29.01.2009

Akdeniz beşik gibi sallanıyor

Akdeniz açıklarında 4.7, Rodos açıklarında ise 4,5 büyüklüğünde depremler meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Merkezi’nden alınan bilgiye göre, saat 01:59’da Akdeniz açıklarında 4.7 büyüklüğünde orta şiddetli deprem gerçekleşti.

Deprem, 11.9 kilometre derinlikte ve Fethiye açıklarında meydana geldi.

Yunanistan’da ise merkezüssü Rodos adası açıkları olan 4.5 büyüklüğünde bir yer sarsıntısı kaydedildi. Saat 02.30’da adanın güneybatısında meydana gelen sarsıntı ilk belirlemelere göre can ve mal kaybına yol açmadı. Rodos’un güney açıklarında 15 Temmuz 2008 tarihinde 6.3 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti.

Bu gece ayrıca Datça açıklarında 3.1, Gökova Körfezi’nde 2,8 büyüklüğünde depremler kaydedildi.

[Ntvmsnbc]

Antalya’da dalgalar sahildeki genci yuttu


Saatteki hızı 103 kilometreyi bulan fırtınada Konyaaltı sahilinde denizi seyreden Özhan Öz, sürüklenerek denizde kayboldu. 26 yaşındaki gencin cesedi bu sabah kıyıya vurdu.

Antalya’da gece yoğun yağış ve fırtına etkili oldu. Yağış nedeniyle bazı evleri su bastı, Akdeniz Bulvarı’nın bir kısmında çökme meydana geldi. Fırtınanın etkisini artırdığı saatlerde Konyaaltı sahili çevresinde bulunan ve arkadaşıyla denizi seyrederken sürüklenerek denizde kaybolan 26 yaşındaki Özhan Öz’ün cesedi sabah saatlerinde kıyıya vurdu. Ceset, otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Kentte gece etkili olan fırtına ve yağış nedeniyle şehir merkezinde, Sarısu ve Liman mahalleri ile merkeze bağlı Hacısekiler köyünde su baskını yaşandı.

Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı itfaiye ekipleri gece boyunca su baskınları yaşanan evlere müdahale ederken TEDAŞ ekipleri de kopan elektrik tellerinin onarımıyla uğraştı. Şehir merkezinde bazı ağaçlar, otobüs ve reklam panoları devrildi. Konyaaltı sahilindeki Akdeniz Bulvarı’nın Kemer-Antalya yönünde çökme meydana geldi. Çökme nedeniyle yol trafiğe kapatıldı.

Antalya’da gece yarısı şiddetini artıran fırtına zaman zaman saatte 103 kilometre hıza ulaştı, metrekareye 27 kilogram yağış düştü.

[Ntvmsnbc]

HALATI KOPAN GEMİ KARAYA OTURDU
Antalya açıklarında demirli bulunan İngiliz bandıralı ‘Elisa Z King Stown’ adlı kuruyük gemisinin şiddetli fırınada halatları koptu. Gemi, balıkçı teknelerinin bulunduğu Balıkçı Barınağı'na sürüklendi. Limandaki diğer gemilerin de tehlikeye girmesi nedeniyle gemi personeli güvenlik tedbirleri aldı. Bir kısmı karaya oturan ve hareket edemeyen gemi 3 ayrı römorkörün bir saatlik çalışmasının ardından kurtarıldı.
YOLDA ÇÖKME MEYDANA GELDİ
Konyaaltı sahilindeki Akdeniz Bulvarı'nın Kemer- Antalya yönünde çökme meydana geldi. Çökme nedeniyle yol trafiğe kapatıldı. Sabah yürüyüşüne çıkan vatandaşlar gördükleri manzara karşısında şaşkına döndü. Deniz kenarında bulunan işyerleri hasar gördü.
Antalya Bölgesel Tahmin Merkezi yetkilileri, gece yarısı şiddetini artıran fırtınanın zaman zaman saatte 103 kilometre hıza ulaştığını, metrekareye 27 kilogram yağış düştüğünü bildirdi. Yetkililer, Antalya ve çevresinde bugün de yağış beklendiğini ancak fırtına beklentisi olmadığını kaydetti.

ARAÇLAR SUDA SÜRÜKLENDİ
Aşırı yağışlar sonucu Korkuteli İlçesi'nin 15'inci kilometresinde meydana gelen heyelan nedeniyle ilçe ile Antalya arasında trafik akışı durdu. Onlarca araç mahsur kalırken, ekiplerin yoğun çabaları sonucu karayolunda ulaşım bir süre sonra kontrollu şekilde sağlanmaya başlandı. Yağışla birlikte yolun dışına kayan araçları itfaiye ekibi kurtardı.
Antalya- Kemer karayolu ise gece yarısı yoğun yağış nedeniyle heyelan riskine karşı 3 saat trafiğe kapatıldı. Antalya’nın Kemer İlçesi girişinde yükselen yağmur sularının oluşturduğu akıntıya kapılan birçok aracın sürüklendiği görüldü. Yol kenarındaki bir akaryakıt istasyonu sular altında kaldı. Tesiste bulunan akaryakıt yüklü tankerler güçlükle bölgeden uzaklaştırıldı.
Dün gece fırtına ve yağış nedeniyle felaket gecesi yaşayan Antalya'da bugün ise güneşli bir havada uyanan Antalyalılar, sokaklardaki fırtına izlerinin fotoğraflarını çekti.

[Radikal]

28.01.2009

Uzaydan dünyaya ışık bombardımanı

NASA, kaynağı bilinmeyen artan miktarda yüksek enerjili elektronların dünyaya gönderildiğini açıkladı.Kozmik ışıkların DNA’ya çarpmasının ciddi hasarlara neden olabileceği belirtiliyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) resmi internet sitesinde yer alan habere göre, dünya güneş sisteminin dışında, farklı bir kaynaktan gelen kozmik ışınların bombardımanı altında.

NASA’nın resmi internet sitesinden verilen habere göre, farklı uluslara mensup üyelerden oluşan bir araştırma grubu, şaşırtıcı bir şekilde artan miktarlarda yüksek enerjili elektronların, uzaydan dünyayı bombardımana tuttuğunu keşfetti. Daha önce dünya, kozmik ışınlara maruz kalsa da, bu kez ışınların güneş sisteminin dışında bir kaynaktan, dünyaya ulaşması bilim insanları tarafından heyecanla karşılandı. Habere göre, bu kozmik ışınların kaynağı bilinmiyor ancak, bu kaynağın güneş sistemine yakın olduğu ve karanlık maddeden oluşabileceği olasılığı üzerinde duruluyor.
Bunu büyük bir keşif olarak nitelendiren, Louisiana Üniversitesi’nden John Wefel ise "Kozmik ışınların farklı bir kaynaktan gelişine ilk kez tanık oluyoruz” diyor.

Galaktik kozmik ışınlar, ışık hızına yakın bir süratte yol alan ve uzak süpernova patlamalarından meydana gelen atom altı parçacıklarından oluşuyor. Bu ışınlar yüksek enerji parçacıklarından meydana gelen ince bir sis oluşturarak, Samanyolu boyunca toplanıyorlar ve her yönden güneş sistemine giriyorlar. Kozmik ışınların büyük bir bölümünü protonlar ve ağır atom çekirdekleri ve az bir kısmını da elektron ve foton karışımı oluşturuyor.

DNA’YA ÇARPMASI CİDDİ HASAR DEMEK

Kozmik ışınların DNA’ya çarpmasının ise ciddi hasarlara neden olacağı söyleniyor. Yüksek enerjili bir kozmik ışın parçacığının, canlı hücrenin yapısını bozacak hatta genetik malzemeyi (DNA) olumsuz yönde değiştirecek etkileri olduğu belirtilirken, ışınların bir başka etkisinin de uyduları ve yeryüzündeki elektrik interkonnekte hatlarını bozması olduğu kaydediliyor.

[Radikal]

Dünyanın tek 'ölümsüz' canlısı

"Turritopsis nutricula' adı verilen ve çapı sadece 4-5 milimetre boyunda teknik olarak "hydrozoan" olarak adlandırılan bu canlı, ömrünün sonuna geldiğinde ya da yaşamını sürdürebilecek koşulları bulamadığında, denizanasına dönüşmeden önceki evreleri olan 'polyp'e geri dönüyor, bir süre sonra da tekrar denizanası oluyor.

Bilim adamları tropikal sularda yaşayan 'Turritopsis nutricula'nın okyanuslara, gemilerin limanlara girmeden önce attıkları safra sularıyla yayıldığını düşünüyor.

Uzmanlar 'Turritopsis nutricula'nın hücre yapısında görülen bu değişimi çözebilirse insanoğlu da ölümsüzlüğün kapısını aralayabilecek. Timesonline

[Radikal]

27.01.2009

İklim değişikliğinin birçok sonucu düzeltilemiyor

Uzmanlar, iklim değişikliğinin birçok sonucunun artık “düzeltilemez” noktada olduğunu, küresel ısınmanın üçüncü bin yıla kadar giderilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

ABD Ulusal Bilim Akademisinin iklim araştırmacılarından Susan Solomon, “İnsanlar uzaya karbondioksit salımını durdurursak, iklimin 100 yıl, 200 yıl içinde normale döneceğini zannediyor, bu doğru değil” dedi.

Solomon, uluslararası bir ekibin iklim değişikliğinin “değiştirilemez” sonuçları hakkında hazırladığı raporun baş yazarı. Araştırma raporu, bugün Ulusal Bilim Akademisi dergisinde yayımlandı.

“İklim değişikliğinin yavaş, ama durdurulamaz olduğunu” belirten Solomon, bu nedenle uzun dönemdeki etkilerin daha da kötü olmasını önlemek için bir an önce harekete geçilmesi gereğine işaret etti.

Susan Solomon, karbon salımı durdurulsa bile en az bin yıl etkisini sürdürecek değişiklikleri “değiştirilemez” olarak tanımlıyor.

Rutgers Üniversitesi Çevresel Tahminler Merkezinden Alan Robock, Solomon başkanlığındaki uluslararası araştırma ekibinin hazırladığı raporun değerlendirmelerine katıldığını belirterek, iklim değişikliğinin etkisinin “bacaları kapatınca birkaç gün içinde havanın temizlenmesiyle sonuçlanan hava kirliliğine benzemediğini” söyledi.

Uluslararası İklim Değişikliği Panelinin liderlerinden ve konuyla ilgili dünyanın en bilinen uzmanlarından olan Solomon, raporunda ısının küresel olarak arttığını ve Akdeniz, Güney Afrika ve Kuzey Amerika’nın güneybatısında yağış görüntülerinde değişiklikler gözlendiğini kaydetti.

OKYANUSLARIN ETKİSİ
Araştırmacılar, raporda ayrıca, sıcak iklimin okyanusların genişlemesine ve ayrıca eriyen buzlar nedeniyle Grönland ve Antaktika’da okyanus sularının yükselmesine neden olduğuna dikkat çektiler.

Küresel ısınmanın okyanuslar tarafından yavaşlatıldığını, çünkü okyanusların ısınmak için büyük miktarda enerjiyi absorbe ettiğini kaydeden Solomon, bu iyi etkinin uzun dönemde yok olmakla kalmayacağını, ısınmış okyanusların biriktirdikleri enerjiyi havaya salarak küresel ısınmayı daha da artıracağını belirtti.

İklim değişikliği, güneş ışınlarından gelen ısıyı yakalayıp küremizin ısısını artıran (sera etkisi) atmosferdeki gazların etkisiyle oluşuyor. Havada yüzlerce yıl kaldığı için karbondioksit, bu etkiye yaratan gazların başında geliyor.

Solomon, diğer gazların küresel ısınmanın yarısından sorumlu olsalar da, daha hızla kaybolduklarını belirtiyor.

Sanayi devriminden önce küremizin havasının her milyon biriminden 280’i karbondioksitten oluşuyordu (280 ppm), bu değer halen 385 ppm’ye yükselmiş durumda.

Solomon’un başkanlığında hazırlanan raporda, eğer havadaki karbondioksit miktarının 450-600 ppm’ye yükselmesine izin verilirse, bunun kuru mevsimlerdeki yağış oranlarında sürekli düşüşlerle sonuçlanacağı uyarısında bulunuldu.

Uzmanlar, iklim değişikliğinin bazı sonuçlarının şimdiden geri dönülemez noktaya ulaşmış olması nedeniyle, ileride daha kötü sonuçlarla yüz yüze kalmamak için kamuoyu ve politikacıların bir an önce harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.

[Ntvmsnbc]

26.01.2009

New York Post : "Yaşamak için 3 yılınız kaldı, tadını çıkarın"

New York Post: "Maya Takvimi, İncil ve Tevrat baz alınarak yapılan hesaplamaların tümü 2012'de dünyanın sonu geleceğini gösteriyor"

New York Post gazetesi, maya takvimine sonu olarak gösterilen 21 Aralık 2012 tarihinin dünyanın sonu olabileceğine ilişkin bir haberi manşetine taşıdı. 3 yıl önce Maya takviminin sonunu öğrenen Belçikalı Patrick Geryl, petrol şirketindeki güzelim işini bırakarak zamanının kıyamet gününden nasıl kurtarmak için çabalamaya adadı.

İncil, Tevrat ve Maya takviminden bulduğu verilerle tam üç tane kitap yazdı. Kendisine 20 kişilik bir "kıyametten kurtulma timi" kuran 53 yaşındaki Belçikalı, Afrika'da büyük bir arazi alarak burada sığınak inşa etmeye başladı. Patrick'e göre bu tarihte bir göktaşı dünyaya çarpacak ve dünyanın manyetik dengesi değişecek ve yeni bir buzul çağı başlayacak. Dünya üzerindeki insanlara ise şunu öneriyor: "En iyisi işi bırakıp tatile çıkmanız. Ben her yıl 6 defa tatile çıkıyorum..."

[Vatan]

Marmara 14 kez sallandı

Marmara Denizi’nde dün meydana gelen depremin ardından 14 sarsıntı daha kaydedildi.

Marmara Denizi’nde dün akşam saat 17.58’de gerçekleşen 4.2 büyüklüğündeki depremin ardından 14 sarsıntı daha kaydedildi.


Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerinden derlenen bilgiye göre, 4.2 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede2.5 ile 3.6 büyüklükleri arasında 12 ayrı sarsıntı daha oldu.

Bunları, saat 10.08’de gerçekleşen 3.0 ve 10.28’de meydana gelen 2.9 büyüklüklerindeki depremler izledi.

[Radikal]

Avustralya'da 50 balina karaya vurdu

Avustralya'nın güneyinde kıyıya vuran 50 ispermeçet (kaşalot) cinsi balinanın 48'i kurtarılamadı.

Vahşi yaşamı korumakla görevli yetkililer, balinaların Tazmanya eyaletinin kuzeybatısındaki Perkins adaları kıyılarına vurduğunu, yoğun çalışmalar neticesinde bir dahaki gelgit dalgasına kadar 2 balinanın kurtarıldığını bildirdiler.

Tazmanya Parklar ve Vahşi Yaşam Servisi sözcüsü, uzunluğu 18 metreyi bulan balinaların tekrar açık denize ulaştırılmasının çok zor olduğunu, sürekli ıslak tutulmaları gerektiğini söyledi.

Geçtiğimiz Kasım'dan bu yana Tazmanya kıyılarına vuran 150'den fazla balina telef oldu. Bilim, balinaların neden sahile vurduklarına halen açıklık getiremedi.

Kaynak : TimeTurk

15.01.2009

İsrailli Genç Vicdani Redçileri Destekleyin!

FREE THE SHMINISTIM – ISRAEL'S YOUNG CONSCIENTIOUS OBJECTORS. The Shministim are Israeli high school students who have been imprisoned for refusing to serve in an army that occupies the Palestinian Territories. December 18 marks the launch date of a global campaign to release them from jail. Join over 20,000 people including American conscientious objectors,Ronnie Gilbert, Adrienne Rich, Robert Meeropol, Adam Hochschild, Rabbi Lynn Gottleib, Howard Zinn, Rela Mazali, Debra Chasnoff, Ed Asner and Aurora Levins-Morales and show your support by contacting the Israeli Minister of Defense using the form below. 40,000 LETTERS AND COUNTING!
http://december18th.org/

İsrail liseli vicdani retçileri düzenli olarak hapse atıyor. Yaşları 16-19 arasındaki gençler işgal altındaki Filistin topraklarında askerlik yapmayı reddediyor, çözüm istiyor. Gençlerin serbest bırakılması için İnternet'te imza kampanyası başladı.

İsrail, işgal altındaki Filistin topraklarında asker olmayı reddeden liseli veya lise mezunu gençleri arka arkaya askeri hapishanelere atıyor. İsrail'in genç vicdani retçileri serbest bırakması için 18 Aralık'ta İnternet'te başlatılan mektup kampanyası sürüyor.

Kampanya, december18th.org adresinde.

Hükümetlerinin Filistin politikalarını reddeden ve çözüm isteyen mektubu imzalayan gençlerin adı, Shministim (12. sınıftakiler). Aralarında bir yıl içinde üç kez, 12, 18 ve 21 günlüğüne hapis cezası verilen, askeri cezaevinde de üniformayı giymediği için ayrıca hücre cezasına çarptırılanlar var.

İsrail Savunma Bakanlığı'na elektronik olarak gönderilen kampanya mektubunda, "Shministim'i ve askeri hizmeti barışçıl biçimde reddetme haklarını destekliyorum. (...) Bu gençler en büyük gelecek umudumuz. Sizi onlara kulak vermeye ve cezalandırmamaya çağırıyorum" deniyor, genç vicdani retçilerin serbest bırakılması isteniyor.

Bir mektupla başlayan hareket

Shministim üyesi gençlerin bu yıl imzaladığı ortak mektup şu sözlerle başlıyor:

"Biz liseli gençler, işgal altındaki topraklarda ve İsrail topraklarında, İsrail'in işgal ve baskı politikalarına karşı çalışacağımızı bildiririz. Dolayısıyla İsrail Savunma Kuvvetleri'nin bizim adımıza gerçekleştirdiği bu eylemlere katılmayı reddediyoruz.

"Reddimiz İsrail devletinin işgal altındaki topraklarda yürüttüğü ayırma, denetim, baskı ve öldürme politikalarına bir protesto. Bu baskının, öldürmenin ve nefrete yönlendirmenin, bizi hiçbir zaman barışa götürmeyeceğini ve demokratik görünen bir toplumun sahip olması gereken bütün temel değerlere aykırı olduğunu anlıyoruz."

"Ülkemin savaş suçlarını parçası olmayacağım"

Omer GoldmanBabası İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın eski tepe yöneticilerinden biri olan Omer Goldman, 19 yaşında genç bir kadın.

Bu yıl iki kez, önce 18 günlüğüne, daha sonra 10 günlüğüne hapis cezası verildi.

Goldman "İçinde olduğum topluma hizmete inanırım, tam da bu yüzden, ülkemin işlediği savaş suçlarının bir parçası olmayı reddediyorum. Şiddet hiçbir çözüm getirmez, ne olursa olsun, şiddete başvurmayacağım" diyor.

Raz Bar-David Varon Raz Bar-David Varon 18 yaşında. 21 Aralık'ta üçüncü kez hapse atıldı. Hâla askeri cezaevinde.

"Başkasını işgal edecek bir asker olmak için doğmadım; işgale karşı mücadele benim de mücadelem. Bu topluma karşı bir sorumluluğum var; sorumluluğum reddetmek" diyor.

"Irkçı soygun politikasının parçası olmak istemiyorum"

Tamar KatzTamar Katz 19 yaşında bir genç kadın. 2008'de üç kez, toplam 51 gün askeri cezaevine kondu.

"On yıllardır yabancı toprakları işgal eden, bu topraklarda ırkçı bir soygun politikası sürdüren, sivillere zorbalık edip sahte bir güvenlik bahanesiyle milyonlara hayatı dar eden bir işgal ordusunun parçası olmak istemiyorum" diyor.

Udi NirUdi Nir, 19 yaşında. Shministim'e neden katıldığını şöyle anlatıyor:

"Elimi işgale ve en temel değerlerime –insan hakları demokrasi ve insanın diğer insanlara karşı kişisel sorumluluğu- aykırı olan eylemlere vermeyeceğim."

Kaynak : BIANET

14.01.2009

Subcomandante Marcos : Ekim ve Hasatlara Dair Gazze Üzerine Bir görüş

Ekim ve Hasatlara Dair: Komutan Yardımcısı İsyancı Marcos’un Gazze Üzerine Konuşması Komutan Yardımcısı İsyancı Marcos
Çeviren: Onur Günay
13 Ocak 2009

İki gün önce, şiddeti tartıştığımız gün, anlatmakta kelimelerin kifayetsiz kaldığı Condoleezza Rice, bir ABD yetkilisi, Gazze’de olup bitenlerin vahşi doğalarından ötürü Filistinlilerin hatası olduğunu beyan etti.

Dünyayı çapraz kesen yeraltı nehirleri kendi coğrafyalarını değiştirebilir ancak aynı şarkıyı söylerler.

Ve şuan bizim duyduğumuz, savaşın ve acının şarkısı.

Buradan çok uzakta değil, Gazze adında bir yerde, Ortadoğu’da, tam burada bizim yanı başımızda, İsrail hükümetinin ağır eğitimli ve silahlı ordusu ölüm ve yıkım yürüyüşüne devam ediyor.

Attığı adımlar klasik bir askeri işgal savaşının adımları: öncelikle “stratejik” askeri noktaları (askeri kılavuzların söylediği şekliyle) yok etmek amaçlı yoğun bir toplu bombalama ve direniş güçlerini “zayıflatmak”; sonra istihbarat üzerinde sıkı bir kontrol : “dış dünyada”, operasyon alanının dışı, görülen ve duyulan her şey askeri kriterlerle seçilmelidir; şimdi de taburların yeni mevzilere ilerlemesi için düşman askerlerinin üzerine yoğun top atışı; sonra da düşmanın garnizonunu zayıflatmak için bir kuşatma olacak; sonrasında da mevzi işgal eden ve düşmanı yok eden saldırı, ve muhtemel “direniş yuvalarının” “temizlenmesi”.

Modern savaşın askeri kitapçığı, birkaç varyasyon ve eklemeyle adım adım istilacı askeri güçler tarafından takip ediliyor.

Bunun hakkında çok şey bilmiyoruz ve “Ortadoğu’da çatışma” diye adlandırılan konu hakkında şüphe yok ki uzmanlar var, ancak dünyanın bu köşesinden bizim de söyleyeceğimiz bir şey var:

Haberlerdeki fotoğraflara göre İsrail hükümetinin hava güçlerince imha edilen “stratejik” noktalar; evler, kulübeler, sivil binalardır. Yıkıntıların ortasında tek bir sığınak, kışla, askeri havaalanı ya da bombardıman silahı görmüyoruz. Yani —ve lütfen cahilliğimizi bağışlayın— bize göre ya uçakların silahlarının kötü amaçları var ya da Gazze’de öyle “stratejik” noktalar yok.

Hiçbir zaman Filistin’i ziyaret etme onuruna sahip olmadık ancak insanların, erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların -askerlerin değil- evlerde, kulübelerde ve binalarda yaşadıklarını varsayıyoruz.

Henüz direnişin takviye kuvvetlerini de görmedik, sadece yıkıntılar.

Ancak istihbarat kuşatmasının nafile çabalarını gördük ve işgali görmezden gelmekle alkışlamak arasında karar vermeye çalışan dünya hükümetlerini ve epey zamandır bir işe yaramayan, dışarıya ılımlı basın açıklamaları gönderen Birleşmiş Milletleri.

Ancak bekleyin. Birden aklımıza geldi belki de İsrail hükümetine göre bu erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar düşman askerleri; ve böylece ikamet ettikleri kulübeler, evler ve binalar da yok edilmesi gereken kışlalardır.

Yani şüphe yok ki bu sabah Gazze’ye yağan kurşun yağmuru, İsrail birliklerinin ilerleyişini bu erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılardan korumak içindi.

Ve bütün Gazze’ye yayılan kuşatma ile zayıflatmak istedikleri düşman garnizonu orada yaşayan Filistin nüfusunun ta kendisi. Saldırıları bu nüfusu imha etmeye çalışacak. Ve bu kanlı geçeceği kolaylıkla tahmin edilebilir saldırıdan kaçmayı ya da saklanmayı başaran herhangi bir erkek, kadın, çocuk ya da yaşlı daha sonra “avlanacak”, böylece temizlik tamamlanacak ve operasyonları yöneten komutanlar da kendi efendilerine rapor verebilecekler: “Görevi tamamladık.”

Cahilliğimizi tekrar bağışlayın, belki de söylediğimiz asıl mevzunun dışındadır. Ve devam eden suçu mahkum etmek yerine, biz yerliler ve savaşçılar olarak, olup bitenin “siyonizm” mi “antisemitizm” mi olduğunu, ya da bunu başlatanın Hamas’ın bombaları olup olmadığını tartışıyor olmamız ve bu tartışmaların içinde bir konum almamız gerekiyor.

Belki bizim düşüncemiz çok basit ve analizler için çok gerekli olan nüansları ve dipnotları kaçırıyoruz, ancak Zapatistalar için bu durum profesyonel bir ordunun savunmasız bir nüfusu katletmesi gibi görünüyor.

Ezilenlerden ve soldan kim buna sessiz kalabilir?

Bir şeyler söylemek işe yarar mı? Bizim ağlayışlarımız bir bombayı dahi durdurur mu? Bizim sözümüz bir tek Filistinlinin dahi yaşamını kurtarır mı?

Evet, bize göre bu işe yarar. Belki bir bombayı durduramayız ve sözümüz böylelikle fişeğinin üzerine “IMI” ya da “Israeli Military Industry” (İsrail Askeri Endüstrisi) harfleri kazınmış 5.56 mm ya da 9 mm kalibrelik mermilerin bir kız ya da oğlan çocuğunun göğsüne saplanmasını engelleyen bir zırhlı kalkana dönüşmeyecek. Ancak belki de sözümüz Meksika’daki ve dünyadaki öteki sözlerle güç birliği yapmayı başarır ve belki de ilk etapta bir mırıltı olarak duyulur, giderek gürleşir ve sonra Gazze’de duyulabilecek bir çığlık, feryat olur.

Biz sizin hakkınızda bir şey bilmiyoruz, ancak biz EZLN’den Zapatistalar, biz, yıkımın ve ölümün ortasında birkaç cesaret sözü duymanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Bunu nasıl açıklamam gerektiğini bilmiyorum ama olan şu ki, evet çok uzaktan sözler bir bombayı durduramaz ancak adeta ölümün kara odasında bir delik açılmış ve ufak bir ışık parıltısı içeriye düşermiş gibi olur.

Diğer her şey için olduğu gibi, ne olacaksa olacaktır. İsrail hükümeti terörizme ağır bir darbe indirdiğini açıklayacak, katliamın büyüklüğünü kendi halkından saklayacak, büyük silah üreticileri krizi göğüslemek için ekonomik destek sağlayacaklar ve “küresel kamuoyu”, her zaman moda olan kolayca biçimlendirilebilir varlık, başka tarafa yönelecek.

Ancak hepsi bu değil. Filistin halkı da direnecek ve yaşayacak ve mücadele etmeye devam edecek ve amaçları için ezilenlerden sempati görmeye devam edecek.

Ve belki Gazze’den bir kız ya da erkek çocuğu da yaşayacak. Belki büyüyecekler, onlarla beraber kuvvetleri, kızgınlıkları ve öfkeleri de büyüyecek. Belki Filistin’de mücadele eden gruplardan biri için asker ya da milis olacaklar. Belki kendilerini İsrail’le savaş halinde bulacaklar. Belki bunu bir silahı ateşleyerek yapacaklar. Belki kendilerini bellerine sarılı bir kuşak dinamitle feda edecekler.

Ve sonra tepede, yukarıdan birileri Filistinlilerin vahşi doğaları hakkında yazacak ve bu şiddeti kınayan açıklamalar yapacak ve bunun siyonizm mi anti-semitizm mi olduğunu tartışmaya geri dönecekler.

Ve hiç kimse şu anda hasat edileni kimin ektiğini sormayacak.

Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu erkekleri, kadınları, çocukları ve yaşlıları adına,

Komutan Yardımcısı İsyancı Marcos

Meksika, 4 Ocak, 2009
Not: Bu yazı Komutan Yardımcısı İsyancı Marcos’un 4 Ocak’ta Dünya Onurlu Öfke Festivali’nde Gazze üzerine yaptığı konuşmanın tam metnidir.
Bu makale http://www.kabobfest.com\'dan alınmıştır. Orijinali için http://www.kabobfest.com/2009/01/of-sowing-and-harvests-subcomandante.html

Kaynak : Kültürel Çoğulcu Gündem

Roni Margulies: Yahudiler için büyük tehlike...

Her İsrail saldırısında olduğu gibi, bu kez de aynı soru geliyor İsrail’i çok iyi tanımayanların aklına: Alman faşizminin elinde soykırıma uğramış, altı milyon kurban vermiş, ırkçılıktan ve ayrımcılıktan bu kadar eziyet görmüş bir halk, nasıl olur da bir başka halka bu kadar acımasız davranabilir, böylesine vahşet uygulayabilir?

İsrail 2006 yazında Lübnan’a saldırmıştı. O zaman da, şimdiki gibi, yüzlerce kişi öldürülmüş, köyler, kasabalar yerle bir edilmişti. Ama o savaştan benim aklımda kalan başka bir görüntü var.

Oğlu Ekim 2000’de Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Haim Avraham gazetecilere ve televizyon kameralarına poz vererek, Lübnan topraklarına nişanlanmış bir topun fitilini ateşlemişti. Silahlar sustuğunda, 150 İsrailli baba daha Avraham gibi oğlunu kaybetmiş; hiçbiri asker olmayan ve üçte biri çocuk olan bin kadar Lübnanlı Avraham’ın oğluna katılmıştı.

Aynı günlerde, fotoğraf makineleri ve televizyon kameraları, o 300 küsur Lübnanlı çocuğu öldürecek olan füzelerin üzerini boyayan, süsleyen, mesajlar yazan küçük kız çocuklarını kaydetmişti. Sanki oyun oynuyor, okul sıralarında defterlerine pastel kalemlerle resim yapıyorlardı. Kızlarına bu resimleri yapmaları için izin veren anne ve babaları, bu resimleri çeken gazetecileri bir kenara bırakalım; bu kızların büyüdükleri zaman sağlıklı, “insan” kişiler olması mümkün müdür?

Toplumun dörtte üçünün Gazze saldırısını destekliyor olmasının sırrı burada yatıyor. Altmış yıldır savaş halinde yaşayan, üç yıl askerlik yaptıktan sonra ömrünün her yılının bir ayını tekrar askerde geçiren, silahlarla mutfak eşyaları kadar haşır neşir olan bir toplum, nasıl bir toplumdur? Çocuklarını nasıl büyütür? İnsanlıkla, yaşamla ilişkisi nedir? Uygar bir dünyada geleceği var mıdır?

“Saldırı devam etsin” diyen İsraillilerin neler düşündüğünü tahmin edebildiğimi sanıyorum. Üç taraftan yüz milyonlarca düşman tarafından çevrili olduklarını düşünüyorlar. Zayıfladıkları anda, İsrail devleti gücünü sergilemeyi kestiği anda denize döküleceklerinden korkuyorlar. Arapların vahşi, kana susamış köktendinciler olduğuna inanıyorlar. Filistinlilere düzenli aralıklarla iyi bir ders verilmediği taktirde yine otobüslerde intihar bombaları patlayacağından endişe ediyorlar. Ve bütün bu korkular, endişeler ve ırkçılık, devlet tarafından hergün besleniyor, pompalanıyor, destekleniyor.

Dahası, tüm korkular ve devletin tüm resmi propagandası, sıradan bir İsrailliye makul geliyor, maddi temelleri varmış gibi görünüyor. Hamas gerçekten de roket atıyor çünkü; intihar bombacıları gerçekten var; sık sık savaş çıktığı da doğru; Arapların çok kalabalık, İsraillilerin çok az olduğu da doğru. Tel Aviv sokaklarındaki adam ve küçük kızı bütün bunların tarihsel geçmişini, temel sebeplerini, Filistinlilere altmış yıl önce yapılmış olan haksızlığı ve bütün bu sorunlara o haksızlığın neden olduğunu düşünmüyor elbet. “Ben” ve “düşman” diye düşünüyor, düşmanı yok etmek gerektiğine inanıyor. Kısacası, insan olmaktan çıkıyor, kızına insanlığı öğretme yeteneğini kaybediyor, hep ve sadece “asker” haline geliyor.

Tarihin ne ilginç bir cilvesidir ki, Yahudileri Avrupa’da karşılaştıkları ırkçılıktan ve faşizmden kurtarmak amacıyla kurulan İsrail devleti, bir başka halkı yok sayarak kurulmuş olduğu için, bugün ve onyıllardır bir Yahudi’nin yaşayabileceği en tehlikeli yer! Hem insanlığını kaybettiği, hem her an ölümle burun buruna yaşadığı yer.

Dahası, İsrail devletinin işlediği insanlık suçları ve uyguladığı sınırsız vahşet, dünyadaki tüm Yahudileri tehlikeye atıyor. Başbakan Erdoğan’ın Barak ve Livni’ye yönelttiği şu sözler iyi bir örnek:

“Biz, dedeleriniz, ecdadınız kovulduğu zaman, sizi kalkıp da bu topraklarda ağırlayan, bu topraklarda misafir eden Osmanlı’nın torunları olarak konuşuyoruz. Her zaman mazlumun yanında olduk, bugün de yanındayız, yarın da yanında olacağız ve bundan kimsenin endişesi olmasın”.

İsrail devleti ile tüm Yahudileri eşleştirmek Başbakan’a özgü bir hata değil elbet. İsrail saldırdıkça, Fransa’da Yahudi mezarlarına saldırılar artıyor; İstanbul’da İsrail konsolosluğu önünde gösteri yapanların arasındaki bir delikanlı televizyon kameralarına dönüp Hitler’den alıntı yapıyor.

Dünyadaki her bir Yahudi’nin sağlığı ve huzuru için, İsrail devletinin ortadan kalkması, bölgedeki tüm halkları kucaklayan bir devlete yerini bırakması gerek.


Roni Margulies, Türkiye Newsweek
sesonline dan alınmıştır.

Kaynak : Internationala

13.01.2009

İklim hastalıkları kırıp geçirecek...

Dünyadaki iklim değişiklikleri, enfeksiyon yoluyla bulaşan bazı hastalıklar ile solunum yolu hastalıklarını artırırken, fırtına ve yangınların yol açtığı yaralanmalarla da sağlığı etkileyecek.
Avustralya Çevre Doktorları'nın yayınladığı rapora göre önümüzdeki 10 yıl içinde özellikle çocuk ve yaşlılar yükselen hava sıcaklığının tehdidi altında olacak. İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri konusunda bilinçliliği artırmayı hedefleyen grubun raporunda, 2020 yılında Avustralyalı doktorlar ve diğer sağlık görevlilerinin iklim değişikliğiyle bağlantılı pek çok hastalıktan mustarip hastalarla uğraşacağı vurgulanıyor.

Daha çok alerji görülecek
Küresel ısınmayla bağlantılı ortaya çıkan rahatsızlıklar arasında sıcaklığın yol açtığı stres, travma gibi problemlerin yanı sıra yine sıcaklıkla bağlantılı olarak kalp, damar ve akciğerleri etkileyen hastalıklar var. Alerjik vakalarda da artış görülecek. Havanın daha da kirlenmesi solunum yolu hastalıklarını artırırken, yüksek sıcaklıklar mide-bağırsak hastalıkları ile sivrisinek yoluyla bulaşan rahatsızlıkların daha çok görülmesine neden olacak.
Avustralya'da sel, yangın, fırtına gibi ekstrem hava olaylarının daha sık görüleceğini öngören rapora göre küresel ısınmadan en çok kırsal bölge halkı etkilenecek. Çünkü bu bölgelerde yaşayanlar daha ekstrem iklim olaylarıyla karşılaşmalarının yanı sıra gıda ve su kaynakları konusunda da sıkıntı yaşıyor. Avustralya'da yaşanacak ısınmanın şiddeti de diğer ülkelerden fazla olacak.
Rapor 7 Nisan Dünya Sağlık Günü öncesinde yayınlandı. Dünya Sağlık Günü'nün bu seneki odağı da iklim değişikliklerinin yol açtığı ters etkilere karşı sağlığın korunması olacak.

[Radikal]

12.01.2009

Faşist İsrail Devleti Gazze'ye Takviye Birlik Gönderiyor (Fascist Israeli raids as reserves move in)

İsrail’in, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları üçüncü haftasında. İsrail ordusu Gazze kentine yedek askerler göndermeye başladı. Saldırılarda can kaybı 900’e yaklaşırken, Gazze’nin altyapısının uzun yıllar toparlanamayacak halde olduğu söyleniyor.

İsrail hükümet sözcüsü, yedek askerlerin varolan kuvvetleri güçlendirmek amacıyla gönderildiğini söyledi, ancak bunun harekatın üçüncü aşamasının başladığı anlamına gelmediğini vurguladı. İsrail askerleri yerleşim birimlerine doğru ilerlerken, Hamas militanlarıyla evlerde ve sokaklarda şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

[Ntvmsnbc]

İsrail'den Gazze'ye takviye birlikler
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırısının 17. gününde, operasyon bölgesine takviye birlikler göndermeye başladığı bildirildi.

Gazze'ye takviye birliklerin gönderildiği açıklamasının, saldırıların yeni bir aşamaya girdiğinin güçlü bir sinyali olduğu düşünülüyor.

İsrailli yetkililer ise, saldırılarının yeni bir aşamasının resmen başlayıp başlamadığı yönündeki soruya ise yanıt vermedi.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise yaptığı açıklamada Gazze Şeridi'ne yönelik askeri operasyonlarında hedeflerine ulaşmakta olduklarını söyledi.

Olmert'in açıklaması İsrail ordusunun Gazze kentinin iç kesimlerine doğru ilerlemekte olduğu bir sıraya rastlıyor.

Filistinli hastane kaynakları bugünkü saldırılarda 29 kişinin öldürüldüğünü söylüyor.

Saldırıların başından beri öldürülen Filistinli sayısının da 879 olduğunu söylüyorlar.

İsrailli yetkililer de Filistinli militanların bugün İsrail'in güney kesimine en az 12 roket attıklarını belirtiyor.

İsrail dün gece Gazze Şeridi'nde 60'ın üzerinde hedefe vuruş yaptığını açıkladı.

Gazze'den de İsrail içlerine roket saldırıları sürüyor.

[BBC Turkish]
İsrail Gazze’de ‘beyaz fosfor’ kullanıyor.


Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail’in Uluslararası yasalarca kullanımı yasak olan ‘beyaz fosfor’ gazı kullandığını açıkladı.

İsrail, 3. haftasına giren Gazze saldırılarını genişleteceğinin işaretini verdi; yedek askerlerin Gazze'ye gönderilmesi kararlaştırıldı. Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail'in saldırılarda fosfor gazı kullandığını açıkladı. İsrail, saldırıları gece boyunca sürdü.

Görgü tanıkları, İsrail jetlerinin bombardıman sırasında Mısır hava sahasını kullandığını ileri sürdü.

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü de, İsrail'in Cebaliye mülteci kampına düzenlediği bombardıman sırasında 'beyaz fosfor gazı' kullandığını açıkladı. Uluslararası yasalarca kullanımı yasak olan gaz, deride derin yanıklar oluşturuyor.

Bu arada İsrail ordusu, Golan tepelerindeki birliklerine Suriye'den ateş açıldığını iddia etti.

Saldırıların başladığı günden bu yana ölen Filistinlilerin sayısı ise 900'e yaklaştı. Bunların çoğunu siviller oluşturuyor. Yaralı sayısı da 3 binin üzerinde.

[Radikal]

Israeli raids as reserves move in

Israeli planes have carried out fewer air strikes on the Gaza Strip overnight, as some reserve units went into action on the ground.

There were 12 air raids - compared with as many as 60 on previous nights. At least nine rockets or mortars were fired on Israel from Gaza on Monday.

The Israeli military denied stepping up a ground offensive against Hamas, despite renewed fierce fighting.

Earlier, PM Ehud Olmert said Israel was nearing its military goals.

Reports suggest diplomatic efforts between Egypt and Hamas in Cairo are progressing.

After meeting Egyptian President Hosni Mubarak, Middle East Quartet envoy Tony Blair said elements were in place for a ceasefire agreement.

[BBC]

Günde 2 kez aramanın zararı!

Yapılan bir araştırma, dünyanın önde gelen arama motorlarından Google'ın başını ağrıtacak cinsten

Google'de iki kez arama yaparken, elektrikli ısıtıcıda bir fincan çay için su kaynatırken ortaya çıkan kadar karbondioksit salınıyor.

Harvard Üniversitesi'nden fizikçi Alex Wissner-Gross'un hesabına göre, Google'de iki kez arama yaparken, elektrikli ısıtıcıda bir fincan çay için su kaynatırken ortaya çıkan kadar karbondioksit salınıyor. Google'daki tek bir aramanın çevreye maliyetiyse 7 gram karbondioksit oluyor.

Gartner firmasının bir raporuna göre, küresel bilişim endüstrisi, atmosfere dünyanın tüm havayolları kadar zarar veriyor. Havayolları, toplam karbondioksit emisyonunun yüzde 2'si kadar sera gazına neden oluyor. Wissner-Gross'un hesabına göre basit bir internet sayfasını bile görüntülemek atmosfere saniyede 0.02 gram karbondioksit salıyor.

Google ise bu konuda bir bilgi vermiyor. Dünyada günde 200 milyon arama yapılırken, bilgisayarlarla internetin neden olduğu sera gazı emisyonları ve enerji tüketimi büyük endişe kaynağı oluyor.

[Vatan Gazetesi]

10.01.2009

Süper yanardağı kabarıyor!

ABD'nin kuzeydoğusunda Wyoming eyaletindeki Yellowstone Milli Parkı'nın altında saklı yanardağ yine gündemde. 2004 yılının ortalarından bu yana rekor hızda kabarmış olan yanardağını inceleyen bilim adamları, "Patlarsa, dünyada yıllarca volkanik kış yaşanabilir" uyarısında bulunuyor.

"Armageddononline.org" internet sitesinde "olası büyük afet" işaretleri, Colorado-Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) uzmanlarına dayanarak muhtemel ölçümlerle veriliyor.

HER GÜN YÜZLERCE KÜÇÜK DEPREM

ABD'nin 18. Başkanı Ulysses Grant'ın imzasıyla Mart 1882'de "dünyanın ilk milli parkı olan" Yellowstone, İzlanda'dan çok daha fazla yeraltı sıcak su kaynakları gayzerlerle kaynıyor. Her gün yüzlerce küçük deprem oluyor.

40 BİN YILDIR UYKUDA

1 milyon kilometrekare el değmemiş alana sahip Yellowstone'un yanardağının muhtemel indifasının Kuzey Amerika kıtasını etkileyebilecek güçte olması bekleniyor. Yellowstone'un 40 bin yıldır uyuyan saklı yanardağı kül püskürtme işareti dahi vermemesine rağmen, "gizli çok tehlikeli güç" olduğu uzun zamandır söyleniyor.

SÜPER YANARDAĞ KABARIYOR

Yellowstone, 1980 mayısında biri yanardağ uzmanı 57 kişinin ölümüne yol açan, kuzeybatı Washington eyaleti St. Helen Yanardağı'nın patlama gücünden bin kat fazla potansiyele sahip olduğu belirtiliyor.

PATLARSA VOLKANİK KIŞ BAŞLAR

Yellowstone yanardağı püskürürse dünyada yıllarca volkanik kış mevsimi yaşanabilir. "Dünyanın en tehlikeli yanardağı" olarak adlandırılan Yellowstone, 2004 yılının ortalarından bu yana rekor hızda kabarmış. Krater yüzeyi otuz ay içinde 20 cm yükselmiş.

KABARIYOR

Utah üniversitesinde araştırmayı yöneten Robert Smith'e göre, dünyada dev kraterler püskürmeden on yıllar boyu kabarıp alçalabiliyor. Araştırmacılar, sıvı kayacın, Yellowstone Ulusal Parkı'nın altındaki dev magma odalarından akarak yüzeyi kabarttığını sanıyor.

640 BİN YIL ÖNCE

Yellowstone yanardağının kalderası, yani volkanik patlama sonucu meydana gelen büyük çöküntüsü 640 bin yıl önce meydana gelen üç büyük püskürmeyle oluşmuş. 70 bin yıl önce de birçok küçük püskürme olmuş. Büyük püskürmelerde kül bulutu gökyüzünü yıllarca karartmış. Bu yüzden azalan Güneş ışığına bağlı olarak da sıcaklıklar önemli ölçüde düşmüş.

BASINÇ DALGASI DÜNYANIN ETRAFINDA DEFALARCA DÖNECEK

Bilim adamları yanardağın "yakın bir jeolojik zamanda" püskürmesini bekledikleri için yanardağını tehlikeli görüyor. Bir tahmine göre püskürme, tahminlere göre önümüzdeki bin yıllar içinde olabilir. Püskürme sırasında basınç dalgası dünyanın etrafında çok kez dönecek, gökyüzünün kül ve toz yüzünden kararmasına bağlı olarak da dünyada yıllarca volkanik kış yaşanacak.

AVRUPA'DA TEMMUZ AYINDA KIŞ YAŞANMIŞTI

Endonezya'nın Sumbava adasında 1815 yılında püsküren Tambora yanardağı dünya genelindeki hava sıcaklığını 2,5 derece düşürmüş, Avrupa'da temmuz ayında don yaşanmıştı. Soğuklar 1819 yılına dek tarımı vurduğu için de Avrupa'dan birçok insan Amerika'ya göçtü.

[Hürriyet]

7.01.2009

İsrail Saldırıda 3. Aşamayı Görüşecek

İsrail, Gazze'ye saldırının üçüncü aşaması olan kent merkezlerine saldırıyı görüşecek.

İsrail'in Gazze şeridine yönelik saldırısı 12'nci gününe girdi... İsrail'in havadan, karadan ve denizden sürdürdüğü saldırılarda üçte biri çocuk olmak üzere 650'ye yakın Filistinli öldü.

İsrail ordusu bugünden (07.01.2008) itibaren günün belli saatlerinde bombardımanı durduracağını açıkladı.

Bir yanda bölgede ateşkes sağlanmasına yönelik uluslararası çabalar diğer yanda kadın çocuk dinlemeden Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'e giderek artan tepkiler...

Kara saldırılarını başlattıktan sonra Hamas militanlarıyla çatışmalara giren İsrail ordusu, Gazze kenti ve diğer nüfusu yoğun bölgelere henüz ilerlemedi.

İsrail güvenlik kabinesi, Gazze saldırılarının üçüncü aşamasını yani kent merkezlerine saldırı planlarını ele alacak...

İsrail Başbakanı Olmert harekata ilişkin olarak, "Ne kadar kısa sürerse, o kadar iyi. Gazze'yi işgal etmek ya da teröristlerin her birini öldürmek amacıyla yola çıkmadık" açıklamasını yapmıştı.

Küçük bir bölgede bir buçuk milyon Filistinlinin ölüm kalım mücadelesi verdiği Gazze Şeridi'ne bomba yağdıran İsrail, tepkiler üzerine tavrını az da olsa yumuşatıyor.

İsrail yönetimi, Birleşmiş Milletler'in Gazze şeridine insani yardım koridoru açılması önerisini kabul etti. İsrail ordusu sabah saatlerinde, Gazze'deki halkın ihtiyaçlarını karşılaması için bugünden (07.01.2009) itibaren bombardımana 13.00 ile 16.00 arasında ara verileceğini duyurdu.

Bu arada İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik harekata ilişkin kapsamlı görüntüler yayınladı.

Görüntülerde ilk kez kara harekatından bazı bölümlere yer verildi.

İsrail'e karşı direnen Hamas ise kendi görüntülerini yayınladı. İsrail'e sürekli kayıp verdirdiğini öne süren Hamas'ın videosunda bir İsrail askerinin vurulduğu an gösteriliyor.

[TRT]

İsrail'e en sert tepki chavez'den

Venezuella, İsrail’in Venezuela Büyükelçisi ile elçilik personelinin bir kısmını sınır dışı ediyor

Venezuela, Gazze’ye saldırmasını protesto etmek için, İsrail’in Venezuela Büyükelçisi ile elçilik personelinin bir kısmını sınır dışı ediyor.
Venezuela Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "İsrail Büyükelçisi ve İsrail Büyükelçilik personelinin bir kısmını sınır dışı edilmesi kararı alındığı" bildirildi.
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez de daha önce yaptığı açıklamada İsrail’i kınamış ve Venezuela’daki Musevi cemaatini, İsrail Hükümetine karşı tavır almaya çağırmıştı.
Chavez, İsrail’in Gazze saldırısını kastederek, "Venezuela Musevi cemaatinin bu barbarlığa karşı çıkacağını ümit ediyorum. Bunu yapın. Bütün zulümlere şiddetle karşı çıkmıyor musunuz?" diye konuşmuştu.

[Radikal]

3.01.2009

Faşist İsrail Devleti Gazze'ye Kara Saldırısı Başlattı (Fascist Israel State Troops Enter Gaza)


İsrail kara birlikleri Gazze’ye akşam saatlerinde giriş yaptı. Hamas ve İsrail kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor, İsrail Gazze’nin doğalgaz sistemini patlattı. İsrail binlerce yedeği de askere çağırdı.

Günler süren hava bombardımanın ardından helikopter desteğindeki İsrail kara birlikleri üç ayrı noktadan Gazze sınırından girdi. İsrail askerleri, yoğun tank ateşi ve F-16 uçaklarının desteğinde Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun’un doğusu, Cebaliye mülteci kampının doğusu ile Gazze kentinin İsrail’le sınırdaş olan Secaiye mahallesinin karşı kesimindeki Karni Geçişi tarafından giriş yaptı.

Sınırı geçen İsrail askerleri Hamas güçleriyle çatışıyor. İsrail’in Kanal 10 televizyonu da askerler Gazze’ye girerken şiddetli çatışmaların olduğunu duyurdu. İsrail, Gazze Şeridi’nde çıkan çatışmaların ilk saatlerinde 15 Filistinli militanın hayatını kaybettiğini açıkladı.

Görgü tanıkları, İsrail tanklarının Gazze’nin kuzeyindeki Hamas mevzilerine ateş açtığını belirtirken, tanklara havan topuyla misilleme yapıldı. Hamas, Gazze’de birkaç İsrail askerini öldürdüğünü iddia etti. Muhammed Nazzal adlı Hamas yetkilisi, El Arabiye televizyonuna yaptığı açıklamada Hamas’ın birkaç İsrail askerini öldürdüklerini söyledi ancak rakam vermedi.

Ehud Barak : Operasyon Kolay ve Kısa Olmayacak

İLK KURBAN BİR ÇOCUK
Karadan Gazze Şeridi’ne giren İsrail tanklarının ateşinde bir Filistinli çocuk hayatını kaybetti. Görgü tanıkları ve hastane kaynakları, İsrail ordusuna ait tankların Gazze kentinde açtığı ateşte ölen Filistinli çocuğun bu akşamki kara harekatının Filistin cephesinde verilen ilk kurban olduğunu duyurdu. Tank ateşinde 11 Filistinlinin de yaralandı.

Bölgede başta Şahap radyosu olmak üzere, Hamas’ın El Aksa radyosu, Gazzelilere sürekli telefon numaraları hatırlatarak, acil durumlar ve ambulanslar için aramalarını istiyor.

[Ntvmsnbc]


Israeli ground troops have started to enter the Gaza Strip, Israeli military officials have confirmed, a week after the offensive against Hamas began.

An Israeli military spokeswoman said the intention was to take control of areas from which Palestinian militants have been firing rockets into Israel.

Witnesses say armoured vehicles crossed into northern Gaza at four separate points, supported by helicopters.

Earlier, Israel intensified air and artillery attacks on the territory.

In one raid, at least 13 people were killed when a missile struck a crowded mosque in Beit Lahiya, Palestinian medics said.

Witnesses said more than 200 people had been inside the Ibrahim al-Maqadna mosque for evening prayers when it was struck.

[BBC]
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...