'de biriken para, söküm masraflarını karşılamaya yetmezse, Hazine, fonda biriken paranın yüzde 25'i kadar katkıda bulunacak. O da yetmezse, kalan tutar ilgili şirket tarafından karşılanacak. Ancak şirket, bu hesaplara aktardığı 0.15'er centlik paraları, sattığı elektriğin fiyatlarına yansıtabilecek.

Kamer Genç salondan atılacaktı
TBMM'deki görüşmeler sırasında CHP'liler "Nükleer teknolojinin geliştirilmesi düzenlenmeden dışa bağımlı nükleer santral kurulması yanlış. Yasayla şirketler öyle üşüşecek ki ülkeyi küçük nükleer santral çöplüğü yapacaksınız" diye eleştirdi. Görüşmeye içtüzükle ilgili itirazda bulunan bağımsız milletvekili Kamer Genç ise başkanlık eden Eyüp Cenap Gülpınar tarafından salondan çıkartılmak istendi. Genç, söz almaktan vazgeçince görüşmelere devam edilebildi.

Bir Çernobil: 300 milyar avro
NEDEN NÜKLEER ENERJİ?

Nükleer karşıtları: Ülkemizin yakın gelecekte bir enerji kriziyle karşı karşıya kalmaması için yapımı 10-15 yıl sürecek, kurulum ve işletim maliyeti yüksek, söküm maliyeti daha da yüksek, pahalı, tehlikeli, dünyada atık sorunu henüz çözülememiş nükleer enerji santralı yerine; yenilenebilir ve yerli kaynaklarına neden öncelik verilmiyor?
Hükümet: Yenilenebilir enerjiyle doğalgaz ve ithal kömüre dayalı santrallarda sürekli elektrik üretilememesi nedeniyle, kesintisiz elektrik üretimine imkân veren nükleer santral 'baz etki' yapacak ve elektrik üretimimizi sürekli belli bir noktada sabit tutacak. Örneğin, Türkiye'nin şu an toplam elektrik kurulu gücü 40 bin 500 megavat olmasına rağmen, elektrik tüketiminin tepe yaptığı saatlerde bunun ancak 29 bin MW'lık bölümü kullanılabiliyor.
Bu yıl 188 milyar kilovat saat (kWh) olması beklenen elektrik tüketimi 2010 ve 2020 yıllarında yüksek senaryoya göre 242 milyar kWh ve 499 milyar kWh'e, düşük senaryoda ise 216 milyar ve 406 milyar kWh'e ulaşacak. 2020 yılına kadar yüksek senaryoya göre yaklaşık 55 bin 500 MW'lık, düşük senaryoya göre 39 bin 500 MW'lık yeni yatırım gerekiyor. Bugün itibariyle kurulu gücümüz 40 bin 500 MW düzeyindedir. Öncelikle yerli kaynaklarımızın tam olarak değerlendirilmesi hedeflenmekle birlikte 2010-2020 arası dönemde yaklaşık 5000 MW kapasiteye karşılık gelen üç adet nükleer santralın devreye alınması gerekiyor.

HALEN DÜNYADA NÜKLEER SANTRALLARLA İLGİLİ DURUM NE?
Nükleer karşıtları: Nükleer enerji santralı sonlu yakıtlıdır; finansman, yatırım, işletim, söküm, atık maliyetleri açısından en pahalı; ekolojik dengeyi bozma, üretim güvenliği, kaza riski açısından en tehlikelisidir. Dünyada nükleer endüstri dibe vurmuştur.
Hükümet: Dünya Nükleer Birliği'nin (World Nuclear Associaton) verilerine göre, dünyada şu an 139 nükleer santral faaliyette, 33 santral yapım aşamasında. Yapımı süren santrallardan yedisi Rusya'da, altısı Hindistan'da, beşi Çin'de yer alıyor. Yapımı süren diğer santralların ikişer tanesi Kanada, Japonya, Güney Kore, Slovakya'da, birer tanesi de Arjantin, Finlandiya, Fransa, İran ve Pakistan'da.

KAZA OLURSA MADDİ ZARAR NASIL KARŞILANACAK?
Nükleer karşıtları: Yasada, bir kaza olması durumunda zararın tazmini 'Paris Sözleşmesi'ne bağlanıyor. Paris Sözleşmesi bu yükümlülüğü 700 milyon avro olarak belirtiyor, devletin yükümlülüğü ise 500 milyon avrodur. Çernobil kazasının ekonomik boyutunun yaklaşık 300 milyar avroya dayandığı dikkate alınırsa, şirketlerin zararın giderilmesinde yükümlülüklerinin Paris Sözleşmesi ile sınırlandırılması 'devede kulak'tır.
Hükümet: Dünyada felaket boyutunda nükleer kaza sadece Çernobil'de yaşandı. Geri kalan santrallarda 'kayda değer' hiçbir kaza söz konusu olmadı.

BİRİKEN NÜKLEER ATIKLAR NASIL BERTARAF EDİLECEK?
Nükleer karşıtları: Nükleer santralların atık sorunu yeryüzünde henüz 'çözülememiştir' ve pahalıdır.
Hükümet: Nükleer atıkların dünyada alıcıları var. Başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerdeki şirketler, nükleer santralların atıklarına müşteri olmaktadır.

ÖMRÜ BİTEN SANTRALIN SÖKÜM MALİYETİ NE OLACAK?
Nükleer karşıtları: Nükleer santralların sökümü bazen yapım maliyetini dahi aşmaktadır. Santralın söküm maliyetine Hazine'nin katkı zorunluluğu getirilmesi ve şirketin, bu amaçla oluşturulacak fona aktaracağı paranın elektrik fiyatlarına yansıtılması, pahalı nükleer enerji maliyetinin 'halkın sırtına' yüklenmesi anlamına geliyor.
Hükümet: Yasada Hazine'nin söküm masraflarıyla ilgili sorumluluğu, bunun için oluşturulacak fonda biriken paranın yüzde 25'iyle sınırlı olacak. Fonda biriken para ve Hazine'nin bu konuda yaptığı katkı eğer ortaya çıkan masrafları karşılamaya yetmezse, kalan miktarı ilgili şirket üstlenecek.

[Radikal]

6.11.2007

Dolar dibe vurdu, petrol 100 dolara dayandı

Euro, 1,4666 ile dolar karşısında yeni zirvesini gördü. ABD ham petrolü 98 doları aşarken, brent petrolü 95 dolara yaklaştı. Altın fiyatları 28 yılın en yüksek düzeyine yükseldi.

İSTANBUL - Uluslararası piyasalarda doların değer kaybı sürüyor. Euro/dolar paritesi bugün 1,4666 ile yeni bir rekor kırdı. Paritenin yükselmesinde, Çinli bir üst düzey hükümet yetkilisinin, dolar gibi zayıflayan para birimlerinden kaynaklanan zararı bertaraf etmek için Çin’in, Euro gibi güçlü para birimlerine yönelmesi gerektiğini söylemesi etkili oldu.

Dolar yurtiçinde de düşüşte. Bankalararası piyasada dolar 1,17 YTL seviyesinin altında düştü. En iyi dolar alış ve satış kotasyonları bu sabah 1,1635/1,1670 YTL ile Haziran 2001’den bu yana en düşük seviyesini gördü.

PETROL FİYATLARI 100 DOLARA GİDİYOR
Ham petrol fiyatları da rekora doymuyor. ABD ham petrolü bugün 98 dolar 3 sent, brent petrolü ise 94 dolar 57 sentle tarihin en yüksek seviyesine tırmandı. Fiyatların yükselmesinde, ABD’de bugün açıklanacak haftalık petrol stokları verilerinin 900 bin varil daha azaldığı beklentisi başrol oynuyor.

Kış mevsiminde stokların azalmasının yanı sıra, kuzey buz denizinde etkili olan fırtınanın üretimi aksatması ve dolardaki düşüş de bu süreçte etkili oluyor.

ALTIN HIZLI ARTIŞTA
Petroldeki yükseliş ile dolardaki değer kaybı altın fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Spot altın bugün spot piyasada son 28 yılın en yüksek seviyesi olan 836 dolar 75 sente çıktı. Altın en son Ocak 1980’de 850 dolarla rekor kırmıştı.

[NTVMSNBC]

Marmara'da Tsunami Tehlikesi Kesinleşti!!


Marmaray için Yenikapı’da yapılan kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan bulgular, muhtemel İstanbul depreminden sonra meydana geleceği düşünülen tsunami riskini kesinleştirdi. Altıncı yüzyıla ait toprak tabakalarında o devirde yaşanan tsunamiye ilişkin veriler bulunduğunu söyleyen Prof. Doğan Perinçek, "İlk kez, 553 yılındaki depremin ardından tsunami olduğuna dair kanıtlara ulaştık" dedi.

18 Mart Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Perinçek, Marmaray çalışmaları sırasında ortaya çıkartılan Yenikapı antik liman kazılarında, altıncı yüzyılda yaşanan tsunamiyi ortaya koyan somut izlere rastlandığını söyledi. İstanbul Arkeoloji Müzesi öncülüğünde yürütelen kazılarda gün ışığına çıkan Theodosius Limanı’ndaki toprak tabakalarını inceleyen Prof. Perinçek, "Tarihsel belgelerde sözü geçen tsunami dalgalarının denizden getirdiği çökeller İstanbul’un bazı kesimlerinde korunmuş olmalıdır. Altıncı yüzyıl tabakasındaki farklı malzemeler sayesinde ilk kez Bizans kaynaklarında adı geçen M.S. 553 yılındaki depremin ardından tsunami olduğuna dair kanıtlara ulaştık" dedi. İstanbul’un deniz kıyısındaki bazı semtlerinin 553 yılındaki depremin ardından oluşan tsunami dalgalarının altında kaldığının kesinleştiğini belirten Prof. Perinçek, şunları söyledi:

"Bu düzeydeki çökellerin tsunami ile ilgili olduğunu gösteren veriler mevcut. Kazı alanında bütün bir deve ve beş at iskeleti bulunmuştur. Su kütlesi yoğun (çok ağdalı) olduğu için beraberinde getirdiği hayvanlar öldükten sonra şişip yüzmeye fırsat bulamadan sözkonusu ağdalı (yoğun ) malzeme içinde gömülürler. Eğer sözü edilen dört at ve bir deve, sel sularıyla denize taşınmış olsaydı, bu hayvanlar denize ulaştıktan sonra ölecek, şişip yüzmeye başlayacaklardi. Bu durumda hayvanların çürümesi sozkonusu olacaktı. Çürüme olduğunda ise hayvanların iskeletinin bütün olarak korunması mümkün olmayacaktı. Bulunan beş iskelet de eksiksiz ve bütün olarak korunmuştur. Kritik veri, bu gozlemimiz. Sonuç olarak limana ulaşıp burada korunmuş bulunan çökeller tsunami kontrolünda çökelmişlerdir. Bunun nedeni, M.S. 553 yılında olan deprem ve bunun ardından oluşan tsunami dalgalarıdır."

GEBZE’DEN KUMBURGAZ’A

Endonezya’da görülen ve bütün dünyayı dehşete düşüren ölçekte bir tsunami beklenmediğini ama bir ile beş metre arasındaki bir tusanaminin bile İstanbul kıyılarında yüzlerce insanın ölmesine sebep olabileceğini hatırlatan Prof. Perinçek, "Bizim amacımız, insanları korkutmadan bilgilendirmektir. Yenikapı’da bulunan kalıntılar önümüzdeki yıllarda Marmara dolayını etkileyen depremler sonrasında tsunami olabileceğini göstermektedir" dedi.

Hatırlanacağı üzere, Prof. Dr. Celál Şengör de, Hava Harp Okulu için Sinan Özeren ve Nazmi Postacıoğlu ile birlikte bir tsunami raporu hazırladıklarını belirtmiş, tsunami sırasında denizin yedi metre birden yükselebileceğini hatırlatarak, "Denizin birdenbire yedi metre yükselmesi demek, büyük bir risk demektir. Üstelik bu tür dalgalar, önleri düz olduğu zaman kilometrelerce gidebilir. Gebze’den Kumburgaz’a bütün bir sahili vurabilir" demişti.
[Hürriyet]

Eskişehir'de Toplu Balık Ölümleri

Eskişehir'in Beylikova İlçesinde, Porsuk Çayı'ndaki Yüzlerce Balığın Toplu Ölümü Vatandaşları Şaşırttı

İlçenin Akköprü mevkiinden geçen Porsuk Çayı'nın yüzeyi ölü balıklarla doldu. Durumu fark eden vatandaşlar, su yüzeyinde yaklaşık 200 ölü sazan balığıyla karşılaştıklarını belirtirken, toplu balık ölümlerine Eskişehir'de akarsuya atıklarını deşarj eden fabrikaların sebep olduğunu iddia etti. Beylikovalılar, balık ölümlerinin araştırılması ve Porsuk Çayı'ndaki hayatın devam etmesi için yetkilileri göreve çağırdı.
[Haberler.Com]

İran'ın güney kıyılarında toplu yunus balığı ölümleri görüldü..


Ölen yunuslar ABD casusu 03 Kasım 2007 Cumartesi 13:34 İran'ın güney kıyılarında ölü yunusların karaya vurması, toplu intiharı ya da balıkçıların katliamını akla getirirken, İranlı yetkililer daha ilginç bir neden ortaya attı: ABD'nin yunusları casus olarak kullanmaları ve bu sevimli yaratıklara taktıkları cihazların yan etki yaparak ölümlerine neden olması.

İran’ın Basra Körfezi kıyılarında 152 ölü yunusun bulunmasının ardından, çevre uzmanları, İranlı balıkçıların, ağlarına takılan yunusları demir çubuklarla öldürdükleri iddiasını ortaya attılar. Ancak Balıkçılık Kurumu Başkanı Şaban Ali Nizami, yunusların ABD askeri deneylerinin kurbanı olduğunu öne sürdü.

Nizami, "Normalde, Basra Körfezi’nde ve Umman denizinde yunuslara pek rastlanmaz. Bu yüzden, büyük bir ihtimalle bu yunusları Amerikalılar casusluk amacıyla bölgeye eğitim ve deney için getirdiler. Bu cins yunuslar, denek olarak kullanılmaya müsait değiller. Yunuslar, takılan cihazlara gemilerden gönderilen elektro manyetik dalgaların yarattığı olumsuzluktan veya bir tür virütik hastalık yüzünden öldü" dedi.
[İnternet Haber]

İnekler de iklime zarar veriyor!

Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın Almanya şubesinin yaptığı araştırmaya göre, bir inek bir otomobil kadar iklime zarar veriyor. Tarımın da iklime zarar verdiğini söyleyen uzmanlar, çiftçileri de duyarlı olmaya çağırıyor...

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Almanya temsilciliğinin yaptığı bir araştırma, tarımcılık ve çiftçliğin de iklim değişiminde rolü olduğunu ortaya çıkardı. Tarımcılığın Almanya’da yüzde 11 oranında sera etkisine neden olan gaz ürettiğine dikkat çekilen araştırmaya göre, bir inek en az bir otomobil kadar çevreye zarar veriyor. Araştırmada, bir ineğin, yılda 18 bin kilometre yapan küçük bir otomobil kadar çevreye zarar veren atık bıraktığı belirtiliyor.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı, bu nedenle, tarımla uğraşanların emisyon vergisi ödemesini öneriyor. Ancak bu da gıda maddelerinin pahalılaşmasına neden olabilir. Ancak tüketicilerin de satın aldıkları gıdalara daha fazla dikkat etmesini isteyen WWF’in tarım uzmanı Tanja Draeger de Teran, bu konudaki önerisi ise şöyle: Daha fazla yerel ve organik ürün ve daha az et ve pirinç. Zira özellikle ıslak tarım alanlarına yetişen pirinç, dünya genelinde en büyük çevre sorunlarından biri.

65 milyon ton karbondioksit

Araştırmayı hazırlayan uzmanlardan Harald von Witzke ise karbondioksitin tarımda ana sorunlardan biri olmadığını belirterek, traktör ya da gübrelerin neden olduğu karbondioksit emisyonlarının, bitkiler sayesinde telafi edildiğini söylüyor. Ancak araştırmaya göre buna rağmen Almanya’da tarım 65 milyon ton karbondioksite neden oluyor ve bunların metan gazı şeklinde ortaya çıkıyor, örneğin sığırların sindirim sisteminden çıkan gazlar...

Uzmanlara göre, tarım alanında karbondioksit emisyonlarının oranını büyük ölçüde düşürmek mümkün. 2020 yılına kadan yüzde 30 ile 40 oranında bunu azaltmanın şart olduğunu dile getiren Berlin’deki Humboldt Üniversitesi’nden tarım uzmanı Harald von Witzke’ye göre, öncelikle yapay gübreden kaçınmak gerekiyor. Bunun daha pahalı bir yöntem olduğunu belirten von Witzke, çiftçilerin bu konuda mali olarak teşvik edilmesi gerektiğini dile getiriyor.
[DW-World]

Meksika'da şimdi de heyelan felaketi

Meksikalı yetkililer, ülkenin güneyindeki Chiapas eyaletinde bir köyün toprak kayması sonucu büyük zarar gördüğünü söylediler. Kaybolan en az 16 kişinin ölmüş olmasından endişe ediliyor
Köyde yaşayan 600 kişinin tepelere kaçarak canını kurtardığı belirtiliyor. Torak kayması, Chiapas ve komşu eyalet Tabasco'daki şiddetli yağışları izliyor.

San Juan Grijalva köyündeki bir dağın yamacında şiddetli yağışlar yüzünden meydana gelen toprak kayması üzerine, kurtarma ekipleri bölgeye sevkedildi.

Yerel kaynaklar, toprak kaymasında birçok evin çamur tabakaları altına gömüldüğünü ve 30'a yakın kişinin kaybolmuş olabileceğini belirtiyorlar.

Uluslararası yardımlar bölgeye ulaşmaya başladıysa da, bu yardımların dağıtılmasında büyük sorunlar yaşanıyor. Sel sularının düzeyi hala çok yüksek ve binlerce kişiye hala temiz su, yiyecek ve diğer yardım malzemeleri ulaştırılamış durumda.

Tabasco eyaletindeki birçok bölgede yolların su altında olması, yardım çalışmalarını sekteye uğratıyor. Yüzbinlerce kişiyi etkileyen sel sonrası, on binlerce kişi, hala geçici sığınaklarda yaşıyor.

Meksika tarihindeki en kötü felaketlerinden biri olan son sellerde yarım milyona yakın insanın evi hasar gördü ya da tahrip oldu. En az 20 bin kişi hala evinden çıkamıyor.

Meksika askeri birlikleri iki eyalette 40 bin dolayında insanı kurtardı.

Sellerden en öok etkilenen eyalet başkenti Villahermosa'da, az miktardaki yardım malzemesini alabilmek isteyen halk arasında kavgalar patlak verdiği, hafta sonunda da, yer yer gözlenen yağmalama olaylarında 50 kadar kişinin tutuklandığı bildirildi.
[BBC]
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...