Atmosferin en üst katmanında uydu aracılığıyla yapılan gözlemler, Dünyamızın aldığı Güneş enerjisi ile uzaya yaydığı kızılaltı (infrared – IR) enerji arasındaki dengenin son 10 yıldır bozulmakta olduğunu gösteriyor. Buna, fosil enerji kaynaklarının artan kullanımı nedeniyle atmosferde yükselen karbondioksit ve öteki sera gazlarının, Dünya’ya düşen ışınımın giderek daha büyük bölümlerini hapsetmesinin neden olduğu biliniyor. Bilinmeyense, enerji girdi çıktısındaki bu dengesizliği yaratan kayıp enerjinin nereye gittiği.
Çalışmalarını Science dergisinde yayımlayan ABD Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi’nden Kevin Trenberth ve John Fasullo, bu kayıp enerjinin nereye gittiğinin net olarak belirlenmesinin önemini vurgulayarak saklanan enerjinin ileride geri dönmesinin hızlı bir iklim değişimini tetikleyebileceği uyarısında bulunuyorlar.
Son 50 yıldır iklim sistemine eklenen enerjinin yaklaşık %90’ı okyanuslar tarafından emiliyor. Geri kalanın bir kısmı deniz ve karalardaki buzları eritiyor, bir kısmı karaların yüzeylerini, çok küçük bir kısmı da atmosferi ısıtıyor.
Araştırmacılar, Dünya yüzeyindeki toplam enerji artışının metrekarede 1 watt ya da üzeri olmasına karşılık, okyanuslardaki ölçüm araçlarının deniz suyunda metrekarede ancak 0,5 watt düzeyinde bir enerji artışı gösterdiğine dikkat çekerek, bunun Dünya’nın kazandığı ısının yarısının nereye gittiğinin bilinmediği anlamına geldiğini söylüyorlar.
Okyanusların Dünya yüzeyine düşen enerjinin ne kadarını emdiği, okyanuslar içine serpiştirilmiş 3000 kadar ısıölçerden oluşan Argo Sensörler Ağı tarafından izleniyor.
Ancak, 2004 yılından 2008 yılına kadarki değerler, okyanusların ısı içeriğindeki artışın önemli ölçüde yavaşladığını ortaya koyuyor.
Gerçi kayıp enerjinin bir bölümünün, Kuzey buz denizi üzerindeki buz kütlesiyle Grönland ve Antarktika’daki buzulların hızlı kaybı sonucu deniz seviyelerindeki yükselmeye (yılda 3,2 mm) gittiği biliniyorsa da, bu kayıp enerjiyi açıklayabilecek miktarın çok altında.
Araştırmacılara göre kayıp enerjinin büyük bölümü, okyanusların izlenmeyen derinliklerinde gizleniyor olabilir. Şimdiye kadar deniz suyu sıcaklıklarıyla ilgili çalışmaların büyük kısmı Argo detektör verilerinin 700 metre derinliğe kadar olan bölümüne dayanıyor. Ancak, bir Fransız ekibinin 2000 metre derinliğe kadarki Argo verilerine dayalı olarak yürüttüğü bir çalışma kayıp enerjinin büyük bir bölümünün derinlerde depolandığının işaretlerini veriyor.
Trenberth ve Fasullo da, Science dergisinde yaptıkları uyarıda, derinlerde saklı enerjinin ileride kaçınılmaz olarak yükselerek okyanus akıntılarında değişimlere ve halen El Nino ve La Nina adı verilen yağış ve kuarklık anormalliklerinin daha şiddetli biçimlerine yol açabileceğine dikkat çekiyorlar. Daha kesin ve kapsamlı verilerin gereğine işaret eden araştırmacılar, bunun için okyanusların Argo’nun erişemediği derinliklere de sensörler yerleştirilmesi ve uydu verilerinin güvenilirlik standartlarının yükseltilmesi çağrısında bulunuyorlar.
[NTV]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder