Hindistan'ın kuzey doğusundaki Bihar eyaletinde muson yağmurlarının sebep olduğu sellerde son belirlemelere 36 kişi yaşamını yitirdi.
Bu sene Muson sellerinde 800 kişinin hayatını yitirdiği Hindistan'da, sadece Bihar'da 1 milyondan fazla kişi evlerini terk ederken, 2 milyon kişinin de sellerden etkilendiği bildirildi.
Kosi nehrinin taştığı eyalette nehir çevresine kurulu bir çok köy ve kasaba su altında kaldı. Bölgedeki bir çok köprü ve yol sellerden zarar görürken, araç ve demiryolu trafiği de felç oldu. Bihar Eyalet Felaket Yönetimi Bakanı Nitish Mishra, eyalete 120 kilometre uzaklıktaki Nepal'deki Himalaya dağlarından başlayan yağmurların bölgeye felaket getirdiğini söyledi. Halkın şu aşamada canlarını kurtarmak için bir an önce nehirlerden uzak bölgelere gitmelerini öneren Mishra, bölgeye yardımın gönderildiğini belirtti.
Yaklaşık 50 bin kişinin tehlike bölgesinden kurtarıldığını açıklayan bakan Mishra, bölgeye helikopter ve ekiplerle yiyecek ve çadır ulaştırıldığını bildirdi. 60 bin hektarlık tarım arazisinin kullanılamaz hale geldiği duyuruldu.
Haziran ve Eylül ayları arasında süren muson mevsimi, Hindistan'da çiftçiler için çok önemli. Buna rağmen ıslah edilmemiş nehir yataklarından taşan sel suları da mahsuller için büyük tehdit oluşturuyor. Dünyanın en büyük tarım ülkelerinden biri olan Hindistan'da kontrolden çıkan Muson yağmurları her yıl bir çok tarım ürününün kullanılamaz hale gelmesine sebep oluyor. 2007 yılında Güney Asya'da 2 bin 200 kişi muson yağmurlarından hayatını kaybederken, yaklaşık 31 milyon kişi de sellerden etkilendi.
Birleşmiş Milletler raporları, 2007'yi sellerin tarihte en etkili Zlduğu yıl olarak gösterdi.
[Haber 7]
27.08.2008
26.08.2008
Nükleerci Polis Devleti mi Geliyor?
“Ben boşta gezen çevreci değilim”, “Çevrecilerin daniskasıyım” diyen Başbakan Erdoğan’ın sözlerini “çok vahim” bulan Yeşiller Partisi’ne göre bu sözler çevrecilere karşı zor kullanılacağının göstergesi.
NTVMSNBC’ye konuşan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin, Başbakan’ın çevrecilere yönelik sözlerini şöyle değerlendirdi: “Nükleerci polis devleti mi geliyor? Nükleer santrale karşı çok ciddi bir tepki var Türkiye’de. Bunları bastırmak için polis devleti kurallarını uygulamaya karar vermiş olsalar gerek ki... Başbakan’ın sözlerinin de bunun önünü açmak için söylenmiş, çevrecileri hedef gösteren ve onlarla alay eden sözler olduğunu düşünüyoruz. Çok vahim...”
Kendisini, “Sürdürülebilir yaşam için, ekolojik, paylaşımcı ve çoğulcu bir toplumun kurulması yolunda mücadele eden şiddet karşıtı, demokratik bir siyasi parti” olarak tanımlayan ve 30 Haziran 2008’de kurulan Yeşiller Partisi, önümüzdeki günlerde nükleere karşı sürekli eylem başlatacağını açıkladı. Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin, Başbakan’ın çevrecilere ilişkin sözlerinin çevreciler tarafından nasıl anlaşıldığını NTVMSNBC’ye değerlendirdi:
BAŞBAKAN’IN SÖZLERİNİN HEMEN ARDINDAN...
“Boş vakit” meselesi... Başbakan’ın bu lafları söylemesi aslında bu kadar iyi niyetli ele alınamayabilir. Çünkü çevrecilere ilişkin müdahaleleri aynı anda tetikliyor. Doğrudan doğruya çevrecileri karşısına almaya yönelik, alaycı bir ifade. Sinop’ta nükleer santrale karşı eylem yapan gençler çok sert bir şekilde bastırıldılar, göz altına alındılar. Bunlar Başbakan’ın sözlerinin hemen ardından oldu.
NÜKLEERCİ POLİS DEVLETİ Mİ GELİYOR?
Nükleerci polis devleti mi geliyor? Nükleer santrale karşı çok ciddi bir tepki var Türkiye’de. Bunları bastırmak için polis devleti kurallarını uygulamaya karar vermiş olsalar gerek ki... Başbakan’ın sözlerinin de bunun önünü açmak için söylenmiş, çevrecileri hedef gösteren ve onlarla alay eden sözler olduğunu düşünüyoruz. Çok vahim...
BAŞBAKAN NE KADAR DEMOKRATSA O KADAR ÇEVRECİ
Başbakan kendini çevreci sanıyor ama, Başbakan Erdoğan ne kadar demokratsa o kadar çevrecidir. Çevrecilikten, çevreden, çevrecilerin ve bizim anladığımız şeyi anlamadığı çok açık. Çok iyi niyetli yorumlamaya çalışıyorum; Başbakan’ın çevrecilikten anladığı ekolojik dengeleri hiçe sayarak nehirlerin sularını başka yerlere akıtmak, boruların içine hapsetmek, önlerine barajlar kurmak... Bu gibi ne kadar çevre düşmanı yatırım ya da müdahale varsa bunları çevrecilik sanıyor. Başbakan’ın çevrecilikten ne anladığını sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz.
NÜKLEERE KARŞI SÜREKLİ EYLEM BAŞLATIYORUZ
Şu andan itibaren nükleere karşı sürekli eylem başlatıyoruz. İki üç gün içinde programını duyuracağız. Nükleer santral ihalesinin derhal iptal edilmesine yönelik. Bu tür sözler söyleyerek, bizi hedef alarak yapacakları açıklamalarla bizi sindiremezler. Durum çok ciddidir. Türkiye’de nükleer santral ihalesinin geçmemesi lâzımdır. Bunun Türkiye’nin önünde çok büyük bir bela haline geleceğini düşünüyoruz.
DİYALOGLA DEĞİL ZOR KULLANARAK...
Başbakan’ın sözleri kendi programlarıyla örtüşüyor. AKP’nin çevre programını anlayabilmek için doğrudan doğruya başta enerji ve ulaşım konusundaki politikalarına bakmak lazım. Kesinlikle, gelmiş geçmiş en çevre düşmanı politikalardan birini izliyor AKP. Bu anlamda geri adım atmak istemedikleri ve muhalefetten de hoşlanmadıklarının sinyalidir bu. Demek ki bundan sonra bu mücadelenin güçleneceğinin farkındalar. Buna karşı karşılıklı diyalog yoluyla değil zor kullanarak tedbir alacaklarını göstermiş oluyorlar. Biz bu nedenle çok vahim bir gelişme olarak nitelendiriyoruz.
[Ntvmsnbc]
NTVMSNBC’ye konuşan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin, Başbakan’ın çevrecilere yönelik sözlerini şöyle değerlendirdi: “Nükleerci polis devleti mi geliyor? Nükleer santrale karşı çok ciddi bir tepki var Türkiye’de. Bunları bastırmak için polis devleti kurallarını uygulamaya karar vermiş olsalar gerek ki... Başbakan’ın sözlerinin de bunun önünü açmak için söylenmiş, çevrecileri hedef gösteren ve onlarla alay eden sözler olduğunu düşünüyoruz. Çok vahim...”
Kendisini, “Sürdürülebilir yaşam için, ekolojik, paylaşımcı ve çoğulcu bir toplumun kurulması yolunda mücadele eden şiddet karşıtı, demokratik bir siyasi parti” olarak tanımlayan ve 30 Haziran 2008’de kurulan Yeşiller Partisi, önümüzdeki günlerde nükleere karşı sürekli eylem başlatacağını açıkladı. Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin, Başbakan’ın çevrecilere ilişkin sözlerinin çevreciler tarafından nasıl anlaşıldığını NTVMSNBC’ye değerlendirdi:
BAŞBAKAN’IN SÖZLERİNİN HEMEN ARDINDAN...
“Boş vakit” meselesi... Başbakan’ın bu lafları söylemesi aslında bu kadar iyi niyetli ele alınamayabilir. Çünkü çevrecilere ilişkin müdahaleleri aynı anda tetikliyor. Doğrudan doğruya çevrecileri karşısına almaya yönelik, alaycı bir ifade. Sinop’ta nükleer santrale karşı eylem yapan gençler çok sert bir şekilde bastırıldılar, göz altına alındılar. Bunlar Başbakan’ın sözlerinin hemen ardından oldu.
NÜKLEERCİ POLİS DEVLETİ Mİ GELİYOR?
Nükleerci polis devleti mi geliyor? Nükleer santrale karşı çok ciddi bir tepki var Türkiye’de. Bunları bastırmak için polis devleti kurallarını uygulamaya karar vermiş olsalar gerek ki... Başbakan’ın sözlerinin de bunun önünü açmak için söylenmiş, çevrecileri hedef gösteren ve onlarla alay eden sözler olduğunu düşünüyoruz. Çok vahim...
BAŞBAKAN NE KADAR DEMOKRATSA O KADAR ÇEVRECİ
Başbakan kendini çevreci sanıyor ama, Başbakan Erdoğan ne kadar demokratsa o kadar çevrecidir. Çevrecilikten, çevreden, çevrecilerin ve bizim anladığımız şeyi anlamadığı çok açık. Çok iyi niyetli yorumlamaya çalışıyorum; Başbakan’ın çevrecilikten anladığı ekolojik dengeleri hiçe sayarak nehirlerin sularını başka yerlere akıtmak, boruların içine hapsetmek, önlerine barajlar kurmak... Bu gibi ne kadar çevre düşmanı yatırım ya da müdahale varsa bunları çevrecilik sanıyor. Başbakan’ın çevrecilikten ne anladığını sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz.
NÜKLEERE KARŞI SÜREKLİ EYLEM BAŞLATIYORUZ
Şu andan itibaren nükleere karşı sürekli eylem başlatıyoruz. İki üç gün içinde programını duyuracağız. Nükleer santral ihalesinin derhal iptal edilmesine yönelik. Bu tür sözler söyleyerek, bizi hedef alarak yapacakları açıklamalarla bizi sindiremezler. Durum çok ciddidir. Türkiye’de nükleer santral ihalesinin geçmemesi lâzımdır. Bunun Türkiye’nin önünde çok büyük bir bela haline geleceğini düşünüyoruz.
DİYALOGLA DEĞİL ZOR KULLANARAK...
Başbakan’ın sözleri kendi programlarıyla örtüşüyor. AKP’nin çevre programını anlayabilmek için doğrudan doğruya başta enerji ve ulaşım konusundaki politikalarına bakmak lazım. Kesinlikle, gelmiş geçmiş en çevre düşmanı politikalardan birini izliyor AKP. Bu anlamda geri adım atmak istemedikleri ve muhalefetten de hoşlanmadıklarının sinyalidir bu. Demek ki bundan sonra bu mücadelenin güçleneceğinin farkındalar. Buna karşı karşılıklı diyalog yoluyla değil zor kullanarak tedbir alacaklarını göstermiş oluyorlar. Biz bu nedenle çok vahim bir gelişme olarak nitelendiriyoruz.
[Ntvmsnbc]
25.08.2008
Muğla'da Orman Yangını
Muğla’nın Yılanlı bölgesinde çıkan orman yangınına müdahale sırasında alevlerin arasında kalan 5 orman mühendisi ile 10 işçi kurtarıldı. Alevlerin arasında kalan 2 işçiden haber alınamıyor.
Muğla’nın Yılanlı bölgesi Kozağaç, Kırıkalan ve Eskialan mevkilerinde öğle saatlerinde başlayan ve rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangına müdahale eden 5 arazöz ekibinde görevli 20’den fazla orman işçisi, alevlerin arasında kaldı. Orman işçilerinden 10’u, helikopterler yardımıyla buradan çıkarıldı. Ancak 5 mühendis ve 10 orman işçisi alevlerin arasında kaldı.
Muğla Orman Bölge Müdür Yardımcısı Mümtaz Kanat, 5 mühendis ve 10 orman işçisinin de daha sonra helikopterler ve arozözlerle kurtarılarak güvenli bölgeye alındığını söyledi.
Mühendis ve işçilere ilk müdahalenin ambulanslarda yapıldığını kaydeden Kanat, “Dumandan etkilenen 5 orman mühendisi ile 20 işçinin sağlık durumları iyi. Alevler arasından kurtardığımız mühendis ve işçilerden bazıları tedavilerinin ardından yangın söndürme çalışmalarına katıldılar” diye konuştu.
Kanat, yaklaşık 30 hektar alanda etkili olan yangını, kontrol altına almak için yoğun çaba harcandığını belirterek, “Ekiplerimiz, insan üstü bir gayretle yangına müdahale ediyor. Havanın rüzgarlı olması ve sarp arazi söndürme çalışmalarını olumsuz etkiliyor” dedi.
Çok sayıda işçi, 6 helikopter, arozöz ve iş makineleriyle yangına müdahale ettiğini bildiren Kanat, 6 arozöz ve 1 iş makinesinin yangından zarar gördüğünü kaydetti.
Yılanlı mevkisindeki Orman İşletme Müdürlüğü’ndeki Yatakhane revire çevrilerek, yangında dumandan etkilenen işçilere müdahalenin burada yapıldığı öğrenildi.
2 KİŞİDEN HABER ALINAMIYOR
Alevlerin arasında kalan arazözün şoförü Durmuş Yeşil, 2 arkadaşlarından haber alamadıklarını söyledi.
Durmuş Yeşil, yangın bölgesinin içinde 500 metre kadar aşağı inerek söndürme çalışması yaptıklarını belirterek, ekip arkadaşlarının bir anda alevlerin içinde kaldığını ifade etti. Son ana dek aracın otomatik soğutma sistemini çalıştırdığını ve arkadaşlarıyla telsiz irtibatını koparmadığını ifade eden Yeşil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaklaşık 1 saat boyunca yangının içinde müdahalede bulunduk. Hem bizim hem de çevremizdeki diğer arazözlerin ekipleri de araçlardan yaklaşık 500 metre aşağıdaydılar. Yangın arazözlerin çevresini sarmaya başlayınca arazözü bıraktım ve diğer arkadaşlarımın yerlerini helikoptere bildirdim. Helikopter, arkadaşlarımın bulunduğu bölgeye su atarak onları yanmaktan kurtardı. Bölgeye havadan yapılan müdahale sonrasında, Manisa ekibinde görev yapan arkadaşlarımıza ulaştık.”
Halen kendisiyle birlikte yanmaktan son anda kurtulan tüm personelin sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Yeşil, 2 arkadaşlarından haber alamadıklarını söyledi.
[Ntvmsnbc]
Muğla’nın Yılanlı bölgesi Kozağaç, Kırıkalan ve Eskialan mevkilerinde öğle saatlerinde başlayan ve rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangına müdahale eden 5 arazöz ekibinde görevli 20’den fazla orman işçisi, alevlerin arasında kaldı. Orman işçilerinden 10’u, helikopterler yardımıyla buradan çıkarıldı. Ancak 5 mühendis ve 10 orman işçisi alevlerin arasında kaldı.
Muğla Orman Bölge Müdür Yardımcısı Mümtaz Kanat, 5 mühendis ve 10 orman işçisinin de daha sonra helikopterler ve arozözlerle kurtarılarak güvenli bölgeye alındığını söyledi.
Mühendis ve işçilere ilk müdahalenin ambulanslarda yapıldığını kaydeden Kanat, “Dumandan etkilenen 5 orman mühendisi ile 20 işçinin sağlık durumları iyi. Alevler arasından kurtardığımız mühendis ve işçilerden bazıları tedavilerinin ardından yangın söndürme çalışmalarına katıldılar” diye konuştu.
Kanat, yaklaşık 30 hektar alanda etkili olan yangını, kontrol altına almak için yoğun çaba harcandığını belirterek, “Ekiplerimiz, insan üstü bir gayretle yangına müdahale ediyor. Havanın rüzgarlı olması ve sarp arazi söndürme çalışmalarını olumsuz etkiliyor” dedi.
Çok sayıda işçi, 6 helikopter, arozöz ve iş makineleriyle yangına müdahale ettiğini bildiren Kanat, 6 arozöz ve 1 iş makinesinin yangından zarar gördüğünü kaydetti.
Yılanlı mevkisindeki Orman İşletme Müdürlüğü’ndeki Yatakhane revire çevrilerek, yangında dumandan etkilenen işçilere müdahalenin burada yapıldığı öğrenildi.
2 KİŞİDEN HABER ALINAMIYOR
Alevlerin arasında kalan arazözün şoförü Durmuş Yeşil, 2 arkadaşlarından haber alamadıklarını söyledi.
Durmuş Yeşil, yangın bölgesinin içinde 500 metre kadar aşağı inerek söndürme çalışması yaptıklarını belirterek, ekip arkadaşlarının bir anda alevlerin içinde kaldığını ifade etti. Son ana dek aracın otomatik soğutma sistemini çalıştırdığını ve arkadaşlarıyla telsiz irtibatını koparmadığını ifade eden Yeşil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaklaşık 1 saat boyunca yangının içinde müdahalede bulunduk. Hem bizim hem de çevremizdeki diğer arazözlerin ekipleri de araçlardan yaklaşık 500 metre aşağıdaydılar. Yangın arazözlerin çevresini sarmaya başlayınca arazözü bıraktım ve diğer arkadaşlarımın yerlerini helikoptere bildirdim. Helikopter, arkadaşlarımın bulunduğu bölgeye su atarak onları yanmaktan kurtardı. Bölgeye havadan yapılan müdahale sonrasında, Manisa ekibinde görev yapan arkadaşlarımıza ulaştık.”
Halen kendisiyle birlikte yanmaktan son anda kurtulan tüm personelin sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Yeşil, 2 arkadaşlarından haber alamadıklarını söyledi.
[Ntvmsnbc]
24.08.2008
G.Anadoluya Çamur Yağdı
Suriye üzerinden gelen ve Gaziantep, Diyarbakır, Adıyaman, Mardin ve Şırnak'ta üç gündür etkili olan toz bulutları, ilginç bir doğa görüntüsü oluşturdu. Yağmurun yağmasıyla, toz bulutu yere çamur olarak yağarken, vatandaşlara salgın hastalık uyarısı yapıldı.
Foto Galeriye Ulaşmak için : Haber Vaktim
Foto Galeriye Ulaşmak için : Haber Vaktim
23.08.2008
G.Asya’da muson bilançosu: 147 ölü
Güney Asya genelinde muson yağmurlarının yol açtığı sellerde bir haftada 147 kişi öldü.
Yetkililerin açıklamalarına göre, köylerin su altında kalmasına ve toprak kaymalarına neden olan şiddetli yağışlarda en fazla can kaybı, evlerin yıkıldığı Hindistan ve Bangladeş’te oldu. Bölge genelinde evleri su altında kalan binlerce kişi de tahliye edildi.
Yetkililer, Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletinde son iki günde yüzlerce evin yıkılması sonucu 73 kişinin öldüğünü, güneydeki Andra Pradeş eyaletinde de ölenlerin sayısının 60’ı bulduğunu bildirdi.
Bölgede yağışların devam edeceği tahminleriyle birlikte yetkililer, gelecek 48 saatte krizin ağırlaşmasından endişe ettiklerini söyledi.
Bangladeş’te de toprak kaymalarında evleri yerle bir olan 14 kişinin öldüğü, yaklaşık 10 kişinin yaralandığı, 10 kişinin de enkaz altında kaldığından endişe edildiği bildirildi.
Nepal’de de sel suları tehdidi altındaki binlerce köylünün daha güvenli bölgelere nakledildiği açıklandı.
[Ntvmsnbc]
Yetkililerin açıklamalarına göre, köylerin su altında kalmasına ve toprak kaymalarına neden olan şiddetli yağışlarda en fazla can kaybı, evlerin yıkıldığı Hindistan ve Bangladeş’te oldu. Bölge genelinde evleri su altında kalan binlerce kişi de tahliye edildi.
Yetkililer, Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletinde son iki günde yüzlerce evin yıkılması sonucu 73 kişinin öldüğünü, güneydeki Andra Pradeş eyaletinde de ölenlerin sayısının 60’ı bulduğunu bildirdi.
Bölgede yağışların devam edeceği tahminleriyle birlikte yetkililer, gelecek 48 saatte krizin ağırlaşmasından endişe ettiklerini söyledi.
Bangladeş’te de toprak kaymalarında evleri yerle bir olan 14 kişinin öldüğü, yaklaşık 10 kişinin yaralandığı, 10 kişinin de enkaz altında kaldığından endişe edildiği bildirildi.
Nepal’de de sel suları tehdidi altındaki binlerce köylünün daha güvenli bölgelere nakledildiği açıklandı.
[Ntvmsnbc]
Etiketler:
g.asya,
muson yağmurları
17.08.2008
7.7’lik depremde 90 bin can kaybı olur
Bilim adamları, depremlere karşı hazırlıkları yönlendirmek amacıyla İstanbul için bir deprem senaryosu paketi daha hazırladı. Geliştirilen 4 farklı deprem senaryosuna göre en büyük deprem gerçekleşirse 70 ila 90 bin can kaybı olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ile ortaklaşa yürüttüğü Deprem Risk Analiz Çalışması kapsamında İstanbul için 4 farklı deprem senaryosu geliştirildi. Büyüklükleri 6.9, 7.4, 7.5 ve 7.7 olan depremlerin, mahalle bazında tüm alt ve üst yapılarda meydana getireceği olası hasar miktarları belirlendi.
2000 yılı verilerine dayanılarak yaklaşık 725 bin bina, 3 milyon 40 bin hane ve yaklaşık 9 milyon gece nüfusuna göre örneklendirme yapıldı. Senaryoya göre, İstanbul’da 7.5 veya 7.7 büyüklüğündeki bir depremde şu sonuçlar ortaya çıkacak:
* 50-60 bin civarında ağır hasarlı bina
* 500-600 bin evsiz aile
* 70-90 bin civarında ölü
* 135 bin ağır yaralı
* 1000-2 bin kadar noktada su sızıntısı
* 30 bin servis kutusunda gaz sızıntısı
* Elektrik kablolarının yüzde 3’ünde kopma
* 140 milyon ton enkaz
* Yaklaşık 1 milyon kişi için kurtarma operasyonu ve 330 bin çadır gerekecek
* Yaklaşık 40 milyar dolarlık maddi kayıp oluşacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Deprem Master Planı’nda yer alan öneriler doğrultusunda Zeytinburnu’nda başlattığı kentsel dönüşüm projesi, İstanbul genelinde uygulanacak.
TÜRKİYE’NİN İLK KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
Zeytinburnu kentsel dönüşüm projesi kapsamında ilçedeki mevcut binalar tek tek incelenerek, sağlam olan binalar, güçlendirilmesi gereken binalar ve yıkılması gereken binalar tespit edildi. Türkiye’nin ilk kentsel dönüşümü, Zeytinburnu’ndaki Sümer mahallesi’nde gerçekleştirilecek.
63 bin 300 metrekareyi kapsayan proje kapsamında, 1038 konut yıkılıp, 1536 konut inşa edilecek. Proje için 450 milyon YTL harcanacak. Bu projenin ardından Fatih ve Küçükçekmece’deki binaların deprem açısından tek tek incelenmesine başlandı.
Büyükşehir Belediyesi, deprem risk yönetimine 366 milyon YTL ayırdı. Bugüne kadar bilimsel çalışmalar için de 4,3 milyon YTL destek verildi. Jeolojik haritalar için de 18 milyon YTL harcandı. İstanbul’da 135 bin metrekare sondaj yapıldı. İGDAŞ, yer altındaki çelik hatlara 110 otomatik gaz kesme vanası yerleştirdi.
Afet Koordinasyon Merkezi’ne (AKOM) ambulans, kurtarma, denetleme ve trafik kontrol amaçlı 3 helikopter alındı. 2008 yılında merkezdeki personel sayısı 4 bin 982’ye yükseltildi. 2008’de 70 olan itfaiye istasyon sayısının 2010 yılına kadar 96’ya çıkartılması hedeflendi.
İstanbul’un mikro deprem aktivitesini izlemek amacıyla 14 adet deprem izleme ve kayıt istasyonu kuruldu. Büyükşehir Belediyesi’nin TÜBİTAK ve Kandilli Rasathanesiyle ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar halen devam ediyor.
[Ntvmsnbc]
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ile ortaklaşa yürüttüğü Deprem Risk Analiz Çalışması kapsamında İstanbul için 4 farklı deprem senaryosu geliştirildi. Büyüklükleri 6.9, 7.4, 7.5 ve 7.7 olan depremlerin, mahalle bazında tüm alt ve üst yapılarda meydana getireceği olası hasar miktarları belirlendi.
2000 yılı verilerine dayanılarak yaklaşık 725 bin bina, 3 milyon 40 bin hane ve yaklaşık 9 milyon gece nüfusuna göre örneklendirme yapıldı. Senaryoya göre, İstanbul’da 7.5 veya 7.7 büyüklüğündeki bir depremde şu sonuçlar ortaya çıkacak:
* 50-60 bin civarında ağır hasarlı bina
* 500-600 bin evsiz aile
* 70-90 bin civarında ölü
* 135 bin ağır yaralı
* 1000-2 bin kadar noktada su sızıntısı
* 30 bin servis kutusunda gaz sızıntısı
* Elektrik kablolarının yüzde 3’ünde kopma
* 140 milyon ton enkaz
* Yaklaşık 1 milyon kişi için kurtarma operasyonu ve 330 bin çadır gerekecek
* Yaklaşık 40 milyar dolarlık maddi kayıp oluşacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Deprem Master Planı’nda yer alan öneriler doğrultusunda Zeytinburnu’nda başlattığı kentsel dönüşüm projesi, İstanbul genelinde uygulanacak.
TÜRKİYE’NİN İLK KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
Zeytinburnu kentsel dönüşüm projesi kapsamında ilçedeki mevcut binalar tek tek incelenerek, sağlam olan binalar, güçlendirilmesi gereken binalar ve yıkılması gereken binalar tespit edildi. Türkiye’nin ilk kentsel dönüşümü, Zeytinburnu’ndaki Sümer mahallesi’nde gerçekleştirilecek.
63 bin 300 metrekareyi kapsayan proje kapsamında, 1038 konut yıkılıp, 1536 konut inşa edilecek. Proje için 450 milyon YTL harcanacak. Bu projenin ardından Fatih ve Küçükçekmece’deki binaların deprem açısından tek tek incelenmesine başlandı.
Büyükşehir Belediyesi, deprem risk yönetimine 366 milyon YTL ayırdı. Bugüne kadar bilimsel çalışmalar için de 4,3 milyon YTL destek verildi. Jeolojik haritalar için de 18 milyon YTL harcandı. İstanbul’da 135 bin metrekare sondaj yapıldı. İGDAŞ, yer altındaki çelik hatlara 110 otomatik gaz kesme vanası yerleştirdi.
Afet Koordinasyon Merkezi’ne (AKOM) ambulans, kurtarma, denetleme ve trafik kontrol amaçlı 3 helikopter alındı. 2008 yılında merkezdeki personel sayısı 4 bin 982’ye yükseltildi. 2008’de 70 olan itfaiye istasyon sayısının 2010 yılına kadar 96’ya çıkartılması hedeflendi.
İstanbul’un mikro deprem aktivitesini izlemek amacıyla 14 adet deprem izleme ve kayıt istasyonu kuruldu. Büyükşehir Belediyesi’nin TÜBİTAK ve Kandilli Rasathanesiyle ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar halen devam ediyor.
[Ntvmsnbc]
Etiketler:
7.7,
deprem,
deprem riski,
istanbul
11.08.2008
Arılardan sonra sinekler de mi kayboluyor?
Prof. Dik, Akdeniz ve Ege bölgesinde yaptığı saha çalışmalarında, bu yıl geçen yıllara oranla daha az sinek yakalayabildiğini söyledi.
Konya Selçuk Üniversitesi (SÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilal Dik, küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın, üreme alanları yok olan sinek popülasyonunun azalmasında etkili olduğunu düşündüğünü belirtti.
Prof. Dr. Dik, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, araştırmalar için Akdeniz ve Ege bölgesinde yaptığı saha çalışmalarında, bu yıl geçen yıllara oranla daha az sinek yakalayabildiğini söyledi.
Türkiye’de, bilimsel olarak henüz kanıtlanmamakla birlikte sinek popülasyonunun azaldığının söylenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Dik, “Sinekler küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ve aşırı ilaçlama sonucunda azalıyor diyebiliriz ancak bu bir yaklaşım tarzıdır. Bilimsel bir araştırma yapılmadan kesin bir şey söylememiz mümkün değil” dedi.
Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın sineklerin üreme alanlarındaki nemi yok ettiğini ifade eden Dik, “Sineklerin üremeleri için uygun ortamlar sığır pislikleri, nemli, pis veya organik maddelerce zengin olan bataklık gibi yerlerdir. Evsel veya hayvansal atıkların bulunduğu yerleri de bunlara ekleyebiliriz. Aşırı sıcaklarda, ısınmaya bağlı olarak sineklerin üredikleri alanlar kuruduğu için, üremeleri biraz kısıtlanmış olur. Böylece sayıları da azalır” diye konuştu.
“Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın, üreme alanları yok olan sinek popülasyonunun azalmasında etkili olduğunu düşünüyorum” diyen Dik, sineklerin azalmasında aşırı ilaçlamanın da önemli bir etken olabileceğini belirtti.
[Ntvmsnbc]
Konya Selçuk Üniversitesi (SÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilal Dik, küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın, üreme alanları yok olan sinek popülasyonunun azalmasında etkili olduğunu düşündüğünü belirtti.
Prof. Dr. Dik, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, araştırmalar için Akdeniz ve Ege bölgesinde yaptığı saha çalışmalarında, bu yıl geçen yıllara oranla daha az sinek yakalayabildiğini söyledi.
Türkiye’de, bilimsel olarak henüz kanıtlanmamakla birlikte sinek popülasyonunun azaldığının söylenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Dik, “Sinekler küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ve aşırı ilaçlama sonucunda azalıyor diyebiliriz ancak bu bir yaklaşım tarzıdır. Bilimsel bir araştırma yapılmadan kesin bir şey söylememiz mümkün değil” dedi.
Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın sineklerin üreme alanlarındaki nemi yok ettiğini ifade eden Dik, “Sineklerin üremeleri için uygun ortamlar sığır pislikleri, nemli, pis veya organik maddelerce zengin olan bataklık gibi yerlerdir. Evsel veya hayvansal atıkların bulunduğu yerleri de bunlara ekleyebiliriz. Aşırı sıcaklarda, ısınmaya bağlı olarak sineklerin üredikleri alanlar kuruduğu için, üremeleri biraz kısıtlanmış olur. Böylece sayıları da azalır” diye konuştu.
“Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklığın, üreme alanları yok olan sinek popülasyonunun azalmasında etkili olduğunu düşünüyorum” diyen Dik, sineklerin azalmasında aşırı ilaçlamanın da önemli bir etken olabileceğini belirtti.
[Ntvmsnbc]
Etiketler:
küresel ısınma,
türlerin yok oluşu
7.08.2008
Küresel Sıcaklık 4 Derece Yükselecek! Felakete Hazır Olun!
Guardian gazetesi, İngiltere’de hükümete danışmanlık yapan en üst düzeydeki bilim insanlarından birinin iklim değişikliği konusundaki uyarısını manşetten duyurdu: Küresel sıcaklığın 4 santigrad derece yükselmesine hazır olun...
İngiliz The Guardian gazetesi, bilim danışmanı Profesör Bob Watson’un hükümete, İngiltere’nin atması gereken somut adımlarla ilgili bir uyarıda bulunduğunu aktarıyor.
Habere göre, bu düzeyde bir artış İngiltere açısından herşeyden önce deniz seviyesinin yükselmesi ve artan seller anlamına gelecek. İklim uzmanlarının ayrıca kışları yağış miktarında büyük bir artış ve yazları kuraklık da tahmin ettikleri aktarılıyor.
Guardian buna karşılık bazı uzmanların 4 derecelik bir ısınmaya şimdiden hazırlanmanın yenilgiyi baştan kabullenmek anlamına geleceği görüşünde olduklarını da yazıyor. Ama küresel ısınmayı engellemeye yönelik en etkili uluslararası anlaşmalar bile sağlansa, bu düzeyde bir sıcaklık artışının muhtemel olduğunu düşünen bir çok uzmanın görüşlerine de yer veriyor.
[Ntvmsnbc]
Dünya Felakete Sürükleniyor!
İklim değişikliği sonucu küresel ölçekte dünyanın 4 derece ısınacağı uyarısı yapılırken bilim adamlarının önlem almak üzere harekete geçtiği belirtildi.
İngiliz Guardian gazetesinin manşetten verdiği haberde, dünya üzerinde sıcaklıkların 4 derece artmasının bir felaketle sonuçlanabileceği kaydedildi.
Haberde, İngiliz hükümetinin hazırlattığı 2006 iklim değişikliği ile ilgili önlemlerin gözden geçirilmesi raporunda, her sene kıyı taşkınlarından 7 ila 300 milyon arası kişinin etkilenebileceği, Güney Afrika’da su kullanılırlığının yüzde 30 ila 50 arasında azalabileceği ve Akdeniz’de zirai kazançların yüzde 15 ila 35 arasında azalırken, hayvan ve bitki türlerinin yüzde 20 ila 50’sinin soyunun tükenmesi ile karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
İngiliz hükümetinin önde gelen bilimsel danışmanlarından birine göre, İngiltere’nin, belki de 4 C civarında olacak olan tehlikeli bir iklim değişikliğine kendini hazırlamak için etkin adımlar atması gerektiği kaydedildi.
Gazete, Marakeş ve Fas gibi ülkelerde yetişen ve kuraklığa dayanıklı olan bitkilerin ileride İngiliz bahçelerinde daha yaygın olarak görülebileceğini bildirirken, İngiltere’de en önemli etkinin yükselen deniz yüzeyleri ve denizden uzak bölgelerde yaşanabilecek olan taşkınlar olacağını kaydetti.
Ayrıca iklim uzmanlarının kışın sağanak yağmur ve yazları da daha kurak bir yaz öngördükleri bildirildi.
[Milliyet]
Climate change: Prepare for global temperature rise of 4C, warns top scientist
The UK should take active steps to prepare for dangerous climate change of perhaps 4C according to one of the government's chief scientific advisers.
In policy areas such as flood protection, agriculture and coastal erosion Professor Bob Watson said the country should plan for the effects of a 4C global average rise on pre-industrial levels. The EU is committed to limiting emissions globally so that temperatures do not rise more than 2C.
"There is no doubt that we should aim to limit changes in the global mean surface temperature to 2C above pre-industrial," Watson, the chief scientific adviser to the Department for the Environment, Food and Rural Affairs, told the Guardian. "But given this is an ambitious target, and we don't know in detail how to limit greenhouse gas emissions to realise a 2 degree target, we should be prepared to adapt to 4C."
Globally, a 4C temperature rise would have a catastrophic impact.
According to the government's 2006 Stern review on the economics of climate change, between 7 million and 300 million more people would be affected by coastal flooding each year, there would be a 30-50% reduction in water availability in Southern Africa and the Mediterranean, agricultural yields would decline 15 to 35% in Africa and 20 to 50% of animal and plant species would face extinction.
In the UK, the most significant impact would be rising sea levels and inland flooding. Climate modellers also predict there would be an increase in heavy rainfall events in winter and drier summers.
[The Guardian]
İngiliz The Guardian gazetesi, bilim danışmanı Profesör Bob Watson’un hükümete, İngiltere’nin atması gereken somut adımlarla ilgili bir uyarıda bulunduğunu aktarıyor.
Habere göre, bu düzeyde bir artış İngiltere açısından herşeyden önce deniz seviyesinin yükselmesi ve artan seller anlamına gelecek. İklim uzmanlarının ayrıca kışları yağış miktarında büyük bir artış ve yazları kuraklık da tahmin ettikleri aktarılıyor.
Guardian buna karşılık bazı uzmanların 4 derecelik bir ısınmaya şimdiden hazırlanmanın yenilgiyi baştan kabullenmek anlamına geleceği görüşünde olduklarını da yazıyor. Ama küresel ısınmayı engellemeye yönelik en etkili uluslararası anlaşmalar bile sağlansa, bu düzeyde bir sıcaklık artışının muhtemel olduğunu düşünen bir çok uzmanın görüşlerine de yer veriyor.
[Ntvmsnbc]
Dünya Felakete Sürükleniyor!
İklim değişikliği sonucu küresel ölçekte dünyanın 4 derece ısınacağı uyarısı yapılırken bilim adamlarının önlem almak üzere harekete geçtiği belirtildi.
İngiliz Guardian gazetesinin manşetten verdiği haberde, dünya üzerinde sıcaklıkların 4 derece artmasının bir felaketle sonuçlanabileceği kaydedildi.
Haberde, İngiliz hükümetinin hazırlattığı 2006 iklim değişikliği ile ilgili önlemlerin gözden geçirilmesi raporunda, her sene kıyı taşkınlarından 7 ila 300 milyon arası kişinin etkilenebileceği, Güney Afrika’da su kullanılırlığının yüzde 30 ila 50 arasında azalabileceği ve Akdeniz’de zirai kazançların yüzde 15 ila 35 arasında azalırken, hayvan ve bitki türlerinin yüzde 20 ila 50’sinin soyunun tükenmesi ile karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
İngiliz hükümetinin önde gelen bilimsel danışmanlarından birine göre, İngiltere’nin, belki de 4 C civarında olacak olan tehlikeli bir iklim değişikliğine kendini hazırlamak için etkin adımlar atması gerektiği kaydedildi.
Gazete, Marakeş ve Fas gibi ülkelerde yetişen ve kuraklığa dayanıklı olan bitkilerin ileride İngiliz bahçelerinde daha yaygın olarak görülebileceğini bildirirken, İngiltere’de en önemli etkinin yükselen deniz yüzeyleri ve denizden uzak bölgelerde yaşanabilecek olan taşkınlar olacağını kaydetti.
Ayrıca iklim uzmanlarının kışın sağanak yağmur ve yazları da daha kurak bir yaz öngördükleri bildirildi.
[Milliyet]
Climate change: Prepare for global temperature rise of 4C, warns top scientist
The UK should take active steps to prepare for dangerous climate change of perhaps 4C according to one of the government's chief scientific advisers.
In policy areas such as flood protection, agriculture and coastal erosion Professor Bob Watson said the country should plan for the effects of a 4C global average rise on pre-industrial levels. The EU is committed to limiting emissions globally so that temperatures do not rise more than 2C.
"There is no doubt that we should aim to limit changes in the global mean surface temperature to 2C above pre-industrial," Watson, the chief scientific adviser to the Department for the Environment, Food and Rural Affairs, told the Guardian. "But given this is an ambitious target, and we don't know in detail how to limit greenhouse gas emissions to realise a 2 degree target, we should be prepared to adapt to 4C."
Globally, a 4C temperature rise would have a catastrophic impact.
According to the government's 2006 Stern review on the economics of climate change, between 7 million and 300 million more people would be affected by coastal flooding each year, there would be a 30-50% reduction in water availability in Southern Africa and the Mediterranean, agricultural yields would decline 15 to 35% in Africa and 20 to 50% of animal and plant species would face extinction.
In the UK, the most significant impact would be rising sea levels and inland flooding. Climate modellers also predict there would be an increase in heavy rainfall events in winter and drier summers.
[The Guardian]
6.08.2008
Yana yana, yene yene tükeniyorlar!
Dünyadaki maymun türlerinin yüzde 48’inin yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Primatları tehdit eden faktörlerin başında yangın ve yenmek üzere insanlar tarafından avlanmaları geliyor.
IUCN Red List of Threatened Species (Soyu tükenmekte olan türler listesi) adlı örgütün memeli hayvanlarla ilgili dünya çapında yaptığı araştırma; varlığı bilinen 634 tür ve alt türden yüzde 11’inin yok olmanın eşiğinde, yüzde 22’sinin tehdit altında, yüzde 15’inin ise tehlike sınırında olduğunu ortaya koydu.
Soyu tükenen canlı türleriyle ilgili rapora göre, genel adıyla primatlar olarak da tanımlanan bu türlerin karşı karşıya olduğu en büyük tehdit içinde yaşadıkları tropik ormanların yangın ya da kesimlerle yok olması. Bu türü tehdit eden faktörlerden bir diğeri ise yenmek üzere insanlar tarafından avlanmalarıbb.
Asya primatların durumunun en kötü olduğu kıta. Türlerin yüzde 71’inin yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Tehlikedeki türlerin en çok yaşadığı beş ülke de yine Asya kıtasında.
IUCN yetkilileri bu araştırmanın şu ana kadar herhangi bir canlı türüyle ilgili en karamsar bulgulara ulaştığına dikkat çekiyorlar.
Örgütün Türler Programının başkan yardımcısı Christophe Vie, “Maymunlar yaşam süresi uzun hayvanlar, dolayısıyla yok olma sürecini tersine çevirmek de zor oluyor” diyor.
Araştırmanın ayrıntılı sonuçları Ekim ayında açıklanacak.
[Yeşil Ntvmsnbc]
IUCN Red List of Threatened Species (Soyu tükenmekte olan türler listesi) adlı örgütün memeli hayvanlarla ilgili dünya çapında yaptığı araştırma; varlığı bilinen 634 tür ve alt türden yüzde 11’inin yok olmanın eşiğinde, yüzde 22’sinin tehdit altında, yüzde 15’inin ise tehlike sınırında olduğunu ortaya koydu.
Soyu tükenen canlı türleriyle ilgili rapora göre, genel adıyla primatlar olarak da tanımlanan bu türlerin karşı karşıya olduğu en büyük tehdit içinde yaşadıkları tropik ormanların yangın ya da kesimlerle yok olması. Bu türü tehdit eden faktörlerden bir diğeri ise yenmek üzere insanlar tarafından avlanmalarıbb.
Asya primatların durumunun en kötü olduğu kıta. Türlerin yüzde 71’inin yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Tehlikedeki türlerin en çok yaşadığı beş ülke de yine Asya kıtasında.
IUCN yetkilileri bu araştırmanın şu ana kadar herhangi bir canlı türüyle ilgili en karamsar bulgulara ulaştığına dikkat çekiyorlar.
Örgütün Türler Programının başkan yardımcısı Christophe Vie, “Maymunlar yaşam süresi uzun hayvanlar, dolayısıyla yok olma sürecini tersine çevirmek de zor oluyor” diyor.
Araştırmanın ayrıntılı sonuçları Ekim ayında açıklanacak.
[Yeşil Ntvmsnbc]
4.08.2008
En büyük buzul kopması Antartika’da olacak
The Independent’ın haberine göre, 2020’den önce kıtadan Kuzey İrlanda büyüklüğünde bir buzul kopacak. Uzmanlar bunun en büyük kopma olacağını belirtiyor.
Uzmanlar Antartika’da kış olmasına rağmen Kuzey İrlanda büyüklüğünde bir buzul parçasının yakında kopacağını açıkladı.
UYDU GÖRÜNTÜLERİYLE ANLAŞILDI
Avrupa Uzay Ajansı uydudan görüntülenen fotoğraflarla bugüne kadar yıkılan en büyük buzul parçası olacağını söyledi. 5600 mil kare büyüklüğünde olan bu buzul parçası bir buzul köprünün adayla arasındaki bağlantı noktasında olduğu görüldü.
“Küresel ısınmanın beklenenden daha çabuk gerçekleştiğinin bir kanıtıdır” diyen uzmanlar bu buzul parçasının en erken 2020 yılına kadar kopmasının beklenmediğine dikkat çekti.
Antartika’ kışın tam ortası olmasına rağmen eriyen buzul parçaları dünya için büyük tehdit oluşturuyor.
[Ntvmsnbc]
Uzmanlar Antartika’da kış olmasına rağmen Kuzey İrlanda büyüklüğünde bir buzul parçasının yakında kopacağını açıkladı.
UYDU GÖRÜNTÜLERİYLE ANLAŞILDI
Avrupa Uzay Ajansı uydudan görüntülenen fotoğraflarla bugüne kadar yıkılan en büyük buzul parçası olacağını söyledi. 5600 mil kare büyüklüğünde olan bu buzul parçası bir buzul köprünün adayla arasındaki bağlantı noktasında olduğu görüldü.
“Küresel ısınmanın beklenenden daha çabuk gerçekleştiğinin bir kanıtıdır” diyen uzmanlar bu buzul parçasının en erken 2020 yılına kadar kopmasının beklenmediğine dikkat çekti.
Antartika’ kışın tam ortası olmasına rağmen eriyen buzul parçaları dünya için büyük tehdit oluşturuyor.
[Ntvmsnbc]
Etiketler:
antarktika,
buzulların erimesi
3.08.2008
Antalya'daki Yangın 4. Gününde!
Antalya’da bir kişinin ölümüne, binlerce hektar ormanın zarar görmesine yol açan yangın 4’üncü gününde kontrol altına alınmaya çalışılırken, Manavgat’ta yeni bir yangın daha başladı.
Karabucak Köyü Koru Dağı mevkiinde ilerleyen alevler Kepez köyüne kadar ulaştı. Alevlerin iyice yaklaştığı köy tahliye ediliyor. Kumluca ilçesi Olimpos mevkisinde dün çıkan yangınsa bu öğle saatlerinde tamamen kontrol altına alındı derken rüzgarın şiddetlenmesiyle yeniden alevlendi.
Öğle saatlerinde manavgattan bir başka yangın haberi daha geldi. Kalemler Köyünün Yeniköy Mevkisi’nde başlayan yangın da henüz kontrol altına alınamadı.
Yangın bölgesinde incelemeler yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da yangınzedelerin zararının bir an önce karşılanmasını istedi. Baykal, yangınla mücadelede Türkiye’nin kendisini geliştirmesi gerektiğini de söyledi.
Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Yangın Harekat Merkezi, Antalya’nın Serik, Kumluca ve Manavgat bölgelerindeki orman yangınlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, Serik’te 31 Temmuz Perşembe günü çıkan yangının ilerlemesinin dün akşam saatlerinden itibaren rüzgarın hafiflemesi ve nemin yükselmesiyle birlikte durdurulduğu, kuzey, güney ve batı yönlerinde büyük ölçüde kontrol altına alındığı kaydedildi. Doğu yönünde ise bir noktada kontrol altına alma çalışmalarının sürdürüldüğünün ifade edildiği açıklamada, ilk iki gün etkili olan şiddetli poyraz nedeniyle yangının Bucak, Karataş, Akbaş, Deniztepesi, Sarıabalı, Çardak ve Karabucak köyleri civarında etkili olduğu belirtildi.
Yangının ilerleme istikametindeki Çardak ve Karabucak köylerinin tehlike nedeniyle tahliye edildiği kaydedilen açıklamada, müdahale çalışmalarına 8 helikopter, 2 amfibik uçak, 5 THK uçağı, 225 arazöz, 45 dozer, 150 teknik eleman ve 1300 yangın işçisinin katıldığı ifade edildi.
KUMLUCA YANGINI
Kumluca bölgesinde 2 Ağustos cumartesi günü çıkan yangının genişlemesinin durdurulduğu ve büyük ölçüde kontrol altına alındığı belirtilen açıklamada, yangına 1 helikopter, 15 arazöz, 2 dozer, 10 teknik eleman ve 80 yangın işçisiyle müdahale edildiği kaydedildi.
MANAVGAT YANGINI
Manavgat bölgesinde bugün çıkan yangının ise ağaçlandırma sahasında etkili olduğu, kontrol altına alma çalışmalarının sürdüğü ifade edilen açıklamada, bu yangına müdehalede de 4 helikopter, 5 THK uçağı, 15 arazöz, 2 dozer, 10 teknik eleman ve 80 yangın işçisinin görev yaptığı belirtildi.
Manavgat ve Serik ilçelerinde perşembe günü başlayan yangının Karabucak Köyü Koru Dağı mevkiinde sürdüğünü belirten Vali Alaattin Yüksel ekiplerinin alevleri kontrol altına almak için çalıştığını söyledi.
Antalyadaki meteorolojik koşulların alevlerin tamamen söndürülmesi için engel oluşturduğuna dikkat çeken vali, yangının bilançosunu da açıkladı.
Vali Yüksel, alevlerin 60 ev, 88 ahır ve ambara zarar verdiğini 32 küçük ve büyükbaş hayvan ile 18 arı kovanının da telef olduğunu söyledi.
Yangın zararlarının karşılanması için devletin tüm imkanlarının vatandaşlarla buluşturulacağını da söyleyen Antalya Valisi, yangın bölgesinde safari gibi tüm faaliyetlerin yeni bir duyuruya kadar yasaklandığını da söyledi.
OLİMPOS’TAKİ YANGIN YENİDEN BAŞLADI
Antalya’nın Kumluca ilçesi Olimpos beldesinde dün saat 17.00 sıralarında başlayan ve bugün saat 15.00 sıralarında kontrol altına alınan orman yangını yeniden başladı. Dün akşam saat 17.00 sıralarında Olimpos’ta başlayan ve bugün saat 15.00 civarında kontrol altına alınan orman yangını, rüzgarın yön değiştirmesiyle yeniden alevlendi.
Kemer ve Kumluca belediyelerine ait itfaiye ekipleriyle orman ekiplerince havadan ve karadan müdahale edilen yangının şu anda yerleşim bölgelerini tehdit etmediği bildirildi.
Jandarma ekipleri de bölgede yoğun güvenlik önlemleri alırken, ormanlık alana giden bazı yollar geçişe kapatıldı.
VATANDAŞLARIN EVLERİNİ KURTARMA ÇABALARI
Yangın söndürme işçileri sabaha kadar çalışmalara devam ettiler. Yangının yaklaşması riski olan köylerde yaşayan vatandaşlar ise geceyi ayakta geçirdiler. Vatandaşlar, gece boyunca ellerindeki çapalarla yangının yaklaşma riski olan yöndeki otları temizleyerek ve hortumlarla çevreyi sulayarak alevlerin evlerine sıçramasını önlemeye çalıştılar.
Türk Kızılayı tarafından bölgeye gönderilen obakent ve çadırlara rağmen, vatandaşlar evlerini bırakmak istemediler. Yangın riskine rağmen köylerinde kalan vatandaşların, evlerinin girişinde hazırladıkları yataklarda uyudukları görüldü.
METEOROLOJİ
Antalya Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Bölgesel Tahmin Merkezi yetkilileri de, bugün hava sıcaklığının 40 derece civarında olmasını beklediklerini bildirdiler.
Yetkililer, rüzgarın öğle saatlerine kadar kuzey yönlerden saatte 30-50 kilometre hızla eseceğini, rüzgarın öğleden sonra yön değiştirerek, güney yönlerden saatte 15-30 kilometre hızla eseceğini kaydettiler.
Yetkililer, nem oranının Antalya ve çevresinde gün boyunca yüzde 15 ile 45 arasında değişeceğini söylediler. Rüzgarın bugün saat 18.00’dan itibaren hızını keseceği, nem oranının da bu saatten itibaren yükselmeye başlayacağı bildirildi.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, dün Antalya’ya gelerek, Orman Genel Müdürü Osman Kahveci ile birlikte yangın bölgesinde helikopterle havadan inceleme yaptıktan sonra bir basın toplantısı düzenledi.
ZARARLAR KARŞILANACAK
Yangında zarar görenlere gerekli yardımların yapılacağını söyleyen Eroğlu, şöyle konuştu:
‘Başbakanımız ile de görüştüm. Pazartesi günü Bakanlar Kurulu’nda yangınla ilgili detaylı bilgi vereceğim. Bayındırlık ve İskan Bakanımız, Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün ekiplerini bölgeye gönderiyor. Yangından mağdur olan vatandaşlarımıza gereken yardımı yapacağız.”
Etiketler:
antalya,
kumluca,
manavgat,
orman yangını,
serik
2.08.2008
Antalya'da Orman Yangınları 3 Gündür Sürüyor
Antalya’nın Serik ve Manavgat ilçelerinde 3 gündür devam eden orman yangını kontrol altına alınamıyor. 10 bin hektarlık alanda etkili olan yangın nedeniyle birçok köy boşaltıldı. Köylüleri bölgeden çıkartmaya çalışan ekipler ateşin ortasında kaldı.
Antalya’nın Serik ilçesinde 31 Temmuz’da başlayan, Serik ve Manavgat ilçelerinde çok sayıda köyü etkisi altına alan yangın, halen kontrol altına alınamadı. Oluşturulan güvenlik hatlarını aşan alevler, Sağırin mevkisinden itibaren Çardak köyü ve Taşağıl beldesinin tehdit etmeye başladı.
Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, “Son bir saat içerisinde yaşadığımız risk tarif edilemez. Köylerdeki yüzlerce insanı dozerlerle ve araçlarla çıkarttık. Büyük tehlike yaşadık. Çalışan ekipler de büyük tehlike atlattı. Alevlerin açılan hattı aşması nedeniyle ekipler ateşin arasında kaldılar. Dumandan etkilenen işçiler oldu” dedi.
Aspendos tarafında şu an için tehlike olmadığını söyleyen Kurtulmuşlu, “Alevler ve tehlike Manavgat yönüne doğru ilerliyor. Ormanlar, evler ve tarım alanları iç içe. Çardak köyünde konutlar tehdit altında” dedi.
Yangını söndürme çalışmalarına halen 7 uçak, 6 helikopter ve binden fazla işçi katılıyor.
BAKAN EROĞLU BÖLGEDE
Bu arada, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu Antalya’ya gelerek, söndürme çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Antalya Havalimanı’nda Vali Vekili Hasan Özhan ve Orman Genel Müdürü Osman Kahveci’den brifing alan Bakan Eroğlu, daha sonra helikopterle yangın bölgesine giderek, havadan inceleme yapmaya başladı.
KAYIP KİŞİLERDEN HABER YOK
Bu arada, dün son olarak evlerindeki eşyaları çıkartmaya çalışırken görülen Ali Deniz ile Osman Kahya’dan hala haber alınamadı.
Köylüler, Ali Deniz ve Osman Kahya’nın yanan evlerinin enkazında arama yapmayı sürdürüyorlar.
ZEYTİNLİKTE BAYGIN BULUNDU
Bu arada, dün Sarıabalı köyünde kaybolduğu bildirilen Ali Sarı, kendisine ait zeytinlikte yarı baygın halde bulundu.
Sarı’nın zeytinliğini yanmaktan kurtaramadığı, kendisinin de dumandan ve alevlerden etkilenerek, bayıldığı ve yakınları tarafından son anda kurtarıldığı belirtildi.
[Ntvmsnbc]
Etiketler:
antalya,
manavgat,
orman yangını,
serik
Hakkari'de Volkanik Dağ Patladı
Hakkari'de bir dağda yaşanan volkanik patlama, amatör kamera tarafından saniye saniye kaydedildi.
Hakkari'den 75 kilometre uzaklıkta bulunan Kırıkdağ köyü yakınlarındaki Cilo-Sat Buzul Dağları'nın uzantısı olan Çiçek Dağı'nda meydana gelen volkanik patlamalar sürüyor.
Askeri birlik tarafından tampon bölge olarak ilan edilen Çiçek Dağı'nda bir süre önce gündüz saatlerinde meydana gelen büyük patlamada, Su Yaylası'nda kalan vatandaşlar bölgeyi toz bulutlarının sarmasıyla neye uğradığını şaşırdı.
Patlamayı amatör kamera ile görüntüleyen yayla sakinlerinden Cihat Akdoğan, patlamanın çok şiddetli olduğunu ve 2 gün boyunca özelikle gündüz saatlerinde devam ettiğini söyledi. Olayın şokunu üzerinden atamayan bir kadın ise Kürtçe olarak patlamanın çok şiddetli olduğunu ve yaylaya doğru gelen toz bulutundan korktuklarını kaydetti.
Video Linki : http://www.iha.com.tr/haber/video/guncel/1623-V-O-11/Hakkaride-volkanik-dag-patladi!
[Haber 3]
Hakkari'den 75 kilometre uzaklıkta bulunan Kırıkdağ köyü yakınlarındaki Cilo-Sat Buzul Dağları'nın uzantısı olan Çiçek Dağı'nda meydana gelen volkanik patlamalar sürüyor.
Askeri birlik tarafından tampon bölge olarak ilan edilen Çiçek Dağı'nda bir süre önce gündüz saatlerinde meydana gelen büyük patlamada, Su Yaylası'nda kalan vatandaşlar bölgeyi toz bulutlarının sarmasıyla neye uğradığını şaşırdı.
Patlamayı amatör kamera ile görüntüleyen yayla sakinlerinden Cihat Akdoğan, patlamanın çok şiddetli olduğunu ve 2 gün boyunca özelikle gündüz saatlerinde devam ettiğini söyledi. Olayın şokunu üzerinden atamayan bir kadın ise Kürtçe olarak patlamanın çok şiddetli olduğunu ve yaylaya doğru gelen toz bulutundan korktuklarını kaydetti.
Video Linki : http://www.iha.com.tr/haber/video/guncel/1623-V-O-11/Hakkaride-volkanik-dag-patladi!
[Haber 3]
1.08.2008
Isınma sürüyor, buzullar parçalanıyor
Kuzey Buz Denizi küresel ısınmadan etkilenmeye devam ediyor. En büyük buzuldan iki parça daha koptu.
Kuzey Buz Denizi’ndeki en büyük buzul olan Ward Hunt buzulundan 2 dev parçanın koptuğu ve bu parçaların yüzen ada haline geldiği bildirildi.
Kanadalı yetkili Luc Desjardins, Kanada’nın kuzeyindeki Ellesmere Adası yakınındaki Ward Hunt buzulundan biri 4-5 kilometrekare, diğeri 14 kilometrekare yüzölçümüne sahip 2 parçanın koptuğunu ve bu parçaların 2 yüzen ada oluşturduğunu söyledi. Desjardins, ilk parçanın 22 Temmuz'da, ikinci parçanınsa 23 Temmuz gecesi koptuğunu ve bu kopmaların Kuzey Buz Denizi’nde son 3 yılda meydana gelen en önemli kopmalar olduğunu belirtti. Kanadalı uzman, Ward Hunt buzulundan bu dev parçaların yanı sıra birçok küçük parçanın da ayrıldığını kaydetti.
Kuzey Buz Denizi’nde, Ağustos 2005’te Ayles buz adası Ellesmere Adası’ndan ayrılmıştı. 66 kilometrekarelik Ayles buz adasının kopuşu sırasında ortaya çıkan enerji, bölgeden 250 kilometre uzaklıktaki Kanadalı sismologlar tarafındn tespit edilmişti. Ellesmere Adası kıyısında 5 büyük buzul bulunuyor. Bunların en büyüğü 443 kilometrekarelik yüzölçümüyle Ward Hunt. Kanadalı uzmanlara göre, Ellesmere Adası çevresinde bulunan kalın, büyük ve karaya bağlı buzullar yaklaşık 4 bin yıl önce oluşmaya başlamış. Kuzey Buz Denizi’ndeki erimenin devam ettiğini belirten uzmanlar, bunun küresel ısınmanın göstergesi olduğunu ifade ediyor.
[Radikal]
Kuzey Buz Denizi’ndeki en büyük buzul olan Ward Hunt buzulundan 2 dev parçanın koptuğu ve bu parçaların yüzen ada haline geldiği bildirildi.
Kanadalı yetkili Luc Desjardins, Kanada’nın kuzeyindeki Ellesmere Adası yakınındaki Ward Hunt buzulundan biri 4-5 kilometrekare, diğeri 14 kilometrekare yüzölçümüne sahip 2 parçanın koptuğunu ve bu parçaların 2 yüzen ada oluşturduğunu söyledi. Desjardins, ilk parçanın 22 Temmuz'da, ikinci parçanınsa 23 Temmuz gecesi koptuğunu ve bu kopmaların Kuzey Buz Denizi’nde son 3 yılda meydana gelen en önemli kopmalar olduğunu belirtti. Kanadalı uzman, Ward Hunt buzulundan bu dev parçaların yanı sıra birçok küçük parçanın da ayrıldığını kaydetti.
Kuzey Buz Denizi’nde, Ağustos 2005’te Ayles buz adası Ellesmere Adası’ndan ayrılmıştı. 66 kilometrekarelik Ayles buz adasının kopuşu sırasında ortaya çıkan enerji, bölgeden 250 kilometre uzaklıktaki Kanadalı sismologlar tarafındn tespit edilmişti. Ellesmere Adası kıyısında 5 büyük buzul bulunuyor. Bunların en büyüğü 443 kilometrekarelik yüzölçümüyle Ward Hunt. Kanadalı uzmanlara göre, Ellesmere Adası çevresinde bulunan kalın, büyük ve karaya bağlı buzullar yaklaşık 4 bin yıl önce oluşmaya başlamış. Kuzey Buz Denizi’ndeki erimenin devam ettiğini belirten uzmanlar, bunun küresel ısınmanın göstergesi olduğunu ifade ediyor.
[Radikal]
Antalya’da alevlerden büyük kaçış
Antalya’nın Manavgat ve Serik ilçelerinin köylerinde etkili bir biçimde süren orman yangınında, 10 bin hektarın üzerinde ormanlık alan kül oldu. Türkiye’nin her yerinde Antalya yangının söndürülmesi için seferberlik başlatıldı.
Manavgat ilçesi yakınlarındaki Karabük köyünde başlayan ve Serik ilçesine doğru ilerleyen orman yangını büyüyor. Alevlerin Aspendos’u da tehdit ettiği belirtiliyor.
Antalya’da dünden bu yana süren orman yangınından, Serik’in Akbaş, Karataş, Sarıabalı, Deniztepesi ve Bucak köyleri etkinirken, Manavgat’ın Taşağıl beldesi Sağırin, Karaevli, Karabük ve Çakış köylerinin yangından etkilenmemesi için de çalışmalar sürüyor.
Antalya Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, 10 bin hektarın üzerinde ormanlık alanın yitirildiği yangın nedeniyle Sağırin köyünde evlerin boşaltılması için çalışma başlatıldığı bildirildi. Yangın, Beşkonak Vadisi’nde etkili bir biçimde sürüyor.
“ACIMI İFADE EDECEK KELİME BULAMIYORUM”
Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşamlarının en zor orman yangınıyla karşı karşıya olduklarını söyledi.
“Acımı ifade edecek kelime bulamıyorum” diyen Kurtulmuşlu, “Hayatım yangınların içinde geçti ama böyle bir manzara hiç görmedim. Tüm yangınlarda böyle bir manzara olmasın diye uğraştık. Ancak burada arazi şartlarından dolayı başaramadık. Şunu söyleyebilirim ki bir felaketi yaşıyoruz” diye konuştu.
“DAĞ, BİR BOMBA GİBİ PATLADI”
Alevlerin Köprüçayı’nı geçmeyeceği varsayımıyla hareket ettiklerini, ancak bir anda 1 kilometre kadar atlayan ateşin dağı 1-2 saat içinde küle dönüştürdüğünü anlatan Kurtulmuşlu, “Dağ, bir bomba gibi patladı. 20 kilometre genişliğinde ve 15 kilometre derinliğinde bir alana yayıldı” diye konuştu. Kurtulmuşlu, şunları söyledi:
“Bu tür bir yangının Türkiye’de ilk kez olduğunu söyleyebilirim. Tüm gücümüzle yetişmeye çalıştık. Ancak şu anda havadan su atmakla gaz dökmek arasında bir fark yok. Havadan müdahalenin zaman zaman alevleri daha da şiddetlendirdiğini gördük. Rüzgarın çok şiddetli esiyor olması da durumu daha kötüleştirdi. Karadan müdahale edebileceğimiz yol yok. Havadan müdahale sıkıntılı. Yangın alanı içinde yerleşim yerleri var. İnsanlar doğal olarak, önce evlerindeki yangının söndürülmesini istiyor. Mecburen her bir köye arazöz gönderiyoruz. Köylüler tercih yapmamızı ve önce evlerinin söndürülmesini istiyor. Hatta kimi zaman arazözlere vatandaşların haksız el koymalarına bile sesimizi çıkarmadık.”
Haberin Devamı : NTVMSNBC
Etiketler:
antalya,
manavgat,
orman yangını,
serik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)