Atmosferdeki karbondioksit oranı 385 ppm'ye (ppm=milyonda bir partikül), metan gazı ise 1799 ppm'ye ulaştı. İşin uzmanı değilseniz bu rakamlar size bir şey ifade etmeyebilir. Bu yüzden bir uzmandan, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Kayhan'dan yardım alalım: "Atmosferdeki karbondioksit ve metan gazı oranı 400 bin yıldır bu seviyelere çıkmamıştı. Karbondioksit oranı en fazla 320 ppm olarak ölçülmüştü. Bu oranlar küresel ısınma tehlikesinin en somut göstergesidir."
'Afet yönetimine geçilsin'
İklim değişikliğinin ve alınması gereken önlemlerin sürekli tartışıldığı şu günlerde asmosferdeki sera gazlarının değeri, tehlikenin ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu kanıtlıyor. Atmosferdeki karbondioksit ve metan gazı oranı 400 bin yıldır hiç görülmeyen bir değere ulaştı. Önlem almanın önemine dikkat çeken Mahmut Kayhan şunları söyledi: İklim değişikliği nedeniyle meteorolojik olayların meydana geliş sıklığı ve kuvvetinde artışlar olabilir. Bu nedenle, küresel iklim değişikliğinden kaynaklanacak meteorolojik olaylara yönelik risk algılaması ve afet yönetimi çalışmalarına bir an önce başlanması gerekiyor."
Çevre Mühendisleri Odası'ndan Özlem Aytöre de atmosferdeki karbondioksit oranının normal şartlarda 330 ppm olması gerektiğini vurgulayarak, şu bilgileri aktardı: "Karbondioksit ve metan gazları sera etkisi yapan gazlardır. Bu gazlar atmosferde bir tabaka oluşturup güneş ışınlarının geri yansımasını engelliyor ve böylece küresel ısınma oluşuyor. Karbondioksit ve metanın bu oranları bir alarmdır. Küresel ısınma meteorolojik olaylara, hava kirliliğine neden oluyor. Ara mevsimler artık yaşanmıyor. Türkiye bu tehlikenin farkına varıp hemen Kyoto Protokolü'nü imzalamalı. Bütünsel yaklaşımla küresel ısınma için tedbir alınabilir."
'Ateşe benzin döküyoruz'
Greenpeace Akdeniz İklim Değişikliği ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı da atmosferde ciddi boyutlarda sera gazı biriktiğini her fırsatta anlattıklarını belirterek şunları söyledi: "Küresel ısınmanın temel sebebi biriken sera gazlarının güneş ışınlarını tutması ve artı ısınmaya sebep olması. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminin küresel ısınmaya etkisi yüzde 85, üstelik karbondioksiti oksijene çeviren yaşlı ormanları da yok ederek ateşe benzin döküyoruz. Derhal, enerji sistemimizi değiştirmeli, enerji verimliliği ve karbon üretimi olmayan yenilenebilir enerjilere geçiş yapmalıyız. Tek engel siyasi irade."
"Dünyamızda daha önce de iklim birçok kez değişti, ancak bunlar insan faktörlü değildi" diyen İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık'sa şu anki değişimin kaynağının insan olduğunu vurguladı: "Doğayla dost politikalar izlenmeli. Tarım alanı iklim periyoduna göre değiştirilmeli. Serin iklim tahılları, sert çekirdekli meyvelerin kar ve yağmur yağışına göre ekim periyodları değiştirilmeli. Şekerpancarı, çeltik gibi bol su isteyen tarım ürünleri için doğru yetiştirme alanları seçilmeli. Vahşi sulama yöntemleri, yani geleneksel yöntemler değiştirilerek yağmurlama, hatta damla sulama yöntemleri uygulanmalı. Kâğıt gibi birçok üründe olduğu gibi suyu da geri dönüşümlü kullanmalıyız."
[Radikal]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder