Geçen dönem Sezer'in vetosuyla karşılaşan Nükleer Enerji Yasası, yarın bir kez daha Meclis'te. Hükümet, nükleer santral için kararlı, çevreciler tepkili: Nükleer enerjiyi bütün dünya terk ediyor, biz niye kuruyoruz?
İSTANBUL - Türkiye, Çernobil kâbusunu hâlâ Karadeniz'deki kanserden ölümlerle birlikte anarken, hükümet, nükleer santral kurma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Nükleer Enerji Yasası 17 Ocak 2007'de çıkmış, ancak eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosuyla karşılaşmıştı. Sezer'in, santralı kuracak şirketin yapısı, denetimi, söküm masrafı gibi alanlarda Anayasa'ya aykırılıklar olduğu gerekçesiyle üç maddesini veto ettiği yasa, yarın bazı değişikliklerle TBMM Sanayi ve Enerji Komisyonu'nda yeniden görüşülecek. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, nükleer santralın 'enerjide dışa bağımlılığını azaltılması için şart olduğunu ve mutlaka yapılacağını' söylemişti. Nükleer yasaya başından beri karşı olan çevrecilerin görüşü ise değişmedi: "Nükleer santrala ihtiyacımız yok, yasa hiçbir riski yok edemiyor."
Giysileri bile nükleer atık
Türkiye Yeşillerinden Dr. Ümit Şahin: Kanunun bazı maddelerine değil, tümüne karşıyız. Nükleer santralların atık sorunu çözümlenmiş değil, kaza riski ortadan kalkmadı, radyoaktiviteden kaynaklanan problemleri çözülmedi. Kanunda bu sorunlara, güvenlik sorununa ilişkin öneri yok. Sadece nükleer santral kurulması için kolaylıklar var. Nükleer atıklar doğada yüzyıllarca yok olmayan radyoaktif maddeler. Santalda kullanılan her şeye, çeşitli düzeylerde radyoaktif madde bulaşıyor. Hatta çalışanların kıyafetlerine bile. Zararsız hale getirilemiyorlar. Bunların insanlara temas etmeyecek şekilde depolanması gerekiyor. Başka ülkelerde de bertarafı söz konusu değil.
Eskiden okyanuslara dökülmüştü. Şu anda derin madenlere gömmek, uzaya göndermek, geçirgen olmayan kaya yataklarına depolamak gibi düşünceler var ama sadece proje bazında. Hiçbir ülkede nükleer atık deposu yok. Nükleer santralların tüm atıkları santralların içinde. Kaza riskinin sıfıra inmesi mümkün değil. Her yıl santrallarda kazalar, sızıntılar oluyor. Japonya'da çalışmalar kazalardan dolayı durduruldu. Bir de kazalar hakkında açıklandığı kadarıyla bilgiye sahip oluyoruz. Türkiye'de böyle bir durum, daha da tehlikeli olur. Dünyada güvenlik standartları artıyor. Bu, maliyeti yükseltiyor. Yeni kurulmakta olan santrallardan biri Finlandiya'da. Ve bir türlü bitirilemiyor. Çünkü güvenlik şartları artıyor. Nükleer santral maliyeti 5 milyar dolara ulaştı. Türkiye'de de serbest piyasa bunu yapamayacağı için devlet güvencesiyle yaptırılmaya çalışılıyor. Ayrıca bu yasaya ek madde konularak termik santral yapımı özendirildi. Çünkü 25 termik santral projesi onay bekliyor. Yasayla bütün uyarılara karşın termik santralın da önü açılıyor.
İstanbul Elektrik Mühendisleri Odası Başkan Yardımcısı ve Nükleer Santrallara Karşı Platform Başkanı Tahir Çiçekçi: Cumhurbaşkanı değişti. Bazı partilerin de desteğiyle nükleer santral yasası için artık bir engel kalmadı. Türkiye'nin şunu sorması gerekir: Mevcut sanrallar, yeterince kullanılabiliyor mu? Yenilenebilir enerji potansiyelini kullanabiliyor muyuz? Hayır. Yatırımlar öncelikli olarak temiz enerji kaynaklarına yapılmalı. Nükleer santrallara kesinlikle ihtiyaç yok. Nükleer santrallar konusunda kaza, radyoaktif riski hâlâ söz konusu. Riskin azaltılması için birçok çalışma yapıldı ancak başarılı olunmadı. 1990'lardan bu yana kayıtlı 110 kaza var. Çernobil'in etkisini hâlâ yaşıyoruz.
Türkiye Çevre Platformları Genel Koordinatörü Tanay Sıdkı Uyar: Dünyada terk edilmiş bir teknolojinin, terk edilme nedenleri göz ardı edilerek, nükleer santrallarda diretiliyor. Atık tesislerine para yetmeme meselesi 15-20 yıldır biliniyor. Ödenek yetmeyince bunu devlet karşılayacak. Ülkelerin atıklarını Türkiye'de depolamaya yönelik enerji üretmeyecek, kurulmasının parasını ve üretilmeyen enerjinin parasını vatandaşlara ödetecek bir yasa. Bu yasanın çıkmasında vekiller kadar, ses çıkarmayan meslek odaları da sorumludur. Tüm dünyanın su, rüzgâr, güneş gibi alternatif enerji kaynaklarına yöneldiği ve nükleer enerji gibi son derece riskli ve pahalı bir teknolojiyi terk ettiği bir süreçte nükleer enerji yasası toplum yararına ve siyasi etik ilkelerine aykırı.
Greenpeace Basın Sözcüsü Yeşim Aslan: Nükleer enerji, eski, pahalı ve geri kalmış bir teknoloji. Güvenli değil. Biz nükleer enerjiye ayrılan kaynağın daha temiz güvenli olan yenilenebilir enerji için kullanılması gerektiğini savunuyoruz. Bu gelişmeler nükleer lobinin etkisiyle oluyor. 2000 yılı Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerinde dünya nükleer enerjiyi, kirli, tehlikeli ve yararsız olarak tanımladı.
Batı yeni reaktör siparişi vermiyor
Nükleer enerjinin bugün dünyadaki yeri ve alternatifleri ne? Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı anlattı: "ABD'de 30, Avrupa ülkelerindeyse 20 yıldır yeni nükleer reaktör siparişi verilmedi. Sadece Finlandiya 2005'te Avrupa basınçlı reaktörü siparişi verdi. Dört yılda bitecekti ancak güvenlik şartları nedeniyle yapımı gecikti. 2009'a yetişmeyecek. Finlandiya örneğinden sonra Avrupa, nükleere kuşkuyla bakmaya başladı. Batı'da yeni nükleer reaktör siparişi olmuyor, bu nedenle nükleerciler Asya ülkelerinde yayılmaya çalışıyor. Dünyada nükleerin yerine 'yenilenebilir enerjiler' kullanımı tercih ediliyor. Yani güneş, rüzgâr, biyokütle, jeotermal gibi kaynağı tükenmeyen enerjiler. Almanya, 2020'ye kadar nükleer enerjiyi devre dışı bıraktı. İspanya, yeni nükleer santral yapmayacağını, olanları kapatacağını açıklamıştı.
Şu an dünyada 400 nükleer reaktör var. Bir santralın dört reaktörü olabiliyor. Bu nedenle santral sayısı değil, reaktör sayısı söyleniyor."
Bedelsiz arazi
İSTANBUL - Türkiye, Çernobil kâbusunu hâlâ Karadeniz'deki kanserden ölümlerle birlikte anarken, hükümet, nükleer santral kurma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Nükleer Enerji Yasası 17 Ocak 2007'de çıkmış, ancak eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosuyla karşılaşmıştı. Sezer'in, santralı kuracak şirketin yapısı, denetimi, söküm masrafı gibi alanlarda Anayasa'ya aykırılıklar olduğu gerekçesiyle üç maddesini veto ettiği yasa, yarın bazı değişikliklerle TBMM Sanayi ve Enerji Komisyonu'nda yeniden görüşülecek. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, nükleer santralın 'enerjide dışa bağımlılığını azaltılması için şart olduğunu ve mutlaka yapılacağını' söylemişti. Nükleer yasaya başından beri karşı olan çevrecilerin görüşü ise değişmedi: "Nükleer santrala ihtiyacımız yok, yasa hiçbir riski yok edemiyor."
Giysileri bile nükleer atık
Türkiye Yeşillerinden Dr. Ümit Şahin: Kanunun bazı maddelerine değil, tümüne karşıyız. Nükleer santralların atık sorunu çözümlenmiş değil, kaza riski ortadan kalkmadı, radyoaktiviteden kaynaklanan problemleri çözülmedi. Kanunda bu sorunlara, güvenlik sorununa ilişkin öneri yok. Sadece nükleer santral kurulması için kolaylıklar var. Nükleer atıklar doğada yüzyıllarca yok olmayan radyoaktif maddeler. Santalda kullanılan her şeye, çeşitli düzeylerde radyoaktif madde bulaşıyor. Hatta çalışanların kıyafetlerine bile. Zararsız hale getirilemiyorlar. Bunların insanlara temas etmeyecek şekilde depolanması gerekiyor. Başka ülkelerde de bertarafı söz konusu değil.
Eskiden okyanuslara dökülmüştü. Şu anda derin madenlere gömmek, uzaya göndermek, geçirgen olmayan kaya yataklarına depolamak gibi düşünceler var ama sadece proje bazında. Hiçbir ülkede nükleer atık deposu yok. Nükleer santralların tüm atıkları santralların içinde. Kaza riskinin sıfıra inmesi mümkün değil. Her yıl santrallarda kazalar, sızıntılar oluyor. Japonya'da çalışmalar kazalardan dolayı durduruldu. Bir de kazalar hakkında açıklandığı kadarıyla bilgiye sahip oluyoruz. Türkiye'de böyle bir durum, daha da tehlikeli olur. Dünyada güvenlik standartları artıyor. Bu, maliyeti yükseltiyor. Yeni kurulmakta olan santrallardan biri Finlandiya'da. Ve bir türlü bitirilemiyor. Çünkü güvenlik şartları artıyor. Nükleer santral maliyeti 5 milyar dolara ulaştı. Türkiye'de de serbest piyasa bunu yapamayacağı için devlet güvencesiyle yaptırılmaya çalışılıyor. Ayrıca bu yasaya ek madde konularak termik santral yapımı özendirildi. Çünkü 25 termik santral projesi onay bekliyor. Yasayla bütün uyarılara karşın termik santralın da önü açılıyor.
İstanbul Elektrik Mühendisleri Odası Başkan Yardımcısı ve Nükleer Santrallara Karşı Platform Başkanı Tahir Çiçekçi: Cumhurbaşkanı değişti. Bazı partilerin de desteğiyle nükleer santral yasası için artık bir engel kalmadı. Türkiye'nin şunu sorması gerekir: Mevcut sanrallar, yeterince kullanılabiliyor mu? Yenilenebilir enerji potansiyelini kullanabiliyor muyuz? Hayır. Yatırımlar öncelikli olarak temiz enerji kaynaklarına yapılmalı. Nükleer santrallara kesinlikle ihtiyaç yok. Nükleer santrallar konusunda kaza, radyoaktif riski hâlâ söz konusu. Riskin azaltılması için birçok çalışma yapıldı ancak başarılı olunmadı. 1990'lardan bu yana kayıtlı 110 kaza var. Çernobil'in etkisini hâlâ yaşıyoruz.
Türkiye Çevre Platformları Genel Koordinatörü Tanay Sıdkı Uyar: Dünyada terk edilmiş bir teknolojinin, terk edilme nedenleri göz ardı edilerek, nükleer santrallarda diretiliyor. Atık tesislerine para yetmeme meselesi 15-20 yıldır biliniyor. Ödenek yetmeyince bunu devlet karşılayacak. Ülkelerin atıklarını Türkiye'de depolamaya yönelik enerji üretmeyecek, kurulmasının parasını ve üretilmeyen enerjinin parasını vatandaşlara ödetecek bir yasa. Bu yasanın çıkmasında vekiller kadar, ses çıkarmayan meslek odaları da sorumludur. Tüm dünyanın su, rüzgâr, güneş gibi alternatif enerji kaynaklarına yöneldiği ve nükleer enerji gibi son derece riskli ve pahalı bir teknolojiyi terk ettiği bir süreçte nükleer enerji yasası toplum yararına ve siyasi etik ilkelerine aykırı.
Greenpeace Basın Sözcüsü Yeşim Aslan: Nükleer enerji, eski, pahalı ve geri kalmış bir teknoloji. Güvenli değil. Biz nükleer enerjiye ayrılan kaynağın daha temiz güvenli olan yenilenebilir enerji için kullanılması gerektiğini savunuyoruz. Bu gelişmeler nükleer lobinin etkisiyle oluyor. 2000 yılı Birleşmiş Milletler iklim görüşmelerinde dünya nükleer enerjiyi, kirli, tehlikeli ve yararsız olarak tanımladı.
Batı yeni reaktör siparişi vermiyor
Nükleer enerjinin bugün dünyadaki yeri ve alternatifleri ne? Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı anlattı: "ABD'de 30, Avrupa ülkelerindeyse 20 yıldır yeni nükleer reaktör siparişi verilmedi. Sadece Finlandiya 2005'te Avrupa basınçlı reaktörü siparişi verdi. Dört yılda bitecekti ancak güvenlik şartları nedeniyle yapımı gecikti. 2009'a yetişmeyecek. Finlandiya örneğinden sonra Avrupa, nükleere kuşkuyla bakmaya başladı. Batı'da yeni nükleer reaktör siparişi olmuyor, bu nedenle nükleerciler Asya ülkelerinde yayılmaya çalışıyor. Dünyada nükleerin yerine 'yenilenebilir enerjiler' kullanımı tercih ediliyor. Yani güneş, rüzgâr, biyokütle, jeotermal gibi kaynağı tükenmeyen enerjiler. Almanya, 2020'ye kadar nükleer enerjiyi devre dışı bıraktı. İspanya, yeni nükleer santral yapmayacağını, olanları kapatacağını açıklamıştı.
Şu an dünyada 400 nükleer reaktör var. Bir santralın dört reaktörü olabiliyor. Bu nedenle santral sayısı değil, reaktör sayısı söyleniyor."
Bedelsiz arazi
- Nükleer enerji yasa tasarısına göre kamu şirketleri de santral yapabilecek. Kurulacak şirkete özel sektör şirketleri ortak olabilecekler.
- Şirket Türkiye Atom Enerjisi Kurumu standartlarına uyan firmalar arasından bir yarışmayla seçilecek.
- Atıklar ve söküm için iki fon oluşturulacak. Bu fonlara ödemeler mergiden muaf. Söküme devlet katkı yapabilecek. Yatırımcılara santral arazisi bedelsiz tahsis edilecek.
- 2014 yılına kadar faaliyete geçecek 1000 MW'nin üzerindeki yerli kömür kullanan santrallara 15 yıl boyunca alım garantisi var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder