9.02.2012

NASA buzul erime raporunu açıkladı


ABD'li araştırmacılar, yedi yıl süren analizlerin sonucunda, buzulların erimesi nedeniyle okyanuslardaki su miktarının 4.3 trilyon ton arttığını ve küresel su seviyesinin yaklaşık 1,27 cm yükseldiğini tespit etti. 

Buzullar ve dağlardaki buz örtülerinde yaşanan erimeleri analiz eden çalışma, 2003 ile 2010 yılları arasında yapıldı. NASA’nın GRACE uydusu tarafından elde edilen bulguların yer aldığı, Colorado Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda, eriyen buzulların küresel su seviyesinin artışını nasıl etkilediği hesaplandı.

Araştırma ekibinde yer alan John Wahr, “Dünya her yıl çok büyük miktarda buzul kaybediyor...Elde ettiğimiz sonuçlar, dünyanın soğuk bölgelerinin küresel ısınmaya nasıl tepki verdiğini anlamamıza yardımcı olacak” dedi.

EN ÇOK KAYIP GRÖNLAND VE ANTARKTİKA’DA 

Her yıl ortalama buzul kaybının en çok yaşandığı yerler Grönland ve Antarktika olarak belirlendi. Dünyanın en büyük adası Grönland ve yeryüzünün en güneyindeki kıta olan Antarktika’daki yıllık buzul kaybı toplam 148 milyar ton.

Bu iki yerin yakınlarındaki bölgelerde yaşanan toplam erime miktarı ise 385 milyar ton. GRACE uydusu, bilim dünyasında bir ilk olan analizi boyunca, dünyanın dört bir yanında yaklaşık 200 bin buzulu ve buz örtüsünü inceledi.

Elde edilen bazı sonuçlar, bilim insanlarının beklentisinin çok altında çıktı. Araştırmacılar, Asya’nın Himalaya, Pamir ve Tien Şan dağlarındaki erimenin yılda 50 milyar ton olduğunu düşünüyordu. Oysa bu üç bölgedeki erimenin yılda ortalama 4 milyar ton olduğu anlaşıldı. Wahr, geçmişte yürütülen çalışmalarda incelenmesi daha kolay dağ zirvelerini gözlemledikleri için sonucun bu kadar fark ettiğini belirtti.

TEHDİT DEVAM EDİYOR 

Bilim insanlarını sevindiren bazı rakamlara rağmen, NASA, artan su seviyesi ve iklim değişikliğinin dünyanın geleceği için bir tehdit oluşturmaya devam ettiği uyarısında bulundu.

NASA bilim insanı Tom Wagner, “Yapılan çalışmayla küçük boyuttaki buzulların ve buz örtülerinin bulunduğu Alaska, Güney Amerika ve Himalaya’lardaki erimenin her yıl su seviyesinin 0,5 cm artmasına neden olduğunu gösterdi...

Küresel alana bakıldığında bölgeler arasındaki erime miktarında büyük dengesizlik var. Küresel su seviyesinin yükselmesi dünyanın geleceği için en büyük tehdit” yorumunu yaptı.

[NTV]

'Hitler'in gizli üssü gün yüzüne çıkacak'


Antarktika’daki dondurucu soğuklarda 20 milyon yıllık Vostok Nehri’ne ulaşmaya çalışan Rus araştırmacıların, sondaj çalışmalarını başarıyla tamamladığı bildirildi. Rus basınına göre, çalışma Nazilerin Antarktika’daki gizli üssünü ortaya çıkaracak. 
Rusya’nın devlet haber ajansı Ria Novosti, kendilerinden bir haftadır haber alınamayan Rus bilim insanlarının buzul tabakanın 3,7 kilometre derinliğindeki nehre ulaştıklarını duyurdu.

Ria Novosti’nin verdiği haberde, “Rus bilim insanları yerin 3 bin 768 metre derinliğine inmeyi başararak Vostok Nehri’nin yüzeyine ulaşmayı başardı” ifadesi yer aldı.

Rusya Arktik ve Antarktik Araştırmalar Merkezi (AARI) Başkanı Valery Lukin, Rus araştırmacıların Vostok Gölü’ne ulaştıklarını doğrularken, keşfi, “bilinmeyenle karşılaşmak” olarak yorumladı.

Bilim dünyası, dünyanın en eski ve en büyük nehirlerinden biri olan Vostok Nehri’nden alınacak numunelerin incelenmesiyle, milyonlarca yıl öncesine uzanan iklim koşullarına ve yaşam örneklerine ulaşmayı hedefliyor.

Vostok Nehri, buzul katmanın altındaki çok sayıdaki nehir ve göl yatağının birleşmesinden oluşan büyük bir ağı temsil ediyor. Nehrin incelenmesiyle, bilim insanları Mars’ın yanı sıra, Jüpiter’in uydusu Europa ve Satürn’ün uydusu Titan’daki coğrafi ve jeolojik koşulları daha iyi anlamayı umuyor.

BİLİM DÜNYASI DOĞRULAMA İSTİYOR 

Rusların açıklamalarına rağmen, bilim çevreleri araştırma ekibinin Vostok Nehri’ne ulaştığına dair kesin bilgi istedi.

ABD’nin A&M Üniversitesi’nde okyanusbilimci olan Mahlon Kennicutt, resmi açıklamayı beklemeleri gerektiğini ifade ederek, “Bu kadar sessiz bir açıklama yapılması beni şaşırttı. Ayrıca açıklamayı yapan kaynağın adı belli değil. Ne olduğunu anlamak zor” dedi.

Montana State Üniversitesi’nde ekolojist olan John Priscu ise National Geographic’a gönderdiği mailde, “Vostok Nehri’ne ulaşılıp ulaşılmadığı konusunda çok fazla spekülasyon var. Resmi bir açıklama beklemek zorundayız” ifadesini kullandı.

Discovery News yazarı Christina Reed, Rus Büyükelçiliği’nin ABD bürosundan kendisine gönderilen e-mailde, Rus araştırmacıların Vostok Nehri’ne ulaştıkları bilgisinin gayri resmi olarak doğrulandığını belirtti. Reed, Rus basınının gelen haberle bir anda Nazi Almanya’sından kalan teorilere sarıldığına da dikkat çekti.

NAZİLERİN GİZLİ ÜSSÜ 

Vostok Nehri’ne ulaşılması, Antarktika’da yapılan araştırmalar hakkında geçmişten kalan teorileri de yeniden gündeme getirdi.

Bazı çevreler, ABD ve İngiliz araştırmacıların yapamadığını başaran Rusların, 1930’larda Naziler tarafından Antarktika’ya inşa edilmiş gizli üssü ortaya çıkardığına inanıyor. Bu teoriye göre, İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında, Naziler savaşın sonlarına doğru Güney Kutbu’na giderek Vostok Nehri’nde bir üs inşa etmeye başladı.

Hatta, 1943 yılında Nazi Almanyası’nın Donanma Konutamı Karl Dönitz, “Denizaltı filomuz Führer (Adolf Hitler) için dünyanın diğer ucunda aşılmaz bir kale inşa ettikleri için gurur duyuyorlar” demişti.

Alman donanma arşivlerinde yer alan bilgilere göre, Almanların müttefik kuvvetlere Mayıs 1945’te teslim olmalarından aylar sonra, bir U-530 Kiel limanından Güney Kutbu’na geldi. Anakaraya adım atanların, Hitler’in gizli belgeleri olmak üzere Nazi Almanya’sından kalan birçok eseri Antarktika’ya taşıdıkları öne sürülüyor.

Arşiv kayıtlarına göre ayrıca, bir U-977 denizaltısı Adolf Hitler ve beraber intihar ettiğine inanılan sevgilisi Eva Braun’un DNA’larını Antarktika’ya getirdi. Amaç, Hitler ve sevgilisini klonlamaktı.

Ruslar, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Antarktika görevlerini gerçekleştiren denizaltıların daha sonra Arjantin’in Mar-del-Plata limanına giderek müttefiklere teslim olduğuna inanıyor.

[NTV]

24.01.2012

Dünya güneş fırtınasının etkisi altında



Bugün dünyayı etkileyen jeomanyetik fırtına Pazar günü erken saatlerde güneşte meydana gelen patlamayı izliyor. Güneş fırtınasının etkilerinin Çarşamba günü boyunca da sürmesi bekleniyor.

Güneşteki patlamalar, güneşin atmosferinde depolanan manyetik enerjinin birdenbire serbest kalmasıyla oluşuyor.

Coronal Mass Ejection (CME - Koronal Kütle Atımı) adı verilen olay sırasında da, enerji yüklü parçacıklar uzaya yayılıyor.

Bu da dünya üzerindeki, elektrik enerji hatları, iletişim sistemleri ve uydu sistemleri gibi teknolojileri etkileyebiliyor. Kutuplara yakın noktalarda uçan uçaklar da güneş fırtınasından etkilenebiliyor.
Güneşten dağılan parçacıkların bir başka sonucu da "Kuzey ışıkları"nın olağan bölgelerin daha güneylerinde de görülebilecek olması.

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi'nden (NASA) bir sözcü, uzmanların güneşteki patlamanın beklenen etkileriyle ilgili çalışma yaptıklarını ve Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev yapan 6 astronotun güneşten yağan parçacıklardan kendilerini korumak için birşey yapmalarına gerek olmadığı sonucuna varıldığını bildirdi.

1972 yılında güneşteki bir patlama ardından oluşan jeomanyetik fırtına yüzünden, ABD'nin Illinois eyaletinden yapılan tüm şehirler arası telefon konuşmalar kesilmişti.
1989 yılında da, bir başka güneş fırtınası Kanada'nın Quebec eyaletinde 6 milyon kişinin elektriksiz kalmasına yol açmıştı.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi'ne bağlı Uzay Hava Tahmini Merkezi sözcüsü, bu sonuncu güneş patlamasının sonuçlarının fazla büyük olmayacağını kaydetti.

[BBC Türkçe]


Solar storm's effects to lash Earth through Wednesday

Our planet is being bombarded by high-energy particles unleashed by the strongest solar storm since 2005, scientists say.

The charged particles are mostly a concern for satellites - which they can disrupt - and astronauts.
But they can also cause communication problems for aircraft travelling near the poles.
The geomagnetic storm has been caused by a potent flare that erupted from the Sun at 0400 GMT on Sunday.


2.01.2012

Bus driver dies of disease in China sparking fears of fresh outbreak

A Chinese bus driver died of bird flu today - sparking fears there will be a fresh outbreak of the potentially deadly disease.

He became unwell on December 21, was admitted to hospital on Christmas Day with severe pneumonia, and died this afternoon having tested positive for the H5N1 virus.

The 39-year-old is known only by his surname Chen and lived in the city of Shenzhen, just across the border from Hong Kong

Worry: A Chinese bus driver died of bird flu today, sparking fears there will be a fresh outbreak of the potentially deadly disease

Guangdong's official newspaper, the Southern Daily, said 120 people who had contact with him had not developed signs of sickness.

During the month prior to his fever, it said he had no direct contact with poultry and had not travelled out of the area.

The news comes a week after two dead birds tested positive for the same virus in Hong Kong, which is separated from Shenzhen by a small river.

Daily Mirror

21.12.2011

ABD: Kuş gribi araştırması yayınlanmasın

ABD hükümeti iki saygın bilim dergisinden, kuş gribi virüsünün nasıl ölümcül bir salgın haline gelebileceğini ele alan bir araştırmayı yayınlamamalarını istedi

Science ve Nature dergileri, Hollanda'da H5N1 tipi kuş gribi virüsünün kolay bulaşan ölümcül bir türünün nasıl geliştirildiğini anlatan bir araştırmaya yer vermeye hazırlanıyordu.
Amerika Birleşik Devletleri, Bilim ve Teknoloji, SağlıkAncak Amerikan Biyogüvenlik Danışma Kurulu (NSABB) adlı bilim kuruluşu, virüsün memelilere nasıl daha kolay geçebileceğini anlatan bu ayrıntıların biyolojik silah yapımında kullanılmasından kaygı duyuyor.

Kurul, araştırmanın sadece tedaviye yardımcı olacak genel bulgularının yayınlanmasını, sürecin tekrarını sağlayacak bilgilerin kamu ile paylaşılmamasını istiyor.

H5N1 tipi kuş gribi ölümcül olmasına rağmen şimdiye dek ancak hastalıklı kuşlara dokunulması yani direkt temas ile bulaşıyordu.

Şimdi ise sağlanan mutasyon sonucu, virüsün hapşırma öksürme sonucu havadan da kolayca yayılabileceği kaydediliyor.

Komisyon bu nedenle araştırmayı yapan uzmanlardan makalelerinde bazı değişiklikler yapmalarını istedi.

Science dergisinin editörü, pek çok uzmanın bu araştırmanın sonucunu görmeye ihtiyaç duyduğunu, ancak kaygıları gidermek için hükümetle işbirliği yaptıklarını belirtti.

Bazı araştırmacılar ise bu adımı, bilimin sansürlenmesi olarak niteliyor.

İlk olarak 1996'da ortaya çıkan H5N1 virüsü sonucu şimdiye dek 350 kadar kişi yaşamını yitirdi.

Hong Kong'daki yetkililer ise, bu hafta virüsün yeniden ortaya çıktığını açıkladı.

Bu nedenle bölgede binlerce kanatlı hayvanın itlaf edileceği duyuruldu. (bbctürkçe)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...