İstisnasız her şeyin paraya endekslenebildiği bir ekonomik sistemin tarihte eşi benzeri yok. Böylesine yoğun bir üretim-tüketim sistemi için en uygun ve kolay enerji kaynağı hazır fosil yakıtlardır
Küresel ısınma sorununun, insanlığın bir ölüm-kalım meselesi olduğu artık iyice anlaşıldı. Şimdi, petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların yoğun kullanımı sonucu atmosferere püskürtülen karbondioksit vd. gazların atmosferde oluşturduğu sera etkisiyle küresel ısınmaya neden oldukları, karbondioksit emisyonu hızla düşürülmezse bunun insanlık ve yeryüzündeki yaşam koşulları için tam bir kıyamet anlamına geleceği biliniyor. Küresel ısınmanın asıl nedeni, derin bir anlam krizi yaşayan, geleceğini ve sürdürülebilirliğini yitirmiş olan modern kapitalist yaşam biçimidir.
Modernizmin en büyük kazanımlarının başında demokrasi gelmesine rağmen ve insanlar, demokratik bir şekilde yöneticilerini seçebilmelerine rağmen, hayatlarının üçte birini geçirdikleri işyerlerinde neyi ne kadar üreteceklerine karar veremezler. Bu nedenle, insanlar için yaptıkları işin muhteviyatı/içeriği değil, sadece amacını başkalarının belirlediği bir işi ücret karşılığı yapmak önemlidir, çünkü modern toplumda sosyal hayata katılmak ve yaşamını idame ettirmek için için tek yol 'para' kazanmaktır; o da ancak çalışmakla (ve çalıştırmakla) mümkündür. Parasız yaşamak artık köylerde bile imkânsız hale gelmiştir. Böyle bir durum kapitalizmin son yüzyılına özgü bir gelişmedir ve insanlık tarihinde tam bir istisna teşkil etmektedir. Çalışma zorunluluğu sayesinde ve kâr dürtüsüyle, insanlara, onların geleceğini ve dünyadaki yaşam koşullarını yok edecek her şey gene bizzat insanlar eliyle ürettirilebilmektedir.
Marx, temel eseri 'Das Kapital'in ilk cümlesinde, kapitalist toplumun kök hücresinin 'parasal değeri olan mal' (die Ware) olduğunu söyler. Örneğin kapitalist sistemde bir çift ayakkabı 100 ekmeğe bedel ise ve bir litre su da bir ekmeğe bedel ise, bir çift ayakkabı 100 litre suya bedel demektir. Tarihte sadece kapitalist topluma özgü olan bu kantitatif değer sisteminde esas olan malın ne olduğu değil, malların birbirleriyle eşitlenebildikleri o kantitatif sayısal değer sistemidir. Bu da 'para'da ifadesini bulur. Dünyada istisnasız her şeyin paraya endekslenebildiği böyle bir sistemin tarihte eşi benzeri yoktur. Marx, kapitalist sistemde toplumu belirleyen asıl yüksek değerin para olduğunu ve paranın kendisinin üzerinde ondan daha yüce hiçbir değere hoşgörü göstermediğini anlatır. Nitekim bu sistemde kantite asıl olduğundan; Tanrı ve kutsal değerler gibi, gelenek, cesaret, sevgi, erdem gibi kalitatif değerlerin sisteme entegre edilebilmeleri için sayısal/parasal değerlerle ifade edilebilir hale getirilmeleri gerekir.
Eski Mısır'da binlerce yıl boyunca bugünkü anlamda para kullanılmamıştır ve paranın faiz getirmeyip faiz götürdüğü negatif faiz uygulamasıyla tarihin en köklü uygarlıklarından biri kurulmuştur. Durduk yerde para para kazanamaz. Bu sistem parayı sadece değiş-tokuş aracı olarak kullanır, para akümülasyonuna izin vermez. Kapitalist ekonominin temel ifade biçimi ise, paranın üretim yoluyla 'parasal değeri olan mal'a ve oradan daha fazla paraya çevrilmesidir. 'Parayı değerlendirmek' işlemi için yeryüzünün bütün yeraltı/yerüstü/insan kaynakları seferber edilmiştir. Bu işlemin yaygınlaşma eğiliminin yan ürünü; dünyanın ısınması, hayvanların ve bitkilerin neslinin tüketilmesi, okyanuslarda bile balıkların tükenmesi, toprağın kirletilip çölleştirilmesi, açlık, susuzluk, dünyanın adeta beton ve asfaltla kaplanmasıdır.
Böylesine yoğun bir üretim/tüketim sistemi için en uygun/kolay enerji kaynağı hazır fosil yakıtlardır. Kapitalist sistemde kullanılan ve Marx'ın kısaca 'Para yumurtlayan para' diye adlandırdığı para cinsi, sadece mal değiş-tokuşu için kullanılan bir araç değil, sürekli çoğalma özelliğine (faiz/kâr) ve trendine sahip bir amaçtır. Bu vasfını koruyabilmesi için de sürekli daha fazla mala dönüşmesi ve o malların da daha fazla satılıp daha fazla paraya çevrilmesi ve bunun gittikçe daha geniş alanlara yayılarak sürüp gitmesi gerekir. Temel bileşkeni böyle bir para cinsi olan sistemin petrol enerjisini terk edip -ki sistemin niteliği değişmeden terk etmesi zaten mümkün değildir- petrol yerine atom veya rüzgâr enerjisi kullanması da bir şey ifade etmez. Gene durmadan daha fazla üretip tüketmek, bu işlemin bir yan ürünü olarak da mecburen doğayı ve atmosferi kirletmek zorundadır. Sistemin motoru kâr olmadan sistem de işlemez, işlemeyince çalışılamaz ve para kazanılamaz. Nitekim bu yüzden sistem dünyanın bazı bölgelerinden ve halk kesimlerinden çekilmiştir. Yani insanların kapitalist para ve üretim/tüketim sistemine saplanıp kaldıkları, onu sistemli bir şekilde barış içinde değiştirmedikleri sürece çevre kirliliği ve küresel ısınmayı azaltmaları şöyle dursun, çoğalmasını engellemeleri bile kolay olmayacaktır.
Selçuk Salih Caydı: Araştırmacı, yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder