50 ülkeden 210 tıp uzmanı WHO'nun desteğiyle “Tuza karşı mücadele” adlı bir oluşumu hayata geçirerek aşırı tuzu insan sağlığının bir numaralı düşmanı ilan ettiler
Aşırı tuz tüketiminin kalp hastalıkları, felç, yüksek tansiyon, kemik erimesi, astım ve böbrek taşı oluşumunun başlıca sebeplerinden biri olduğunu kaydeden uzmanlar hem tüketicilere hem de gıda firmalarına “tuzu azaltın” mesajı vermek için kampanya başlattı. Uzmanlar tarafından yapılan araştırmaya göre insanın günlük tuz ihtiyacı yaklaşık 4 gram. En fazla alınması gereken miktar ise 6 gram dolayında. Ancak gelişmiş ülkelerde özellikle hazır gıdalar nedeniyle insanların günde aldığı tuz miktarı 12-18 grama kadar ulaşmış durumda. Bu, insanların bile bile kalp krizi ve felce sürüklenmesi anlamına geliyor. Bu rakamın 3 grama inmesi durumunda dünyadaki felç oranları yüzde 22, kalp krizinden ölenlerin sayısı da yüzde 16 düşüyor. Bilim adamları insanların tükettiği birçok ürünle zaten tuz aldığını kaydederek günlük tuz tüketiminin yüzde 80’inin bu hazır gıdalardan geldiğini, geri kalanının sofra tuzundan alındığını fakat sofra tuzunun kesinlikle masalardan kaldırılmasını tavsiye etti. Gelişmiş ülkelerde her 15 dakikada 1 kişi aşırı tuz tüketiminden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle ölüyor.
[VATAN]
20.03.2007
16.03.2007
A Planet... A Danger... Capitalism Kills
Buz parçasının üzerinde kalmış kutup ayısı görüntüsü ile kapitalizm sizi de "avlamak" istiyorsa ona "hadi lan ordan" demenin zamanı gelmişte geçiyor demektir. İnsanın avcı-toplayıcı yaşamında kopup ilk özel mülkiyete geçtiği andan sanayi devrimine geçene kadar ki süreç içerisinde bile, doğa bu denli sömürülmemiş bu denli tecavüze uğramamıştı. Şirketler ve devletler küresel ısınmada kapitalizmi aklamak için bilimadamlarını satınalmaya çalıştılar.BM İklim raporlarında küresel ısınma ile ilgili tüketiciler töhmet altında bırakılırken, rüşvet almakta sakınca görmeyen sözde bilimadamları şirketlerin yarattığı tahribatı görmezden geldiler. Şimdi de utanmadan küresel felakete koşar adım giderken "gezegenine duyarlı" insanlarıda doğaya zarasız(!) kartları ile avlamak istiyorlar! Bu ahlaksız tutuma karşı uyanık ol, doğayı da, insanı da sömüren bizatihi kapitalizmin kendisidir ve kapitalizm yıkılmadıkça da doğa ve insan özgür kalamaz...
Not : resim Sanal Molotof sitesinden hoşgörülerine sığınarak alınmıştır, konuyla ilgili sanal molotof yazısını okumak için lütfen tıklayın : "Bi'şeyler Yapmalı"
Süt İçmek Kemik Erimesini Arttırıyor!
Dünyanın en önemli sağlık endüstrilerinden Hipokrat'ın yöneticileri Dr. Brian Clement ve Dr. Anna Maria Gahns Clement'in iddiaları bugüne kadar bildiklerinizi altüst ediyor. Doktorların bilgilerini güncellemediğini söyleyen Brian Clement’in önerileri alışkanlıklarınızı değiştirecek
Dünyanın saygın sağlık enstitülerinden Hipokrat'ın yöneticileri Doktor Brian Clement ve Doktor Anna Maria Clement, sağlıklı ve uzun ömrün ipuçlarını açıkladı. İşte, bugüne kadar bildiğiniz tüm sağlıklı yaşam kurallarını alt üst edecek iddialar...
"Et ve süt ürünlerinin bu kadar fazla tüketilmesinin sebebi, bu ürünleri pazarlayan firmaların başarısı. Öte yandan doktorlar da bilgilerini güncellemiyor. Günümüzde sağlıklı balık kalmadı. Civa içeren bu balıkları yemek yarar değil, zarar getirir. Ayrıca balıklar, çok sayıda paraziti bünyesinde barındırıyor.
SÜT İÇMEK KEMİK ERİMESİNİ ARTIRIR
Dürüstçe yapılan çalışmalar süt ve süt ürünlerinin kemikleri güçlendirmekten çok, zayıflattığını gösteriyor. Kemiklerin güçlü olması için spor ve kasları kuvvetlendirecek ağırlık çalışmaları yapmak gerek. Bu konuda yapılan 86 tane çalışma var. Hepsinde de kemik erimesinin bu ürünleri tüketenlerde daha fazla ortaya çıktığı tespit edildi.
ET YİYENLER AZINLIK
Eksikliğinde hafıza kaybına yol açan B12 vitamininin sadece ette bulunduğu bilgisi yanlış. 250 kişinin üzerinde yapılan bir araştırmada deneklerin yüzde 60'ında B12 eksikliği tespit edildi. Üstelik B12'nin eksik olduğu kişiler en fazla et ve et ürünleri tüketenler. Bu vitamin toprakta var.
Sağlıklı yetiştirilmiş tüm besinlerden alabilirsiniz. Ayrıca, doğal yollarla üretilmiş preperatlarla da karşılanabilir. Fazla et tüketmek vücudumuzdaki bazı hormonları da harekete geçiriyor. Adrenalin hormonunun artması kişiyi agresif yapıyor. Dünyada yapılan araştırmalar nüfusun yüzde 60'ının vejetaryen olduğunu gösteriyor."
50 yıldır et ve süt ürünlerinin sağlığa zararları ile ilgili çalışmalar yaptıklarını belirten Dr. Brian Clement, 'binlerce insanın hayatından bu besinleri çıkardık" diyor. Dr. Brian Clement, sağlıklı ve uzun bir ömür için tavsiyeleri ise şöyle: "Bol enzimli çiğ yiyecekler vücudu onarıcı ve yenileyici özelliklere sahip. Genç kalmak isteyen yeşil sebze ve baklagillerden vazgeçmemeli. Organik yiyecekler yiyebilirsiniz. Bunun dışında meyve ve sebzeleri bir iki dakika suda bekleterek üzerlerindeki kimyasalları yok edebilirsiniz.
STRES İÇİN 5 DAKİKA YETER
Stresle mücadele için günde sadece 5 dakikayı kendinize ayırmanız yeterli. Kendinizi çok kötü hissettiğinizde, sakin bir ortamda 5 dakika dinlenin. Nefes alıp verin. Aksi taktirde alacağınız yanlış kararlarla hem kendinize, hem de çevrenize zarar verebilirsiniz."
BASİT YAŞAMAYI UNUTTUK
Gelişen teknoloji ve hayat tarzı ile birlikte, insanoğlunun çok önemli bir değeri, basit yaşamayı unuttuğuna dikkat çeken Dr. Brian Clement, "gelecekteki sağlık trendi doğala dönmek olacak. Türkiye'de ne kadar çok insan basit yaşamanın derinliğini fark ederse, o kadar çok kadar uzun süre yaşayabilir" diye konuştu.
[BUGÜN]
Dünyanın saygın sağlık enstitülerinden Hipokrat'ın yöneticileri Doktor Brian Clement ve Doktor Anna Maria Clement, sağlıklı ve uzun ömrün ipuçlarını açıkladı. İşte, bugüne kadar bildiğiniz tüm sağlıklı yaşam kurallarını alt üst edecek iddialar...
"Et ve süt ürünlerinin bu kadar fazla tüketilmesinin sebebi, bu ürünleri pazarlayan firmaların başarısı. Öte yandan doktorlar da bilgilerini güncellemiyor. Günümüzde sağlıklı balık kalmadı. Civa içeren bu balıkları yemek yarar değil, zarar getirir. Ayrıca balıklar, çok sayıda paraziti bünyesinde barındırıyor.
SÜT İÇMEK KEMİK ERİMESİNİ ARTIRIR
Dürüstçe yapılan çalışmalar süt ve süt ürünlerinin kemikleri güçlendirmekten çok, zayıflattığını gösteriyor. Kemiklerin güçlü olması için spor ve kasları kuvvetlendirecek ağırlık çalışmaları yapmak gerek. Bu konuda yapılan 86 tane çalışma var. Hepsinde de kemik erimesinin bu ürünleri tüketenlerde daha fazla ortaya çıktığı tespit edildi.
ET YİYENLER AZINLIK
Eksikliğinde hafıza kaybına yol açan B12 vitamininin sadece ette bulunduğu bilgisi yanlış. 250 kişinin üzerinde yapılan bir araştırmada deneklerin yüzde 60'ında B12 eksikliği tespit edildi. Üstelik B12'nin eksik olduğu kişiler en fazla et ve et ürünleri tüketenler. Bu vitamin toprakta var.
Sağlıklı yetiştirilmiş tüm besinlerden alabilirsiniz. Ayrıca, doğal yollarla üretilmiş preperatlarla da karşılanabilir. Fazla et tüketmek vücudumuzdaki bazı hormonları da harekete geçiriyor. Adrenalin hormonunun artması kişiyi agresif yapıyor. Dünyada yapılan araştırmalar nüfusun yüzde 60'ının vejetaryen olduğunu gösteriyor."
50 yıldır et ve süt ürünlerinin sağlığa zararları ile ilgili çalışmalar yaptıklarını belirten Dr. Brian Clement, 'binlerce insanın hayatından bu besinleri çıkardık" diyor. Dr. Brian Clement, sağlıklı ve uzun bir ömür için tavsiyeleri ise şöyle: "Bol enzimli çiğ yiyecekler vücudu onarıcı ve yenileyici özelliklere sahip. Genç kalmak isteyen yeşil sebze ve baklagillerden vazgeçmemeli. Organik yiyecekler yiyebilirsiniz. Bunun dışında meyve ve sebzeleri bir iki dakika suda bekleterek üzerlerindeki kimyasalları yok edebilirsiniz.
STRES İÇİN 5 DAKİKA YETER
Stresle mücadele için günde sadece 5 dakikayı kendinize ayırmanız yeterli. Kendinizi çok kötü hissettiğinizde, sakin bir ortamda 5 dakika dinlenin. Nefes alıp verin. Aksi taktirde alacağınız yanlış kararlarla hem kendinize, hem de çevrenize zarar verebilirsiniz."
BASİT YAŞAMAYI UNUTTUK
Gelişen teknoloji ve hayat tarzı ile birlikte, insanoğlunun çok önemli bir değeri, basit yaşamayı unuttuğuna dikkat çeken Dr. Brian Clement, "gelecekteki sağlık trendi doğala dönmek olacak. Türkiye'de ne kadar çok insan basit yaşamanın derinliğini fark ederse, o kadar çok kadar uzun süre yaşayabilir" diye konuştu.
[BUGÜN]
13.03.2007
Küresel ısınma sansüre uğradı
Küresel ısınmada insanlığın rolünü sorgulayan bilim adamlarının ölüm tehditleri aldığı ve bilim çevrelerinden dışlandığı öne sürüldü
İngiliz The Daily Telegraph gazetesinde yer alan bir iddiayı öne süren uzmanlar, politikacı, çevreci ve bilim adamlarından oluşan güçlü bir ittifakın küresel ısınmanın çevreye gerçek etkilerini hasır altı ettiğini söyledi. Devletlerin bilim adamlarını susturarak ortak bir tavır almaya çalıştığını belirten uzmanlar, "Einstein bu şartlar altında çalışmalarına fon bulamazdı" dedi.
Kanada'dakİ Winnipeg Üniversitesi'nin eski iklimbilimcilerinden Timothy Ball, iklim değişikliğinin insanların eseri olduğu konusundaki endişelerini açıklamasının ardından e-posta yoluyla 5 ölüm tehdidi aldığını iddia etti. Ball, "konuşmaya devam ederse, küresel ısınmayı görebilecek kadar yaşayamayacağı" tehdidinin yer aldığını açıkladı.
[Milliyet]
İngiliz The Daily Telegraph gazetesinde yer alan bir iddiayı öne süren uzmanlar, politikacı, çevreci ve bilim adamlarından oluşan güçlü bir ittifakın küresel ısınmanın çevreye gerçek etkilerini hasır altı ettiğini söyledi. Devletlerin bilim adamlarını susturarak ortak bir tavır almaya çalıştığını belirten uzmanlar, "Einstein bu şartlar altında çalışmalarına fon bulamazdı" dedi.
Kanada'dakİ Winnipeg Üniversitesi'nin eski iklimbilimcilerinden Timothy Ball, iklim değişikliğinin insanların eseri olduğu konusundaki endişelerini açıklamasının ardından e-posta yoluyla 5 ölüm tehdidi aldığını iddia etti. Ball, "konuşmaya devam ederse, küresel ısınmayı görebilecek kadar yaşayamayacağı" tehdidinin yer aldığını açıkladı.
[Milliyet]
7.03.2007
Atlantikte Kara Delik!
Bilim adamları, Atlas okyanusunun ortasında keşfedilen tuhaf “kara deliği” incelemeye başladı.
İngiliz araştırmacılar, “deliğin”, arzın merkezinin oluşumu ve bileşenleri hakkında kıymetli bilgiler sağlayacağını düşünüyor.
İngiltere Okyanus bilimi Merkezinden jeologlar ve okyanus bilimcileri, araştırmalarına başlamadan önce açıklama yaparak, yer kabuğunda devasa bir krater olarak tanımladıkları “deliğin” çapının, 3 bin ila 4 bin metre olduğunu belirttiler. Uzmanlar, 4900 metre derinlikte, iki tektonik tabaka arasındaki hareketlerle oluşmuş çukuru “arz yüzeyinde açılmış yara” olarak tanımlıyor.
Bu devasa çukur, bilim insanlarını şaşırtmış bulunuyor. Çünkü, bu tür çukurlar genellikle volkanik magmayla doludur.
İngiltere’deki Durham üniversitesinden Profesör Roger Searle başkanlığındaki 12 kişilik ekibin okyanus ortasında teknedeki çalışması 6 hafta sürecek.
Çalışmalarda, yüksek çözünürlükle kamerayla donatılmış özel bir robot kullanılacak.
Bölgeyi arşınlayacak olan robot, çukurdan numune toplayacak. Araştırma sonuçlarının yayınlanması birkaç yılı bulacak.
[NTVMSNBC]
İngiliz araştırmacılar, “deliğin”, arzın merkezinin oluşumu ve bileşenleri hakkında kıymetli bilgiler sağlayacağını düşünüyor.
İngiltere Okyanus bilimi Merkezinden jeologlar ve okyanus bilimcileri, araştırmalarına başlamadan önce açıklama yaparak, yer kabuğunda devasa bir krater olarak tanımladıkları “deliğin” çapının, 3 bin ila 4 bin metre olduğunu belirttiler. Uzmanlar, 4900 metre derinlikte, iki tektonik tabaka arasındaki hareketlerle oluşmuş çukuru “arz yüzeyinde açılmış yara” olarak tanımlıyor.
Bu devasa çukur, bilim insanlarını şaşırtmış bulunuyor. Çünkü, bu tür çukurlar genellikle volkanik magmayla doludur.
İngiltere’deki Durham üniversitesinden Profesör Roger Searle başkanlığındaki 12 kişilik ekibin okyanus ortasında teknedeki çalışması 6 hafta sürecek.
Çalışmalarda, yüksek çözünürlükle kamerayla donatılmış özel bir robot kullanılacak.
Bölgeyi arşınlayacak olan robot, çukurdan numune toplayacak. Araştırma sonuçlarının yayınlanması birkaç yılı bulacak.
[NTVMSNBC]
Bush'un çevreci yakıtı da yalan çıktı
ABD Başkanı George Bush'un küresel ısınmayla mücadele kapsamında ortaya attığı ve 'çevreci yakıt' olarak lanse edilen etanolun, çevre kirliliğine yol açtığı öne sürüldü.
Independent gazetesi, dün manşetine taşıdığı haberinde, Bush yönetiminin dünyayı kurtaracağını iddia ettiği biyo-yakıtın, sanayi, hava ve su kirliliğini de beraberinde getirdiği, etanol üretiminde kullanılacak mısır, buğday, arpa ve şekerkamışı gibi bitkiler için açılacak yeni tarlalar nedeniyle, Amazon ve Atlantik'teki yağmur ormanlarının yok edilmesi tehlikesinin de gündemde olduğu kaydedildi.
Küresel ısınmanın başlıca sebebi olarak gösterilen sera gazlarının üretimini engelleme konusunda adım atmamakla suçlanan Bush, yeni strateji planında, ABD'nin fosil yakıt tüketimini kısmak için etanol gibi yakıtların tüketilmesine yöneleceğini belirtmişti.
(Akşam)
6.03.2007
Endonezya'da Deprem : 70 Ölü
Endonezya’nın batısındaki Sumatra Adası’nda meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremde en az 70 kişi öldü.
Görgü tanıkları ve yetkililer sarsıntının Ada’daki yüzlerce binayı yıktığını ve hastanelerin yaralılarla başa çıkmakta zorlandığını belirtti. Yıkılan yapılar arasında Merkez Bankası binasının da bulunduğunu kaydetti. Merkez üssü Batusang-kar kentinin 16 kilometrde batısı olarak açıklanan sarsıntı Malezya ve Singapur’da da hissedildi ve paniğe neden oldu. İlk sarsıntıdan sonra aynı bölgede 6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
[NTVMSNBC]
Görgü tanıkları ve yetkililer sarsıntının Ada’daki yüzlerce binayı yıktığını ve hastanelerin yaralılarla başa çıkmakta zorlandığını belirtti. Yıkılan yapılar arasında Merkez Bankası binasının da bulunduğunu kaydetti. Merkez üssü Batusang-kar kentinin 16 kilometrde batısı olarak açıklanan sarsıntı Malezya ve Singapur’da da hissedildi ve paniğe neden oldu. İlk sarsıntıdan sonra aynı bölgede 6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.
[NTVMSNBC]
Etiketler:
deprem,
earthquake,
endonezya,
indonesia
Kurbağalar ve Timsahlar Tehlikede
“Küresel ısınma”, milyonlarca yıldır yaşamlarını sürdüren kaplumbağa ve timsahların neslini tehdit ediyor.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, “Sıcaklık artışı gelecek kuşaklardaki cinsiyet oranını bozarak belki de kaplumbağalarda sadece dişilerden, timsahlarda ise erkeklerden oluşan ve soylarını devam ettiremeyecek olan grupların ortaya çıkmasına neden olacak” dedi.
UÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, kaplumbağaların geçmişlerinin 200 milyon yıl öncesine dayandığını söyledi. Dinozorların yok olduğu dönemde bile belki korunaklı anatomileri belki de dayanıklı yapıları nedeniyle hayatta kalmayı başaran kaplumbağaların, güçlü yapılarına rağmen insan egemen dünyaya ayak uydurmakta zorlandıklarını ifade eden Prof. Dr. Aytuğ, “Uzun yıllar habitatlarının tahrip edebilmesi, çevresel kirlilik, hastalık gibi tehditlere rağmen yaşamaya ve soylarını sürdürmeye çalışan kaplumbağalar, şimdi de küresel ısınma tehdidi altında” dedi.
Prof. Dr. Aytuğ, canlıların çoğunda yavruların cinsiyetinin kromozomlar tarafından belirlendiğini, kaplumbağalar gibi bazı canlılarda ise yavrunun erkek mi yoksa dişi mi olacağını çevre koşullarının tespit ettiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Çevresel etkenler içerisinde yavruların cinsiyet oranı, kuluçka süresi, yuva yapma süreci, büyüme, aktivite ve kış uykusu gibi fizyolojik özellikleri en çok etkileyen faktör, ortam ısısıdır. Yavruların cinsiyetinin kuluçka süresindeki ortam ısısıyla belirlendiği türlerde (kaplumbağalarda) genellikle düşük ısılarda (20-27 derece) erkek, 30 derecenin üzerindeki ısılarda ise dişi yavrular oluşur, 28-31 derece arasında ise hem erkek hem de dişi olabilirler. Kertenkeleler ve timsahlardaysa yüksek ısılarda yumurtadan çıkan yavrular erkek, düşük ısılarda yumurtadan çıkanlar ise dişidir. Bu nedenle sürüngenler, özellikle kaplumbağa ve timsahlar, küresel ısınmadan belki de en şiddetle etkilenecek türler arasındadırlar. Sıcaklık artışı gelecek kuşaklardaki cinsiyet oranını bozarak belki de kaplumbağalarda sadece dişilerden, timsahlarda ise erkeklerden oluşan ve soylarını kesinlikle devam ettiremeyecek olan grupların ortaya çıkmasına neden olacaktır.”
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, ABD’de yapılan bir araştırmada, ortam ısısında meydana gelecek 1 derecelik artışın, yumurtadan çıkan kaplumbağaların hemen hemen hepsinin dişi olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, timsah ve kaplumbağa gibi “Soğuk kanlı” hayvanların sindirimleri, büyüme oranları, aktiviteleri ve üreme oranlarının da ısı artışından olumsuz etkilendiğini vurguladı.
Göl, nehir ve denizlerdeki su seviyesi değişimleri, bu hayvanların yuva alanlarını tahrip ettiğini ifade eden Prof. Dr. Aytuğ, “Dinozorlardan bugüne kadar yaşamlarını sürdüren bu canlılar, küresel ısınma nedeniyle ne yazık ki belki de yok olacaklar” dedi.
[NTVMSNBC]
Etiketler:
a danger,
alligators,
frogs,
global warming
1.03.2007
BM İklim Raporu
BM’nin iklim raporuna göre, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha artması, “kritik eşiğin aşılması” anlamına geliyor. Bu da insanlık için “telafisi mümkün olmayan” sonuçlar doğuracak.
BM’nin talebi üzerine hazırlanan ve bugün kamuoyuna açıklanan 166 sayfalık rapora göre, yeryüzünde ortalama sıcaklık son 100 yıl içinde 0.74 derece arttı. Bu yüzyıl içinde 2 derece daha artması ise, kritik eşiğin aşılması anlamına gelecek.
“Missouri Botanical Garden” Başkanı Peter H. Raven ve Michigan Üniversitesi’nden çevrebilimci Rosina Bierbaum’un başkanlığını yaptığı bir BM paneli tarafından hazırlanan rapor için, 11 ülkeden 18 bilim adamı çalışma yaptı.
Raporda, küresel ısınmanın yol açacağı sonuçlar, “deniz düzeyinin yükselmesi, kuraklık ve hastalık alanlarının dağılımı, iklime bağlı doğal afetler, tarımda, ormancılıkta, balıkçılıkta ve ekonominin diğer alanlarında ortaya çıkacak hasar” gibi başlıklarda, ayrıntılı biçimde ele alınıyor.
“Uygarlığın en önemli görevlerinden birinin, iklim değişikliğinin önüne geçmek olduğunun” kaydedildiği raporda, hükümetlerin “temiz enerji kaynaklarına yönelik yaptıkları araştırmalara harcanan paraları 10 milyarlarca dolar artırmaları ve fosil yakıtlardan uzaklaşmayı teşvik etmeleri gerektiği vurgulandı.
Raporda, temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi için ABD’nin yaptığı harcamalar örnek verilerek, “Bu ülke, bu alandaki araştırmalara yatırdığı parayı en az 3’e katlamalı” denildi. Raporda hükümetlerin, kömürle çalışan termik santrallerin yenilerinin inşaatına izin vermemeleri gerektiği gibi tavsiyeler de yer aldı.
ÇEVRE MÜLTECİLERİ
Raporda, BM’nin de, “çevre mültecilerine” hazır olması gerektiği de belirtildi.
Deniz düzeyinin yükselmesinin yaratacağı ve özellikle kıyı bölgelerinden taşınacakların oluşturacağı çevre mültecilerinin 10 milyonlarca kişiyi bulabileceğinin belirtildiği raporda, yeni binaların, deniz düzeyinin en az 1 metre üzerindeki bölgelerde yapılmasının teşvik edilmesi gerektiği de kaydedildi.
Raporda, uluslararası hukukta bugün yalnızca “siyasi mültecinin” tanındığı ve bu kesime belirli bir statü verildiği belirtilerek, “çevre mültecisinin” de tanımının yapılması gerektiği vurgulandı.
[NTVMSNBC]
Vezüv Yanardağı Patlarsa...
İtalya’daki Vezüv yanardağının bir dahaki patlamasında, önceden tahliye edilmemeleri durumunda en az 300 bin kişinin öleceği tahmininde bulunuldu.
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanbilimi Enstitüsü’nce, Vezüv’ün faaliyete geçmesi durumunda neler olacağını görmek için ilk kez 3 boyutlu bilgisayar simulasyonu yapıldı. Buna göre, 60 yıldan fazla süredir uyuyan volkan patlarsa, Vezüv’ün arkasında doğal bir kalkan gibi duran Somma Dağı sayesinde, yüksek riskli “kırmızı bölge”nin kuzey ve kuzeybatısında yaşayan 200 bin kişinin ise kaçmak için daha fazla zamanı olabilecek
Simulasyonda, patlama sırasında magmanın ısısının 950 santrigrat derece olacağı hesaplandı.
Bilim adamları, Vezüv’deki yeni bir patlamanın, antik Pompei ve Herkülenyum kentlerinin yok olduğu, 16 bin kişinin öldüğü M.S. 76 yılındaki patlama denli güçlü olmasından endişe ediyorlar.
Yetkililer, Vezüv’ün, faaliyete geçmesi durumunda, dağın eteklerindeki 18 yerleşim birinden yarım milyon insanı tahliye etmeyi planlıyorlar.
“Geophysical Research Letters” adlı dergide yayınlanan simulasyon araştırmasının, büyük bir patlamada lavların nasıl hareket edeceği ve böylece hangi yerleşim birimlerinin önce boşaltılması gerektiği konusunda yetkililere daha iyi fikir vereceği belirtiliyor.
[NTVMSNBC]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)